Hani şu; Yaban elde başlarına bir hal gelmesin diye özel uçakla getirip, karantina süresince besiye çektiklerimiz var ya, işte onlardan bazıları devlete millete ağza alınmayacak küfür ve hakaret ediyorlar? Üstelik o kadar da rahatlar ki bir de kaldıkları yurttan canlı yayın yapıp, sosyal medyada paylaşmışlar. Çünkü o kansızlar da biliyor ki; bizde haine, hain gibi muamele edilip, hak ettikleri ceza verilmez. Başka ülkede olsa nefeslerini başka yerinden aldırırlar ama burada başlarına gelecek en kötü şey, denetimli serbestliktir. Tıpkı yüz yıl önce Ulu Hakan Abdülhamid Han´ın büyük ümitlerle Avrupa´ya tahsile gönderdiği kansızların, ilk işlerinin devleti yıkmak, milleti parçalamak olması gibi. Yani dostlar değişen hiçbir şey yok. Çünkü bize ihanet edenler bizden bir kötülük gördükleri ya da mağdur ve mazlum oldukları için hain olmazlar. Tam tersine birçoğu lüks ve şatafat içindedir. Aralarında siyasetçi olan da vardır vekil olanda. Üniversitede kürsüsü olan da vardır Rektör olanda. Gazeteci olan da vardır TV kanalları olan da. En aciz olanı bile; Avrupa´da yaşar, ihaneti meslek eder, sonra da canı istediği zaman ıslık çala çala gelir; ev, arsa, tarla alır, yatırım yapar para kazanır, kapıkuleden çıkar çıkmaz da hainliğe kaldığı yerden devam eder. Yani bizim hainler; mazlum oldukları niçin değil; Şerefsiz oldukları için hainlik ederler. Alçak oldukları için ihanet ederler. Kansız oldukları için arkadan vururlar. Sen, ayağına uçak göndersen de boş, bir dediğini iki etmesen de. İt itliğini yapar, gelir seni ısırır. Ama Tecrübe edilmişi yeniden yeniden tecrübe etmek ise; En hafifinden ahmaklıktır vesselam...