?>

DÜNYADA MÜSLÜMANLAR SAHİPSİZ

Orhan Arslan

1 yıl önce

Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanımızın körfez ülkelerine yapmış olduğu ziyaretin, Ülkemizdeki bazı çevreler  tarafından eleştiri konusu yapılması ne kadar manidardır. Ticaret yapılmasından bile rahatsız olan komik bir kafa yapısı ile karşı, karşıyayız... Bugün aynı Ülkelerin başta ABD olmak üzere, AB ülkeleri ile yaptıkları ticaretin boyutu bizimle yapılan ticaretten çok çok üstünde bir rakamlara denk gelmektedir. Amma o devletlerden hiç kimse bu yapılan ticaretlerden rahatsız değildir. Hatta kendi futbol takımlarının sahibinin körfez ülkesinden birisinin olması onları rahatsız etmemektedir. Amma bizim ülkemizdeki bazı kafalar, bunu kabullenemez... Yukarıdaki başlığı görüp birileri hemen bize kızabilir. Sahibimiz var, Allah her alanda yardımcımızdır, diye. Benim kastım zaten bu anlamda değildi. Dünya üzerindeki Müslüman ülkelerde bir dayanışma, iş birliği, ortak noktada buluşma, ortak hedeflere koşma çabası  yok denecek kadar azdır. Nerde ise iki milyara yakın nüfusu ile bir güç olma olgusunu kabul ettirememişlerdir. İslam Ülkeleri adına yapılan örgütlenmeler, örgütlenme çabaları gayet güçsüz, cılız bir yapılanmaya benzemektedir. Dünya nezdinde güçlü ses getiren yapılanmalar değildir... Dünya üzerinde var olan Müslüman nüfusuna rağmen, akıtılan onca Müslüman kanından bahsetmekteyim. Müslümanlar arasında bir bağın olmadığından bahsetmekteyim. Bir yanda lüks içerisinde her türlü israfın zirve yaptığı bir topluluk, bir yanda çamurlu suyu bile bulduğuna şükreden bir topluluk. İşin garibi ikisi de Müslüman kimliği taşıyor. Müslüman ülkelerde çöpe atılan yiyecekler, başka bir Müslüman Ülkeyi doyuracak kadar fazla… Amma, o fazlalık çöpe gidiyor. Bütün bu olanlara karşı bir vurdumduymazlık, ilgisizlik, sorumluluk duymama, diğer Müslüman kardeşlerin dertlerinden anlamama hastalığı gittikçe yayılmaktadır. Dünya, zaten olup bitene kayıtsız. Nasıl olsa akan Müslüman kanıdır, aldırmayın, mantığı ile olaylara bakıyor. Dünya’nın dört bir yanında Müslüman kanı akıyor. Başka şartlarda, başka bir topluma yapılan zulümlere duyarsız kalmayan Dünya kamuoyu , Müslüman ülkelerde yapılan zulmü , duymuyor, yapılanları  görmemezlikten gelmektedir. Müslüman Ülkeler dayanışma açısından yeteri kadar örgütlenemediği için, onların da eli kolu bağlı, sadece demeçler vermektedirler. Ancak tüm Dünya üzerinde olduğu gibi , Müslüman kanı akmaya devam etmektedir. Yüce Rabbim Müslümanların bu duyarsızlığının şüphesiz hesabını soracaktır. Öncelikle kendi sorunlarını kendi gücünüzle halledecek duruma gelemez iseniz, Dünya’nın size merhameti bu kadar olmaktadır. Para ve gücünüz birleşmiyorsa sonuç ortadadır. Paralarınızı bile yabancı bankalara emanet eden idareciler olduğu müddetçe sıkıntı devam edecektir. Güçlü olmak zorundayız. Kimseye muhtaç olmamak için bu şarttır. Dünya üzerindeki sivil toplum örgütlerinin de aynı zamanda nasıl çalıştığı, hangi şartlarda kimlere hizmet ettiği açıktır. Kendilerinin yararına bir durum söz konusu olmayınca ne Birleşmiş Milletler örgütünden ne de başka örgütlerden olaylara duyarlı olmasını beklemeyiniz. Bu sadece hayalcilik olur. İş biter, sonra onlar ortaya çıkarlar. Eğer kendi yararlarına bir iş söz konusu olsaydı veya olayların olduğu yerde iştahlarını kabartacak petrol gibi yer altı veya yer üstü zenginliklerine  sahip olan  bir toprak parçası olaydı, siz o zaman gürültüyü seyredeydiniz. Bütün sivil  toplum örgütleri ayağa kalkardı. İnsanlık adına yardımlara davet edilirdi. Yardımların arkasından kendi yararlarına ait ne kadar senaryo varsa hayata geçirilmek için çaba sarf edilirdi. Bütün bu olanları yapması onlar açısından gayet normal, olağan işlerdir. MÜSLÜMAN inancına sahip olanların duyarsızlığına, seyirciliğine ne demeli. Dünya üzerinde hayvan hakları için bile eylem yapmaya çalışan , insanların hakkını korumak için hiçbir şey yapmayan örgütlere ne demeli… Müslüman kardeşlerinin başına gelen bu sıkıntıların kendi başlarına gelmeyecek gibi davranan bu insanlara ne demeli. Unuttukları hesap gününü her kıldıkları namazda kendi, kendilerine hatırlatan ayetleri bir düşünsünler. Hesap gününde bu olaylar karşısındaki duyarsızlıklarına karşılık verecekleri hesaba hazırlansınlar. Kendilerine verilen bunca nimetin şükrünü yerine getirebilmişler midir? Onu düşünsünler. Oralarda çeşitli şekillerde masumca, korumasızca şehit edilen din kardeşlerimiz kendilerine verilecek mükafatı alarak bu Dünyadan göçüp gidiyorlar. Asıl bunca nimet içerisinde, şükür dahi etmeden, Müslüman kardeşlerinin hiçbir sıkıntısı ile ilgilenmeyen, acı dahi duymayan, biz Müslümanlara acımak gerekir. Orda olan olumsuzluklardan hesabımıza ne düşüyor diye, Yüce Rabbim bizi ne kadar sorgulayacak diye, düşünmemiz gerekir.  Özellikle bu Hicri Yılbaşında   en azından dualarımızdan eksik etmeyelim. Orada ve Dünya’nın her yerinde canlarını kaybeden insanlar için gözyaşı dökelim. Allah onların şahadetini kabul buyursun.  Müslüman kardeşlerinin dertlerine dualarla dahi olsun yardım edemeyen,  biz zavallı Müslümanların da  günahlarını bağışlasın. Duyarlılıklarını artırsın. Birbirleri ile kenetlenmesini sağlasın. Ancak, kuvvet birlikten, beraberlikten doğar. Tarihin derinliklerinde muhteşem medeniyetlere sahip olmuş, Dünyayı adalet ve güven esası üzerine yönetmiş, İSLAM devletlerinin torunlarının bu durumları gerçekten yürek sızlatmaktadır. Bu durum asla kabul edilecek bir durum değildir...
YAZARIN DİĞER YAZILARI