Bizler sıcak evlerimizin bir köşesinde çayımızı yudumlarken, bölge insanının çektiği sıkıntıları TV ekranlarından seyrederek hissetmeye çalışıyoruz. Bu durumları gördükten sonra bizler paylaşmanın, bölüşmenin, zirvesini yapmamız gerekir, diye düşünüyorum. Ülkemiz genelinde yapılan yardım kampanyaları son sürat devam ediyor. Deprem felaketini yaşayanlar, nerede ise bugün mültecilerin yaşadıkları dram ile yüz yüze geldiler. Ramazan Ayı bu tür yaraları sarmak için güzel bir fırsat olmalıdır. Diyanet bu amaçlı yardım kampanyalarına devam ediyor. Bizler bu yardım kampanyalarına destek olmak zorundayız. İster AFAD olsun ister KIZILAY ister Diyanet vakfı,  ister tüm bu yardım kuruluşları Afet bölgesinden hiç ayrılmayacaklar. Ne zamana kadar hayat normal haline dönene kadar. Oranın bir şov yeri olmadığını herkese gösterecekler. Bugün bazı BAKAN arkadaşlar depremin ilk gününden itibaren hala oradalar. Orada olmaya da devam ediyorlar. ALLAH razı olsun... Bölgeye kalıcı  konutların yapılması adına da geniş kapsamlı yardım girişimleri başlamıştır. Bugün her yerde yardım amaçlı RAMAZAN AYI münasebeti ile paketler hazırlanıp, ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmaktadır. Bu yardım kampanyası sadece o bölge insanına değil, Ülkenin tüm yardıma muhtaç insanlarını kapsayacak şekilde, geniş yelpazede uygulanmaktadır. Bu ayın bereketi budur. Diyanet bu yıl deprem madurları için, duyarlı olma etkinliklerini hep canlı tutmaya karar vermiştir. Devlet yönetimi bölge insanının o, coğrafyayı terk etmemesi gerektiğinin altını çizmektedir. O nedenle DEVLET tüm imkanlarını kullanarak bir nevi seferberlik ilan etmiştir. Vatandaşları bu anlamda bilgilendirerek, bu yardım kampanyasına destek vermeye yönlendirmektedir. Umarım bu yaralar en kısa zamanda sarılır. Hayat en kısa zamanda normale döner. YAKIN TARİHTE ÜLKEMİZ İNSANI MÜLTECİLERİ BAĞRINA BASMIŞTI. Bu gerçekleri görünce; O zaman, Ülkemizin tüm kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ile; sığınmacılara kucak açması, her türlü takdirin üzerindedir. Neden? Derseniz. Batılı ve kapitalist, sömürgeci devletlere göre; Ülkemizin imkanları, ekipmanları daha sınırlıdır.  Ancak, kocaman bir yüreği, iman dolu göğsü vardır. Sadece Allah rızası ise; tek amaçlarıdır. Bu amaç uğruna, sahiplenilmektedir. Her şeyden önce; insandır. İnsana sahip çıkmak, ona gereken değeri vermek gerekir. İnsanların kendi topraklarından, başka topraklara kaçma girişimi kolay bir iş değildir Dünya üzerindeki hakim güçlerin bir günah dosyası olarak; kaçak insanlar sorunu önümüzde durmaktadır. Oldukça acındırıcı, korkutucu, yıpratıcı olan bu durum, gittikçe daha da büyük sorun olmaktadır. Çünkü, onların her alanda işine gelmektedir. BU MÜLTECİ SIKINTISINI EN YAKINDAN HİSSDEN BİR ÜLKEYİZ. O nedenle; açlıktan, susuzluktan veya can emniyetinden dolayı topraklarını terk ederek, her şeylerini gerilerde bırakan, bu insanların ALLAH yardımcıları olsun. Zor bir hayatın, kendilerini nasıl bir hayatın beklediğini bilmedikleri bir maceranın, kapısını aralamak istiyorlar. BÖYLESİ ZOR ŞARTLARDA MÜCADELE EDEN MÜLTECİLERE SAHİP ÇIKAN İNSANIMIZ,  DEPREM  DOLAYISI İLE KENDİ VATANDAŞLARINA EN İYİSİNİ, EN GÜZELİNİ YAPMA YARIŞINA GİRMİŞLERDİR. Deprem maduru insanlara yardım amacı ile; ev hanımlarının kışlık giyecekleri yapmak için attıkları her düğüm ile, Dünyaya örnek olmaktadırlar. Herkes kendi gücü nispetinde oradaki insanlara yardım etmenin derdine düşmüştür. Karınca misali... Deprem bölgesindeki şu andaki zor şartlara dayanan kardeşlerimize ALLAH güç kuvvet ve sabır  versin. Devletimizin kendilerine sunacakları imkanlarla oradaki insanlarımızı korumak ve mutlu olmalarını sağlamak amaçlıdır. Depremden dolayı diğer illere zorunlu göç yapan, o illerde  misfir olan, insanlarımıza da en kısa zamanda kendi topraklarına dönmeyi nasip etsin. Bu kış şartları bir hayli bölge insanının zorlamaktadır. Allah sabır ve dayanma gücü versin... ALLAH   DEVLETİMİZE   GÜÇ   VERSİN... YARALAR   EN   KISA    ZAMANDA   SARILSIN...