?>

İSLAM MERHAMET DİNİDİR

Orhan Arslan

1 yıl önce

Merhamet  medeniyetini kuran ecdadımıza selam olsun... Basından aldığımız  bilgiye  göre  önceden sahne insanı olan bir  şarkıcı Müslüman olmuştu. Vefat etmiş. ALLAH rahmet  eylesin... Neden İslam'ı seçtiğini  şöyle açıklamıştı. O'Connor diyor ki: " İslam, dünyada en kötülenen din. Çünkü size paraya tapmamanızı, çalmamanızı, kardeşlerinize iyi davranmanızı, nazik olmanızı sağlayacak gerçekleri içeriyor" İşte batılı devletlerin bu özellikleri ,insanlara anlatmaya çalışan bir dine karşı saygı duymaları mümkün değil. Çünkü insanlıklarının özünde sömürü, köleleştirme, havadan mal kazanama, çalma özellikleri vardır. İşte bu özelliklerden dolayı İSLAM'I seçtiğini anlatıyor. Şimdi bu kısacık değerlendirme çok önemlidir. Hz. Peygamber;  "Her Ümmetin Bir Fitnesi Vardır Benim Ümmetimin Fitnesi Maldır" Hadis. Bu ölen hanımında belirttiği gibi, gerçekten önemli bir durumdur. Mal sevgisi, bir Müslümanda olmaması gereken bir konudur. Yunus;'' Malda yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan...'' Demektedir. Bu Ümmete mal konusunda bu kadar uyarılar yapmasına rağmen, bazı insanlarda mal sevgisi nerde ise, iman sevgisinin önünde olmaktadır. Kadının altını çizdiği başka bir husus; çalmamaktır. Tam bizim toplumumuzun yarasından bahsediyor. Herkes, her şeyden çalmaya devam ediyor. Üçüncü önemli özellik ise; İnsanlara insanca davranmaktır... İşin özeti... İnsanlara sahip çıkmak, insanlara nazik davranmak, insan haklarına saygı duymak. İnsanın insanca yaşayacağı bir Dünya oluşturmak... Bütün bu gerçeklerden sonra, Bugün yaşadığım bir olay, beni insanlığımdan utandırdı. Sokakta dilendirilen çocuklardan bir tanesi yaklaşık dört yaşlarında kaldırımın üzerinde ağlıyordu. Neden ağladığını sormak için yanaştım. Sordum cevap alamadım. O, ağlamaya devam etti. Ancak eline para sıkıştırdım... Çaresizliğim, bir şey yapamama güçsüzlüğüm benim içimi titretti. İrkildim. Hayatın gerçekliği suratıma ağır bir şamar indirdi... Ezildim... O küçücük bedenin bana neler anlattığını anlamama rağmen, onun büyüklüğü karşısında ben ezildim, yok oldum... O an tüm yakınlarım olan küçük çocuklar aklıma geldi. Onların da bir evi, yurdu, annesi, babası olsun istedim. En azından bir yakını yanında olsun istedim. Vicdanım sızladı... Tüm sesimle Dünyaya haykırmak istedim. Neden? Diye... Boşluğa tüm hıncımla bağırmak istedim. Nefesimin yetiği kadar. İstedim ki, nefesim tüm dünyalara yetsin. Sesimi tüm Dünya duysun... Artık haberlerde turizm reklamları kadar dikkat çekmeyen bir başlık okuyoruz. Falan yerde açlıktan çocuklar öldü... Biz yapacağımız tatilin, çocuğumuza kazandıracağımız geleceğin derdindeyiz. Kim takar açlıktan ölenleri! Öyle ya, Dünya sanki bizimdi, hep bizim kalacaktı. Nimetler içinde yüzecektik. Hep yaşayacaktık. Ölmeyecektik... Tüm Dünya baronlarını bir kez daha nefretle andım. Kinlendim... Allah' ım sen bilirsin, senin merhametin sınırsız... Bu yavrulara sahip çıkamadığımız için bizi affet... Onları yalnızlığa çaresizliğe terk ettiğimiz için, bizi affet... Maaşlarımızın, gelirimizin ne kadar artacağını hesapladığımız, çevremizde olup, biten tüm olumsuzlukları, çaresizlikleri, yoksullukları görmediğimiz için, bizi affet... Dünya nimetlerini kazanmak için sarf ettiğimiz enerjimizin, zamanımızın,  milyonda birini bu yoksul çocuklara ayırmadığımız için, bizi affet... Paramızın, malımızın, sahip olduğumuz dünya nimetlerinin, tamamından milyonda bir bile olsa, bu insanlara ayırmayı düşünmediğimiz için, bizi affet... Evimizde, sıcak yuvamızda, çocuklarımızla, torunlarımızla, vermiş olduğun çeşitli nimetlerini tüketirken, hatta şükretmeyi bile unutmuşken, daha başka nimetler tüketmeyi planlarken, bu kimsesiz, garip, yoksul, çocukların derdine deva olamadığımız için bizi affet... Tüketim çılgınlıklarına ayak uydurarak, israfın zirvesini yaşadığımız için bizi affet... Gelir düzeyimizi korumanın bir yolunun israftan uzak kalmak olduğunu anlayamadığımız için bizi affet... Mübarek   Muharrem Ayı, Hicri Yılbaşının içerisinde; yardımlaşmanın, paylaşmanın, hemhal olmanın, zirveye çıktığı, şu günlerde; toplumumuzun kanayan ortak bir yarasını gündeme getireyim, istedim. Sokak çocukları... Sokakta yaşayanlar... Kimsesizler... Garipler... Yuvasızlar... Bütün bu gerçekleri bildiğimiz halde; Evet, kurbanlarımızda bile, kaç kilo et alacağımızın hesabını yaptığımız  günler için  bizi affet... Sadece   senden  af  diliyoruz.  Bu gariplerin, yüzüne bakacak halimiz yoktur... Dünya bir gölgelik olacaktı, biz ise çok değerlendirdik... Durmadan dünyalıkların peşinde koştuk.  Yorulmadan koştuk. Doymadık, ne paraya, ne mala, ne mevkiye, ne şöhrete... O, uğurda hiç yorulmadık... Enerjimiz bitmedi... Hani bir yetimin başını en azından okşayacaktık. Kavlimiz öyle idi. Allah'ım sen tüm çaresiz, kimsesiz çocuklara yardım et. Onların Yanlış insanların eline düşmesine müsaade etme. Senin sossuz, sınırsız merhametin onları korusun. Bizler onlar sayesinde edineceğimiz imtihanları kaybettik. Hani muhasara altındaki Suriyeli bir çocuk açlıktan ölmek üzere iken, ne güzel söylemişti. Sana dua etmişti. Açım, Ölmek istiyorum, Cennette ALLAH bize yiyecek verecek... Sen onları sahipsiz bırakma YA  RABBİM...  ORHAN  ARSLAN
YAZARIN DİĞER YAZILARI