?>
Köhne Aydınlar
Bu yazı, koca bir mazinin yamyamlar tarafından nasıl yok edildiğinin bir buçuk asırlık manzarasını anlatmaktadır? Yazık, lakin hakikat?
Son bir buçuk asırda bu topraklarda türeyen bir tiplemedir Türk aydını(!) dedikleri. Bunların atası jöntürklerdir. Devletin imkânları ile Avrupa´ya ilim tahsili için gönderilen, lakin hemen hepsi siyasetçi kisvesi altında ülkeye dönüp Anadolu´nun değerlerinin basit ve gerici olduğunu iddia eden hakikate kör, batılın papağanlığını yapan zavallılar sürüsü. Beyinlerinde batı bezirgânlarının at koşturduğu, ruhlarında bir şeytani büyüklenme ve sözlerinde aşksız, kuru ve yavan lakırdı. Yeni bir hakikati ortaya çıkarma gayesiyle değil; var olanı yıkma, orijinallikten uzak, kötü bir taklitçiliği Türk milletine yamama derdi ile mecmualar neşretmek, şiirler kaleme almak ve nutuklar atmak. Bu aydınlar(!) güruhunu Cumhuriyet öncesi ve sonrası diye de ikiye ayırmak doğru olacaktır.
Cumhuriyet öncesi aydın tiplemeleri ekseriyetle Avrupa´dan gördükleri ve duydukları üzerine bina ettikleri bir anlayış ile hareket ettiler. Lüzumundan fazla üst perdeden caka satarak bir düzen oluşturmanın ardına yöneldiler. Batının hakikatte ruhsuz, maddiyatta şatafatlı pazarının Osmanlı´da en büyük savunucuları oldular. Heyecanını kaybetmiş bir topluma yeniden aşkla ve şevkle reçeteler hazırlamak yerine padişaha zalim, milliyetperverliğe gerici ve bağımsızlığa lüzumsuzluk dediler. Padişah bizim, Osmanlı´da batının kuklası ve himayesinde olursa ancak kurtulma şansı olabilir anlayışı içinde hastalıklı kalp ve sığ burjuva endamlarını sürdürdüler. Şiirleri, yazıları ve fikirleri Anadolu irfanlığı ile zıt bir merhalede ilerledi. Devletlerini ilmen ve fennen ilerletmek yerine pireyi deve yapma konusunda polemik ürettiler. Osmanlı milleti her gün bir şafak beklerken sözüm ona aydınlarımız, gök gürültüsü oldular, kar, tipi ve boran olup memleketin üzerine yağdılar. Kötü batının süfli taklitçileri olarak ekonomik, siyasi ve sosyal bir kalkınma dosyalarını devletin ve milletin huzuruna arz etmek yerine her şeyi tenkit ve karalama yöntemiyle bir yol tuttular.
Kimisi kılıçla, kimisi hikâye ile kimisi de şiirle isyan etti. Aynen Yunanlılar gibi, Sırplar gibi ve Rumlar gibi onlarda isyan etme yolunu tercih ettiler. Toparlanması gereken ne varsa daha da dağıtmak üzere gayret ettiler. Bunun en önemli sebebi İslamla yoğrulmuş Türklerin devletinden ve onun kutsallarından farklı bir fikriyata saplanmış olmalarındandır. İnsan kendi düşünce dünyasını terk edip başka kucaklarda mutluluk aramaya başlarsa sapıtır ve felakete sürüklenir. Sonra içinde bulunduğu ahvalin o yoz halini görmek yerine onu insanlığa bir kurtuluş olarak sunma gafletine düşer ki, Osmanlının son dönemlerinde türeyen aydınların maalesef ki durumları tam da buna paralellik göstermektedir. Üzülerek ifade edelim ki, Osmanlının son dönemlerinde hakiki münevver yetişmeyince batı hayranı aydınlar, teslimiyetçi bir ruh, cılız bir cesaret, idealsiz bir ufuk ve miskin bir kararlılıkla içi boş haykırışlar sergilediler. Meydanın boş olması işlerine geliyordu ve başkalarının ambarına tahıl taşıdıklarının farkına varmadan günah defterleri kabarıyordu. Bu kadar ileri gitmemin sebebi şu sualimde gizlidir. Şayet bu yazdıklarım haksız ise Osmanlının son döneminde yüzünü Avrupa´ya çevirmiş ve ilhamını orada almış kişiler bu millete ne kattı, yaşadıkları dönemi hangi metotla ıslah ettiler veya devletlerini terakki ettirecek hangi adımı attılar? Bu sualler karşısında aldıkları notları sıfırdır. Milletine karşı vazifesini ifa edememiş ve sıfır not almış kişilerin takipçileri de bunlardan farksız durumda. O vakit gelin Cumhuriyet aydınlarını(!) konuşalım.
Olağanüstü şartlar içerisinde kurulan yeni devlet ile birlikte Osmanlı´dan devredilen aydınlar eskisi ve bunların zehirli sofralarında yetişen genç düşünürler(!) yeni devletin kodlarını kuruculardan daha fazla sahiplenerek kralcılık yapmaya başladı. Devlet bir dediyse bunlar beş yazdı ve tavsiye etti. Örneğin Devlet harf dedi bunlar alfabe dedi. Büyük birikim mirasını ciddiye almadan Osmanlı´nın kalıntılarını, islamın izlerini yok etme yarışına girildi. Tarih yeniden yazılmaya, edebiyat baştan düzenlenmeye ve hatta ırkımız bile kafatası ölçümleriyle yeniden üretilme arsızlığına girişildi. Din zaten gereksiz ve safsata ilan edilip evrensellikten çıkarılıp yolunmuş tavuğa dönüştürüldü. Devletin bu yeni sistemine her gün yeni ilham perileri eklenmeye başladı. Sanat meczupları bizden olmayan ne varsa baskın kültür deyip irfanımızı baltaladı. Bir şapka ile kendini muassır medeniyetler seviyesine yükselmiş hisseden yeni yetmeler; toprağa, Anadolu´ya ve kelimelerimize yabancılaşmış ve onları aşağılayacak hale getirildi. Bunlar hep Cumhuriyetin o büyük aydınlarının eseriydi. Her şeye öç alma mantığıyla yaklaşıldı. Mesela bir dil şuuru oluşturmak yerine eski deyip derin anlam ifade eden sayısız kelimelerimizin kullanılması yasaklandı. Yüzyıllar boyunca hep hükmeden bu milletin tarihi ve dili yeni yazılmaya başlandı ve geçmişinden ne denli koparsan o derece revaçta olursun mantığı aşılandı.
Zaferin sarhoşluğuyla hiçbir ülkede yaşanmayan bir vandalizm hareketi başladı. İnkılap adı altında ruhumuzu tasviye etmek gibi bir şiraze kaybı yaşandı. Yunus´un o sade dili güneş dil teorisine kurban edilirken, hakikatler gerçekle örtülmeye çalışıldı. Bütün mukaddesler enkaz hale getirilirken köprüler tahrip edildi ve Anadolu tersine işgale başladı. İstiklal harbi bunlar için mi yapılmıştı, bütün yokluğa ve yoksulluğa rağmen ideolojik ve militan zihniyet hiç mi durmak bilmeyecekti. Hür kalan bir tek yıldız dahi bırakılmadı. Teker teker söndürülen ziyaların sonunda karanlık bir vadide çıplak ve tutsak kaldık öylece. Ve bunların tamamı hep aydınlarımız tarafından teklif edildi uygulandı ve devam ettirildi.
Türkiye´nin aydınları(!), inat, hırs ve intikamları yüzünden gözleri kör, kulakları sağır bir şekilde yokluğun çığlığına yöneldiler. Bugün üretemeyişimizin, konuşamayışımızın ve anlaşamayışımızın temelinde bunların tahribatları yatmaktadır. Bu zelzenin içinden bizlerle oynayıp durdular. Zaman zaman kafasını kaldıranlara karşı da yobaz ve irticacı yaftası vurdular. Koca bir mazinin nasıl yamyamlarca yok edildiğinin bir buçuk asırlık manzarası? Yazık oldu?
YAZARIN DİĞER YAZILARI
-
Yüz Yıllık Sabitemiz: Metodsuzluk
07-03-2022
-
Kim Bulacak Bu Sırrı
28-02-2022
-
Kendimize Benzemeyen Kendimiz
21-02-2022
-
Yapay Doğallık
14-02-2022
-
Bizim Zamanın Yanılgıları
22-01-2022
-
Türkçenin Veçheleri 2
14-01-2022
-
Türkçenin Veçheleri 1
16-12-2021
-
Vahşi Düzenin Kitapları
09-12-2021
-
Şiir ve Zaman
02-12-2021
-
Gerçekleri Konuşmayın
12-11-2021
-
Şartlı Eğitim
04-11-2021
-
Demeyeyim Demeyeyim Diyorum Ama…
20-10-2021
-
Vazgeçilmez Kötümüz
15-10-2021
-
Çöplerin Kaptanları
08-10-2021
-
Yıkılan Şehirler (Kültür ve Medeniyet Notları)
23-09-2021
-
Bir Koltukta İki Karpuz
08-09-2021
-
Vakt-i Cesaret
25-08-2021
-
Komşuda Pişmiyor, Bize De Düşmüyor
29-07-2021
-
Enderun’dan Gaybûbete
10-07-2021
-
CAN ÇEKİŞEN MAÂRİF
03-07-2021
-
Köstebekgiller
17-06-2021
-
Ruhu Çırpılmış Şehirler
10-06-2021
-
İlmin Meydanında Yoksul Müslüman
02-06-2021
-
Aşkın Civarındayız
26-05-2021
-
Timsalin Tılsımı
19-05-2021
-
Tenâkuz Boşluğundaki Ölüm
17-05-2021
-
İçime Seyahat: Karmaşa
07-05-2021
-
Numarasız Gözlük
28-04-2021
-
Döneğe Kapılmak
21-04-2021
-
Ağustos Böceği
15-04-2021
-
Yeni Bir Gün Seçeneği
08-04-2021
-
Bu Memleketten Çok Şey Olur
31-03-2021
-
Hayatımız Mesela
24-03-2021
-
Kaosun İstikrarı
20-03-2021
-
Görünen Köy Kılavuz İster
10-03-2021
-
Demokratik Savaş Tohumları
03-03-2021
-
Fikri Cemre
25-02-2021
-
Ağlamanın Biçimi
15-02-2021
-
İçimizdekilerin Anatomisi
09-02-2021
-
Tamahın Zindanı
01-02-2021
-
Terk Eden Kurtulur Ya Da Boğulur
25-01-2021
-
Hissi Cemre
13-01-2021
-
El Ne Der
07-01-2021
-
Güçlüler ve Haklılar
31-12-2020
-
Mihenk Taşı
23-12-2020
-
Bilimsel Satılıklar
09-12-2020
-
Kalıplara İsyan
05-11-2020
-
Kavgacı Türkler
21-10-2020
-
Tezat Yumağı
15-10-2020
-
Sinemizdeki İltihap
08-10-2020
-
Misket
30-09-2020
-
Milli Muhalefet
24-08-2020
-
Fırsatçı Soytarılar
04-06-2020
-
Türkün Ruh Kökü
29-05-2020
-
Nasipsizler
15-05-2020
-
Kuşlar Yuvada, Atlar Ahırda, İnsanlık Nerde
06-05-2020
-
Üçüncü Haçlı Seferleri: Cumhuriyet Öncesi
27-04-2020
-
Gayrı Milli Muhalefet
06-04-2020
-
Delilerin İtibarı
26-03-2020
-
İslamın Müslümanları
18-03-2020
-
Tarih Dersleri
11-03-2020
-
İspatlı Yalan
28-02-2020
-
Teşekkür Borcu
19-02-2020
-
İnan Dost
13-02-2020
-
Neler Oluyor Burada
06-02-2020
-
Devlet
30-01-2020
-
Beyaz Enteller
23-01-2020
-
Sözün İstikameti
15-01-2020
-
Gafletli Şuur
01-01-2020
-
Yakın Gözlüğü
30-12-2019
-
Bir İkiden Büyüktür
14-12-2019
-
Allah, İnsan, Hata Ve Af
29-11-2019
-
Turan Ülküsünün Girizgâhı
20-11-2019
-
Tedbir ve Korkaklık
02-11-2019
-
Dikenler ve Güller
19-10-2019
-
Banane Amerikadan
11-10-2019
-
Endamsız Salgın
04-10-2019
-
Pasta Yoksa Birbirimizi Yiyelim
27-09-2019
-
Ahh Ah!..
13-09-2019
-
Sadece Seyrediyoruz -2-
07-09-2019
-
Sadece Seyrediyoruz
06-09-2019
-
Kurumsal Dedikodu
30-08-2019
-
Şaplakçılar
08-08-2019
-
YOBAZ BAYKUŞLAR
18-07-2019
-
HAYALLERİMİZ ÇÜRÜYOR
12-07-2019
-
Yetişkinler Nereye Gidiyor
04-07-2019
-
Neden Böyle Oldu Furyası
27-06-2019
-
Müslüman Saati -2-
20-06-2019
-
Müslüman Saati
19-06-2019
-
Olmayan Ülkenin Pastacıları -2-
13-06-2019
-
Olmayan Ülkenin Pastacıları
12-06-2019
-
Ömerler Hıdır Oldu
30-05-2019
-
Dünya Vatandaşlığı -2-
25-05-2019
-
Dünya Vatandaşlığı
24-05-2019
-
Estetiğin Köy Hali
17-05-2019
-
Kutuplaşacağız
10-05-2019
-
Sağım Solum
02-05-2019
-
Köhne Aydınlar
25-04-2019
-
Zaman, Mekân ve İnsan
17-04-2019
-
Safları Sık Tutalım
03-04-2019
-
Kilisenin Masum (!) Çocukları (2)
29-03-2019
-
Kilisenin Masum (!) Çocukları
28-03-2019
-
Yok Oluşun Başlangıcı
22-03-2019
-
Akıl Düzeni
15-03-2019
-
Millet Şahsiyeti
28-02-2019
-
Değerlerimiz
20-02-2019
-
Adi-L-Tablolar
15-02-2019
-
Vazife Bozgunu
07-02-2019
-
Muhalefet Ahlakı
30-01-2019
-
Şiir ve Zaman
23-01-2019
-
Milli Beka: Suriyeli Göçmenler -2-
18-01-2019
-
Milli Beka: Suriyeli Göçmenler -1-
17-01-2019
-
Milli Beka: Suriye´de ABD, PKK ve İsrail Üçgeni
09-01-2019
-
Huzursuz Beyinler
03-01-2019
-
Kitapsız Okurlar
26-12-2018
-
Sanat
19-12-2018
-
Kucağa Oturup Sakal Yolanlar
12-12-2018
-
Sükût ve Esrarı Tüm Devirler?
05-12-2018
-
Dostluk Üzerine
28-11-2018
-
Şucular ve Bucular
21-11-2018
-
Varlığın Yok Hali
14-11-2018
-
Kadın Mühim, Aile Ehemdir
07-11-2018
-
İctimai Sulhun Ehemmiyeti
31-10-2018
-
Türklük, Irk Mı Millet Mi?
24-10-2018
-
Taner Abi Yazdıkların Doğrudur
17-10-2018
-
Işıldayan Dönekler
10-10-2018
-
Tıyniyet ve Mücadele
03-10-2018
-
Gençler Biraz Daha Gayret
26-09-2018
-
Menfaatin Yolu Düzdür
19-09-2018
-
Yönetemeyenler
12-09-2018
-
Moda: Teşhircilik ve Yokoluş
05-09-2018
-
Kendinden Büyük Tek Ülke: Türkiye
25-08-2018
-
Sadakat Mi Sefil Kölelik Mi?
15-08-2018
-
Acillerin Dünyası
01-08-2018
-
Haritanın Ufku
25-07-2018
-
Çirkinler ve Artistler
18-07-2018
-
SES GETİREN ÖLÜMLER 1
11-07-2018
-
ZAMANA KARŞI 1
04-07-2018
-
TEK İNANIŞ
27-06-2018
-
KİFAYETSİZLER VE MUSALLA
20-06-2018
-
DAVA ERLERİ
13-06-2018
-
MAHSUN VATAN DOĞU TÜRKİSTAN
06-06-2018
-
ENDÜLÜS
30-05-2018
-
ZÜBÜK KARDEŞLİĞİ
23-05-2018
-
YEDİ NEFES, BİR AYASOFYA
16-05-2018
-
DANSÖZLER VE OYNAŞLARI
09-05-2018
-
VARSAYIM KÖLELERİ
02-05-2018
-
KİTAPLAR VE MABEDLERİ
25-04-2018
-
HATT-I MÜDAFAA YOKTUR, SATH-I KARDEŞLİK VARDIR?
17-04-2018
-
EMEKSİZLERİN GENÇLİĞİ
11-04-2018
-
EĞRİLER ÜLKESİNİN MÜTEŞABİH DOĞRULARI
04-04-2018
-
NAZARLAR VE KURUMLAR (ÜNİVERSİTE)
28-03-2018
-
BEDELSİZ HASLET EDEB
27-03-2018