?>
LEZZETLİ YEMEKLERİN İSİMLERİ NEREDEN GELİYOR VE HİKAYELERİ - BÖLÜM 2
Değerli okuyucu bugün size yemek isimlerinin nereden geldiğini ve hikaye kısımlarından bahsedeceğim. Gerçekten sevdiğiniz yemeklerin isimlerinin nereden geldiğini bilmek çok önemlidir. En azından bir genel kültürünüz olmuş olur, hele birde bu yemeği güzel yapıyorsanız işte o zaman tadından yenmez. Benim görüşüm bir yemeğin tarihini nedenini sebebini bilmeyen biri şef olamaz. Her şeyden önce gastronomi uzmanı yaptığı ürünü bilmeli, gerçekten fark yaratmak gerekiyor sanat boyutundan öğrenmek şart, ama gördüğüm üzülerek söylüyorum ders notumu alayım dersimi geçeyim kendimi en ufak geliştirmeyim yöneliminde. Oysa o kadar güzel bir mutfağa sahibiz ki bunu değerini bilmeli ve anlatıp sohbet oluşturmalı, artık sohbetler o kadar sığ ki… Kimse kimseye bir şeyler katma derdinde değil sürekli bir söylenme ve drama, yani sözün özü çoğunlukla 5 sene sonra hatırlamayacağımız şeyleri saatlerce konuşuyoruz. Değmeyen insanları anarak konuşarak farkında olmadan kıymetli vaktimizi onu konuşarak geçiriyoruz. Peki, hayat bu kadar boş ve anlamsız mı? Tarihi, bilgiyi ya da bir sanat dalını konuşmak zor mu? Ha, birde toplumda şöyle bir düşünce “sanat konuşuyor entel! Samimi değil gerek yok biz saatlerce konuşup sıkılmadığımız konulara geri dönüp konuşmaya devam edelim “ eni boyu bomboş insan hareketi. Sanatın hangi dalı olursa olsun insanın ruhunu besler, mental anlamda güçlü kılar bu açıdan yeni bilgileri katmaya açık olmak lazım yaş kaç olursa olsun. Neyse lafı çok uzattım bir birinde güzel yemek ve tatlı isimlerinin nereden geldiğine bakalım,
Lahmacun: Bu yemek, ince hamurun üzerine kıyma, soğan, maydanoz, domates, salça ve baharatlarla hazırlanan bir harç sürülüp fırında pişirilmesiyle yapılır. Lahmacun, Arapça “lahm bi acin” yani “etli ekmek” anlamına gelmektedir. Bu isim, yemeğin Arap mutfağından Türk mutfağına geçtiğini göstermektedir.
Künefe: Bu yemek, bir tatlıdır ve tel kadayıf, peynir, şerbet ve kaymakla yapılır. Künefe, Arapça “künefeh” kelimesinden gelmektedir. Bu kelime, “künef” yani “koruyucu” anlamına gelmektedir. Bu isim, tatlıyı yapan ustaların, kadayıfı peynirin üzerine koruyucu bir tabaka gibi sermelerinden dolayı verilmiştir.
Höşmerim: Bu tatlı, aslında eşine yemek yapan gelin hanımın “Hoş mu erim?” demesiyle ortaya çıkmış. Gelin, kaynanasından korktuğu için yaptığı tatlıyı eşine sorarak beğenip beğenmediğini öğrenmek istemiş. Bu tatlı, zamanla höşmerim olarak anılmaya başlanmış
Sütlaç: Türk mutfağının sevilen sütlü tatlılarından biri olan sütlaç, sütlü aş kelimesinden türemiştir. Vaktinde mide rahatsızlığı yaşayan bir kişiye süt, şeker ve pirinç ile sıcak bir çorba hazırlanır. Süt ile elde edildiği için bu yiyecek sütlü aş olarak adlandırılmıştır. Zaman içinde sütlü aş, sütlaç olarak dillerde yerini alır.
Dilber dudağı: İsmi ile bir hayli dikkat çeken bu tatlının hikayesi biraz hüzünlüdür. Osmanlı döneminde bir padişahın cariyesi olan Dilber, padişahın gözdesi olmak için ona bu tatlıyı yapar. Ancak padişah, tatlıyı beğenmez ve Dilber’i cezalandırır. Dilber, tatlıyı yaparken dudaklarını yaktığı için, tatlıya dilber dudağı adı verilir.
Vezir parmağı: Bu tatlı, Osmanlı saray mutfağının en seçkin tatlılarından biridir. Adı, vezirlerin parmaklarını andıran şeklinden gelir. Bu tatlı, sarayda yapılan ziyafetlerde sunulurdu. Bazı kaynaklara göre, bu tatlı, padişahın vezirlerini test etmek için kullandığı bir yöntemdi. Padişah, tatlıyı yiyen vezirlerin parmaklarını izler ve tatlıyı beğenip beğenmediklerini anlardı. Beğenmeyen vezirler, padişahın hoşnutsuzluğuna uğrardı4.
Mantı: Bu yemeğin adı, hamurun içine kıyma doldurulması ve haşlanmasıyla yapılan bir etli yemektir. Bu yemeğin adı, Türkçe “doldurmak” anlamına gelen “mantmak” fiilinden gelir. Bu yemeğin kökeni, Orta Asya Türk mutfağına dayanır. Türkler, göçebe yaşam sürdükleri için, hamur işlerini çok severlerdi. Mantı, Türklerin Anadolu’ya gelmesiyle birlikte, farklı bölgelerde farklı şekillerde yapılır olmuştur.
Çiğ köfte: Bu yemeğin adı, çiğ et, bulgur, baharat ve salça ile yoğrulmasıyla yapılan bir köfte çeşididir. Bu yemeğin adı, çiğ et kullanılmasından gelir. Bu yemeğin kökeni, Güneydoğu Anadolu bölgesine dayanır. Bu yemeğin hikayesi, Hz. İbrahim’in Nemrut’un ateşine atılmasıyla ilgilidir. Hz. İbrahim, ateşe atılmadan önce, yanındaki koyunun etini çiğ köfte yaparak Nemrut’un askerlerine dağıtmıştır. Böylece, ateşe atıldığında, koyunun eti pişmiş ve Hz. İbrahim kurtulmuştur.
Baklava: Bu tatlı, ince yufkaların arasına ceviz veya fıstık konulması ve üzerine şerbet dökülmesiyle yapılır. Bu tatlı, Türk mutfağının en ünlü tatlılarından biridir. Adı, Farsça “yaprak” anlamına gelen “baklawa” sözünden gelir. Bu tatlı, ilk olarak 8. yüzyılda Orta Asya’da ortaya çıkmıştır. Türkler, Anadolu’ya geldiklerinde, bu tatlıyı geliştirmiş ve saray mutfağında önemli bir yer edinmiştir.
Bugünlük bu kadar diyelim, haftaya başka bir konuyla görüşmek üzere sağlıcakla kalın.
YAZARIN DİĞER YAZILARI