?>

BİR SEYAHAT GÜNCESİ VE ÇELİŞKİLER

Ahmet Hasdemir

7 ay önce

Ramazan Bayramının ilk gününü ziyaret edeceğimiz büyükleri ziyaret ederek geçirdim. İkinci gününde ise daha önce düşündüğüm kısa bir Karadeniz gezisi gerçekleştirmekti. Günü birlikte olabilirdi, bir gece kalınabilirdi de, öyle çokta planlı bir seyahat değildi aslında.  Kızım ve eşimle birlikte sanki pikniğe çıkıyormuş gibi yanımıza aldığımız birkaç eşyayla birlikte besmeleyle çıktık yola. Nereye gidiyoruz diye sorduklarında, yol bizi nereye götürse oraya dedim. Ünye’ye gidip bir deniz havası almaktı asıl niyetim. Ünye, medyadan dostlarım Şakir Gürel ve Cihan Çakır’ın memleketi değimliydi? Bir merhaba der, çaylarını içer, bayramlarını tebrik ederim. Bu vesileyle de Karadenizin incisi Ünye’yi gezmiş, deniz havası almış oluruz dedim. Ünye’ye birçok vesileyle gitmişliğim var, çok güzel bir yer. Önceleri Samsun’un daha sonra Ordu’nun ilçesi olmuş ama bambaşka bir kültüre sahip, bir ilçeden daha çok il büyüklüğünde olan, medeni şehir vasıflarını bünyesinde barındıran, tarihi, doğal, kültürel değerlerini sizlerle paylaşmaya hazır cana yakın, dost insanların yaşadığı ülkemizin şirin bir köşesi. Sabah kahvaltısı sonrası biraz da geç çıktığımız yolculuğumuzda ilk molamızı Tokat’ın ilçesi olan Niksar’da verdik. Kızım tur rehberi gibi geçtiğimiz yerlerin tarihi mekânlarını sayıyor, gezilebilecek yerlerin isimlerini söylüyordu. Niksar'ın fatihi Danişmendliler'in kurucusu olan Melik Danişmend Gümüştekin Ahmet Gazi’nin olduğu bilgisini yeniden hatırlattı. Öğle namazını bir Danişmentli eseri olan Ulu Caminde kılalım dedik ve oraya gittik. Sivas Ulu Camiye benzeyen bir yapı ama hem ondan önce yapılmış hem daha küçük. Siyah taşlardan yapılmış kolonlar üzerine kurulu kubbesiz caminin ahşap minberi ve taş mihrabı çok güzeldi. Namaz sonrası camiyi incelerken cemaatten birisiyle tanıştık. Niksarlıyım ama Sivas’ı iyi bilirim dedi, ortak tanıdıklarımız çıktı. Anadolu’nun Türk Yurdu haline gelmesinde önemli bir yeri olan Danişmendli Beyliğini, onun kurucusunu, fetihlerini, eserlerini uzun uzun anlattı. Torunları döneminde inşa edilen ve Anadolu’daki en eski camilerden biri olan bu caminin Niksar’ın mühürlerinden birisi olduğunu söyledi ve Danişmendliler’in kurucusu olan Melik Danişmend Gümüştekin Ahmet Gazi’nin türbesini mutlaka ziyaret etmelisiniz dedi. Tabii ki dedik ve Niksar Kalesi arkalarında oldukça yüksek bir yerdeki şehir mezarlığı içerisindeki ziyaretçisi çok olan Melik Gazi Türbesini ziyaret ederek ruhuna Fatihalar okuduk. Niksar sonrası yolculuğumuz Akkuş yolu üzerinden devam etti. Akkuş Ordu’nun ilçesi, rakım olarak oldukça yüksek (1340 mt) ve yolu çok sapa, dar ve dönemeçli. Araç trafiği de yoğundu. Bu kadarla da kalmadı öyle bir sis vardı ki neredeyse Ünye’ye kadar sis bizi bırakmadı, kimi yerlerde görüş mesafesi aşırı düştü, araç sürmede oldukça sıkıntılar yaşadık, dönüşte bu yolu kullanmayalım, Samsun üzerinden dönmeye niyetlendim. İkindi vakti Ünye’de idik. Ünye’de inanılmaz bir kalabalık vardı. Araçlar, insanlar alabildiğine kalabalık, otoparklarda araçlara, mekânlarda insanlara yer yok, o kadar kalabalık.  Zor güç bela Ünye Belediyesi sosyal tesislerinde bir park yeri bulduk. 55 dönümlük sahil kenarında mükemmel bir sosyal tesis yapılmış, çocuk oyun alanları, gezi alanları, kafe ve restoranlar çok güzel bir mekân. Bir çay içelim istedik ne mümkün?  Aşırı kalabalık, biraz oyalanalım dedik,  koca alanda gezdik, dolaştık, acıktık, restoranda bir yer buluruz umuduyla içeri girdik ama iğne atsan yere düşmeyecek kalabalık var, görevliler çok sıra var beklemeniz gerekir diyince dışarı çıkıp biraz daha oyalandık, tekrar geri döndüğümüzde bir yerin boşaldığını görünce hemen biz oturduk oraya. Bu arada ayakta kalanların şikâyetleri oldukça fazla idi. Yaşlı bir hanımefendi yüksek sesle söyleniyordu “hayat pahalılığı imiş, kim inanır? Bedava vermiyorlar, fiyatlarda ucuz değil, oturacak yer yok, kimse kimseyi kandırmasın, memlekette fakir yok” dediğini bizde duyduk. Haksız da değil dedim, benzin elli liraya yaklaşmış, arabaların fiyatları milyonlarla alınıp satılıyor, park yeri bulunmuyor, yollar hınca hınç dolu. İnsan sormadan edemiyor, bu nasıl bir çelişki? Bir tarafta evine ekmeği götüremeyenler, diğer tarafta dışarıda yemek için kuyrukta bekleyenler. Bir çelişki de konaklama da yaşadık. Nereyi aradıysak doluyuz dediler, koca şehirde kalacak bir yer kalmamış, önceden tutulmuş. Fiyatlar öyle ucuzda değil, kişi başı en azı 1.500 liradan aşağı değil ve kimse pazarlık dahi etmiyor, bulduğu yere kafasını koyup yatacak durumda. Biz de öyle bir yer buluruz dedik ama bulamadık. İşte orada dostlardan yardım istemek durumunda kaldım. Çakır Medya’nın sahibi Cihan Çakır kardeşim sağ olsun çok ilgilendi Ünye’nin tarihi konaklarından birisinde yer bulabildi o da çatı katı, gittik baktık, tamam,  buna da şükür dedik.  Geceyi orada geçirdik. Sabah erken yola çıktık, Akkuş yolu çok iyi değildi, Samsun üzerinden dönmeye karar verdim. Dönüşü Samsun Lâdik üzerinden, Taşova ilçesinde bulunan Borabay Gölünü gezip Tokat Erbaa ilçesine uğradık, orayı da gezdikten sonra Cuma namazını Tokatta kılmak niyetiyle yola revan olduk. Cuma namazını Tokatta kıldıktan sonra hiç oyalanmadık, doğru Çamlıbel beldesine geldik.  Bu beldenin etli ekmeği meşhur, burada da aynı kalabalık vardı. Özellikle Sivas’tan gelenler daha fazla dedi işletme sahibi. Etli ekmeğimizi yedikten sonra yola çıktık. İkindi vakti Sivas’a giriş yaptık.   Bir günlük deniz havası alma niyetiyle çıktığımız seyahatimizde memleketimizin eşiz güzelliklerine ve sosyal hayatta yaşanılan çelişkilerine şahit olduk. Umarım çelişkilerin yok olduğu güzelliklerin hâkim olduğu günleri ömrümüz bitmeden tez zamanda yeniden yaşarız.
YAZARIN DİĞER YAZILARI