?>

Mülteci Beşaret

Haydar Mermer

4 yıl önce

?İbrahim´in duası, Amine´nin düşüydü Asrında bu dünyanın cennete dönüşüydü   Âsumanı mazlumun ah u enini sardı Yağmur hüzünle yağar; topraklar kan kusardı Zalimler hüküm verir; mâsum olan susardı!.. Zulm ile abad olan haddini aşıyordu İnsanlık küf kokulu bir çağda yaşıyordu ...Nice mazlumun boynu zalimlere eğildi ...Sureta insan olan hakikatte değildi!..   Ne yetimin başını okşayan bir el vardı Ne de bu mezalimin önünde engel vardı   Ebabiller ağzında rahmet taşıyan kuştu Gökyüzünde temaşa, yeryüzünde bir muştu Fahr-i kâinat böyle bir asırda doğmuştu Ebu Kubeys dağına semâdan bir nur düştü Onunla Yesrip ismi Medine´ye dönmüştü ...Yeryüzü üstündeki karanlığı atmıştı ...Mekke´yi baştanbaşa bir ziya kuşatmıştı   İsmini yerde insan; gökte melekler andı Yeryüzü en muhteşem renklerini kuşandı   Saatler uykudayken zaman umudu tattı Bir kızılca kıyamet! Semada şafak attı Kâinatı mülteci bir hidayet kuşattı... Güneşin şavkı düştü karanlıkta yüzlere Yetim bir rahmet yağdı; kimsesiz, öksüzlere ...O gece sevincinden pervaz ederdi kuşlar ...Bir mübarek beldeye dönüştü sarp yokuşlar   Dünya ile beraber döndü feleğin bahtı Doğar iken Kisra´nın sallandı tacı-tahtı   Gökten melekler indi, sanki yeryüzü dardı Doğarken ellerinde kırmızı bir gül vardı Ağlasa yağmur yağar, gülse güneş doğardı Hayırlı bir sabahla uyandı herkes düşten Ve elinde bir kılıç kabzası saf gümüşten ...Ashab-ı Uhdut yandı, ateş yandı, su yandı ...Habbab´ın küllerinde bir insanlık uyandı   Yeryüzünde imtihan için eğildi başlar Merhaba derdi gökler! Selâm verirdi taşlar   Lâleler boy veriyor, gülüyordu yasemin Müşrikler bile ona diyorlardı: ?El-emin? Onunla rengi bile değişmişti matemin... Risaletle beraber henüz kırk yaşındaydı Çöle düşecek yağmur bahar telaşındaydı ... O´nun avuçlarında güle dönüyordu har ... O´nun tebessümünde gizliydi leyl ü nehar   Her yerde aynı müjde, her yerde bir işaret Göklerden damlıyordu yeryüzüne beşaret   Etrafını kuşattı meleklerden bir ordu Yeryüzünden arşa dek, herkes saf olup durdu Allah´ın Resulüne Cibril ?İqra? diyordu Hatice´de metanet, Nebi´de esrarlı hâl, Onunla sonsuz nura eriyordu her mahal! ?İhlâs ile yöneldi ilk mescit, ilk mabede ?Sırtında işkembeyle namaz kıldı Kâbe´de   Ölmeden gömülürdü toprağa kız çocuğu Böyle hazin bir çağda başladı yolculuğu   İman ve tevekkülün kesiştiği bu yerde Hicret vakti gelince, örümcek perde perde Mağaraya ağ gerdi, güvercinler siperde Süraka iz peşinde, Ebu Bekir muztarip ?Üzülme bizimledir, Allah;" bırakmaz garip! ... Bir bir yıkılıyordu Lat, Menat, Uzza, Hübel ... Haykırıyordu zaman: ?Ey Nebi! Bekletme gel!..   Siyah kâküllerinden zemzemin suyu damlar Etrafında pervane oldu nurdan adamlar   Medine´de Ensar´ın kulakları bu seste Kâinat bu muştuyla dirilir her nefeste Bülbüller bile mesrur can verirdi kafeste Sabırla bekliyordu hicret yolunu Hira Bulutlardan haberi aldı yaşlı Bahîra!.. ...Vücudunu Taif´te siper eder iken Zeyd ...Musab´ın ellerinde hidayet buldu Useyd   Neşîdeler güvercin çığlığına karıştı Misafir etmek için bütün Ensar yarıştı   Kılıcın gölgesinde! Hak nedir, batıl nedir? Hendek kadar şanlıydı Tebük, Uhud ve Bedir Bir rahmet bekliyordu insanlık kaç senedir Şehitlerin kanıyla yerler, gökler yeşerdi Beşere bu zulmeti yapan yine beşerdi... ...Nebiyi kucaklayıp bağrına bastı zaman ...Artık mutluluğundan ağlıyordu âsuman   Yalancı dünya ile kalmamıştı bir akdi ?Refik´ül-A´la? dedi, yine bir seher vakti Talihsiz bir zamanda: Artık yaşamak süstü ?Rahmetelli´l-âlemin? yalan dünyaya küstü Ümmet artık yetimdi; artık ümmet öksüzdü!..  Artık ümmet öksüzdü...   ( Seyit KILIÇ - Altınyayla / SİVAS ) Gününüz, geceniz, kandiliniz mübarek olsun dostlar?
YAZARIN DİĞER YAZILARI