?>

KONUMUZ MİLLİ EĞİTİM VE GENÇLİK

Orhan Arslan

8 yıl önce

Bu köşede, o kadar çok; eğitimden söz ediyoruz ki; umarım okuyucularımız sıkılmaz.Son zamanlarda; gençliğimizin yanlış inanç sistemlerinin, kucağına düşmek üzere olduğunu görmekteyiz. Buna TV yayınları, yanlış rol model seçimleri ve inanç eksikliği, değer yargılarından uzaklaşmayı da; eklerseniz, tehlike  büyüktür.Milli ve Manevi duygular, adeta açıkça saldırıya uğramaktadır. Korunmasızdır. Sosyal medya bunun en güzel örneğidir. Kendisinin tespit edilemeyeceğini düşüne bir birey; en ağır sözleri, hakaretleri, küfürleri; açıkça söylemekten çekinmemektedir. Demek ki; denetim ve kontrol, yeterli değildir.Toplumumuzun temel dinamiğini oluşturan, değerlerimiz; Gençlerimiz tarafından yeteri kadar tanınmamaktadır. Yahut, önemsenmemektedir. Tarih ve değerlere, saygı kalmamıştır. Çalışma adına, başarı adına; önemli gelişmeler olduğunu da; söyleyemeyiz.Gününü, gün eden, bugününü yaşamaktan başka gayesi olmayan; bir nesli düşünmek bile, istemiyorum. Sokakta ve topluma açık yerlerde; ahlaksız, kontrolsüz davranışlara kim dur diyecektir? Bu durumlara yasal dayanak bulmak, gerekir.Bir Milletin geleceği olan gençlerin yetiştirilmesi, elbette önemlidir. Bunun aksini söylemek, yanlış olur. Gençlerin yetişmesinde de; Milli Eğitim Politikalarımız, öne çıkar. Defalarca belirttiğim gibi; Milli Eğitim Politikaları, Devlet politikası olmak zorundadır.Son zamanlarda önemine binaen, yine gündeme çıkmıştır. Öncelikle, müfredat gözden geçirilmelidir. Milli ve Manevi değerlerimize uymayan, İlmi ve bilimsel temele dayanmayan, varsayımlar üzerinde yoğunlaşan; tüm konular çıkarılmalıdır. Ders kitapları itina ile kontrol edilmelidir. Ders saatleri; öğrencileri yıldırmayacak konumda olmalıdır. Ders sayıları, özenle belirlenmelidir. Çocukların ve gençlerin araştırmaya, kendilerini geliştirmeye yönelik; çaba ve gayretlerini ortaya koyacakları, konuma getirilmelidir.Toplumun değer yargıları, hayatın içerisinde uygulanabilir, hale getirilmelidir. Bu anlamda, çocuklar teşvik edilmelidir. Ödüllendirilmelidir. Toplum içerisinde, eğitim almış gençlerimiz; tavır ve davranışları ile; kendilerini kabul ettirmelidirler. Eğitim ve Öğretimin; aynı zamanda, bir insana; davranışlar manzumesi sunduğunu kabul etmek gerekir. Doğal olarak; bunun uygulama alanı; Halkın ve hayatın taaa, içerisidir.  Öyle olmalıdır.  Davranışlar, kişinin aynasıdır. Geleceğe ait, değerlendirmelerde; hayata olumlu katkı sunan, ahlaklı, doğru, dürüst davranışlar sergileyen; tüm gençlere ilave primler verilmelidir. Devlet memuru tercihlerinde; öne çıkarılmalıdır. Bu anlamda; Milli Eğitimde, lise tahsil süreci içerisinde; bu değerlendirmeleri yapacak, kuruluşlar oluşturulmalıdır.Bu konuda gerekli disiplin yönetmeliği çıkarılarak; hayata geçirilebilir...Öğrencilerin yetişmesi açısından, öğretmen çok önemli bir faktördür. Öğretmen yetiştiren okullara önem verilmelidir. Madden ve Manen, desteklenmelidir. Buna çok ihtiyacımız var. Öncelikle öğretmen, mesleğini sevmelidir. Gençleri sevmelidir. Gelecek nesillerin; kendi ellerinde şekilleneceğinin; bilinci ve Gayreti, içerisinde olmalıdır. Bu amaçtan uzak arkadaşlar; kesinlikle öğretmen camiası içerisinde yer almamalıdır.Bugün öğretmen sayısı yeterli olmasına karşın; bazı uygulamalar neticesinde; yapay öğretmen açığı oluşmaktadır. Örneğin; bazı öğretmen arkadaşlar; görev yaptıkları yerlerde, onlara ihtiyaç olmasına rağmen; ihtiyaç olmayan yerlere görevlendirme ile atanmaktadır. Böylece bir yerde, öğretmen açığı olurken; diğer yerlerde öğretmen fazlalığı oluşmaktadır. Bu durumdan dolayı; Boş geçen dersler; birilerini rahatsız etmelidir.Başka bir uygulama ile; öğretmen arkadaşlar; farklı yerlerde, farklı müdürlüklerde; görevlendirme ile vazife almaktadır. Bunlardan dolayı da; bir boşluk oluşmaktadır. Öğretmen, asli görevini değil; farklı bir alanda çalıştığı için; kendi branşı ile ilgili dersler boş geçmektedir. Ayrıca, öğretmen kadrosunu kullandığı için; onun yerine yeni bir öğretmen ataması da; yapılamamaktadır.Farklı bir uygulamada; Doğu ve Güneydoğu bölgelerine atanan öğretmen arkadaşların; atandıktan sonra; eş durum ve başka nedenlerle, tayin istekleri kısa zamanda gerçekleştiği için; O, bölgeye atanan öğretmenlere rağmen; boş dersler devam etmektedir. Daha önceki bir makalemde belirttiğim gibi; Bu sefer orada boş geçen dersler; ücretli öğretmenler tarafından doldurulurken; gerekli özen gösterilmediğinden; Devlet okulları; görevlendirilen yanlış adamlar yüzünden; ihmale uğramıştır. Hatta, militanların yetiştirildiği mekanlar, haline dönüşmüştür. Bu sorun da; üzülerek ifade edelim; çözümlenememiş konulardandır.Hep hayali yapılan; boş ders kalmasın... sloganı; çeşitli nedenlerle hayata geçmekte zorlanmıştır.Ayrıca; Okullarda idarecilik yapan insanların; farklı eğitimlerden geçirilerek, bu görevlere atanmaları şarttır. Böylece, idarecilik sistemi; belirli bir kuralların işlediği; sisteme dönüşmek zorundadır. Yıllarca idarecilik, yapmış bir insanın; tekrardan öğretmen kadrosuna gönderilmesi, kabul edilecek bir durum değildir. Gerekirse; Bakanlık içerisinde; ayrı bir birim oluşturulabilir. Bunun örneği, değişik bakanlıklarımızda; uygulanmaktadır.Öğretmen formasyon uygulamaları, tam bir komedi konumunu korumaktadır. Ücretle alınan formasyon, yerine; gerçekten ciddi, planlı ve uygulamaya yönelik, eğitimi tercih edilmelidir. Okullarda; bu konuda rehberlik uzmanlarına; çok büyük ihtiyaç vardır. Rehberlik dersleri; sıradan dersler olmaktan çıkarılarak; ağırlığı olan; iyi ve güzel hareket ve davranışların desteklendiği, o hareketlerin hayatın içerisinde uygulandığı; dersler olma özelliğini korumalıdır. İhtiyaç hissedilirse; Ödül verilerek; iyi ve güzel davranışlar desteklenmelidir. Bu alandaki boşluklar; pedagojik formasyon almış ilahiyat mezunlarının; ilave kurslardan geçirilerek; okullara görevlendirilmesi ile; kapatılabilir. Çünkü, özellikle; rehberlik uzmanı olan insanların; toplumun tüm değer yargılarını bilen; zaman, zaman kendisi örnek alınacak davranışlarla, kendisini yetiştirmiş; insanlar olması gerekir. Toplumun tüm değer yargılarına; arkasını çevirmiş, insanların; rehberlik uzmanı olarak; görevlendirilmesinden, sonuç alınacağı kanısında değilim.Eğitimin temel amaçlarından bir tanesi; topluma, sağlıklı, dürüst, doğru davranışları hayat tarzı olarak benimsemiş, insanları yetiştirmek olmalıdır. İnsanlar eşya değildir. Bilgi hamalı yapmak, sadece bilgi ile; donatmak aldatıcı bir durumdur. Bu durumdan en kısa zamanda; ayrılmamız şarttır. Gençliğimiz; toplum içerisinde, davranış ve yanlış hareketleri yüzünden sorgulanır, hale gelmiştir. Bu tehlikeli bir gidiştir. O nedenle; tüm kötü alışkanlıklara meyli olan; bağımlılıkların esiri olmaya namzet; bir nesil gelmektedir? Aman dikkat? Biraz dikkat?Bu tehlike, resmi kurumların, ailenin, çevrenin dayanışması ile; durdurulabilir... Bu konuda, sivil toplum örgütlerine büyük görevler, düşmektedir.
YAZARIN DİĞER YAZILARI