?>
Ruhu Çırpılmış Şehirler
Ruhu Çırpılmış Şehirler
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Türkiye’de Tanzimat öncesi nüveleri görülen batılılaşma hareketleri, Tanzimat’la birlikte resmi bir hüviyet kazanmıştır. Devletin hemen hemen bütün icraatları, bu bozuk düzlem üzere bina edilmiştir. Zaman zaman Türk-İslam mefkûresi kapsamında da, bir takım teşebbüsler yapılmıştır. Lakin devletin bütün vücudunu bir ur gibi saran modernleşme sevdalıları, bu teşebbüslere ya bizzat engeller koymuş, ya da tasmalarını elinde tutan batılı devletler marifetiyle geçit verilmemiştir. Resmi ve sivil değerlerimizin temel kaynağını teşkil eden batılılaşma anlayışı, en uç noktalara kadar ulaşarak, ülkümüzü emekliye ayırıp, yeni bakış açısını hâkim kılmıştır. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, bir umut doğmasına rağmen, bırakın bu saldırılara karşı bir tedbir almayı, maalesef çoğu kez rüzgârı fırtınaya dönüştürecek adımlar atılmıştır.</span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Zihni ve fikri mankurtlaşmanın en bariz örneklerinden biri de zaman, mekân ve insan üçlüsünde tebarüz etmiştir. Günün evvel ve nihayet saatleri değişmiş, takvimlerle zamanımızın genleri iğdiş edilmiştir. Zaman başkalarının olunca mekânlar mirasyediler gibi harap edilerek, yenidünyanın meskenlerine müptela olunmuştur. Başkalarının zamanı ve mekânlarında yetişen insanımız değişirken, haliyle mimarlarımız da, şehirleri imar ve iskân eden idarecilerimiz de değişime ayak uydurmuştur. Şehirlerimizin çehreleri, batının roma kökenli şehirlerine öykünülerek tesis edilmeye çalışılmıştır. Memleketimizdeki şehirleri görünce, Moğol istilasına maruz kalan şehirlerin halleri aklıma gelmektedir. Acaba o günkü manzara mı daha vahimdi, yoksa şimdiki yarı modern, yarı geleneksel, yarı öz yarı öykünmeyle inşaa edilen ve müteahhitlik harikalarıyla (!) dolu betonlaşmış kentler mi daha vahimdi diye düşünmekten kendimi alamıyorum. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Mekânların gerek tek tek ve gerekse bir bütün içerisinde değişmesiyle ortaya çıkan tasavvur, içinde bulunduğu ahvalin, ya da medeniyetin özetini teşkil eder. Bugün bizim mekânsal tasavvurumuzun verdiği mesaj ile medeniyet kavramının yan yana kullanılması mümkün değildir. Zira ne âtînin doğru dürüst hafızası, ne de istikbalin planı vardır. İşte böylesine yapılanan şehrin yeni fertleri, bir hafıza rabıtasından mahrum hale gelmektedir. Aksine günlük ve revaçta olan bir hayatın ve eğilimin labirentlerine girilmektedir. Fakat Türk ve İslam efkâr-ı umûmîyesine ait şehirlerin ruhları vardır ve o gizemli ruhun insanın gönlüne süzülen tılsımı yer alır. Bundan dolayı bizim şehirlerimizin yapılarında ve peyzajında ideolojik nişaneler bulunmaz. Bizim şehirlerimizden kastım, tonlarca paraların harcanarak bugünkü ucube meczupluğu konusunda yarışan kentleri kastetmiyorum. Kastımız evleriyle, sokaklarıyla, insaniyetiyle, adabı ve edebiyle türüm türüm Maturidi, Yusuf Has Hacib, Edip Ahmet Yükneki, Uluğ Bey, Kâtip Çelebi, Fuzûlî ve Mimar Sinan kokan şehirlerdir. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Dün ile yarının köprüsü bugündür. Kim bugünden bahsediyorsa; mesuliyet, inisiyatif ve vebal o kişi(ler)dedir. İşte bizde bugün dediğimiz için, bu sorumluluk bilinciyle, şehirlerin hâleti ruhiyesini taaccüp ettiren hırslara ve hususlara dikkat çekmek durumundayız. Bu saikle bir asırdan fazla beldelerimizin dokusu konusunda söz sahibi olan belediyelerimizin ve idarecilerinin hafızalarındaki derinlik ve sığlıktan bahsetmek durumundayız. Herkesi töhmet altında bırakacak bir acemilik ve sorumsuzluk yapacak değilim. Bu sürede bazı değerlerimizin mühim işler yaptığı vakidir. Fakat kahir-i ekseriyeti, günü kurtarma peşinde koşmayı tercih etmiştir. Bir dahaki döneme de seçilmek için siretten çok surete ehemmiyet veren uygulamalarla meşgul olmuştur. Belli bir kesimi memnun eden imar değişikliklerine tevessül etmiştir. Memleketin irfâni şeraitine katkı sunmayan teorik kültürel faaliyetlerle zaman harcamıştır. İhtiyaç, ekonomiklik ve kalıcı çözüm dairesinde değerlendirilmeyen projelerle hamasi ve mübâlağalı işlere meyletmiştir. Buna mukabil, evladiyelik eserlerden ve onların neşet edeceği altyapı çalışmalar hususunda sınıfta kalmıştır. Çünkü şehri mamur etmenin nişânelerinden biri de, kendimizi idrak edebileceğimiz bir atmosfer oluşturabilmektir. Bu iklim oluşturulmamışsa, belediyecilik hizmeti geçer not alamamış demektir. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">İlkelliğin tanımı yeniden yapılsa, şu cennet vatanın şehirlerinin nice vakittir ilkel düşünce ve uygulamalarla yönetildiği müşahede edilecektir. Sanatın ve estetiğin kaplama malzemelerle elde edileceği, değişen eksenlerin hep başkalarının nazarıyla okunduğu, sadece modernlik simgeleri ve serüvenleriyle ilerlenebileceği, Ayşe teyzeye Helena’nın, Ahmet amcaya ise Henry’nin anlayışını dikte ederek dünyaya uyum sağlanacağı, vasıfsız ve plansız bir mantıkla şehrin yeşil bir görünüme kavuşacağını zanneden ilkel bir kuşatma içerisindeyiz. Bu tekâmül etmemiş anlayışın dünya görüşü, ya da partisi yoktur. Zira ne ictimâî yapımız, ne de eğitim sistemimiz, insanımızın muhayyilesine kadim şehir tasavvuruyla alakalı bir alamet yerleştirme zahmetine girmemektedir. Bunun sebebi, ne eğitim sisteminin ne de şu anki toplumsal yapının bize ait olmayışıdır. Kiminde faşizan, kiminde bireyci ve kiminde de, hamasi söylemler ve icraatlarla konum muhafaza etme gayreti, hakikatlerin üzerinde durma gayretinden daha güçlüdür. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Biz yaşadığımız çağın gerçekleri muvacehesinde, Türk-İslam mefkûresinin nişanelerini yansıtan bir mekân planlaması isterken, olağanüstü bir talepte bulunmuyoruz. Roma kırması şehirlerin siluetini andıran yapılar ve meydanlarla, gizemli ruhumuzun infaz edilmesine itiraz ediyoruz. Kalabalık ve beton yığınları arasında vicdani dokulardan yana tercihimizi kullanıyoruz. Mimarimizin her bir tuğlasının sanatsal bir musiki gibi izharını talep ediyoruz. Sindirilmiş cetvellerle bağrımıza hançer misali saplanan çarpıklığın son bulmasını istiyoruz. İncelen ve kopmak üzere olan medeniyetimizin yeniden tecrübelerinin izleri ve ritimleriyle hayat bulmasını arzuluyoruz. Biz inancımız ve fıtratımızı uçuruma sürükleyen zamansızlık ve mekânsızlık girdabı yerine, cennetin izdüşümüne muhatap olmayı diliyoruz. </span></span></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Hülâsa, ruhu çırpılmış şehirlerimiz üzerinden kazanma hırsının, ferasetsizliğin ve köksüzlüğün emelleri gezerken, Cend diyarından canlanan ve mahremiyetimize leke getirmeden, Gence’de, Halep’te, Sivas’ta, Konya’da, Bursa’da, Üsküp’te, İstanbul’da ve daha nice beldelerde yükselmiş ve yücelmiş olan hikmetli nazarları, estetik hayatları ve akli tasavvurları, bugünde aynı ruhla önceleyenlere selam olsun…</span></span></span></span></p>
YAZARIN DİĞER YAZILARI
-
Yüz Yıllık Sabitemiz: Metodsuzluk
07-03-2022
-
Kim Bulacak Bu Sırrı
28-02-2022
-
Kendimize Benzemeyen Kendimiz
21-02-2022
-
Yapay Doğallık
14-02-2022
-
Bizim Zamanın Yanılgıları
22-01-2022
-
Türkçenin Veçheleri 2
14-01-2022
-
Türkçenin Veçheleri 1
16-12-2021
-
Vahşi Düzenin Kitapları
09-12-2021
-
Şiir ve Zaman
02-12-2021
-
Gerçekleri Konuşmayın
12-11-2021
-
Şartlı Eğitim
04-11-2021
-
Demeyeyim Demeyeyim Diyorum Ama…
20-10-2021
-
Vazgeçilmez Kötümüz
15-10-2021
-
Çöplerin Kaptanları
08-10-2021
-
Yıkılan Şehirler (Kültür ve Medeniyet Notları)
23-09-2021
-
Bir Koltukta İki Karpuz
08-09-2021
-
Vakt-i Cesaret
25-08-2021
-
Komşuda Pişmiyor, Bize De Düşmüyor
29-07-2021
-
Enderun’dan Gaybûbete
10-07-2021
-
CAN ÇEKİŞEN MAÂRİF
03-07-2021
-
Köstebekgiller
17-06-2021
-
Ruhu Çırpılmış Şehirler
10-06-2021
-
İlmin Meydanında Yoksul Müslüman
02-06-2021
-
Aşkın Civarındayız
26-05-2021
-
Timsalin Tılsımı
19-05-2021
-
Tenâkuz Boşluğundaki Ölüm
17-05-2021
-
İçime Seyahat: Karmaşa
07-05-2021
-
Numarasız Gözlük
28-04-2021
-
Döneğe Kapılmak
21-04-2021
-
Ağustos Böceği
15-04-2021
-
Yeni Bir Gün Seçeneği
08-04-2021
-
Bu Memleketten Çok Şey Olur
31-03-2021
-
Hayatımız Mesela
24-03-2021
-
Kaosun İstikrarı
20-03-2021
-
Görünen Köy Kılavuz İster
10-03-2021
-
Demokratik Savaş Tohumları
03-03-2021
-
Fikri Cemre
25-02-2021
-
Ağlamanın Biçimi
15-02-2021
-
İçimizdekilerin Anatomisi
09-02-2021
-
Tamahın Zindanı
01-02-2021
-
Terk Eden Kurtulur Ya Da Boğulur
25-01-2021
-
Hissi Cemre
13-01-2021
-
El Ne Der
07-01-2021
-
Güçlüler ve Haklılar
31-12-2020
-
Mihenk Taşı
23-12-2020
-
Bilimsel Satılıklar
09-12-2020
-
Kalıplara İsyan
05-11-2020
-
Kavgacı Türkler
21-10-2020
-
Tezat Yumağı
15-10-2020
-
Sinemizdeki İltihap
08-10-2020
-
Misket
30-09-2020
-
Milli Muhalefet
24-08-2020
-
Fırsatçı Soytarılar
04-06-2020
-
Türkün Ruh Kökü
29-05-2020
-
Nasipsizler
15-05-2020
-
Kuşlar Yuvada, Atlar Ahırda, İnsanlık Nerde
06-05-2020
-
Üçüncü Haçlı Seferleri: Cumhuriyet Öncesi
27-04-2020
-
Gayrı Milli Muhalefet
06-04-2020
-
Delilerin İtibarı
26-03-2020
-
İslamın Müslümanları
18-03-2020
-
Tarih Dersleri
11-03-2020
-
İspatlı Yalan
28-02-2020
-
Teşekkür Borcu
19-02-2020
-
İnan Dost
13-02-2020
-
Neler Oluyor Burada
06-02-2020
-
Devlet
30-01-2020
-
Beyaz Enteller
23-01-2020
-
Sözün İstikameti
15-01-2020
-
Gafletli Şuur
01-01-2020
-
Yakın Gözlüğü
30-12-2019
-
Bir İkiden Büyüktür
14-12-2019
-
Allah, İnsan, Hata Ve Af
29-11-2019
-
Turan Ülküsünün Girizgâhı
20-11-2019
-
Tedbir ve Korkaklık
02-11-2019
-
Dikenler ve Güller
19-10-2019
-
Banane Amerikadan
11-10-2019
-
Endamsız Salgın
04-10-2019
-
Pasta Yoksa Birbirimizi Yiyelim
27-09-2019
-
Ahh Ah!..
13-09-2019
-
Sadece Seyrediyoruz -2-
07-09-2019
-
Sadece Seyrediyoruz
06-09-2019
-
Kurumsal Dedikodu
30-08-2019
-
Şaplakçılar
08-08-2019
-
YOBAZ BAYKUŞLAR
18-07-2019
-
HAYALLERİMİZ ÇÜRÜYOR
12-07-2019
-
Yetişkinler Nereye Gidiyor
04-07-2019
-
Neden Böyle Oldu Furyası
27-06-2019
-
Müslüman Saati -2-
20-06-2019
-
Müslüman Saati
19-06-2019
-
Olmayan Ülkenin Pastacıları -2-
13-06-2019
-
Olmayan Ülkenin Pastacıları
12-06-2019
-
Ömerler Hıdır Oldu
30-05-2019
-
Dünya Vatandaşlığı -2-
25-05-2019
-
Dünya Vatandaşlığı
24-05-2019
-
Estetiğin Köy Hali
17-05-2019
-
Kutuplaşacağız
10-05-2019
-
Sağım Solum
02-05-2019
-
Köhne Aydınlar
25-04-2019
-
Zaman, Mekân ve İnsan
17-04-2019
-
Safları Sık Tutalım
03-04-2019
-
Kilisenin Masum (!) Çocukları (2)
29-03-2019
-
Kilisenin Masum (!) Çocukları
28-03-2019
-
Yok Oluşun Başlangıcı
22-03-2019
-
Akıl Düzeni
15-03-2019
-
Millet Şahsiyeti
28-02-2019
-
Değerlerimiz
20-02-2019
-
Adi-L-Tablolar
15-02-2019
-
Vazife Bozgunu
07-02-2019
-
Muhalefet Ahlakı
30-01-2019
-
Şiir ve Zaman
23-01-2019
-
Milli Beka: Suriyeli Göçmenler -2-
18-01-2019
-
Milli Beka: Suriyeli Göçmenler -1-
17-01-2019
-
Milli Beka: Suriye´de ABD, PKK ve İsrail Üçgeni
09-01-2019
-
Huzursuz Beyinler
03-01-2019
-
Kitapsız Okurlar
26-12-2018
-
Sanat
19-12-2018
-
Kucağa Oturup Sakal Yolanlar
12-12-2018
-
Sükût ve Esrarı Tüm Devirler?
05-12-2018
-
Dostluk Üzerine
28-11-2018
-
Şucular ve Bucular
21-11-2018
-
Varlığın Yok Hali
14-11-2018
-
Kadın Mühim, Aile Ehemdir
07-11-2018
-
İctimai Sulhun Ehemmiyeti
31-10-2018
-
Türklük, Irk Mı Millet Mi?
24-10-2018
-
Taner Abi Yazdıkların Doğrudur
17-10-2018
-
Işıldayan Dönekler
10-10-2018
-
Tıyniyet ve Mücadele
03-10-2018
-
Gençler Biraz Daha Gayret
26-09-2018
-
Menfaatin Yolu Düzdür
19-09-2018
-
Yönetemeyenler
12-09-2018
-
Moda: Teşhircilik ve Yokoluş
05-09-2018
-
Kendinden Büyük Tek Ülke: Türkiye
25-08-2018
-
Sadakat Mi Sefil Kölelik Mi?
15-08-2018
-
Acillerin Dünyası
01-08-2018
-
Haritanın Ufku
25-07-2018
-
Çirkinler ve Artistler
18-07-2018
-
SES GETİREN ÖLÜMLER 1
11-07-2018
-
ZAMANA KARŞI 1
04-07-2018
-
TEK İNANIŞ
27-06-2018
-
KİFAYETSİZLER VE MUSALLA
20-06-2018
-
DAVA ERLERİ
13-06-2018
-
MAHSUN VATAN DOĞU TÜRKİSTAN
06-06-2018
-
ENDÜLÜS
30-05-2018
-
ZÜBÜK KARDEŞLİĞİ
23-05-2018
-
YEDİ NEFES, BİR AYASOFYA
16-05-2018
-
DANSÖZLER VE OYNAŞLARI
09-05-2018
-
VARSAYIM KÖLELERİ
02-05-2018
-
KİTAPLAR VE MABEDLERİ
25-04-2018
-
HATT-I MÜDAFAA YOKTUR, SATH-I KARDEŞLİK VARDIR?
17-04-2018
-
EMEKSİZLERİN GENÇLİĞİ
11-04-2018
-
EĞRİLER ÜLKESİNİN MÜTEŞABİH DOĞRULARI
04-04-2018
-
NAZARLAR VE KURUMLAR (ÜNİVERSİTE)
28-03-2018
-
BEDELSİZ HASLET EDEB
27-03-2018