?>

DOSTLUĞA ÖZLEM, DOSTLUĞA ÇAĞRI

Orhan Arslan

9 ay önce

İnsanlar günümüzde her şeyin karşı taraftan yapılmasını bekler. Kendisine toz kondurmamaya çalışır. Gelişen şehir hayatının insanların hep ben, ben diye düşünmesine katkı sağladığını düşünüyorum. Birbirinden habersiz insanlar, dostluğun, sıcaklığın, anlayışın ortadan kalktığı, vurdum duymaz , neme lazım, bana ne! kavramlarının yeşerdiği bir toplumun geliştiğini görmekteyiz. Bu aynen şuna benzemektedir. Bir ustanın elinde yaptığı herhangi bir metalik eşya kesilir, biçilir şekil verilir ve en sonunda kenar kısımları törpülenir ki; kullanıcı rahat kullansın ve kullanıcıya zarar vermesin. Bugün bizim insanımız sosyal anlamda törpülenmeyi insanlar arasında yaşayarak anlayabilir. Şahıslar arası ilişkiler onu pişirir, olgunlaştırır  hamlığı kalkar gider ve herkesin hürmet ettiği arif bir insan olur. İşte insanın yukarıda saydığımız özellikleri taşıyarak yaşaması ve sadece kendini düşünmesi, kendisinin dışında gelişen olaylara aldırış etmemesi o toplumda kendisini silik, sadece kendini düşünen bencil bir insan olarak yaşamasını sağlar. Bu aynı zamanda yalnızlıkları, etrafında candan dostlarının olmamasını çağrıştırır. Hafta  sonu  Afyonkarahisar şehrinde geçmişi  45 yıllık  bir  dostluğa  dayanan arkadaşlarımızla  bir  araya  geldik. Bu arkadaş gurubu ile yıllardır devam eden buluşmalarımız  nerde  ise, üçlü  rakamlara  ulaşmıştır.  Öncelikle Ülkemizi Konuştuk, dertleştik.  Hasret  giderdik. Özlem  giderdik. Öyle ya Bu ülke ile ilgili  derdi, sevdası olan insanlarız. Bu çerçevede  bir derneğimiz  var. O dernekle  ilgili çalışmalarımızı gerçekleştirdik. İnsanlarımız  arasında şöyle  denir.  Üç çeşit arkadaş unutulmaz diye: Asker arkadaşı,  yol arkadaşı  ve okul arkadaşı. Çünkü birlikte üzücü ve mutluluk veren ortak anılarınız vardır. Aynı havayı, aynı ortamı solumuşuzdur birlikte. Beraber ağlayıp beraber gülmüş, aç-susuz kalmış; ekmeğinizi paylaşmışız. Ömrümüzün en enerjik, en hareketli, en heyecanlı dilimi  o arkadaşlarla geçirmiştir Çoğu zaman sırdaş olmuşuzdur. Şimdilerde de, sosyal  hayatımızda en çok insanımız candan ve samimi olan dostlukları arıyor. Öyle dostlukları kurmuş insanlara gıpta ediyor. O dostlukları anlatan, gösteren sahneleri görünce özenle bakıp, kendisinin de öyle olmasını ve mutluluğu elde etmesini istiyor. Unutmayalım dostlar insanla sosyal hayatta ilişkilerle var olma durumunu devam ettirirler. Bir insanı değerlendirirken onun yapmış olduğu davranışlara, hareketlere bakarak değerlendiririz. Eğer insan bu davranışlar içerisinde bulunmuyorsa, kıyıdan, köşeden kaçarak sosyal hayattan insanlarla ilişki kurmaktan kaçıyorsa , o insan hakkında hüküm vermek zordur. O insan kendi dünyasında yalnızlığı yaşamaktadır. O nedenle toplu yaşamanın getireceği tüm iyi, ya da kötü, güzel ya da çirkin, sıcak ya da soğuk hiçbir davranıştan haberi olmayan bir varlık olarak hayatını devam ettirir.  İşte modern Dünyada buna egoizm, kendini düşünmek, ben merkezli yaşamak dolayısıyla tamamen kendi çıkarını, yararını düşünerek yaşamak diyorlar. Kendinden  başkasının sıkıntı ya da sevinçlerine  karşı  duyarsız olmak. Amma bu türlü yaşamak insanları mutlu etmediği gibi, yalnızlığa ve mutsuzluğa mahkum etmektedir Yukarıda anlatılanın tam tersi bir hayat yaşayan insanı düşünün. Toplum hayatının, sosyal hayatın her katmanında var. Akraba ve dostları ile ilişkileri , çevresindeki tüm komşuları ve yakınları ile olan irtibatları sürekli devam etmektedir. Bu insan bu hayat tarzında her türlü olaya şahit olacaktır. Çocukluğunda arkadaşları ile, çeşitli oyunlar  oynadığı zaman almış olduğu sıcaklığı mutluluğu zamanla insani ilişkileri doruğa çıkararak elde edecektir. Bu zaman içerisinde her türlü kavramla tanışacaktır. İnsanları daha iyi tanıyacak. Her insanın farklı, farklı özellikleri olduğunu şahit olacaktır. Her davranışın her insanda aynı etkiyi yapmadığını görecektir. İnsanlara güven, itimat gibi kavramların neler kattığını fark edecektir. Bunun zıddı olan yalan, dolan, yalakalık, güvensizlik, iki  yüzlülük,  arkadan  konuşma, kavramlarının insanlara neler kaybettirdiğini  görecektir. Bu iyi  ya da kötü  davranışlar sayesinde dostluğu, bencilliği, sıcaklığı, yakınlığı, paylaşmayı, acımayı, sevinmeyi, üzülmeyi… Kısacası hayatın her alanındaki kavramları yaşayarak öğrenecektir. Ortaklaşa bir acıyı paylaşmak gerektiğini, sevince ortak olmak gerektiğini öğrenecektir. Böylece  insanlığı ve insanlığın gerektirdiği tavır ve davranışları  öğrenecektir. Toplum içerisinde yaşayarak ilişkiler açısından pişecektir.  Olgun insan olacaktır. Peki bütün bunları insan tek başına yaşayarak öğrenebilir mi? Elbette  Hayır… Haydin dostlar Hem Dini, hem Milli değerlerimize uygun bir şekilde yaşadığımız alanı, biraz  gayret ederek yukarıda saydığımız mutlu ve mesut insanlar topluluğunu oluşturabiliriz. Biz zaten öyleydik. Ne oldu bize? İnsanımıza  karşı  bu kadar  duyarsız, sorumsuz, bir  hale  geldik. Batılı yaşama tarzının bize neler kaybettirdiğinin farkında mısınız? Farkında mıyız? Lütfen  dostluğun ve  dostluğu  diri tutan  kavramların değerini  yaşayarak, öğrenelim…  Uygulayarak Öğretelim...Bu kavramları  gelecek nesillere  örnek olarak  sunalım…
YAZARIN DİĞER YAZILARI