?>

TARİH VE KÜLTÜR KENTİ SİVAS!

8 yıl önce

Sivas? Bu ismi duyunca aklımıza bir dolu şey gelme ihtimali bir hayli yüksek. Tarihi ve kültürel değerlerinden tutunda örf, adet, gelenek, görenek, yemek, kaplıca, turizm, giyim, tarım, hayvancılık gibi sayılabilecek o kadar çok değer var ki. Peki, bunca değere sahip bir kentin gelişmesi niye bu kadar yavaş? Bir kent kendi değerlerine neden sahip çıkmaz? Daha da kötüsü bir kent neden var olan değerlerine sahip çıkamadığı gibi onları harap etmek için elinden gelen gayreti gösterir?Bu konuda sorulacak o kadar çok soru var ki? Bugün ki yazımızda Sivas´ın kültürel değerleri içerisinde yer alan eski eserlere yönelik sorulması gerekenler üzerine konuşma arzusundayım. Hemen her platformda kültür ve tarih kenti etiketi vurulan Sivas´ta bahsedilen bu tarih ve kültür etiketine neden olan değerlerin durumları hakkında hiç oturup etraflıca düşünebildik mi acaba. Evet, tarih ve kültür kenti Sivas diyoruz da kent olarak kentliler olarak bu tarih ve kültürün neresindeyiz? Hepimiz güya tarihimize müthiş derecede saygı duyuyoruz. Tarihe duyduğumuz saygıyı, tarihi sürecin içerisinde önemli bir yeri olan, toplumların kimliklerini, inançlarını yansıtan eserlere niye duymayız? Kentliler olarak bizim saygı duymadığımız gibi bu işle ilgili olan, bu eserlerin korunarak gelecek kuşaklara aktarılmasıyla sorumlu olanlar niye bu görevlerini yerine getirmezler? Acaba yükümlü oldukları ve icra ettikleri görevlerin bilincinde mi değiller yoksa onlarda mı bu kültürel ve tarihi unsurlara önem göstermiyor? Sivas mı kültüre uzak yahut kültür mü Sivas´a uzak? Aslında kültüre de Sivas´a da uzak olan biz kentlileriz.Tarihi eserler anlamında zengin bir kataloğa sahip olan Sivas´ta bu eserlerin korunmasıyla ilgili ciddi problemler yaşandığı aşikâr. Kentin en önemli tarihi yapıları arasından yer alan Çifte Minareli Medrese, Şifaiye Medresesi, Gök Medrese, Buruciye Medresesi gibi yapılarda yaşanan restorasyon ve onarım çalışmalarını facia olarak yorumlasak herhalde abartmış olmayız. Uzun yıllara yayılan restorasyon süreçleri, yapılan hatalı onarımlar yapıların kimliklerinin kaybolmasına neden oldu. Bu zincirin son halkası da Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası. Geçtiğimiz yıl içerisinde başlayan restorasyon çalışmaları her ne kadar Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğünün titiz çalışmalarıyla yürütülse de akıllarda hala soru işaretleri var. Sivas Vakıflar Bölge Müdürü, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası restorasyon çalışmalarının İtalyanlarca yapılacağını söylemesi kamuoyunda bir memnuniyete neden olmuştu. Ancak onarım çalışmalarının başlamasıyla gerçeklerde gün yüzüne çıktı. Tabi burada yaptığımız eleştirinin yapıcı olduğunu hatırlatmakta da fayda var. İnsanların bazı şeyleri oldu bittiye getirmesi, ben yaptım oldu demesi, durumları içinden çıkılmaz bir hale sokar. Türkiye´de yaşanan restorasyon skandalları hala gündemdeyken Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası için de aynı sonun yaşanmamasını beklemek için dua etmekten başka çare yok galiba. Yapılan restorasyon çalışmalarıyla Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası ziyaretçilere kapatılması, zaten turizm anlamında başarısız olan ve potansiyeline rağmen turist çekemeyen Sivas´ta turist sayısını da giderek düşürdüğü gözlemleniyor. Bu yapılara sahip çıkarken, isteğimiz ve yaklaşımımız iyi niyetli olsa dahi yapılacak olan en ufak bir yanlışın geri dönüşü olmayan büyük hasarlara sebebiyet vereceğini unutmamak lazım. Dileriz ki herkes yaptığı işin bilincinde, sorumluluklarının farkında olur. Çünkü vatanını en çok seven işini en iyi yapandır?
YAZARIN DİĞER YAZILARI