?>
NURİ BEY’DEN BİR HATIRA…
1978 yılında Çekoslovakya'nın İstanbul Konsolosluğuna atanan Jana Yenkova, daha tebrikleri bile kabul etmeden konsolosluk sekreterini çağırarak şu istekte bulunur;
“Derhal hazırlık yapınız. Öncelikle ve ivedilikle İstanbul’da ziyaret etmek istediğim bazı mekânlar var.”
Hazırlanan gezi ekibine o zamanki Ulus Gazetesi muhabirlerinden birisi de iştirak eder.
Konvoy, konsolosun özellikle görmek ve gezmek istediği Balat Semtine doğru yola çıkar.
Balat Semtindeki Ahrida Sinagogu ve Ayios Dimitrios Rum Kilisesi’ne şöyle bir girip çıkar.
Ekip görevlileri tam işlerinin bittiğini ve konsolosluk binasına döneceklerini düşünürken konsolos Jana, tebessüm ederek işaret parmağını sağa sola sallar:
“Hayır, hayır! Asıl ziyaretim şimdi başlıyor. Balat Semtinde Ferruh Kethüda Camisi varmış. Beni hemen oraya götürün!”
Bu mütevazı mabet, Seferad Yahudilerinin ve Hıristiyan Rumların çoğunlukta olduğu Balat Semtinde, şahsiyetli bir yapı olarak, hem kilisenin hem Sinagogun manevî hamisi olan, büyükçe bir mescit…
Onurlu, mütevazı ama manevi heybeti pek büyük olan bu mabedin kesme taşları Mimar Sinan’ın imzasını taşıyor.
Altı dakikalık bir yolculuktan sonra ekip, Kethüda Mescidinin asırlık yosunlu taşlarına basarak namazdan çıkan cemaatin şaşkın bakışları altında cümle kapısının önünde kümelenir.
Tercüman, mescit görevlisinden gerekli izni aldıktan sonra Jana, çantasından çıkardığı başörtüsünü özenle başına bağlar. İçeri girerler.
Bu tarihi mekânın asil duvarlarını süsleyen çinilerden, yaldızlı nakışlardan gözünü alamayan Jana titremeye, sarsılmaya başlar. Elleriyle ağzını kapatıyormuş gibi yaparak çevresine hissettirmeden gizliden gizliye süzülen gözyaşlarını siler.
Demir parmaklıklı pencereden süzülen güneş hüzmeleri sağ köşedeki müezzin mahfilinin üzerine düşmektedir. Ve o mahfilde tefsir okuyan iki nurâni dervişin üzerine…
Sûfiler manevi ziyafete öylesine dalmışlar ki mescitdeki yabancı misafirlerin varlığından bile haberdar değiller. Fakat Jana onları görür. Görmesiyle de heyecanını gizleyemez olur. Adeta “Aradığımı buldum!” ifadesi yüzünden okunmaktadır.
Tercümanı çağırarak dervişlerle konuşmak istediğini ve onlardan bir konuda yardım almak istediğini ifade eder.
Sözün kısası Jana dervişlere, bir zikir meclisinde bulunmak istediğini, şayet bu konuda kendisine yardımcı olurlarsa bu iyiliklerini asla unutmayacağını söyler.
Dervişler, kendilerinin Kadiri olduklarını, Düriye sokağındaki özel bir mekânda Devran için her gün toplandıklarını söylerler. Dervişlerden yaşlı olan Fahrettin Dede, Jana’ya gözlerini çevirerek “Tam da zamanında geldiniz. Devran başlamak üzere. Buyurun gidelim!” der.
Jana kendisine eşlik eden ekibe dönerek direktif verir: “Buradaki işimiz bitti, dergaha gidiyoruz!…”
Fahrettin Dede önde, konsolosluk ekibi arkada dergâha doğru yola düşerler…
Dergâh olarak anılan bina, ahşap malzemenin kullanıldığı, yıkılmaya yüz tutmuş, iki kattan oluşan bir yalı kasrı. Mülkiyeti sufilerden birine ait olan binanın, cümle kapısından girişte oldukça büyük bir salon mevcut.
Belli ki bu salon Kadiri Devranı için özel olarak tasarlanmış. Ve yıllar yılı nice zikirler görmüş, nice devranlara şahit olmuştur.
Konsolosluk ekibi dergâhın yosun ve yasemin kokularının birbirine karıştığı bahçesinde ilerlerken uzaktan uzağa, araban denilen zilli bendir sesleri geliyor binadan. Bir de dervişlerin cehri olarak zikrettikleri Lafza-i Celal nidaları; Allah! Allah! Allah!
Jana’yı bir sıtmadır tutuyor, heyecandan kalbi duracak nerdeyse. Yanındaki Ulus Gazetesi muhabirine dönerek İngilizce “Başım dönüyor, tansiyonum düştü galiba, kolunuza girebilir miyim?” diyor. Belli ki Jana kendisini büyük bir deneyime, gizemli bir heyecana hazırlıyor.
Çoğu Çekoslavakyalı konsolosluk görevlilerinden oluşan 15 kişilik ekip, Jana’nın bu esrar dolu tavırlarını şaşkınlık içerisinde izliyor ve bir anlam veremiyorlar.
Ekibe mihmandarlık yapan Fahrettin Dede cümle kapısının tokmağını eliyle iterken misafirlere dönüp sesleniyor: “Devranın başına yetişemedik, çoktan başlamışlar. Hele buyurun bakalım!”
Kapı açıldığında insanı cezbe anaforuna sokacak bir nur kasırgası dışarı hücum ediyor. Lafza-i celal zikrinden yalı kasrının tavanı adeta bir yere iniyor bir göğe çıkıyor.
Ekip elemanları düşmemek için koyunlar gibi birbirlerine sokuluyorlar. Jana tedbirini önceden almış. Tercümanın Nuri Bey’in kolundan sıkı sıkıya iyice yapışmış.
Salonun tam orta yerinde büyük bir halka oluşturan dervişler cezbe-i tâmme dediğimiz trans haline girmiş, cûşü hüruş ile ve gittikçe kuvvetlenen bir tempo ile Lafza-i Celal söylemekteler: “Allah, Allah, Allah, Hû – Huuu, Huuu, Hû Allaaaah…”
Ekip, Fahrettin Dede’nin eliyle işaret ettiği şark köşesine yönelip yan yana bağdaş kurarken, bayan olduğu için Jana’ya bir sandalye getirip kenara oturtuyorlar.
Zilli bendirler tempoyu son hıza ulaştırdıklarında, devran halkasındaki zakirlerin transı da en üst düzeye ulaşıyor.
Zikir halkasını yöneten devran çavuşu, adeta elektromanyetik bir hortumun merkezinde duruyor. İnsan bu anaforun, biraz sonra halkanın içinde ve dışında ne varsa her şeyi yutacağı, yalı kasrının tavanını parçalayıp, göklerin ötesine çekip götüreceği hissine kapılıyor. “Allah, Allah, Allah, Hû – Allah, Allah, Allah, Hû…
Jana, ani bir hareketle elini bir kuş gibi çırpınan kalbinin üzerine bastırıyor ve gözlerini fırıl fırıl döndüğünü hissettiği yalı kasrının tavanına dikiyor. “İçim geçiyor beni tutun!” diye sesleniyor fakat mecliste öyle bir cûş-u hürûş var ki sesini duyurması mümkün değil. Sandalye ve Jana, sağ tarafa doğru birlikte devriliyorlar.
Ekipteki herkes ayağa fırlıyor. Devran çavuşu bir hareketle zikri sonlandırıyor. Fahrettin Dede hemen raflardan birine elini uzatıp gül suyu şişesini kapıyor. Korumalar ambulans çağırmak için pürtelâş dışarı koşuşturuyor.
Fahrettin Dede yerde baygın yatan Jana’nın yüzüne gül suyu serpiştirirken, Konsolosluk Sekreteri Nathali bileklerine ve kollarına masaj yapıyor.
Jana ağır ağır gözlerini açarken, tepesine dikilen endişeli bir sürü insan derin bir oh çekiyor.
Jana yattığı yerden “Lütfen endişelenmeyin! Ne olduğunu sizlere anlatamam ama kesinlikle sağlık sorunum olmadığını söyleyebilirim” diyor.
Jana’yı yerden ağır ve nazik hareketlerle kaldırıp biraz önce devrilen sandalyeye oturtuyorlar.
Jana, tercüman Nuri Bey’e dönerek; “Beyefendilere söyleyiniz! Ayakta durmasınlar, otursunlar. Burada bulunmamın ve yaşadığım şu olayların bir arka planı var. İçerdeki herkesi dost olarak görüyor ve ev sahibi izin verirlerse başımdan geçen bazı hadiseleri onlarla paylaşmak istiyorum” diyor.
Tercüman, Jana’nın bu sözlerini Fahrettin Dede’ye tercüme ediyor. Fahrettin Dede, devran çavuşuna giderek misafir bayanın ricasını iletiyor. Devran çavuşu bu isteği memnuniyetle kabul ederek müritlere oturmalarını işaret ediyor.
Müritler devran pistinin sağ tarafındaki yıpranmış halının üzerine, konsolosluk ekibi de sol tarafta bulunan şark köşesindeki minderlerin üzerine oturuyorlar. Jana’nın sandalyesi her iki grubunda rahatlıkla görecek bir yerde yani ortada duruyor. Tercüman Nuri Bey Jana’nın yanında ayakta duruyor. Sükunet hâsıl olup herkes dikkat kesildiği anda Jana, tercümana bakarak: “Hazırsanız başlıyorum. Lütfen anlattıklarımın bir kelimesini bile atlamadan çeviriniz!” diyor.
Jana Yenkova anlatıyor:
“1968 Yılının 20 Ağustos günü Rus ordusu 600.000 kişilik bir kuvvetle ülkemiz Çekoslovakya’yı işgal etti. İşgalin daha ilk günü bu işgali protesto etmek isteyen 72 gencimizi acımasız bir şekilde katlettiler. Ben o zaman 25 yaşlarında genç bir kızdım. Milli Savunma Bakanlığı Dokümantasyon Daire Başkanlığı’nda şef olarak görev yapıyordum.
Bakanlık bizi Rus askerlerin şerrinden korumak için binanın zemin katından girildiğinde bahçeye doğru uzanan bir sığınağa kapatmaya karar vermişti. Felaket öyle çabuk gelişmişti ki ailelerimize ulaşmak ve evlerimize dönmek imkanını bulamamıştık. Bakanlığın çeşitli servislerinde çalışan 60 kadın apar topar bir araya getirilmiş ve bir hizmetli personel nezaretinde o zamana kadar hiç görmediğimiz kuytu, izbe bir yeraltı koridoruna indirilmiştik.
Yetkililer bize tehlike geçip ortalık durulana kadar sessizce beklememizi ve sabırlı olmamızı söylemişlerdi.
Hepimiz bu yeraltı sığınağına girdikten sonra hizmetli personel aldığı emir gereğince kapıyı üzerimizden kilitledi. Hoşumuza gitmese de belli ki bu da bizi korumaya yönelik tedbirlerden birisiydi. Sığınakta bizleri bir hafta idare edecek kadar yiyecek ve içecek vardı. Ayrıca yeterince battaniye istiflenmişti.
Elektrik lambaları çok cılız yandığından içerdeki loş ışık nedeniyle birbirimizin yüzünü hayal meyal seçebiliyorduk.
İlk gecemizi battaniyelere sarılarak korku içerisinde geçirdik. Gözümüzü uyku tutmuyor, birbirimizle konuşacağımız zaman da bazen fısıltı halinde bazen de işaretlerle anlaşıyorduk.
Gündüzleri kahvemizi yudumladığımız Bakanlık bahçesinin kamelyasının iki metre altındaki bir dehlizde geceleyeceğimi biri bana söylese asla inanmazdım. Korku ve tedirginlikten bitkin düşmüştük Gün ağarırken göz kapaklarımız kendiliğinden kapanıverdi...
Daha yeni dalmıştık ki tepemizde tank paletlerinin paslı gıcırtılarını duyarak irkilip uyandık. İçerdeki tüm kadınları bir korkudur aldı. Tankların ağırlığına dayanamayan Sığınağın tavanından başımıza toz toprak yağıyordu.
Ruslar sığınağımızı tahminlerimizden çok daha çabuk buluvermişti.
Tanklar sustu… Bizler zaten susmuştuk. Sığınakta korkudan takırdayan çenelerimizin sesinden başka hiçbir ses yoktu.
Çok geçmedi sığınağın önünde Rus askerlerinin postal sesleri ve bağrışmaları yoğunlaşmaya başladı. Nihayet sığınağın giriş kapısını buldular. Levyelerle çelik kapıyı kırmaya çalışıyorlardı.
Artık korku ve panikten dua etmeyi de bırakmıştık zira yolun sonuna gelmiştik. Biraz sonra sığınağın kapıları sonuna kadar açıldı.
Yüzlerce Rus askeri kuduz köpekler gibi içeri üşüştüler. Korkunç kahkahalar atarak kadınlara saldırıyor, elbiselerini hoyratça yırtıyor, tehditler savuruyorlardı.
Bana saldıran Rus askeri öyle şiddetle itti ki başımı ahşap masanın sivri köşesine çarptım. Biliyordum. Her işgal ettikleri yerde yaptıkları gibi önce tecavüz edecek sonra da herkesi öldüreceklerdi. Çaresizlik içerisinde öylece teslim olmuşken yeraltı sığınağında tiz bir kadın feryadı yankılandı: “Allaaaah!”
Kadının sesi kesilir kesilmez makinalı tüfek şakırtıları ve barut kokuları etrafı sardı. Bir takım askerler uyarıda bulunmak için sığınağın tavanına ateş ediyorlardı.
Tecavüzü gerçekleştiremeyen Ruslar korkuyla irkilip ayağa kalktılar.
Bir Teğmen çok şiddetli ve kararlı bir şekilde Ruslara bağırıyor şöyle tehdit ediyordu: “Kadınlara dokunmayın! Bunların arasında Müslüman kadınlar var. Derhal sığınağı terk edin! Aksi takdirde gözünüzün yaşına bakmaz hepinizi öldürürüz!”
Şöyle bir göz gezdirdiğimde sığınağa giren askerlerin yarısının, silahlarını diğer askerlere çevirdiklerini gördüm. Hepsi de son derece kararlı ve gözü pek insanlardı.
Bütün kadınlar ve ben sevinç gözyaşlarına boğulduk. Kurtulmuştuk.
Bu Tanrının eliydi. Bu kesinlikle Tanrının yardımıydı.
Silahlarını Rus askerlerine çeviren bu çekik gözlü, elmacık kemikleri çıkık askerler Varşova Paktına bağlı olan Tacik, Özbek, Tatar ve Çeçen uyruklu yani Müslüman milletlerin askerleriydi.
Rus askerleri Özbek Teğmenin uyarısı üzerine derhal toparlanıp sığınağı terk ettiler.
Adının Hüdayi olduğunu öğrendiğim Özbek Teğmen, bizlere Prag’daki kaos bitip ortalık sütliman oluncaya kadar canımızı ve namusumuzu koruyacakları sözünü verdi.
Öyle de yaptı. Kendisini bugün hala şükranla anıyorum.”
Konuşmanın tam bu noktasında Tercüman Nuri Bey Jana’ya dönerek şu soruyu soruyor:
-Allah diye bağıran o Müslüman kadından bize biraz bahseder misiniz? Onu önceden tanıyor muydunuz?
Jana mavi gözlerini kısarak, mütebessim tavırlarla sözlerine kaldığı yerden devam ediyor: “Tam da oraya geliyordum. Bu uzun konuşmayı zaten o kadın için yaptım.
Bu kadın bakanlık sekreteryasında görevli Hayganuş adında bir memureydi. Ailesi 10 yıl önce Türkiye’den Çekoslovakya’ya göç etmiş. Ermeni asıllı.
İstanbul’un Balat semtinde yani şu anda tam da üzerinde bulunduğumuz bu mahallede doğmuş ve büyümüş. Çok iyi biliyorum ki bu olaydan önce Müslüman değildi!…”
Tercüman Nuri Bey merakını yenemeyerek tekrar soruyor:
-Hayganuş Müslüman olmadığı halde niçin Allah diye bağırmış, kendisine sordunuz mu?
Jana cevap veriyor: Elbette sordum. Aile ziyareti için evine gittiğimiz bir gün kendisine dedim ki “Sevgili Hayganuş! Hepimizin kurtuluşuna vesile olan o sihirli sözcük neyin nesiydi, nasıl oldu da senin ağzından bir çırpıda çıkıverdi?” Hayganuş bunu bana şöyle anlatmıştı: “Ailemle göç etmeden önce, Yahudi ve Hıristiyanların çoğunlukta olduğu İstanbul’un Balat Semti’ndeki evimiz, Müslüman kesimin azınlıkta olduğu bir yerdeydi.
İster istemez onların ibadet, gelenek ve kültürlerini görüyor; evlerine gidip geliyor, huzur ve mutluluk dolu yaşam tarzlarına şahit oluyorduk.
Mesela Müslümanlar her vesileyle “Allah” derler. Şaşırdıklarında, üzüldüklerinde, sevindiklerinde, coştuklarında hatta öfkelendiklerinde bile “Allah” derler.
Bu nedenle biz Ermeniler de kendi aramızda her vesileyle “Allah” demeye alışmıştık. Türklerden geçen bir alışkanlık işte!
Haa! Az kalsın unutuyordum bak işte bu çok önemli: Bizim evimiz Ferruh Kethüda Camisi’nin hemen arkasına düşen Düriye sokağındaydı. Ayios Rum Kilisesinden ve okuldan çıkış saatim, Müslümanların ikindi dedikleri zamanın bitimine denk düşerdi. Ve ben tam o esnada eski bir yalı kasrının önünden geçerdim. Tam o vakitlerde Yalı kasrının pencerelerinden gökyüzüne doğru sürekli o efsunlu kelime yükselirdi: “Allah, Allah, Allah, Hû – Allah, Allah, Allah, Hû…”
İçimi hoş bir duygu kaplar, tarifi imkansız bir huzur duyardım. Yalı kasrının önünde durur, içerden gelen ritim sesine ayak uydurur ben de başlardım onlara eşlik etmeye: “Allah, Allah, Allah, Hu – Allah, Allah, Allah, Hû… İşte Janacığım! Bizleri kurtaran sihirli sözcüğün hikayesi böyle!…”
Hana, gül şerbetinden bir yudum içtikten sonra sözlerine devam ediyor:
“Sanırım anlattıklarım burada bulunma nedenimi yeterince açıklıyor değil mi? Bedenim tecavüzden ve ölümden kurtulup, bürokrasi basamaklarında yükselerek bu günleri gördüyse; bunu şu anda içinde oturduğumuz mekândan yükselen o yüce kelimeye borçluyum. O sihirli kelimeyi söyleyerek bizleri kurtaran Hayganuş’a da her zaman minnet duyduk, teşekkür ettik.
Tüm personel onu gördüğümüzde “Sayende yaşıyoruz güzel kız!” diye iltifatta bulunurduk.
Biliyor musunuz? Ferruh Kethüda Mescidinden bu yalı kasrına gelinceye kadar Hayganuş’un yeni yetme bir genç kız iken yaşadığı tüm duyguları ta yüreğimde hissettim. Onun hatıralarını ve heyecanlarına birebir yaşadım.
Sizler ne şanslısınız sizler…” Jana burada hıçkırıklara boğuluyor ve titreyen sesiyle son cümlelerini söylüyor: “Müslüman olmadığı halde aranızda yaşayan bir kadın, zor durumda kalınca ağız alışkanlığı olarak bir kez Allah diyor ve ismi söylenen Allah, 60 kadının onurunu, namusunu ve canını anında kurtarıyor.
Baktım da siz ne kadar çok Allah diyorsunuz. Allah size neler veriyordur neler! Ama neler verdiğini belki şimdilik göremiyorsunuz!..
Akşamın alaca karanlığında konsolosluk ekibi yalı kasrından ayrılırken dervişler de akşam namazı için hazırlık yapıyorlar.
Kasrın bahçesinde yürürken biraz geride kalan Nuri Bey’le Jana bir şeyler fısıldaşıyorlar. Nuri Bey soruyor:
-“Hayganuş’un bu olaydan önce Müslüman olmadığını söylemiştiniz. Ya olaydan sonra ve siz!
Jana mavi gözleriyle çevresini şöyle bir kontrol ettikten sonra Nuri Bey’e dönüyor. İşaret parmağını rujlu dudaklarının üzerine koyarak “sus” mesajı veriyor...”
Bu hatıra tercüman Nuri Bey tarafından ölüm tarihi olan 1996 yılından bir vakit önce oğluna anlatarak kaleme aldırılmıştır...
İktibas edilmiştir...
YAZARIN DİĞER YAZILARI
-
ALLAH TÜRK'E ACISIN, YALNIZ BUNU DİLERİM
18-11-2024
-
BÜYÜK YAŞADI, BÜYÜK ÖLDÜ
14-11-2024
-
BELEDİYE KANUNU DEĞİŞMELİ
13-11-2024
-
1919 ÖNCESİ GEÇMİŞİMİZ NEDEN KABUL GÖRMEZ?
12-11-2024
-
Aile Feminist Saplantılara Kurban Ediliyor
07-11-2024
-
TAM BİR ÇİFTLİK!
06-11-2024
-
ARTIK ADAM YETİŞMİYOR…
03-11-2024
-
GENETİĞİMİZ BOZULUYOR
01-11-2024
-
İNGİLİZCE SAPLANTISI…
01-11-2024
-
KARA DELİK…
23-10-2024
-
TERS KÖŞE!
22-10-2024
-
YILANI KENDİ ELİMİZLE BESLİYORUZ!
21-10-2024
-
SÖZÜM SİZE…
18-10-2024
-
ELİMİZİN AYARI YOK!
16-10-2024
-
VATAN SEVGİSİ…
15-10-2024
-
CAN DÜŞMANI…
13-10-2024
-
BABANIN SIRRI…
11-10-2024
-
ŞÜKÜR UYANDIK!
09-10-2024
-
GÜVENDE DEĞİLİZ!!!
09-10-2024
-
EN BÜYÜK DARBE…
02-10-2024
-
SERİ KATİLLER…
02-10-2024
-
HATIRLAMAK DİRİ TUTAR…
30-09-2024
-
DEVLET İRADE KOYMALI!
29-09-2024
-
ÇAKARLI ARAÇLA KOMŞUDAN KAÇAKÇILIK…
26-09-2024
-
SOL TARAFINDAN KALKANLAR…
24-09-2024
-
GEMİYE DE HAYRET, KAPTANA DA…
22-09-2024
-
SES BAYRAĞIMIZ…
20-09-2024
-
TEK SUÇLU BİZİZ!
14-09-2024
-
SUSSAN GÖNLÜN RAZI DEĞİL
08-09-2024
-
İSRAF VE İNFAK…
05-09-2024
-
TAKİYYE KOKAN BİR SÖZ…
04-09-2024
-
YENİ MODALAR…
03-09-2024
-
KALİTELİ HIRSIZ!
28-08-2024
-
AHLAKSIZLIĞIN KARŞISINDA DURMAK!
26-08-2024
-
ÖLÜMCÜL DARBE!
25-08-2024
-
YORUMSUZ !...
21-08-2024
-
ÜSTADIN DİLİNDEN…
20-08-2024
-
EĞİTİM FELÇ OLDU
18-08-2024
-
KENDİMİZE GELELİM…
16-08-2024
-
ARTIK YETER…
11-08-2024
-
DAĞINA, TAŞINA SELAM…
08-08-2024
-
KANI KURUSUN…
07-08-2024
-
YALAN HABER…
06-08-2024
-
HER TEŞHİRCİ BİR HASTA…
05-08-2024
-
ŞAKA MISINIZ?
04-08-2024
-
SEN GAZZELİ DEĞİLSİN!
01-08-2024
-
"ATA'SINI BİLMEYEN İT PEŞİNDE KOŞAR"
01-08-2024
-
SOKAKLAR PERME PERİŞAN!
29-07-2024
-
AHLAKIN YOKSA…
22-07-2024
-
DEMOKRASİ ŞEHİTLERİ!
21-07-2024
-
KAMUDA TASARRUF
21-07-2024
-
AİLE YIKILIRSA GÖK SARSILIR!
30-06-2024
-
OMURGALI MÜDÜR!
14-06-2024
-
BİZDEN UZAK OLSUNLAR…
09-06-2024
-
27 MAYIS…
31-05-2024
-
PİLİN Mİ BİTTİ LAN!
31-05-2024
-
BİZDEN OLMAZ!
29-05-2024
-
KISSADAN HİSSE…
27-05-2024
-
TEHİRLİ SEÇİM RAPORU
20-05-2024
-
ANALARIMIZ
13-05-2024
-
DARISI AK PARTİ’YE
10-05-2024
-
3 MAYIS’TA RABBİNE YÜRÜDÜ
06-05-2024
-
BU KADAR DA OLMAZ!
01-05-2024
-
ÇIT ÇIKARMAYIN!
17-04-2024
-
AK PARTİ TEŞKİLATI…
09-04-2024
-
GÖZYAŞLARI İÇİNDE…
02-04-2024
-
YER: ADIYAMAN…
25-03-2024
-
FERYAT ETTİK, UYARDIK!
21-03-2024
-
NAMAZ’LA DİRİLELİM!
13-03-2024
-
ORUÇLUYU BOZAR, ORUCU BOZMAZ!
12-03-2024
-
BAKLAVAYA EKMEK FİŞİ…
06-03-2024
-
YA ALLAH’TAN KORKMALI, YA DA DEVLETTEN…
04-03-2024
-
KISIR SİYASİ ÇIKARLAR…
01-03-2024
-
NURİ BEY’DEN BİR HATIRA…
27-02-2024
-
KUYRUK ACISI…
13-02-2024
-
DEVLET ADAMI KITLIĞI
12-02-2024
-
VEBALİNİ KİM ÖDEYECEK?
08-02-2024
-
MÜMİNİN MİRACI
07-02-2024
-
TAM 23 SENE…
04-02-2024
-
DONUP KALDIM…
02-02-2024
-
ŞAH İDİK, ŞAHBAZ OLDUK!
29-01-2024
-
EY GENÇ KIZLARIMIZ…
22-01-2024
-
HOŞT DİYEMEZ HALE GELDİK
15-01-2024
-
İKİ AYRI DİZİ, AYNI KONU!
14-01-2024
-
SAĞIR DÜNYA!
12-01-2024
-
TOPUNA BİRDEN EYVAH!!!
07-01-2024
-
İRKİLDİM, SARSILDIM, TİKSİNDİM…
04-01-2024
-
TERÖR BİTMEZ!!!
25-12-2023
-
LANET YAĞMAKTA SAĞANAK SAĞANAK!
21-12-2023
-
RIZAİ İLAHİYE MUHALİF KANUNLAR
20-12-2023
-
FUTBOLDA GÖZÜ DÖNMÜŞLÜK
14-12-2023
-
KADEMe KADEMe Çöküyoruz Reis!
13-12-2023
-
ÖNCE ŞIMARDIK, SONRA İSRAF ETTİK
06-12-2023
-
UCUBE EĞİTİM SİSTEMİ!
04-12-2023
-
SANA NE!
30-11-2023
-
DARBE, KAOS, KAVGA…
24-11-2023
-
DİLİN İŞLEVİ!
20-11-2023
-
AK PARTİ SİVAS TEŞKİLATI KÖR-SAĞIR-DİLSİZ!
14-11-2023
-
KÖZÜMÜZDEN ÖZÜMÜZE…
08-11-2023
-
YAŞASIN CUMHURİYET!!!
03-11-2023
-
KENDİ KENDİMİZİ İMHA EDİYORUZ…
01-11-2023
-
YİNE Mİ BOYKOT!
01-11-2023
-
TOPLUMUN SANCILARI…
25-10-2023
-
GÜLDÜRMEYİN İNSANI!!!
25-10-2023
-
İSRAİL’İN PLATONİK AŞIKLARI
19-10-2023
-
VATAN SEVGİSİ İMANDANDIR
15-10-2023
-
VAMPİR DOSTU MANKURTLAR!
15-10-2023
-
DÜŞMANA GEREK VAR MI?
12-10-2023
-
TEHLİKE ÇOK BÜYÜK!
10-10-2023
-
ETRAFIMIZ ATEŞ ÇEMBERİ
09-10-2023
-
EĞİTİM ŞART DİYENLER!
06-10-2023
-
“EKS” OLMAK
29-09-2023
-
ANNELİK YETMEDİ KADINLARIMIZA
27-09-2023
-
BİR AVUÇ VATAN HAİNİ
25-09-2023
-
ACABA?
20-09-2023
-
SAHTE LİDER!
18-09-2023
-
İNSANLIK SUÇU!!!
15-09-2023
-
NE İMAM NE HATİP!
14-09-2023
-
İLK DERS TASARRUF!
12-09-2023
-
İHBAR EDİYORUM!
06-09-2023
-
CUMHURİYET KADINLARI
05-09-2023
-
Çölde Suya Koşanlar Misali
02-09-2023
-
BUNDAN İYİYDİ
01-09-2023
-
Taziye evi mi, şölen evi mi beli değil!
31-08-2023
-
Çok Büyük Depremler Oldu, Farkında Değiliz
30-08-2023
-
Düzenbazlara Hakkım Helal Değildir
29-08-2023
-
Bizim Tarih Kitaplarımızda Yazmaz
27-08-2023
-
Nedir Bu Karadağlı Hazımsızlığı?
25-08-2023
-
Harcamalar İçin Makul Limit Konulsun
23-08-2023
-
Başımıza çuval geçirilmesi yakındır
22-08-2023
-
Öğrenmenin Yaşı Yokmuş
21-08-2023
-
Kanunlar Nizam ve Düzen İçindir
20-08-2023
-
Kibrinizi ıslah edin
18-08-2023
-
Teşhircilik Hızla Yayılan Bir Hastalıktır
18-08-2023
-
İhanet En Çok Gazeteci Kimliğini Sever
17-08-2023
-
Bu Zihniyetin Kanı Kurusun!
16-08-2023
-
Anlaşıldı mı KADEM?
15-08-2023
-
DEVLETİ KENDİNE YAKIN HİSSEDEN VAR MI?
14-08-2023
-
HELAL TATİL PAKETİ!
12-08-2023
-
ŞEHİR ZORBALARI…
09-08-2023
-
İSRAFIN ALTINDAN KALKAMIYORUZ!
08-08-2023
-
ESKİMEYEN ESKİLER…
07-08-2023
-
VATAN DEDİKLERİ!...
04-08-2023
-
İŞİN TADI KAÇTI!
02-08-2023
-
KISASTA HAYAT VARDIR
01-08-2023
-
İSRAF KALEMLERİ!
31-07-2023
-
HAKLI GURUR…
29-07-2023
-
GÜZEL AHLAKI KİM ÖĞRETECEK?
28-07-2023
-
ENSEMİZDE BOZA PİŞİRMEYE KALKMASINLAR
22-06-2023
-
YOK ÜÇÜNCÜ BİR YOL!
17-06-2023
-
İSLAM’IN SON KALESİ
13-06-2023
-
ZAVALLI ÜMİTLERİMİZ
12-06-2023
-
KARDİNAL ŞAPKASI!
11-06-2023
-
ŞAK ŞAK ŞAK…
08-06-2023
-
HAYAL KIRIKLIKLARI
07-06-2023
-
AHH EĞİTİM…
06-06-2023
-
DEVLETİN DİNİ ADALETTİR
02-06-2023
-
ALLAH EMİN EYLESİN!
26-05-2023
-
REİS’E YAZIK ETTİLER
18-05-2023
-
KASET KUMPASI!!!
14-05-2023
-
NEYE İNANIYORLAR?
11-05-2023
-
DELİKANLILIĞIN KİTABI
09-05-2023
-
ANNE VE ANA
08-05-2023
-
ZARURİ BİR AÇIKLAMA!..
07-05-2023
-
GERÇEK BİR DAHİ!
05-05-2023
-
HEY GİDİ YILLAR…
05-05-2023
-
TAKLİT BAYRAMLAR
02-05-2023
-
14 MAYIS…
27-04-2023
-
İKİ FARKLI TÜRKİYE
24-04-2023
-
Sözünde Duran Esnaf!
23-04-2023
-
İşsizlik Endişesi
18-04-2023
-
YOLUMUZ AÇIK OLSUN
16-04-2023
-
İhanetle İmtihan
13-04-2023
-
PARMAKÇI MI? KAYMAKÇI MI?
11-04-2023
-
NE OLACAK ŞİMDİ?
09-04-2023
-
AH ŞAİRLER…
05-04-2023
-
Bu Ülkenin Sahibi!
30-03-2023
-
Yar Sussun, Ağyar Konuşsun
27-03-2023
-
Seçmen Bağıra Bağıra Söylüyor
24-03-2023
-
Kıyamet Kopsa Birleşmeyiz!
23-03-2023
-
Meğerse Neymiş!...
21-03-2023
-
Çok Mu İyimserim?
14-03-2023
-
Gülme Krizi…
11-03-2023
-
El İnsaf!
07-03-2023
-
Afet Bilinci!
06-03-2023
-
Eskiden Kızılay…
03-03-2023
-
Hepsinden Önemlisi…
25-02-2023
-
Sizin Niyetiniz Ne?
21-02-2023
-
Sıkı Sıkı Tutunalım
20-02-2023
-
Ne Olur Yapmayın!
15-02-2023
-
İstikbal Köklerde!
14-02-2023
-
İmar Meselesi Milli Güvenlik Meselesi
13-02-2023
-
Hızır Misali…
11-02-2023
-
22 Sene Önce Bugün
08-02-2023
-
İskilipli Atıf Hoca
06-02-2023
-
Kızmayın Ama!!!
04-02-2023
-
Bu Savruluş Nereye?
02-02-2023
-
Bunlar Yoldan Çıkmış!
01-02-2023
-
Heykelin Yoksa Kıymetin De Yok!
31-01-2023
-
Miras Davası!
30-01-2023
-
Nasıl Düşmanlık Etmiş?
28-01-2023
-
Dünyanın Sonu!
27-01-2023
-
Bizim Tenkitimiz Sevgiden
26-01-2023
-
Yapılanlar Reva Mıdır?
25-01-2023
-
Güler Misin Ağlar Mısın?
24-01-2023
-
Tarihin Kadim Kuralı!
23-01-2023
-
Nitelikli Sahtecilik!
21-01-2023
-
Zar Atıyorlar
20-01-2023
-
İhanet Çok Ucuz!
19-01-2023
-
Bir İttifak Uğruna!
18-01-2023
-
Feminist Kadın!
17-01-2023
-
Edebi Mesaj!
16-01-2023
-
Gavura Gavur Demek Yasak!
14-01-2023
-
Sultan Olmanın Yolu…
13-01-2023
-
Pirinçteki Beşaz Taşlar
12-01-2023
-
Gönül Dili
11-01-2023
-
Kültürümüzü Yaktılar
09-01-2023
-
Kadın Düşerse Memleket Düşer
07-01-2023
-
Rahatsız Olmazlar!
06-01-2023
-
Yerde Yaşasın!
05-01-2023
-
Yuva Saadeti!
02-01-2023
-
Allah Basiret Versin
31-12-2022
-
Bir Garip…
29-12-2022
-
Yılbaşı Çavuşu
28-12-2022
-
Nedir Bu Hal?
27-12-2022
-
İsraf Haramdır
26-12-2022
-
Müjdeler Olsun!
23-12-2022
-
Şaka Gibiler!
22-12-2022
-
Aslına Rücu!
21-12-2022
-
Bağırmalı Artık!
19-12-2022
-
Tuhaf Değil Mi?
17-12-2022
-
Hesabını Nasıl Vereceksiniz?
16-12-2022
-
Bekleyip Görelim!
15-12-2022
-
Milyonluk Mücevher
14-12-2022
-
Ağzımın Kötüsü Kaldı
13-12-2022
-
Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe
12-12-2022
-
Güvenli Liman!
10-12-2022
-
Celladına Aşık Olanlar
09-12-2022
-
Eyvah Eyvah…
08-12-2022
-
Halı Uçup Gitti!
07-12-2022
-
Camiler Satıldı
06-12-2022
-
Duyduk Duymadık Demeyin!
05-12-2022
-
Çok Yüksek Öğrenim!
02-12-2022
-
Türkler Misafir
28-11-2022
-
Aleni İhanet!
26-11-2022
-
Mühim Vazife
23-11-2022
-
Kamu Davası!
22-11-2022
-
Halk, O Halk Değil
21-11-2022
-
Dilin İşlevi!
19-11-2022
-
Temel Amca…
17-11-2022
-
Kültür Soykırımı
16-11-2022
-
Türk Düşmanı!
14-11-2022
-
Ölümle Hatılamak!
12-11-2022
-
Adam Yutma Merkezleri
10-11-2022
-
Ahir Zaman!!!
09-11-2022
-
Yazık Ediliyor!
08-11-2022
-
İyiye Gitmiyoruz
05-11-2022
-
Dil Devrimi
04-11-2022
-
Bu Darbe Ağır Geldi!
03-11-2022
-
Çok Şey Yaptık!
01-11-2022
-
Akıl Tutulması!
31-10-2022
-
Cevabı Birlikte Bulalım!
29-10-2022
-
Hayırlı Evlat!
28-10-2022
-
Vatanımız Davamız
27-10-2022
-
Tarih Birliği!
26-10-2022
-
Kıranşal’ın Kalemi Kırıldı
25-10-2022
-
Devletime Çağrıdır!
24-10-2022
-
Bize Deli Gömleği
22-10-2022
-
Müthiş Lider!
21-10-2022
-
Elimizin Ayarı Yok
18-10-2022
-
Bizim Köylümüz De Vefalıdır İneklerimiz De
17-10-2022
-
Bu Milletin Hakkı Size Helal Değil
15-10-2022
-
Ne Bekliyorsunuz Ki?
14-10-2022
-
Teşekkürler Kemal Bey
11-10-2022
-
Hiçbirimiz Güvende Değiliz
10-10-2022
-
Büyük Dertleri, Büyük Ruhlar Taşıyabilir
08-10-2022
-
Türklerin Tarihteki Yürüyüşü Nasıl Durduruldu?
07-10-2022
-
Hastaneler Aylar Sonrasına Gün Veriyor
06-10-2022
-
Annelik Yetmedi Kadınlarımıza...
05-10-2022
-
Küçük Firavuncuklar Yetiştiriyoruz
30-09-2022
-
Zavallı Milletim...
29-09-2022
-
Utanmazlıkları Kadar Yiyip İçiyorlar
28-09-2022
-
Durum Vahim!
26-09-2022
-
40 İt Havlıyor
24-09-2022
-
Doğru - Yanlış
23-09-2022
-
Ses Bayrağı!
22-09-2022
-
Gurur Verici!
21-09-2022
-
Akıl Tutulması
20-09-2022
-
Hep Aynı Kafa!
19-09-2022
-
Bu Sefer Gaf Değil
17-09-2022
-
Osmanlı Hanedanına Vatandaşlık
16-09-2022
-
Gerçek Tarih!
15-09-2022
-
Veliler İsyanda
14-09-2022
-
Tek Suçlu Biziz!
13-09-2022
-
Dün, Dün Değil
12-09-2022
-
Kapılarına Kilit Vuralım
10-09-2022
-
Ömer Tuğrul İnançer
08-09-2022
-
Sevgi Medeniyeti
06-09-2022
-
Fikre Karşı Küfür
03-09-2022
-
Devletin Kulpu!
02-09-2022
-
Tehlikenin Farkında Mısınız?
01-09-2022
-
Ne Hale Geldik!
31-08-2022
-
Ama, Fakat, Lakin!
30-08-2022
-
Zulmetmek Yakışmaz!
27-08-2022
-
Bu Nasıl Diktatör?
26-08-2022
-
“O” Kafa!
25-08-2022
-
Çağdaş Haramiler
24-08-2022
-
Gariplikler Ülkesi!
23-08-2022
-
Vs. Vs. Vs…
22-08-2022
-
Aileyi ‘Koru’ma!
20-08-2022
-
Yalanın Zehri
19-08-2022
-
Altılı Masa
18-08-2022
-
Cam Parçası Can Parçası
17-08-2022
-
Bu İşin Tadı Kaçtı
16-08-2022
-
Hesabını Kim Verecek?
15-08-2022
-
EYT Çıkacak!
13-08-2022
-
Hem Güç, Hem Zaaf
10-08-2022
-
Bizi Geri Bırakan Kafalar
08-08-2022
-
Artık Gına Geldi…
06-08-2022
-
Ölüm Kara Bir Devedir
05-08-2022
-
Helal Tatil…
04-08-2022
-
Öğretmen Camiası
01-08-2022
-
Nasıl Bir Din?
30-07-2022
-
Ahh İstanbul…
28-07-2022
-
Gelsin Yeni Zamlar
27-07-2022
-
Felaketin Sesi!
26-07-2022
-
Ben İnsanım!
25-07-2022
-
Abdülhamid ve Mektepler
22-07-2022
-
Yeis Yakışmaz Mümine
21-07-2022
-
Demokrasi Şehitleri!!!
18-07-2022
-
Akıl Tutulması!
15-07-2022
-
Meal’ciler Sözüm Size…
14-07-2022
-
Amerikalılar Arkamıza Saklandı
13-07-2022
-
Yaşasın KADEM!
08-07-2022
-
İkiyüzlülük İnsan Mesleğidir
07-07-2022
-
Dördüncü Yol Bilen Var Mı?
06-07-2022
-
Çin İşkencesi Gibi!
05-07-2022
-
AK Parti’ye Helal Olsun
04-07-2022
-
Muhlis Akarsu'yu Anlamıyorlar
02-07-2022
-
Konusu İnsan Olanın Her İşi de İnsanca Olmalı
29-06-2022
-
Bu Ayıp Da Bize Yeter
27-06-2022
-
Şerefleri Zıp Zıp Kadar Olanlar
25-06-2022
-
Gerisini Varın Siz Hesap Edin
24-06-2022
-
Cinayet İşleyen Katil Olur
23-06-2022
-
Çabuk Unutuyoruz Çabuk
22-06-2022
-
Dört İşlemi İyi Biliyorum
21-06-2022
-
Terörün Bittiği Gün!
20-06-2022
-
Zafere Ulaştınız!
18-06-2022
-
Nereden Bilebilirdim?
17-06-2022
-
Annemin Günlükleri
14-06-2022
-
Reislik Gideli Çok Oldu
13-06-2022
-
O Tekme
10-06-2022
-
Bedava Kitap
09-06-2022
-
Doğru Tarih!
08-06-2022
-
Bu Da Oldu!
07-06-2022
-
Sanki Uzaya Gittiniz!
04-06-2022
-
Özbekistan'da Aklımda Kalanlar- 6
03-06-2022
-
Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe
02-06-2022
-
Yazıklar Olsun!
31-05-2022
-
Özbekistan'da Aklımda Kalanlar-5
30-05-2022
-
Özbekistan' da Aklımda Kalanlar - 4
28-05-2022
-
Özbekistan'da Aklımda Kalanlar 3
26-05-2022
-
Özbekistan' da Aklımda Kalanlar - 2
25-05-2022
-
Özbekistan`da Aklımda Kalanlar
23-05-2022
-
İki Yakamız Bir Araya Gelmiyor
21-05-2022
-
Ne Zaman Akledeceksiniz?
19-05-2022
-
Acından Ölen Ağa
17-05-2022
-
Asıl Olan İftira Atmamak
16-05-2022
-
Müfredatta Vatan Sevgisi Adına Ne Var?
14-05-2022
-
Özledim
13-05-2022
-
Başa Bela Aklı Kullanmasak Da Olur
12-05-2022
-
Melekler Ana Suretinde İnerler Yere
11-05-2022
-
Çağlar Açtı, Çağlar Kapattı
09-05-2022
-
Hep Bu Hikaye Gelir Aklıma
07-05-2022
-
Hollanda Tarım Politikası
06-05-2022
-
Taklit Bayramlar
05-05-2022
-
Çok Uzatıyormuş!
30-04-2022
-
“Ben Bilmem”
29-04-2022
-
“İt” Besleyen Bir Meclis
28-04-2022
-
Vatan İçin…
27-04-2022
-
Millilik Yarışı
25-04-2022
-
Çakma Mağdur!
23-04-2022
-
Terminoloji Tamam!
22-04-2022
-
Ülkenin Sahibi?
21-04-2022
-
Geleceğe Ümitle Bakmak
20-04-2022
-
Beni Bana Bırakma!
19-04-2022
-
Şeker de Oyun Farklı!
18-04-2022
-
ATV ve İktidar
16-04-2022
-
Yazmazsak Olmaz
14-04-2022
-
Geç Mi Kaldık Ne?
13-04-2022
-
Anadolu
11-04-2022
-
Anadolu
09-04-2022
-
Yok Olasıca YÖK!
08-04-2022
-
Çürüğü Çarığı Ayıklayın
07-04-2022
-
Devamsızlık Sorunu!
06-04-2022
-
İşini Yapmayan Birileri Var
05-04-2022
-
Oruç ve Oruçlu
04-04-2022
-
Bizde ve Avrupa’da Emeklilik
02-04-2022
-
Bizi En Güçlü Yerimizden Vurdular
01-04-2022
-
Başkent…
31-03-2022
-
Cehaletin Bu Kadarı
30-03-2022
-
Uyanış Başlatılmalı
29-03-2022
-
Ahir Zaman!
28-03-2022
-
Ey Muhsin
26-03-2022
-
Yargıda Sıkıntı Var
25-03-2022
-
Kısa Bir İktibas…
24-03-2022
-
Ama Nafile…
23-03-2022
-
Tahir Ne Der !
22-03-2022
-
Göz Ucuyla…
21-03-2022
-
İhanet…
19-03-2022
-
Ne Oldu Bize?
18-03-2022
-
Binlerce Yıllık Bir Plan Sonucu Kuruldu
16-03-2022
-
Ağzı Olan Konuşuyor
17-03-2022
-
Sen Avukatı Mısın?
15-03-2022
-
Dinden Çıkan Kim!
14-03-2022
-
Yazık Ettiler
12-03-2022
-
El İnsaf…
10-03-2022
-
İstanbul Mu? İdlib Mi?
09-03-2022
-
Özgür Kadın!
08-03-2022
-
Mağdur Mu? Mağrur Mu?
07-03-2022
-
Saadet ve CHP
05-03-2022
-
Yok Öyle Yağma
04-03-2022
-
Milli Güvenlik Sorunu
03-03-2022
-
Zalime Merhamet, Mazluma Zulüm
02-03-2022
-
Mizaç İlmi…
01-03-2022
-
28 Şubat...
28-02-2022
-
Allame-İ Cihan
26-02-2022
-
Akıl Tutulması
25-02-2022
-
Yazık, Çok Yazık!
24-02-2022
-
Fiziğimiz Düzeldikçe Kimyamız Bozuluyor...
23-02-2022
-
Ben Ne Dersem O!
22-02-2022
-
İbni Sina…
19-02-2022
-
Gönlümüz Kuruyor
18-02-2022
-
Eğitimde Kırılma Noktası!
17-02-2022
-
20 Yıllık Emek Heba Olmasın!
16-02-2022
-
Bu Vatanın Öz Evladı
12-02-2022
-
21 Sene Önce Hakk’a Yürüdü
11-02-2022
-
Varlıkla Sınanıyoruz
10-02-2022
-
Allah Akıl Fikir Versin
09-02-2022
-
Muasır Medeniyet!
08-02-2022
-
Ne Yapardık?
05-02-2022
-
Savruluş Nereye?
03-02-2022
-
Tarih Şuuru!
02-02-2022
-
Bedros Usta…
01-02-2022
-
Ahh Ah!
29-01-2022
-
Devletin Kamburları
27-01-2022
-
Olan Ülkeye Oluyor
26-01-2022
-
Tarihi Sevdiren Adam!
25-01-2022
-
Sular Çekiliyor!
22-01-2022
-
En Büyük Hata!
21-01-2022
-
Engellendiği İçin Mi Yapamıyor?
20-01-2022
-
Sıkı Durun!
18-01-2022
-
Şimdi Gaza Vaktidir!
17-01-2022
-
Divriği'ye Uğramadan Geçmeyin
15-01-2022
-
İnsan Sever…
13-01-2022
-
Aklımızı Başımıza Alalım
12-01-2022
-
Kadın Ancak…
11-01-2022
-
Ak Parti’deki Beyaz Taşlar
10-01-2022
-
Yerde Yaşasın…
08-01-2022
-
Vatansız Kalmak!
07-01-2022
-
İt’in Bile Sahibi Var!
06-01-2022
-
Aklınızı Başınıza Alın!
05-01-2022
-
Eski Türkiye…
04-01-2022
-
Yağmur Hasadı
03-01-2022
-
Hüngür Hüngür Gülmek!
01-01-2022
-
Hodri Meydan
31-12-2021
-
Bir Profesörün Son Yazısı...
30-12-2021
-
Yılbaşı Çavuşu
29-12-2021
-
Şeker Katil, Kadir Şeker !...
28-12-2021
-
Döviz Savaşları!
27-12-2021
-
Eğitim…
25-12-2021
-
Şaka Gibi!
24-12-2021
-
İsraf Mı? Faiz Mi?
23-12-2021
-
Rağmen Diyebilenler…
22-12-2021
-
Hafıza Kaybı
20-12-2021
-
Ey Siyaset!
18-12-2021
-
Ya Devlet Başa…
17-12-2021
-
Bizdeki Demokrasi Değil!
16-12-2021
-
Üç Kıymetlimiz…
15-12-2021
-
Deli Gömleği
14-12-2021
-
Söyleyemezsiniz!
13-12-2021
-
Barolar Birliği
11-12-2021
-
Siz Ne Dersiniz?
10-12-2021
-
Severek Taşıyorum
09-12-2021
-
20 Yıllık Muhalefet
08-12-2021
-
Kaliteli Öğretmen!
07-12-2021
-
Kötü Haber!
04-12-2021
-
Dua Vakti…
03-12-2021
-
İşin Sırrı !!!
02-12-2021
-
Arif Hoca…
01-12-2021
-
Muallim
29-11-2021
-
Öğretmenlere Bir Kıssa…
27-11-2021
-
Devlet Hazinesini Yağmalatmak Demektir
22-11-2021
-
Ses Bayrağımız Paçavraya Dönüyor
20-11-2021
-
Ciddi Bir Tehlikenin Ayak Sesleri
17-11-2021
-
Rabbim Rahmeti İle Muamele Etsin
16-11-2021
-
Başak Kızımız İçin Gıklarını Bile Çıkarmadılar
15-11-2021
-
Felaket Çoktan Kapımızı Çalmış
13-11-2021
-
Tarlası Olan, Kimseye El Açmazdı
11-11-2021
-
Tarım Müdürlükleri Ne İş Yapar?
10-11-2021