Neredeyse iki ay olacak terör şebekesi İsrail'in Filistinlilere uyguladığı insanlık dışı vahşi soykırım devam ediyor. Savaşın başladığı ilk günden itibaren büyük üzüntüyle izlediğim Gazze'deki vahşetle ilgili dünya basını ve bu konuda yazılmış eserleri takip ediyorum.
Dünya basını genelde İsrail’den yana, yaşanan vahşeti anlatanların, bizim tarafın sesi zayıf çıkıyor. Bu arada basılı kitapları da tarıyorum, özellikle yabancı yazarların eserleri daha çok ilgimi çekiyor. Bunlardan biriside Gazze’de gönüllü yardım çalışmalarında bulunmuş Mads Gilbert ve Erik Fosse adlı gönüllü iki Norveçli doktorun kaleme aldığı kitap; “Gazze’nin Gözyaşları”. İnsanın kanını donduran yaşanmış gerçekleri okurken uzun süredir çok ağır zulme uğrayan Filistinlilerin sahipsizliği yüreğimi bir kez daha dağladı.
2008 yılının sonunda terör şebekesi İsrail Gazze’yi yine bugünkü gibi acımasızca vurmuştu, 22 gün devam eden kanlı saldırılarda binlerce kişiyi öldürmüş ve yaralamıştı. O zaman da ölenlerin çoğu çocuk, kadın ve sivildi. Yaşanan yıkım ve vahşetin o zaman ki batılı görgü tanıkları Şifa Hastanesinde gönüllü çalışan bu iki Norveçli doktorlar olmuş. Doktorluklarının yanı sıra medya ile bağlantıları sayesinde yaşadıklarını olduğu gibi aktarmaları, Batı dünyasının büyük bir bölümünde tavır değişiklilerine neden olmuş, en azından saldırı sonrası yapılan insani yardımların hızlı ve yerine ulaşır olmasını sağlamışlar.
Bu hekimlerin ikisi de profesör, birisi genel cerrah, diğeri anestezi uzmanı, dünyanın farklı bölgelerinde savaş ortamında gönüllü sağlık hizmetinde bulunmuşlar. Savaşın en acımasız yüzünü de Gazze’de görmüşler. Gazze’ye atılan her bomba sonrasında Şifa Hastanesinin nasıl kontrol edilemez bir yoğunluk yaşadığını, kullanılan ölümcül silahların sıradan silahlar olmadığını, değil sivillere, düşman askerine dahi kullanılmayacak kimyasalların acımasızca nasıl kullanıldığını belgeleriyle kitaplarında yazmışlar. Yerim kısıtlı, kitaptan bir iki not aktaracağım, yorumum kısa olacak.
Bir Pazar günü hastane yakınında korkunç bir patlama olmuş, hastane yakınında ki semt pazarı bombalanmış, hemen akabinde akın akın, her türden, her yaştan insanlar getirilmiş, bazıları yaralı, bazıları ölmek üzere, bazıları ölmüş, içlerinde hiç asker yok hepsi sivilmiş. Tam bir can pazarı, doktorlar, sağlıkçılar canla başla şifa dağıtmaya, derman olmaya çalışıyorlar. Anestezi uzmanı olan Mads Gilbert diyor ki “Detayları hatırlayamıyorum, sadece korkunç sesler ve görüntüler içinde boğulduğumu hissettiğimi hatırlıyorum. Her yerde harap olmuş insan bedenleri vardı. Yerde, sedyelerde, masalarda, perdelerin arkasındaki resüsitasyon odasında. Ve kanayan yaralarına rağmen yürüyen hastalar vardı.” Bu hekim bugün 77 yaşında, vatansever Filistinli hekimlerle birlikte halen Gazze’nin yaralarına merhem olmaya devam ediyor.
Genel cerrah olan Erik Fosse gözünün önünde gerçekleşen bir tıbbi müdahaleyi şöyle anlatıyor “ Ambulans görevlisi, genç bir adamın yattığı tekerlekli sedyeyle koşarak içeriye girdi. Adamın yakınları yüksek sesle bağırıyordu. Adam göğsünün sağ tarafından birçok küçük yara almıştı ama acı çektiği belli olmuyordu. Nefes alıyordu ve bilinci yerindeydi. Kan basıncını ölçmek için tansiyon aletini bulmaya çalıştım. Ben bunu yapmadan önce, doktorlardan biri, adamın göğüs duvarından içeri göğüs boşluğuna girerek, akciğerlerde yaralanma veya hava ya da kan varsa bu yolla dışarı atmak için tahliye borusu gibi kullanacağı bir plastik tüp hazırladı. Anestezi yapmadan, doğrudan iki kaburga kemiğinin arasına bir kesik açtı ve boruyu içeri itti. Bunun mümkün olacağını hiç düşünmezdim. Anestezi olmadan göğüs boşluğundan içeri herhangi bir şeyi saplamak inanılmaz derecede acı vericidir. Ama bu olay o kadar hızlı gelişti ki, hastanın tepki verecek vakti olmamıştı. Bu durum, Filistinli doktorların ön muayene yapmaya imkân olmayan büyük yaralanmaların üstesinden gelmeye böyle alışmış olduklarının göstergesiydi.” Kitapta bu ve buna benzer insanın içini dağlayan o kadar vaka anlatılıyor ki, okuyan terör örgütü İsrail’e lanet okumadan edemiyor.
Şimdi Gazze’nin en büyük sağlık kompleksi olan Şifa Hastanesi İsrail terör örgütü tarafından patlatılmak için zorla boşaltılıyor. İçerisinde çok az doktor çıkmayacağız diye direniyor ve çıkamayacak durumda olan yüz kadar da hasta kaldı. Kitapta 2008 yılı sonunda yaşanılan vahşetin 2023 Kasım ayında daha da dehşetini yaşıyor Gazzeliler.
Allahım bu nasıl bir çaresizlik, bu ne kadar acı bir durum, çok üzgünüm, yazacak takatim kalmadı.
Ya Kahhar, Ya Kahhar, Ya Kahhar! Dindir Gazzeli Kullarının Gözyaşlarını…