Neredeyse her gün, polise hakaret, tehdit ve mukavemet haberleri düşüyor ekranlara. Hem maske takmayıp, hem de küfür ve hakaret ederek polisi saatlerce uğraştıran, ar damarı çatlamış bir kadından tutun da; Kimlik göstermeyen müptezeller ile karantinaya uymayan dangalaklara kadar ne ararsan var. Bize insan hakları ve demokrasi dersi veren ülkelerin polisleri, mukavemet edene ikinci cümleyi kurdurmadan yere yapıştırıyorlar. Bizimkiler ise sabır taşını çatlatacak kadar hoşgörülü. Vatanını, milletini ve Devletini seven halkın kahir ekseriyeti bu durumdan çok rahatsız. Ve polisin bir avuç hödük karşısında düştüğü duruma da razı değil. Hele hele, her gün yüzlerce kayıp verdiğimiz salgın tedbirlerini hiçe sayanlara gösterilen merhamete ise, hiç razı değil. Öyle ki; artık yabancılar bile polisimize posta koyabiliyorlar. Mesela dün Şanlıurfa´da iki polisimiz, yabancılar tarafından bıçaklanarak ağır yaralandı. Polis, devletinin hem yunus, hem de Yavuz yüzü olmalı. Düşkünü sırtına alıp taşımasını bildiği kadar, haksız yere direnenin, efelenenin, hele hele hakaret ve tehdit edenin sırtını yere yapıştırmasını da bilmeli. Bu cümleden olarak; bu hale mani her ne ise derhal son verilmeli. Önce kanun gücü ile polis güçlendirilmeli. Sonra da devlet, dağ gibi polisinin arkasında durmalı. İyi hoşta, ya şu sahte insan hakları ve demokrasi havarilerini ne yapacağız derseniz. Ne yapacağız; it ürüyecek kervan yürüyecek. ( H.M )