?>
Bir Koltukta İki Karpuz
Bir Koltukta İki Karpuz
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Anadolu insanının en bariz özelliğinden biri de, az laf ile şümullü manalar anlatmasıdır. Bu durum atasözlerimizde, özdeyişlerimizde ve deyimlerimizde de, kendini ziyadesiyle göstermektedir. Bu sözlerden biride, başlığımızda da ifade ettiğim “bir koltukta iki karpuz taşınmaz” sözüdür. Bu kavil ve bunun gibi daha niceleri, küçüklüğümde etrafımda sıkça konuşulan, lakin bir türlü ne mana iktifa ettiğini idrak edemediğim ibarelerdendi. Özellikle muhterem babamın sıkça kullandığı bu kelamı, yaşım ilerledikçe daha iyi idrak etmeye başladım. İctimâî hayatın hemen her sahasında olmak üzere, maarifte ve dahi bugünlerde fikirsel mevzularda bile üzerinde düşünülmesi gereken, gayet derin ve engin bir ibare olduğunu anladım. İşte Türk-İslam dünyasının ahvalini birde bu söz üzerinden izah etmeye çalışmak istedim. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Dünyanın dört bir köşesinde Müslümanların hâli pürmelâlinin sebebi, inandıkları davaya ihanet etmeleridir. Aslında bu mevzuda sayısız sebepler zikredilebilir, fakat temelinde ihanet vardır. Manzaranın kötü tarafı ise, bu ihanet sürecinin küçük icraatlarla başlaması ve azar azar devam etmesinden dolayı, fark edilememesidir. Bugün ey Müslümanlar, dininize ihanet ediyorsunuz denilse, hemen hepsi buna itiraz edecek ve bu sözün sahibi linç edilecektir. Ben linç edilmeye razıyım ve bu ifadeyi bile isteye kullanıyorum. Mahrumiyetimiz ve mahkûmiyetimizin sebebini de, bu ihanet olarak görüyorum. İhanet kelimesinin çok keskin bir ifade olduğunu bilsem de, maalesef her birimizin icraatları, bu ifadeyi kullanmamı zorunlu kılmaktadır. Çünkü hepimizin kalbinde az veya çok bir iman ateşi yanmakla birlikte, modernizim ve onun imkânının hırsı, daha büyük yer kaplamaktadır. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Batı dünyası, kendini cümle cihana pazarlamaya başladığı günden bu yana aklımız, fikrimiz ve kalbimiz yamulmaya başladı. İman ve inanç aşkı, batılılaşma sevdasına kapıldı. Hâlbuki İslam’ın ahkâmı sarih ve net bir şekilde önümüzde durmaktaydı. Fakat ihanet tohumları bir kere nefsin arzularını okşamıştı. Herkes batılılaşmayı arzuluyor, kendince bir çözüm yolu ile memleketlerimize gelmesi için fikirler ileri sürüyor ve yazılar neşrediyordu. Tanzimat Fermanı’nı başımıza bela eden Mustafa Reşit Paşa da, bunlardan biriydi. Hepinizin malumları üzere, batı denildiğinde ağzının suları akmaktaydı. Kendi devrinde, Osmanlı devletinin nice ümerasını bu şahıs yetiştirmiş ve devletin muhtelif kademelerine yerleştirmişti. Haliyle ondan sonraki devrelerde de, maatteessüf garba meftuniyet devam etti. Sadece devlet kademesi de değil, edip ve mütefekkirler de, batıya yönelen devlet erkânını aratmıyordu. Bunların içinde istisnalar vardı elbette, fakat istisna oldukları için sayıları azdı. Etkileri de bir hayli zayıftı. Garbın âfâkına hayranlık duyan ve dönemin önemli kalemlerinden biri olan Şinasi’nin, Mustafa Reşit Paşa hakkında kullandığı şu ifadeler;</span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><em><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Aceb midir medeniyet resulü dense sana</span></span></em></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><em><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Vücud-ı mu’cizin eyler taassubu tahzir</span></span></em></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Müslümanın kalbine sızan batıcılığın ne denli bir aşamaya geldiğini tüm ayrıntısıyla göstermektedir. Devlette sadrazamlık ve nazırlık yaptığı halde gâvur memleketlerini iskân tutan ve devletin sadece batı çizgisinde kalkınabileceğine inanan birine, medeniyetin yani batıcılığın resulü ifadesinin kullanılması, meselenin merhalesini de, tüm vazıhlığıyla gözler önüne sermektedir. Kanaatimce devrin ham kaba softaları ile her şeyimizle garba tabi olmalıyız diyenler arasında pek bir nüans yoktur. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Şu hususu da özellikle belirtmek isterim. İslam diyarlarına batıcılık hastalığı sirayet etmeden önce, her bir yerde saadet asrı yaşanmıyordu. O dönemlerde de, büyük haksızlık ve hukuksuzluklar vuku bulmaktaydı; fakat umumi manzara değerlendirildiğinde bugünkü metruk ve rezil durumlara pek rastlanmazdı. Buna ek olarak, gerek Mustafa Reşit Paşanın ve gerekse o dönemde batıyı kendine kıble edinenlerin hiç hayırlı bir işi olmamıştır gibi bir düşüncede de değiliz, ancak Türkün ve İslam’ın o derin halelerinden nasip almamış gibi, memleketin rehasının sadece batı zihniyetinde aranmasına şerh koyuyor ve itiraz ediyoruz. İşte o gün başlayan batı aşkı, bugün kalbimizin her yanını kaplamış vaziyettedir. Bizde halimizi tahlil etmeden, bir kalpte iki ayrı aşkı taşıma komikliğiyle bir şey olmaya çalışıyoruz. İşte bu idraksizliğimiz dolayısıyla ısrarla ihanet ifadesini kullanıyorum. Sanki bu millet hep pejmürde bir şekilde yaşamış, medeniyetten bîhaber kalmış ve insanlık nâmına bir icraata imza atmamış. Sanki bu millet bilimin pınarlarını beslememiş, ahalisini ve şehirlerini mamur etmemiş ve umrana ulaşmamış. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Bir milletin mütefekkirleri, halkını içine düştüğü buhrandan kurtarmak için, ortaya koyduğu kurtuluş reçetelerini, varlığının üzerine temellendirir. Fakat o dönemde bizim aydın diye nitelendirdiğimiz Tevfik Fikret, Abdullah Cevdet ve Kılıçzâde Hakkı gibiler ise, gönül vadisinde her geçen gün mümin olmanın hususiyetini azaltıp, buna mukabil yeni sevdalandıkları batıyı yüceltmişler ve medeni olmak için batılılar gibi yaşamalıyız anlayışını milletimizin ruhuna zerk etmişlerdir. Bu zümre tarafından bir koltukta iki karpuz taşımanın zorluğundan öte, mevcudu bırakıp başkalarının karpuzunun taşınması özendirilmiştir. Sadece manevi hususlar değil, İslam medeniyetinin en gizemli şehirleri harabe, batının roma zihniyetiyle örülen şehirleri ise görülmeye değer bir mücevher gibi sunularak, maddi bir çöküntü göstergeleri ile maneviyatın zehrinin tesirini artırmaya çalışmışlardır. Çünkü bakış açılarında medeniyet değil, materyalizmin şuaları yer almaktadır. Bugün dahi şehirleşme anlayışımızda, milli kültürümüzün tezahüründen çok, modernizmin izleri aranmaktadır. Bu uygulama ise, hala ihanet sevdalısı olduğumuzun ve kalbimizde garbın şulesinin gezdiğinin en bariz işaretidir.</span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Ezcümle, insanlığın gelişimi ve saadeti için kim bir adım atmışsa, bu gelişimden bütün insanlığın faydalanması icap eder. Adalet ve insani nazar bunu gerektirir. Bizde nerede bir terakki varsa, onu almakta bir beis görmeyiz. Fakat garp menşeili teknik ve fennin inancımıza, lisanımıza, aile ve sosyal hayatımıza arızalar yüklemesine de, razı olamayız. Çünkü inancımız ve geleneğimiz ne fenne ne de tekniğe mani değil, bilakis fennin ve tekniğin en güzel tecessüm edeceği iklimdir. İtiraz edilen nokta ise, bilim ve fen ayağı altında garp kültürüyle muvazenemizin bozulmasıdır. Bu sebeple, kalbimizde başka bir sevdaya açtığımız sayfaları bir bir koparıp, kendimizi bulduğumuz harsımızın ve inancımızın ana kollarına ve teferruatına bağlı kalmaktan başka çaremiz yoktur. Müslüman yüreği, ya kendini taşıyacak, ya da batının yüzü melek ruhu çakal yüküne, hamallık yapacaktır. </span></span></span></span></p>
YAZARIN DİĞER YAZILARI
-
Yüz Yıllık Sabitemiz: Metodsuzluk
07-03-2022
-
Kim Bulacak Bu Sırrı
28-02-2022
-
Kendimize Benzemeyen Kendimiz
21-02-2022
-
Yapay Doğallık
14-02-2022
-
Bizim Zamanın Yanılgıları
22-01-2022
-
Türkçenin Veçheleri 2
14-01-2022
-
Türkçenin Veçheleri 1
16-12-2021
-
Vahşi Düzenin Kitapları
09-12-2021
-
Şiir ve Zaman
02-12-2021
-
Gerçekleri Konuşmayın
12-11-2021
-
Şartlı Eğitim
04-11-2021
-
Demeyeyim Demeyeyim Diyorum Ama…
20-10-2021
-
Vazgeçilmez Kötümüz
15-10-2021
-
Çöplerin Kaptanları
08-10-2021
-
Yıkılan Şehirler (Kültür ve Medeniyet Notları)
23-09-2021
-
Bir Koltukta İki Karpuz
08-09-2021
-
Vakt-i Cesaret
25-08-2021
-
Komşuda Pişmiyor, Bize De Düşmüyor
29-07-2021
-
Enderun’dan Gaybûbete
10-07-2021
-
CAN ÇEKİŞEN MAÂRİF
03-07-2021
-
Köstebekgiller
17-06-2021
-
Ruhu Çırpılmış Şehirler
10-06-2021
-
İlmin Meydanında Yoksul Müslüman
02-06-2021
-
Aşkın Civarındayız
26-05-2021
-
Timsalin Tılsımı
19-05-2021
-
Tenâkuz Boşluğundaki Ölüm
17-05-2021
-
İçime Seyahat: Karmaşa
07-05-2021
-
Numarasız Gözlük
28-04-2021
-
Döneğe Kapılmak
21-04-2021
-
Ağustos Böceği
15-04-2021
-
Yeni Bir Gün Seçeneği
08-04-2021
-
Bu Memleketten Çok Şey Olur
31-03-2021
-
Hayatımız Mesela
24-03-2021
-
Kaosun İstikrarı
20-03-2021
-
Görünen Köy Kılavuz İster
10-03-2021
-
Demokratik Savaş Tohumları
03-03-2021
-
Fikri Cemre
25-02-2021
-
Ağlamanın Biçimi
15-02-2021
-
İçimizdekilerin Anatomisi
09-02-2021
-
Tamahın Zindanı
01-02-2021
-
Terk Eden Kurtulur Ya Da Boğulur
25-01-2021
-
Hissi Cemre
13-01-2021
-
El Ne Der
07-01-2021
-
Güçlüler ve Haklılar
31-12-2020
-
Mihenk Taşı
23-12-2020
-
Bilimsel Satılıklar
09-12-2020
-
Kalıplara İsyan
05-11-2020
-
Kavgacı Türkler
21-10-2020
-
Tezat Yumağı
15-10-2020
-
Sinemizdeki İltihap
08-10-2020
-
Misket
30-09-2020
-
Milli Muhalefet
24-08-2020
-
Fırsatçı Soytarılar
04-06-2020
-
Türkün Ruh Kökü
29-05-2020
-
Nasipsizler
15-05-2020
-
Kuşlar Yuvada, Atlar Ahırda, İnsanlık Nerde
06-05-2020
-
Üçüncü Haçlı Seferleri: Cumhuriyet Öncesi
27-04-2020
-
Gayrı Milli Muhalefet
06-04-2020
-
Delilerin İtibarı
26-03-2020
-
İslamın Müslümanları
18-03-2020
-
Tarih Dersleri
11-03-2020
-
İspatlı Yalan
28-02-2020
-
Teşekkür Borcu
19-02-2020
-
İnan Dost
13-02-2020
-
Neler Oluyor Burada
06-02-2020
-
Devlet
30-01-2020
-
Beyaz Enteller
23-01-2020
-
Sözün İstikameti
15-01-2020
-
Gafletli Şuur
01-01-2020
-
Yakın Gözlüğü
30-12-2019
-
Bir İkiden Büyüktür
14-12-2019
-
Allah, İnsan, Hata Ve Af
29-11-2019
-
Turan Ülküsünün Girizgâhı
20-11-2019
-
Tedbir ve Korkaklık
02-11-2019
-
Dikenler ve Güller
19-10-2019
-
Banane Amerikadan
11-10-2019
-
Endamsız Salgın
04-10-2019
-
Pasta Yoksa Birbirimizi Yiyelim
27-09-2019
-
Ahh Ah!..
13-09-2019
-
Sadece Seyrediyoruz -2-
07-09-2019
-
Sadece Seyrediyoruz
06-09-2019
-
Kurumsal Dedikodu
30-08-2019
-
Şaplakçılar
08-08-2019
-
YOBAZ BAYKUŞLAR
18-07-2019
-
HAYALLERİMİZ ÇÜRÜYOR
12-07-2019
-
Yetişkinler Nereye Gidiyor
04-07-2019
-
Neden Böyle Oldu Furyası
27-06-2019
-
Müslüman Saati -2-
20-06-2019
-
Müslüman Saati
19-06-2019
-
Olmayan Ülkenin Pastacıları -2-
13-06-2019
-
Olmayan Ülkenin Pastacıları
12-06-2019
-
Ömerler Hıdır Oldu
30-05-2019
-
Dünya Vatandaşlığı -2-
25-05-2019
-
Dünya Vatandaşlığı
24-05-2019
-
Estetiğin Köy Hali
17-05-2019
-
Kutuplaşacağız
10-05-2019
-
Sağım Solum
02-05-2019
-
Köhne Aydınlar
25-04-2019
-
Zaman, Mekân ve İnsan
17-04-2019
-
Safları Sık Tutalım
03-04-2019
-
Kilisenin Masum (!) Çocukları (2)
29-03-2019
-
Kilisenin Masum (!) Çocukları
28-03-2019
-
Yok Oluşun Başlangıcı
22-03-2019
-
Akıl Düzeni
15-03-2019
-
Millet Şahsiyeti
28-02-2019
-
Değerlerimiz
20-02-2019
-
Adi-L-Tablolar
15-02-2019
-
Vazife Bozgunu
07-02-2019
-
Muhalefet Ahlakı
30-01-2019
-
Şiir ve Zaman
23-01-2019
-
Milli Beka: Suriyeli Göçmenler -2-
18-01-2019
-
Milli Beka: Suriyeli Göçmenler -1-
17-01-2019
-
Milli Beka: Suriye´de ABD, PKK ve İsrail Üçgeni
09-01-2019
-
Huzursuz Beyinler
03-01-2019
-
Kitapsız Okurlar
26-12-2018
-
Sanat
19-12-2018
-
Kucağa Oturup Sakal Yolanlar
12-12-2018
-
Sükût ve Esrarı Tüm Devirler?
05-12-2018
-
Dostluk Üzerine
28-11-2018
-
Şucular ve Bucular
21-11-2018
-
Varlığın Yok Hali
14-11-2018
-
Kadın Mühim, Aile Ehemdir
07-11-2018
-
İctimai Sulhun Ehemmiyeti
31-10-2018
-
Türklük, Irk Mı Millet Mi?
24-10-2018
-
Taner Abi Yazdıkların Doğrudur
17-10-2018
-
Işıldayan Dönekler
10-10-2018
-
Tıyniyet ve Mücadele
03-10-2018
-
Gençler Biraz Daha Gayret
26-09-2018
-
Menfaatin Yolu Düzdür
19-09-2018
-
Yönetemeyenler
12-09-2018
-
Moda: Teşhircilik ve Yokoluş
05-09-2018
-
Kendinden Büyük Tek Ülke: Türkiye
25-08-2018
-
Sadakat Mi Sefil Kölelik Mi?
15-08-2018
-
Acillerin Dünyası
01-08-2018
-
Haritanın Ufku
25-07-2018
-
Çirkinler ve Artistler
18-07-2018
-
SES GETİREN ÖLÜMLER 1
11-07-2018
-
ZAMANA KARŞI 1
04-07-2018
-
TEK İNANIŞ
27-06-2018
-
KİFAYETSİZLER VE MUSALLA
20-06-2018
-
DAVA ERLERİ
13-06-2018
-
MAHSUN VATAN DOĞU TÜRKİSTAN
06-06-2018
-
ENDÜLÜS
30-05-2018
-
ZÜBÜK KARDEŞLİĞİ
23-05-2018
-
YEDİ NEFES, BİR AYASOFYA
16-05-2018
-
DANSÖZLER VE OYNAŞLARI
09-05-2018
-
VARSAYIM KÖLELERİ
02-05-2018
-
KİTAPLAR VE MABEDLERİ
25-04-2018
-
HATT-I MÜDAFAA YOKTUR, SATH-I KARDEŞLİK VARDIR?
17-04-2018
-
EMEKSİZLERİN GENÇLİĞİ
11-04-2018
-
EĞRİLER ÜLKESİNİN MÜTEŞABİH DOĞRULARI
04-04-2018
-
NAZARLAR VE KURUMLAR (ÜNİVERSİTE)
28-03-2018
-
BEDELSİZ HASLET EDEB
27-03-2018