Türkiye, stresli ve gergin ortamı bir kez daha yenmeyi bildi. Seçmen iradesine sahip çıkarak tüm dünyaya ve içerideki işbirlikçi terör sevicilere ?ben ülkeme sahip çıkıyorum. Ülkem üzerinde oynanmak istenen oyunlara müsaade etmiyorum.? Dedi. Türkiye 24 Haziran seçimlerine giderken, son 17 yılın yorgun ve bıkkınlığıyla girdi bu seçime. Öyle ki,  yapılan her seçim stresli, gergin ve kutuplaştırıcı geçti. Dolayısıyla insanlarımız çok yoruldu. Bu seçim de beklendiği gibi aşırı stresli geçti. Ama neyse ki sokaktaki insanımız ferasetiyle doğudan-batıya, kuzeyden-güneye herhangi bir olumsuzluğa meydan vermeyerek bir kez daha dünyaya demokrasi dersi verdi. Katılımın  %88 olduğu bir seçimde her hangi  bir olumsuzluktan bahsetmek hele hele diktatörlükten bahsetmek çok komik kaçar. O yüzden kim ne derse desin bir oldubittiler ülkesi olmadığımızı, insanlarımız ülkesine ve demokrasisine sahip çıkarak göstermişlerdir. Sandıktan çıkan sonuca ise herkesin saygı duyması ve kabullenmesi gerekir. İletişim araçlarının ve her partinin her sandıkta en az bir gözlemcisi olduğunu düşünürsek,  öyle bazılarının cılız sesle de olsa ifade ettikleri bazı söylemlerin komik ve gerçek dışı olduğunu biz biliyoruz. Dolayısıyla kimse hazımsızlık yapmasın. Aksine milleti anlamaya ve empati yapmaya çalışsın?                 Gelelim seçimin Sivas yansımalarına. Önce şunu ifade edeyim; seçim sürecinde tahminlerimi soran gerek meslektaşlarıma ve gerekse dostlarıma Nisanın son haftasından itibaren 3-1-1 ihtimalinin çok kuvvetli bir ihtimal olduğunu ve MHP´nin bir vekil çıkaracağını söyledim. Bu iddiamı seçim günü de tekrarladım. Geldiğimiz noktada AK Parti, kabul edelim hatırı sayılır bir oy kaybı yaşadı. Mesela Ak Partinin merkezdeki oy kabı %20 civarı. Bu ciddi bir rakam ve es geçilecek bir şey değil. AK Parti oy kaybının nedenlerini ciddi şekilde ele almalı ve Sivas´ta yeni bir yapılanmaya girmeli. İşin doğrusu bu seçimin faturası kime ya da kimlere kesilecek, merak ediyorum! Zaman gösterecek. Bekleyip göreceğiz.                 İnsanların oyunun garanti olmadığını sanırım bazıları anlamıştır. Hele hele kime verecek, kim var ki, alternatif yok gibi saçma ve absürtçe şeylerin geçerli olmadığını yetkili zevat anlamıştır. Eğer, Ak Parti önümüzdeki yerel seçimlerde sıkıntı yaşamak istemiyorsa, şimdiden ciddi bir çalışmanın içerisine girmeli ve teşkilat yapılarına bir çeki düzen vermeli. Merkezdeki oy kaybı ciddi şekilde sorgulanmalı. Sorgulanmazsa bir o kadar daha kayıp olur. Benden söylemesi. Önemli gördüğüm ayrıntılardan bir tanesi de Ak Partili milletvekilleri Sivas´ı birkaç bürokrata teslim etmemeliler. Bürokratların önde siyasilerin arkada olduğu bir yapıda siz kendi kendinizi pasifize etmiş oluyorsunuz.  Sorunların çözümünde ve yapılan icraatlarda milletvekilleri ön almalılarki,ve şehirle ilgileniyoruz mesajını toplumun her katmanına verebilsinler. Sivas seçimlerinin en şaşırtıcı sorunu tüm Türkiye´de olduğu gibi MHP oldu. %20´ye yakın oy aldı MHP. Aslında biraz daha inansalar ve bence medya iletişim araçlarını daha doğru kullanıp, doğru insanlarla çalışsalardı çıkardıkları vekil sayısı büyük ihtimal 2 olacaktı. Çünkü konjektör ve toplumun sempatisi o kadar üst düzeydeydi ki, bunu başarabilirlerdi. Ama onlar da sanırım bazı şeyleri öngöremediler ya da inanmadılar. Yine de  MHP bu seçimin Sivas´ta tartışmasız yıldızıdır. CHP ise her seçimde aldığı oyu alarak Sivas´ta istikrarını sürdürdü. Ulaş Beyden ötürü bazı oyların HDP´ye kaçma olasılığını konuşuyorduk ama kaçmamış. Demek ki, Ulaş Bey mesaisinin büyük bir bölümünü ilçelere vererek doğrusunu yapmış. İyİ Parti´ye gelince Sivas´ta  öyle iddia ettikleri gibi bir başarı yakalayamadılar. Yani başarısız oldular. Ülkenin batısında yakaladıkları sinerjiyi Sivas´ta gösteremediler. Daha seçim başında yaşadıkları bir takım iç sorunlar ve sanırım aday listesi Sivas´ı tatmin etmedi. MHP´ye bir alternatif olamadılar. Saadet Partisine gelince Temel Bey seçim döneminde ekranların yıldızıydı. Laiklerin ise gözdesiydi. Ama demek ki, bütün bunlar sandık için yeterli olmadı. Belki bir dönem daha partiyi nadasa çekip milletin diliyle  politika yapsalardı gelecek adına kendileri için daha verimli olurdu?