?>
Safları Sık Tutalım
Safları sıklaştırma zamanıdır. Emanete sahip çıkma ve bu amaneti yaşatma zamanıdır.
Teşhis?
Tarihte toplumların hayat serüvenlerine bakıldığında, bazı kırılma noktalarını müşahede ettiğimizde hayrete düşer yahut büyük bir üzüntüye kapılırız. İyi analiz edildiğinde de, bunların seri bir şekilde yanlışlıklar zinciri sonucunda meydana geldiğini görürüz. Hatalar silsilesi sonucunda mağlup olmak ve çöküş yaşamak kaçınılmazdır. İlahi bir kaide olarak verilen nimetin kıymeti bilinmediğinde o nimet alınır ve yeni bir hikmetin tezahürü için başkasına verilir. Kanaatimce Türk milleti ve Türkiye bu durumun eşiğine gelmiştir. Dikkat ediniz eşiğine gelmiştir diyorum, yani her şey bitmemiştir. Yanlışlıkları düzeltmek için zamanımız var demektir.
Peki, elimizdeki bu nimeti nasıl kazandık ve şu an ne durumdayız diye bir sualin kanaatimce cevabı şudur. 1950 seçimlerinde alınan başarı ve cesaret ile 1960´lı yıllarda başlayan siyasal İslam hareketi, zaman zaman söz sahibi olsa da, yarım asırlık mücadelesinden sonra 2000´li yılların başında büyük bir teveccühle iktidar olmuştu. Son iki asırdır yaşanan olumsuzlukları bertaraf etmek yeniden bu topraklarda eski şan ve şöhreti adalet, tevazuu, hakkaniyet ve insanlıkla teşkil etmek üzere; umutlar güçlenmiş ve yeniden bismillah anlayışıyla herkes üzerine düşen vazifeyi yerine getirmek için bir heyecan başladı. Ulvi ideallerle yetişen ve her geçen gün bir yandan iyi ve güzel icraatlara imza atan milli ve muhafazakârlar, bir yandan da iktidarın nimetleri karşısında hızla erimeye ve bozulmaya başladı ve hakkaniyetli insanların tenkitlerine karşı da, kendilerine zaman zaman inanılmaz savunma mekanizmaları oluşturdular. Sanki o karanlık günler hiç yaşanmamış gibi bir güç ve saadet sarhoşluğuna kapılıp, lale devrinin keyfi içinde değerler unutuldu, heyecan azaldı, ilgi ve alaka yön değiştirdi ve sonuçta uçurumun eşiğine gelindi.
İktidarın gücü mütemadiyen hakkı ve hakikati yükseltmesi gerekirken bazen dostlukları ezmeye, bazen liyakatin kanadını kırmaya, bazen adaleti ağlatmaya başlayınca hakiki vatanperverler telkinleri ile bu gidişin doğru olmadığına dair görüşlerini iletmişlerdir. Ancak eskilerde olmayıp, bu iktidar süresince türeyen ve kıraldan çok kıralcılar olarak tanımlanan bazı tipler, en önce bu insanların üzerine çullanarak, bu süreçte kazanılan televizyonlar, radyolar, gazeteler ve makam ve mevkilerle dost acı söyler anlayışını, düşman ve hain olarak yorumlamışlardır. Öyle bir hale gelinen zamanlar oldu ki, aklı yettiği halde yanlışlıkları bizatihi gördüğü halde sırf dava zarar görmesin diye konuşulmadı ve görüş bildirilmedi. Ancak bu davanın çilesini çekmeyen ve sonradan türeyen iktidarın şımarık çocukları, asla dava bilinciyle hareket etmediler. Arsalar, ihaleler, rezidanslar, araçlar, haksız ve liyakatsiz atamalar aldı başını yürüdü. Bunların yanında mücadeleye samimi olarak inanmışların büyük gayretleri ve önemli hizmetleri, vatandaşları tereddütlü de olsa Müslümanların iktidarını desteklemeye yöneltmeye devam ettirdi. Ancak bu aziz milletin tepkisini çeken işler hakiki hizmetten daha fazla göze batınca insanımız haklı olarak iktidarı uyardı ve aklını başına alması konusunda elinde ki gücü gösterdi. Lakin köklü ıslahatlar yerine, aynı Osmanlı Devletinde ki gibi zaman zaman ve belli konularda ıslahatların yapılması, sorunu ortadan kaldıramadı.
Nimet verilen daha çok isterken, görev verilmeyen küstü ve hatta bazıları düşmanca davrandı. Yarım asırlık mücadele ile kazanılan bu durum maalesef çeyrek asra bile gelmeden çatırdamaya başladı. Anadolu insanı aslında çok şey istemiyordu. İş, aş, adalet, inanç özgürlüğü ve insanlık? Büyük evler, yurt dışı seyahatleri, lüks araçlar, daha çok kazanma hırsı, eskiden küfredip yenilerde prens olma, çarpık ilişkiler vb işler Anadolu insanının dünyası dışında olanlardı. Ve yöneticilerinden de istedikleri yine adalet ve hakkaniyetti. Bu denli az bir şeyle mutlu olacak aziz milletimizi tatmin edemeyen sözümona bilemem kaç yabancı dil bilen, stratejist, afili sözler eden, daha kendi eğitimini, sanayisini, tarımını kâğıt üzerinde bile bir türlü oluşturamayan egolu bürokratlar ile ancak bu kadar yol alınabildi? Makam odaları ve araçları yüzünden bile birbirleriyle tartışan ve küs gezen onlarca bürokrat ile ancak bu kadar yürünebildi? Evinde sabah kahvaltısı hazırlatamayıp ama işyerinde aslan kesilip mevkii ile milleti azarlayan, ezen ve küçük gören, bununla birlikte küçük bir görev değişikliğinde bile anında hükümete sırt çeviren bürokrat, teknokrat ve diplomatlarla ancak bu kadar gidilebildi? Üretmek yerine farklı yollarla zengin olmanın peşine düşen işadamları ile ancak bu kadar yol alınabildi? İstediği yere aday gösterilmediği an hemen küsen, mücadeleyi bırakan ve belki de aleyhe çalışan siyasetçilerle ancak bu kadar kazanılabildi? Burada ifade ettiklerim bir sitem veya küskünlük değil; meselenin anlaşılması açısından durumun manzarasını gözler önüne sermektir. Yani doğru tedavi için doğru teşhisi koymaktır. Peki, ne yapmalıyız.
Tedavi?
Sayın Cumhurbaşkanı ve onun gibi mücadelenin çilekeş insanları her geçen gün gözümüzün önünde azalıyorken hiç bizden olmayan, ama nasıl oluyorsa bu mücadelenin önemli şahsiyetleri haline gelen bu hormonlular bir şekilde çoğalmaktadır. Bize ham değil has neferler lazımken; çarpık ilişkilere kurban edemeyiz mücadelemizi. Senin yüzünden, şunun yüzünden, şu konuşmadan bu hareketten dolayı zayıfladık mı diyeceğiz, yoksa silkinip kendimize gelip yeniden şahlanışın mücadelesini mi vereceğiz. Tabi ki bize cehd etmek yakışır. Eksikliklerimizi bir bir görüp onları tamamlamak yakışır. İnsanımız üzerine düşen görevi yaparken asıl irade sahipleri de kendine çeki düzen vermeli ki, bu durumdan hayırlısıyla çıkalım. Öz eleştiriyi kendi içimizde arayalım, başkasının nasıl hareket etmesi gerektiği hastalığını bırakalım. Biz doğruları yaptığımız müddetçe insaf ehli her daim bizimle olacaktır. Yoksa şu parti şöyle yapmalıydı, filanca grup böyle hareket etmeliydi, şu şehir tavrını böyle almalıydı vb sebepler bizi sonuca ulaştırmaz. Bir kendi eksikliklerimizi tamamladığımız zaman ancak bu şahlanış yeniden başlayacaktır.
Safları sıklaştırma zamanıdır. Emanete sahip çıkma ve bu amaneti yaşatma zamanıdır. Ancak yine tek taraflı değil, herkes bu yolda azmetmeli ve kendine çeki düzen vermelidir. Kardeşlik hukukunu yeniden tesis edip, meseleye partizan nazarıyla değil, vatan kardeşliği ve İslam kardeşliği nazarıyla bakılmalıdır. Milli ve insani davayı bilen, içinde bu davanın heyecanını hisseden ve bu anlayışla hayatını düzenleyen dava erlerine yetkiler verilmelidir. Sürekli dillerde sarf edilen sözleri yeni dönemde icraata dökme zamanıdır. Hayata mana katma ve bu manadan hayat bulma zamanıdır. Hakikat ehlinin yaptığı özeleştirileri hemen düşman sözüymüş gibi değil de; dostun güzel telkini olarak algılayalım?
Moralleri ve duruşumuzu sağlam tutalım. Bu yaşanan aksaklığı Uhud ve/veya Huneyn Savaşı gibi görüp ona göre dersler alalım. Devletimizin ve davamızın yanında olalım. Sırf Allah rızası için?
YAZARIN DİĞER YAZILARI
-
Yüz Yıllık Sabitemiz: Metodsuzluk
07-03-2022
-
Kim Bulacak Bu Sırrı
28-02-2022
-
Kendimize Benzemeyen Kendimiz
21-02-2022
-
Yapay Doğallık
14-02-2022
-
Bizim Zamanın Yanılgıları
22-01-2022
-
Türkçenin Veçheleri 2
14-01-2022
-
Türkçenin Veçheleri 1
16-12-2021
-
Vahşi Düzenin Kitapları
09-12-2021
-
Şiir ve Zaman
02-12-2021
-
Gerçekleri Konuşmayın
12-11-2021
-
Şartlı Eğitim
04-11-2021
-
Demeyeyim Demeyeyim Diyorum Ama…
20-10-2021
-
Vazgeçilmez Kötümüz
15-10-2021
-
Çöplerin Kaptanları
08-10-2021
-
Yıkılan Şehirler (Kültür ve Medeniyet Notları)
23-09-2021
-
Bir Koltukta İki Karpuz
08-09-2021
-
Vakt-i Cesaret
25-08-2021
-
Komşuda Pişmiyor, Bize De Düşmüyor
29-07-2021
-
Enderun’dan Gaybûbete
10-07-2021
-
CAN ÇEKİŞEN MAÂRİF
03-07-2021
-
Köstebekgiller
17-06-2021
-
Ruhu Çırpılmış Şehirler
10-06-2021
-
İlmin Meydanında Yoksul Müslüman
02-06-2021
-
Aşkın Civarındayız
26-05-2021
-
Timsalin Tılsımı
19-05-2021
-
Tenâkuz Boşluğundaki Ölüm
17-05-2021
-
İçime Seyahat: Karmaşa
07-05-2021
-
Numarasız Gözlük
28-04-2021
-
Döneğe Kapılmak
21-04-2021
-
Ağustos Böceği
15-04-2021
-
Yeni Bir Gün Seçeneği
08-04-2021
-
Bu Memleketten Çok Şey Olur
31-03-2021
-
Hayatımız Mesela
24-03-2021
-
Kaosun İstikrarı
20-03-2021
-
Görünen Köy Kılavuz İster
10-03-2021
-
Demokratik Savaş Tohumları
03-03-2021
-
Fikri Cemre
25-02-2021
-
Ağlamanın Biçimi
15-02-2021
-
İçimizdekilerin Anatomisi
09-02-2021
-
Tamahın Zindanı
01-02-2021
-
Terk Eden Kurtulur Ya Da Boğulur
25-01-2021
-
Hissi Cemre
13-01-2021
-
El Ne Der
07-01-2021
-
Güçlüler ve Haklılar
31-12-2020
-
Mihenk Taşı
23-12-2020
-
Bilimsel Satılıklar
09-12-2020
-
Kalıplara İsyan
05-11-2020
-
Kavgacı Türkler
21-10-2020
-
Tezat Yumağı
15-10-2020
-
Sinemizdeki İltihap
08-10-2020
-
Misket
30-09-2020
-
Milli Muhalefet
24-08-2020
-
Fırsatçı Soytarılar
04-06-2020
-
Türkün Ruh Kökü
29-05-2020
-
Nasipsizler
15-05-2020
-
Kuşlar Yuvada, Atlar Ahırda, İnsanlık Nerde
06-05-2020
-
Üçüncü Haçlı Seferleri: Cumhuriyet Öncesi
27-04-2020
-
Gayrı Milli Muhalefet
06-04-2020
-
Delilerin İtibarı
26-03-2020
-
İslamın Müslümanları
18-03-2020
-
Tarih Dersleri
11-03-2020
-
İspatlı Yalan
28-02-2020
-
Teşekkür Borcu
19-02-2020
-
İnan Dost
13-02-2020
-
Neler Oluyor Burada
06-02-2020
-
Devlet
30-01-2020
-
Beyaz Enteller
23-01-2020
-
Sözün İstikameti
15-01-2020
-
Gafletli Şuur
01-01-2020
-
Yakın Gözlüğü
30-12-2019
-
Bir İkiden Büyüktür
14-12-2019
-
Allah, İnsan, Hata Ve Af
29-11-2019
-
Turan Ülküsünün Girizgâhı
20-11-2019
-
Tedbir ve Korkaklık
02-11-2019
-
Dikenler ve Güller
19-10-2019
-
Banane Amerikadan
11-10-2019
-
Endamsız Salgın
04-10-2019
-
Pasta Yoksa Birbirimizi Yiyelim
27-09-2019
-
Ahh Ah!..
13-09-2019
-
Sadece Seyrediyoruz -2-
07-09-2019
-
Sadece Seyrediyoruz
06-09-2019
-
Kurumsal Dedikodu
30-08-2019
-
Şaplakçılar
08-08-2019
-
YOBAZ BAYKUŞLAR
18-07-2019
-
HAYALLERİMİZ ÇÜRÜYOR
12-07-2019
-
Yetişkinler Nereye Gidiyor
04-07-2019
-
Neden Böyle Oldu Furyası
27-06-2019
-
Müslüman Saati -2-
20-06-2019
-
Müslüman Saati
19-06-2019
-
Olmayan Ülkenin Pastacıları -2-
13-06-2019
-
Olmayan Ülkenin Pastacıları
12-06-2019
-
Ömerler Hıdır Oldu
30-05-2019
-
Dünya Vatandaşlığı -2-
25-05-2019
-
Dünya Vatandaşlığı
24-05-2019
-
Estetiğin Köy Hali
17-05-2019
-
Kutuplaşacağız
10-05-2019
-
Sağım Solum
02-05-2019
-
Köhne Aydınlar
25-04-2019
-
Zaman, Mekân ve İnsan
17-04-2019
-
Safları Sık Tutalım
03-04-2019
-
Kilisenin Masum (!) Çocukları (2)
29-03-2019
-
Kilisenin Masum (!) Çocukları
28-03-2019
-
Yok Oluşun Başlangıcı
22-03-2019
-
Akıl Düzeni
15-03-2019
-
Millet Şahsiyeti
28-02-2019
-
Değerlerimiz
20-02-2019
-
Adi-L-Tablolar
15-02-2019
-
Vazife Bozgunu
07-02-2019
-
Muhalefet Ahlakı
30-01-2019
-
Şiir ve Zaman
23-01-2019
-
Milli Beka: Suriyeli Göçmenler -2-
18-01-2019
-
Milli Beka: Suriyeli Göçmenler -1-
17-01-2019
-
Milli Beka: Suriye´de ABD, PKK ve İsrail Üçgeni
09-01-2019
-
Huzursuz Beyinler
03-01-2019
-
Kitapsız Okurlar
26-12-2018
-
Sanat
19-12-2018
-
Kucağa Oturup Sakal Yolanlar
12-12-2018
-
Sükût ve Esrarı Tüm Devirler?
05-12-2018
-
Dostluk Üzerine
28-11-2018
-
Şucular ve Bucular
21-11-2018
-
Varlığın Yok Hali
14-11-2018
-
Kadın Mühim, Aile Ehemdir
07-11-2018
-
İctimai Sulhun Ehemmiyeti
31-10-2018
-
Türklük, Irk Mı Millet Mi?
24-10-2018
-
Taner Abi Yazdıkların Doğrudur
17-10-2018
-
Işıldayan Dönekler
10-10-2018
-
Tıyniyet ve Mücadele
03-10-2018
-
Gençler Biraz Daha Gayret
26-09-2018
-
Menfaatin Yolu Düzdür
19-09-2018
-
Yönetemeyenler
12-09-2018
-
Moda: Teşhircilik ve Yokoluş
05-09-2018
-
Kendinden Büyük Tek Ülke: Türkiye
25-08-2018
-
Sadakat Mi Sefil Kölelik Mi?
15-08-2018
-
Acillerin Dünyası
01-08-2018
-
Haritanın Ufku
25-07-2018
-
Çirkinler ve Artistler
18-07-2018
-
SES GETİREN ÖLÜMLER 1
11-07-2018
-
ZAMANA KARŞI 1
04-07-2018
-
TEK İNANIŞ
27-06-2018
-
KİFAYETSİZLER VE MUSALLA
20-06-2018
-
DAVA ERLERİ
13-06-2018
-
MAHSUN VATAN DOĞU TÜRKİSTAN
06-06-2018
-
ENDÜLÜS
30-05-2018
-
ZÜBÜK KARDEŞLİĞİ
23-05-2018
-
YEDİ NEFES, BİR AYASOFYA
16-05-2018
-
DANSÖZLER VE OYNAŞLARI
09-05-2018
-
VARSAYIM KÖLELERİ
02-05-2018
-
KİTAPLAR VE MABEDLERİ
25-04-2018
-
HATT-I MÜDAFAA YOKTUR, SATH-I KARDEŞLİK VARDIR?
17-04-2018
-
EMEKSİZLERİN GENÇLİĞİ
11-04-2018
-
EĞRİLER ÜLKESİNİN MÜTEŞABİH DOĞRULARI
04-04-2018
-
NAZARLAR VE KURUMLAR (ÜNİVERSİTE)
28-03-2018
-
BEDELSİZ HASLET EDEB
27-03-2018