?>

Gazetecilik Birazda Kimseye Yaranamama İşi!

Taner Karabal

6 yıl önce

Gazetecilik birazda kimseye yaranamama işi.  Yazdığınız yazılar, yaptığınız haberler bazen zülfiyare dokunabiliyor. O zaman da haklı gerekçelerle Sivas ve Sivaslıyı düşünerek yaptığımız haberlerde dokunduğunuz ya da dokundurduğunuz kişi ya da kurum hiç fark etmez başlıyor yaygaraya. Yapılan her haberde kasıt aramak, yazılan her yazıda art niyet aramak doğru bir yaklaşım değil.  Ama maalesef artık yapılan her şeyin, söylenen her sözün arkasında bazılarımızın  kafalarında soru işaretleri oluşuyor. Topluma karşı, şehre karşı sorumluluk taşıyan yetkililerimizin ya da önemli sivil toplum örgütü temsilcilerimizi daha hoşgörülü ve anlayışlı olmaya davet ediyorum.  Birey olarak hepimiz önce yaşadığımız yörelere sonra da ülkemize karşı sorumluyuz. Dolayısıyla hiç birimizin ?bana neci? anlayışla topluma ve şehrimize arkamızı dönme lüksümüz yoktur. Bakın, bunun en canlı ve en güzel örneği 15 Temmuz hadisesidir. Eğer o gün bizler banane deyip, nasıl olsa asker var polis var deyip millet olarak kenara çekilseydik. Sonuç ne olurdu, acaba? Ben söyleyeyim, ülke elden gidecek, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ortadan ikiye böleceklerdi. Bu anlayıştan hepimizin kurtulması gerekiyor. Hele de içerisinde bulunduğumuz dönemde ülke olarak zor bir dönemden geçiyoruz.  Daha paylaşımcı ve daha duyarlı olmak zorundayız.  Bizim, gazete olarak Sivas ve Sivaslılara karşı sorumluluklarımız var. Ve tabii ülkemize karşı da. Gördüğümüz yanlışlıkları, toplumun çıkarına olmayan yaklaşımları biz Sivaslılarla paylaşırız. Sivas´la ilgili her şey bizim ilgi alanımız içerisindedir. Eskiden yapılan habere, yazılan yazılara muhataplar  demokratik olgunluk içerisinde  size döner ve gerekli izahatları yapardı. ?niye yazdın??  ya da ?niye yaptın?? demezlerdi.  Doğal olarak siz de doğruyu tekrar sayfalarınızda yer verirdiniz.  Yani karşılıklı bir anlayış vardı. Neyse, kimse kusura bakmasın. Biz,  Sivas için Sivaslı için ilkeli gazetecilik yapmaya devam edeceğiz. Sanırım Sivas olarak çok sert bir değişim geçirdik. Hepimiz haklıyız! Hepimiz doğruyuz!  Ve hepimiz memleketi çok seviyoruz! Ama iş icraata geldiği zaman hepimiz ?önce ben? mantığıyla hareket edip bencilce davranıyoruz. Bu hastalıktan bir an evvel kurtulmamız gerekiyor. Önce ben değil, biz deme zorunluluğumuz var. Bakın, hafta sonu Yıldızeli´nin bir köyünde bir ağaç dalı yüzünden iki aile birbirine girmiş. Kadın-yaşlı dinlemeden insanlar darp edilmiş. Allah korusun kavganın sonunda ölüm olabilirdi. İşte bunu benim aklım almıyor. Bu öfke neyin öfkesi, bu hınç neyin hıncı! Biz ne vakit bu duruma düştük, bu hallere geldik? Sanırım yeni ve temiz başlangıçlara ihtiyacımız var?
YAZARIN DİĞER YAZILARI