?>

Enderun’dan Gaybûbete

Enderun’dan Gaybûbete

Alper Duran

3 yıl önce

<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">H&uuml;rriyet, T&uuml;rk milletinin en b&acirc;riz niş&acirc;nelerinden biridir. Biz bu ib&acirc;reyi, hamasetin milliyet&ccedil;iliği ile değil, tarihi hak&icirc;katler &uuml;zerinden if&acirc;de ediyoruz. T&uuml;rk d&uuml;ş&uuml;nce yapısı, s&uuml;re&ccedil; i&ccedil;erisinde bağımsızlığını muh&acirc;faza etmekle birlikte, akl&icirc; ve &icirc;m&acirc;ni tasavvurlarla kendini tek&acirc;m&uuml;l eden bir yapıya d&ouml;n&uuml;şm&uuml;şt&uuml;r. Bu m&icirc;ras, bazı d&ouml;nemlerde inkıt&acirc;ya uğrasa da; Mete Han&rsquo;ı devletin başına ge&ccedil;iren d&uuml;ş&uuml;nce ile başlayan ulv&icirc; tutku, gerek muhtelif b&ouml;lgelerde, gerekse cihanın c&uuml;mlesinde, tarihin iradesini asırlarca elinde tutmuştur. G&ouml;k tanrının ruhunu &uuml;zerinde hisseden milletimiz, vahyin pınarlarıyla muhatap olduklarında, yeni bir idealin koynuna en kutlu g&ouml;&ccedil;lerini ger&ccedil;ekleştirmiştir. O g&uuml;nden sonra fethin mefk&ucirc;resi ve felsefesi, T&uuml;rklerin &uuml;zerinde m&acirc;kes bulmuştur. Bug&uuml;n akim kalan bu anlayış, pek kısa bir m&uuml;ddette, yine bu aziz milletin elinde alevlenecektir.</span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">T&uuml;rk d&uuml;ş&uuml;nce geleneğini şanlı ve nezih kılan en m&uuml;him damarlardan biri, ilme verilen ehemmiyettir. Fethin mesuliyeti kadar, fethedilen yerlerin imar edilmesine de, b&uuml;y&uuml;k &ouml;nem verilmiş ve medeniyet mefhumu, T&uuml;rk milletinin elinde en y&uuml;ce konumuna ulaşmıştır. Bunun en &ouml;nemli sebebi, Kuran-ı Kerim&rsquo;den beslenmiş olmasıdır. T&uuml;rk milleti, İslam&rsquo;la m&uuml;şerref olduktan hemen sonra, Kur&rsquo;an ve s&uuml;nnet tarikatını kendine mihmandar eylemiş ve ondan zerre-i miskal şaşmamıştır. Haliyle istikbal ve istiklal i&ccedil;in atılan temeller, ilahi deryalardan beslenenince, ulu Yalvacımızın (sav) tavsiyelerine s&acirc;dık kalınarak, ulu devletler teşkil edilmiş ve o ulu devletlerin y&ouml;netim felsefesi de, yine şanlı Peygamberimizin (sav) v&acirc;rislerine bırakılmıştır.&nbsp; </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">Sel&ccedil;uklu diyarlarına g&uuml;neş gibi parlayan Niz&acirc;miye Medreseleri, kararan g&ouml;n&uuml;lleri, eğrilen kalpleri ve yamuklaşan fıtratları bir bir niz&acirc;mat altına alırken, asırlar sonra bu gelenek, Enderun adıyla yeni ilim erbaplarına ev sahipliği yapmıştır. Kemiklerin ve derilerin &uuml;zerine yazılan ayetler, nizamiyeler aracılığıyla ha&ccedil;lı ve Moğol buhranlarını bertaraf ederken, Enderun aracılığıyla ise, Kostantiniye&rsquo;nin kasvetli surları g&ouml;n&uuml;l medeniyetine d&ouml;n&uuml;şm&uuml;şt&uuml;r. Yedi iklimde m&uuml;barek davanın mesuliyetini taşıyan idarecilerin ve ilme m&uuml;ptela olan ariflerin derg&acirc;hı olan Enderun, kalbi hamleler ile g&ouml;n&uuml;llerin sırlı kapılarını ardına kadar aralamıştır. K&ouml;hne zihniyetlerin ellerinde akan kanlar, Enderun vesilesiyle kan kardeşliğine d&ouml;n&uuml;şm&uuml;ş; h&uuml;rriyetin şuaları i&ccedil;in geceler g&uuml;nd&uuml;zlere boyuna koşmuştur&hellip;</span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">Enderun, edebiyata inciler kazandıran s&ouml;z &uuml;statlarının k&ouml;klerini &ccedil;ınarlaştırmış; adaletin manzarasını adn cennetlerine tebdil eylemişti. H&uuml;sranı l&uuml;gatlerden &ccedil;ıkarıp, umudun &icirc;manına sancaklar dikmişti. Şehirlerin kapıları, tedirginlik hissiyatından uzakta bir bir a&ccedil;ılırken; hoyratlığın acziyetiyle azgınlaşan krallar, Enderun kartallarının pen&ccedil;eleri karşısında geri &ccedil;ekilmişti. Beldeler medreselerle donatılmış, Enderun&rsquo;dan alınan feyz, romanın gamlı sokaklarında &ccedil;ıra gibi yanmaya başlamıştı. M&uuml;rşitler, fikir y&uuml;kl&uuml; heybeleriyle garbın karanlıklarında dolunay gibi gezinirken, Enderun&rsquo;dan filizlenen sistemin h&acirc;leleri &ouml;yle genişlemişti ki, zek&acirc;t vermeye muktedir olanlar, diyar diyar gezmek durumunda kalmıştı. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; sa&acirc;det g&uuml;nlerinin ş&acirc;hikası, ictim&acirc;&icirc; yapının yollarına serpilmişti.</span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">Mitoloji yerini aşka, tenkit yerini bilime ve zul&uuml;m ise vicdana terk eylemişti konumunu. İlim ve &acirc;lim &ouml;yle bir yerde tutuluyordu ki, onların atının ayağından sı&ccedil;rayan &ccedil;amur bile, h&uuml;k&uuml;mdarlar tarafından şeref vesilesi sayılıyordu. Bundan dolayı istisn&acirc;lar az, fakat m&uuml;stesn&acirc;lar ziy&acirc;deydi. Bilginler, &acirc;rifler, edipler ve z&acirc;hidler hudutları aşarak, ah&acirc;linin dimağına serpilmek istenen taassubu, ilhamın kanatlarıyla boşluğa savuruyordu. B&uuml;y&uuml;k mimarlar ve m&uuml;hendisler, sanatı dile getiren ruhla ebedi mek&acirc;nlar inşa ediyor ve her bir tuğla ile fecrin g&ouml;zlerine bile fer geliyordu. Enderun&rsquo;dan s&uuml;z&uuml;len lem&rsquo;alar, cevherin &ouml;z&uuml;ne ulaşıyor ve n&acirc;m&uuml;ten&acirc;h&icirc; bir yolun erenlerine d&ouml;n&uuml;ş&uuml;yordu. Bilge Kağan&rsquo;ın hayali, Kaşgarlı Mahmud&rsquo;un muradı ve Niz&acirc;miye Medreselerinin m&uuml;fredatı, Enderun&rsquo;un nefesinde birleşiyor, c&uuml;mle taraflar k&acirc;mil bir şahsiyete b&uuml;r&uuml;n&uuml;yordu. </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">Enderun&rsquo;dan yetişen kadronun sımsıkı sarıldığı değerlerin &ouml;n&uuml;nde, yedi d&uuml;velin baş eğdiği g&uuml;nler şan, şeref ve gurur dolu vakitlerdi. Sonra ucun ucun garbın d&ouml;şeklerinde kirlenmeye başladık. &Icirc;man ezilirken, teknik putlaştırıldı. F&uuml;t&ucirc;hat yerini ş&ouml;hret ve eğlenceye bıraktı; rahlelere bağnazlığın musibeti &ccedil;&ouml;kt&uuml;. Fatihin davası batının saraylarındaki g&ouml;sterişli n&uuml;mayişler karşısında eritildi. Midelerin iradelere galebe &ccedil;alması i&ccedil;in başlatılan bozguncu tuzaklar, yer yer muvaffak olduk&ccedil;a, garbın g&ouml;zc&uuml;leri daha da iştahlandı. Harp meydanlarında başarılamayan hamleler, kendi i&ccedil;imizdekilerin eliyle b&uuml;y&uuml;k bir savaşa d&ouml;n&uuml;şt&uuml;. T&uuml;rk-İslam ufukları sinsi ve hasislik r&uuml;zg&acirc;rlarına maruz kaldı; &ouml;z kardeşlerimiz Batıcı, T&uuml;rk&ccedil;&uuml;, İslamcı diye lime lime ayrılığa terk edildi. H&uuml;rriyet, bir takım z&uuml;mrecilerin, din bezirg&acirc;nlarının ve ihtilal sevdalılarının dilinde pelesenk oldu ve batı esareti, fıtratımızın cesaretine galip geldi. </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">Tarihin kaderi, koca &ccedil;ınarı kesip yerine başka bir fidanı dikti. Yeni fidanımızın serpilmesi i&ccedil;in, Anadolu insanı olarak k&ouml;klerine su taşırken, yapraklarında imansız dindarlar, bilgisiz aydınlar, metb&ucirc; idareciler ve pervasız siyasiler d&ouml;k&uuml;ld&uuml;. Buna mukabil milli ve muhafazak&acirc;r sesler y&uuml;kselince, ehl-i salib yeniden harekete ge&ccedil;ti. Anadolu&rsquo;nun samimi &ccedil;ocuklarını da bertaraf etmek gerekirdi. İşte o fitilde ateşlendi; &ouml;zellikle din ve milliyet&ccedil;ilik sahasında lejyonerler belirlendi. Bu i&ccedil;imizdeki satılıklar marifetiyle, yeni bir haşhaşilik hareketi ama&ccedil;lanıyordu. B&uuml;y&uuml;k bir tertibatın sonucunda, kimileri g&ouml;revlerini yapıp kenara &ccedil;ekildi. Kimileri istenilen başarıyı sağlayamadı, kimisi ise, sahte idealleriyle milletimizi hazin bir hik&acirc;yenin eşiğine s&uuml;r&uuml;kledi. Bu hazin hik&acirc;yenin naşirleri ise, gayb&ucirc;bet evlerinin izansızlarıydı. Haykırırcasına şu suali sormaktan ge&ccedil;emiyorum; size gaybubetin tahkik olduğunu inandıran kimlerdir? Cemaati &ouml;rg&uuml;tleştiren, mukaddesatı değersizleştiren, haysiyeti s&uuml;lfileştiren, vatanperverliği ihanetleştiren, hakikati sihirbazlaştıran, kardeşliği ayrıştıra ve etrafımızı renksizleştiren hay&acirc;sızca akınların taşeronluğunu yapmak i&ccedil;in, Enderun neslinden gayb&ucirc;bet evlerinde &ccedil;are arayanların &ccedil;ıkması ne hazin,&nbsp; ne kederli ve ne acıklı bir manzaradır. </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">Her kişinin yanılabilme ihtimali vardır. Bu hal, insani bir durumdur, lakin yanılgısında ısrar etmesi ahmaklıktır. Ahmaklığını d&uuml;şmanlığa &ccedil;evirmesi ise b&acirc;husus hainliktir. S&ouml;z başında değindiğimiz h&uuml;rriyetin, yeni tip pazarlamacılar elinde kendi varlığına ve değerlerine kafa tuttuğunu g&ouml;remeyen gayb&ucirc;bet evlerinin sakinleri, T&uuml;rk-İslam topraklarının kara lekesi olarak kalacaktır. A&ccedil;tıkları yaranın kabuk tutması ise bir hayli zaman alacaktır.</span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">Memleketin hal&acirc;sı ise, Enderun&rsquo;dan gaybubete uzanan s&uuml;reci tafsilatlı bir şekilde tetkik edenlerin elinde olacaktır. Bu kişiler ise, garbın ilhamına &ouml;yk&uuml;nmeyen milli maarif, milli sanat ve milli iktisat ehlidir. </span></span></span></span></p>
YAZARIN DİĞER YAZILARI