?>

Timsalin Tılsımı

Timsalin Tılsımı

Alper Duran

4 yıl önce

<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">Sağlam toplumların en &ouml;nemli dayanaklarından biri, karakterli liderleridir. Tarih bize g&ouml;stermiştir ki, milletin ahlakını ve ahk&acirc;mını &ouml;z&uuml;msemiş &ouml;nderler, b&uuml;y&uuml;k bir intibah ve kuvvete vesile olmuştur.&nbsp; Bu sebeple, toplumun kendi i&ccedil;indeki dinamiklerinin ortaya &ccedil;ıkabilmesi i&ccedil;in, o dinamikleri idare edecek &uuml;st kadronun cesaretli, nitelikli ve basiretli olması gerekir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; birbirlerini ziyadesiyle etkileyen ve birbirlerinden fevkal&acirc;de etkilenen ictim&acirc;&icirc; yapıların katmanları, sadece istidatlı liderlerin maharetiyle b&uuml;t&uuml;nleşir.&nbsp; </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">İslam toplumunda herhangi bir mevkide yer alıp, bir kuruma veya kuruluşa liderlik yapanların, timsal olarak alacakları yeg&acirc;ne kişi/ler, Şanlı Peygamberimiz (sav) ve Kel&acirc;m-ı Kadim&rsquo;de adı ge&ccedil;en diğer neb&icirc;lerdir. Bu anlayış, aynı zamanda imanımızın &icirc;c&acirc;bıdır. Peygamber/ler dışında milletlerin kendi mazilerine damga vurmuş şahsiyetler de, &ouml;rnek alınabilir. Fakat bu kişilerinde hayatları tafsilatlı bir surette incelendiğinde g&ouml;r&uuml;lecektir ki, onları da unutulmaz ve g&ouml;n&uuml;llerde yaşanır kılan hususların c&uuml;mlesi, peygamber&icirc; bir yaşamın m&acirc;kes bulmasıdır. </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">İslam medeniyetinin iklimi kusursuz ve muazzam olmasına rağmen, gelmiş-ge&ccedil;miş ve h&acirc;lihazırdaki idarecilere bakıldığında, bu iklimin gereği ve yeteri kadar b&uuml;y&uuml;k amirler yetişmemiştir. Bu eksiklik İslam&rsquo;ın değil, onu tatbik eden M&uuml;sl&uuml;manlarındır. Lakin bununla birlikte tarih sayfalarını ışıtan, ulu sultanlar, merhametli emirler ve yiğit paşalar da, yok değildir. İşte r&ucirc;h&icirc; ve m&acirc;nev&icirc; nitelik bakımından emsallerinden &uuml;st&uuml;n olan ve g&ouml;n&uuml;llerde yer edinen &uuml;mer&acirc;nın &uuml;zerinde hassasiyetle durduğu husus, ilahi ve irf&acirc;ni yoldur. Zaten medeniyetimizde, bu y&uuml;ce şahsiyetlerin gayretleriyle bug&uuml;ne gelmiştir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken bir husus karşımıza &ccedil;ıkmaktadır. Ne zaman ki toplum tepeden tırnağa kendini halas edecek bir hayata y&ouml;nelmişse, işte o zaman b&uuml;y&uuml;k y&ouml;neticileri i&ccedil;inden &ccedil;ıkarmıştır. Yani liderlerin toplumdan bağımsız d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lmesi m&uuml;mk&uuml;n değildir. Haliyle peygamber/ler/i bir numune g&ouml;r&uuml;p, o minvalde &ccedil;aba sarf etmek sadece idarecilerin değil, b&uuml;t&uuml;n fertlerin asli vazifesi olmalıdır. </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">B&uuml;t&uuml;n toplumlarda, y&ouml;neticiler hep iyiden ve g&uuml;zelden dem vurmaktadır. Bunları doğru bir şekilde değerlendirip desteklemek, hem insani hem de İslami bir vazifedir. Bu sebeple, bir hususun doğru tetkik edilmesinin pek &ccedil;ok hassas ayarı vardır. Bunlardan biri de, an ve zamandır. Bu iki ibare, aynı manayı ihtiva etmekle beraber, birbiriyle ilişkili farklı anlamları da, i&ccedil;ermektedir. An, daha kısa s&uuml;reyi ifade ederken, zaman ise hem bir lahzayı, hem de asırları i&ccedil;inde barındırmaktadır. Buradan m&uuml;lhem, bizim i&ccedil;in g&uuml;nl&uuml;k şartlara uyan anlık idareciler değil, zamanın adaletinde değerlendirilen, terazisinde tartılan ve bir&ccedil;ok sınavda başarılı olan y&ouml;neticiler makbuld&uuml;r. Bu dengeye riayet ettiğimiz m&uuml;ddet&ccedil;e terakkimiz devam edecektir. Ma&acirc;zallah aksi halde zikzaklar i&ccedil;inde alabora olur gideriz. </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">An ve zaman ayrımı, sadece liderler i&ccedil;in değil, bir&ccedil;ok meselede dikkat edilmesi gereken m&uuml;him bir keyfiyettir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; &acirc;n&icirc; değerlendirmeler, alkış ve d&uuml;nyalıkla i&ccedil; i&ccedil;e olduğundan dolayı,&nbsp; umumiyetle duygulu, heyecanlı ve faydacı bir nazarla yapılır. Bu durumda, kişilerin hataya saplanması ve yanlışlığa s&uuml;r&uuml;klenmesi kuvvetle muhtemeldir.&nbsp; Zaman ise, oturaklı fikirlerin sinesinden neşet eder. An bilgidir, zaman ise ilimdir. Her bilgi doğru olmadığı gibi, faydalı da olmayabilir. Lakin bir sahaya ilim payesi verilmişse, orası fıtratın yararına &ccedil;alışır. G&ouml;ze gibi saf ve temiz suların kaynağını teşkil eder. An, bazen ayakların yere basmadığı bir ahvalde tebar&uuml;z edebilir. Zaman ise, vakur ve temkin merhalesinden s&uuml;z&uuml;lerek gelir. Yine anın i&ccedil;erisinde bir takım tuzaklar, oyunlar ve tertipler muhtemelken, zamanda her şeyin ayan-beyan olduğu bir hakikat manzarası vardır. Bu sebeple, gerek idarecileri ve gerekse olayları, anlık muvaffakiyetlerin sıcaklığıyla değil, zamanın ağırbaşlılığında değerlendirmek, daha esaslı olacaktır. Zira nice doğru denilen hususlar, zamanla pişmanlıklara kapı aralamıştır. </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">Fertlerin ve toplumların, idarecileri değerlendirmesinde diğer bir nokta ise, s&ouml;z ve davranışlarının tutarlılığıdır. Kimsenin kalbini a&ccedil;amayacağımıza g&ouml;re, kişilerin kelamlarının ne denli icraatıyla intibak ettiğine bakılmalıdır. Zira s&ouml;z ve taahh&uuml;d&uuml;n, eyleme d&ouml;n&uuml;şmediği m&uuml;ddet&ccedil;e bir kıymeti yoktur. Ger&ccedil;ekleşmeyen ve ger&ccedil;ekleşmesi imk&acirc;n d&acirc;hilinde olmayan her s&ouml;z, lakırdıdan ibarettir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; Şanlı Peygamberimizin (sav) ağzından &ccedil;ıkan her ifade, bir tatbik alanı bulmuştur. U&ccedil;uk vaatlerle insanların ruhu zedelenmemiş ve umut filizleri koparılmamıştır. Haliyle bug&uuml;n bir idareciyi değerlendirirken &ouml;ncekilerle değil, başka kurum ve kuruluşların amirleriyle değil, sair &uuml;lkelerin reisleriyle değil, başka partilerin başkanlarıyla değil, şartları ve imk&acirc;nları ayrı olan bakan, başbakan ve cumhurbaşkanlarıyla değil, peygamber&icirc; adımlara ve tavırlara, ne kadar yakın ve ne kadar uzak olduğuna bakılmalıdır. </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">H&uuml;l&acirc;sa, adaletten, liyakatten ve ehliyetten b&icirc;haber olan, kolayca aldanan ve aldatabilen, s&ouml;zleriyle aslan kesilirken ahvaliyle kuzulaşan, yaptığını ve yapmadığı rız&acirc;-i ilahiden &ccedil;ok konumunu ve imk&acirc;nını muhafazaya adayanlar, kat&rsquo;iyen samimi M&uuml;sl&uuml;manların lideri olamazlar. Bug&uuml;n bize d&uuml;şen, evvela &ouml;z&uuml;m&uuml;z&uuml; y&ouml;neten kalp ve vicdanımızı değerlendirmektir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bir toplum, &ouml;ncelikle kendini muhasebe eden fertlerden oluşursa, aynı nispette b&uuml;y&uuml;k liderlere de, sahip olacaktır. </span></span></span></span></p>
YAZARIN DİĞER YAZILARI