Türk Pasaportu taşıyan bir kadın, giyiminden daha doğrusu giyinmemesinden ötürü, yurtdışında gittiği bir eğlence merkezinde ikaz edilmiş. Aldırış etmeyince de battaniye getirip üzerini örtmüşler. Hani diyor ya Üstat; "Utanırdı burnunu göstermekten, sütninem Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem"  İşte aynen öyle! Bir zamanlar; onur, vakar, haysiyet ve karakteriyle dünyada en çok saygı gören Türk Kadını, şimdi Afrika yamyamlarını dahi kıskandıracak kıyafetleri yüzünden, eğlence merkezlerinden bile kovulur oldu. Yanlış anlaşılmamak için hemen söyleyeyim. Kastettiğim şey açık giyinmek, başını örtmemek ya da normal bir açıklık değil, Giyinik çıplaklık ya da düpedüz çıplaklık... Ve her sene, daha bir azgınlaşarak artmakta ülkemde. Her yıl çıtayı biraz daha kaldırarak,  sanat, siyaset ve akademi çevrelerinden bazı açık kadınları bile çıldırtacak kadar ileri seviyelere daha doğrusu seviyesizliğe giden pespayelik... Bu hal, Türk kadının tarihteki en rezil hale düşmesi ve çukur seviyesine inmesidir. Hiç kimse böyle bir rezilliğe taraf olamaz. Savunamaz Savunmamalı. Bu bir özgürlük falan da değil düpedüz ilkelliktir, rezilliktir, kepazeliktir... Hele hele medeniyet hiç değildir. Zira, ne çıplaklık medeniyettir ne de çıplaklar da medeni. Çıplaklık bir hastalıktır. Çıplaklar da teşhirci birer ruh hastası...