?>

KERKÜK VE ANKARA

8 yıl önce

Kerkük giderse Ankara gider?   Kerkük Vilayet Meclisi 28 Mart 2017´de Kerkük´te kamu kurumlarında Irak bayrağının yanına Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bayrağının asılmasına ilişkin bir karar aldı. Alınan kararın ardından kamu kurumlarında Arapça ve Kürtçenin konuşulması zorunlu hale gelirken, Kerkük´te yaşayan Türkmenler için bir sindirme politikası oluşturuldu gibi.   Kerkük meselesi oldukça uzun bir mesele olmakla birlikte, yaşanan tarihi süreci ve diplomatik krizleri de iyi okumak gerekiyor. Özellikle İstiklal Mücadelesinin ardından Kerkük ve Musul´un Türkiye sınırları içerisine dahil edilmesi için yoğun çaba sarfedildi. Yapılan pek çok görüşme ve konferansın ardından konu nihayete erdirilemedi. Bunun üzüntüsünü yaşayan Gazi Mustafa Kemal, bölgeye gizli bir harekat yapmayı dahi düşündü. Ancak büyük bir savaşın izlerini henüz silememiş ve tam anlamıyla toparlanamamış bir ülkenin böyle bir girişimde bulunması, mevcut durumda ne tür sonuçlar doğurabilirdi analiz etmek lazım. Şüphesiz Gazi Mustafa Kemal´de bu analizi yapmıştır.   Niyetimiz, zaten halihazırda ?Musul ve Kerkük Lozan´da kaybedildi? gibi aslı astarı olmayan pek çok iddianın dolaştığı gündeme dahil olarak yeni bir tartışma yaratmak değil. Ancak 100 yıl öncesine gitmeye gerek yok. Çok değil yaklaşık 1 ay önce kadar sözde kürdistan bayrağı Türkiye sınırları içerisinde hem de devlet protokolüyle asılarak Barzani ve sözde kürdistan alenen tanındı.               Ülke olarak hala KKTC sorununu çözememişken, sözde kürdistan yönetiminin tanınması, nereye isterseniz oraya çekebileceğiniz ucu açık bir durumdur. Hem de oldukça vahim bir durum.                         Biz soydaşlarımızla ilgili endişe taşırken, asıl mesele bölgede petrol kaynaklarının kullanım hakkıyla alakalı aslında. Emperyalist güçler maşalarla bölgeyi kontrol altına alma gayretindeler. Bunun için de Türkmen ve Arap nüfusun yoğun olduğu bölgede peşmerge ve kürt nüfusundan yararlanıyorlar. Unutmamak gerekir ki Türkiye, Kerkük konusunda basiretsiz kalırsa Ankara tehlikeye düşer.               Yaşanan gelişmeler Kerkük´ün alenen işgal edildiği anlamına geliyor aslında. Atılan hiçbir adımın da tesadüfi olmadığını görüyoruz.  Bu olay Irak´ın toprak bütünlüğünün Türkiye ve bölge için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Yaşanan hadise karşısında bölgedeki Türkmenler bu gelişmeye haklı olarak bir mücadeleyle yanıt vermeye çalışıyor.               Ancak enteresan olan şey ise Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin konuya duyarsız kalması. Dışişleri Bakanlığı basit bir açıklamayla konuyu geçiştirirken ne Cumhurbaşkanı ne de Başbakan ?EVET? mitinglerinde olmalarından dolayı olacak ki hiçbir açıklama yapmadı. Beklerdik ki Avrupa´da yaşananlardan dolayı esip gürleyen Türkiye Cumhuriyeti  yöneticileri, Kerkük için de yumruğunu masaya vursun.   Bugün Kerkük´te yaşananların 1974 Kıbrıs´ından zerrece farkı yoktur. Kerkük´te ki Türklere ve haklarına ülke olarak sahip çıkmak zorundayız. Yoksa bunun vebali çok ağır olur?   Yazımıza bir Kerkük şiiriyle son vermek icap ettiği kanaatindeyim. Dilerim ki Türk yurtları özgürlüğüne kavuşur.   ? Türk menem demişem, Türkçe söylemişem, Eskiyaka´da kurşunlara dizilmişem? Emeğimin hakkını istemişem, Gavurbağ´da linç edilmişem? Adalet beklemişem, iplere gerilmişem? Eşitlik yeğlemişem, zab suyu kana bulanmış, Altunköprü´de ekin gibi biçilmişem? El insaf vicdan dilemişem zindanlara sürülmüşem? Diri diri gömülmüşem gavim gardaş nerdesen? ? Kimliğim değiştirilmiş, El-Temim olmuş Türkmen Kerkük, hafızalardan kazınmışam? Baas baas bağırmışlar, kin kusmuşlar yüzüm barabarı, evimden yurdumdan göçe zorlanmışam?
YAZARIN DİĞER YAZILARI