?>

ARAMIZDAN AYRILANLAR

Ahmet Hasdemir

5 ay önce

 Yayıncılık hayatına başladığımızda ana haber bülteni öncesi verdiğimiz bir ilanın başlığı böyle idi. Belediye Mezarlıklar Müdürlüğünden aldığımız günlük cenaze ilanlarını televizyon yayınlarıyla halka duyuruyorduk. O kadar ilgi çekerdi ki, günlük haberden daha çok takip edeni vardı. Bazen ilan olmazdı, neden bugün cenaze ilanı yok diye soranlar bile olurdu. Şimdi öyle yaygınlaştı ve çeşitlendi ki, aramızdan ayrılanları duymamız an meselesi oldu. Özellikle sosyal medya mecralarında insanlar kaybettiklerini duyururken, kayıplarının ardından yaşadıkları üzüntüyü paylaşarak duygusal destek arar oldular. Bu sayede taziye mesajlarıyla, dua ve desteklerle cenaze sahibine duygusal ve manevi destek sağlar olduk.  Ölüm, her insanın hayat yolculuğunda karşılaştığı en kaçınılmaz gerçektir. Yaşımız ilerledikçe bir yakınımızı, dostumuzu veya bir tanıdığımızı kaybettiğimiz haberini alıyor ve üzülüyoruz. Bu kayıplar, hayatın kaçınılmaz bir gerçeği olan ölümü sürekli hatırlatıyor. Sevdiğimiz kişiler günden güne ölüyor ve bu durum bizi derin düşüncelere sevk ediyor. Ölüm, insanlık tarihinin başından beri büyük bir merak konusu olmuş, en çokta “Ölüm, bir son mu yoksa yeni bir başlangıç mı?” diye sorulmuştur.  Çok tanrılı inanç sistemlerine göre ölüm bir döngüdür. Ruh bedenden ayrılırken başka bedene geçişin başlangıcıdır. Onlara göre bu döngü sürekli devam eder. Semavi dinlerde ölüm, hayatın sonu olarak görülürken aynı zamanda ölüm sonrası bir hayatın varlığına da inanılır. Dinimiz İslam, ölümün sadece bu dünya hayatının sona ermesi olduğunu ve aslında yeni bir başlangıcın ilk safhası olduğunu öğretir. Kuran-ı Kerim'de, "Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz" (Ankebut, 57) ayetiyle, ölümün kaçınılmazlığı ve ardından Allah'a döneceğimiz vurgulanır. Bu perspektiften bakıldığında, ölüm bir son değil, yeni bir hayatın başlangıcıdır.  Ölüm, biz Müslümanlar için bir sınavın sona erdiği, gerçek hayatın başladığı an olarak kabul edilir. Dünya hayatı, ahirete hazırlık süreci olarak görülür ve ölüm, bu sürecin tamamlandığı andır. Ahiret inancı, ölümü bir kurtuluş olarak görmeyi sağlar. Müminler, dünya hayatında yaptıkları iyiliklerin ve ibadetlerin karşılığını ahirette alacaklarına inanırlar. Bu inanç, ölümü bir korku unsuru olmaktan çıkarır ve onu bir kavuşma anı olarak kabul eder.  Diğer yandan, İslam inancında ölüm bir sınavın sona ermesi olduğu kadar, bir hesap gününün de başlangıcıdır. Bu dünyada yaptıklarımızın hesabını vereceğimiz ahiret günü, ölümün ardından bizi bekleyen büyük bir gerçektir. Kuran-ı Kerim'de, "Artık kim zerre miktarı hayır işlerse onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlerse onu görür" (Zilzal, 7-8) ayetleri, her bireyin yaptıklarının karşılığını göreceğini belirtir. Bu anlamda, ölüm bir kaos değil, bir adalet ve hesap günüdür.  Ölüm, sevdiklerimizi kaybetmek anlamına geldiğinde, bu kayıplar bizler için derin bir hüzün ve yas sebebi olur. Ancak dinimiz İslam, bu dönemi sabır ve tevekkül ile karşılamamızı öğütler. Peygamber Efendimiz (s.a.v), "Müminin hali ne hoştur! Onun her işi hayırdır. Bu hal, müminlerden başkasına verilmemiştir. Ona bir nimet ulaşırsa şükreder ve bu onun için hayır olur. Ona bir sıkıntı ulaşırsa sabreder ve bu da onun için hayır olur"  buyurarak, başımıza gelen musibetlerde sabretmenin önemini vurgular.  İnanç kültürümüzde yas süreci, kaybettiğimiz kişinin hatırasını yaşatma ve onunla olan bağlarımızı yeni şekillerde sürdürme çabasıdır. Dinimiz, vefat edenler için dua etmemizi, onlar adına hayırlı işler yapmamızı ve onların ruhları için sürekli sevap kazandıracak sadaka-i cariye bırakmamızı teşvik eder. Bu eylemler, kaybettiğimiz kişilerin anısını yaşatmanın ve onlara karşı görevlerimizi yerine getirmenin yollarıdır.  İnancımız odur ki, ölüm bir son değil, sonsuz hayatın başlangıcıdır. Bu dünya hayatının geçici olduğu ve asıl hayatın ahirette başladığı inancı, ölümü bir kurtuluş olarak görmeyi sağlar. Aramızdan ayrılanlar, ahirette buluşmak ümidiyle, dualarımızda ve kalplerimizde yaşamaya devam ederler. Allah, tüm sevdiklerimizi rahmetiyle kuşatsın ve merhametiyle sarıp sarmalasın. Onların her birine, yaşamlarında ve ölümlerinde huzur versin, yollarını aydınlatsın ve cennetinde ebedi saadetle buluştursun.
YAZARIN DİĞER YAZILARI