?>
Vahşi Düzenin Kitapları
Vahşi Düzenin Kitapları
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:12pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif""><em>Kıylükal tahtının masallarında,</em></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:12pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif""><em>Tıkırtılar yaldızlı kisvelere bürünürken,</em></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:12pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif""><em>Kitaplar kapıkulu sayılıyor,</em></span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:12pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Toplumların mamur olabilmesinin genel kaideleri vardır. Bunlar, özellikle okumak, düşünmek, kaleme almak ve uygulamaktan mürekkeptir. Gerek maziyi ve gerekse günümüzü tahlil ettiğimizde, karşımıza iki farklı gelişmişlik ölçütü çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, ictimâî ilerleme, ikincisi ise teknik ilerleme ilerlemedir. Alelhusus, bu iki ilerlemenin temelinde, maarif ve kültür damlaları yer alır.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:12pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Bir iş veya oluşun kıymete haiz olabilmesi için, evvelen ve hususen vicdani temele dayanması iktiza eder. Vicdana dokunmayan maddi bir terakkinin insana huzur vermesi, kabil değildir. Mamafih, insani olmayan süreçlerin, medeniyet yönünde ilerlemesi de, muhaldir. Medeniyet dediğimiz mefhum, insan fıtratına münasip meyvelerin olgunlaşmış halidir. Bir kişinin ya da toplumun, iktisadi durumu ne denli iyi olursa olsun, kalbine dokunan esenliklere sahip değilse, o kişinin hayattan ziyadesiyle tat alması mümkün değildir. Çünkü ruhun esenlik içerisinde olabilmesi için, asgari oranda manevi terennüme ihtiyaç vardır. Bazı aileler ve toplumların maddi imkânlardan yoksun olmasına rağmen, oldukça mutlu olmaları, onların insanlık muhitinde sebat ettiklerini gösterir. Bununla birlikte, bazı varlıklı kişilerin normalden daha mutsuz olmalarının altında, ruhun değil, sürekli bir şekilde nefsin beslenmesi yatmaktadır. Haliyle insanın hilkatine dokunmayan gelişmişlik durumu, medeniyet olamaz.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:12pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">İnsanlık, batının bize yutturduğu düzene göre, her geçen gün daha kâmil bir mesabede olması gerekir. Fakat gel gör ki, vakitler geçtikçe daha azgın, daha tatminsiz ve daha saldırgan bir hal almıştır. Bunun en önemli nedeni, yukarıda belirttiğimiz okuma, tefekkür eme, yazma ve tatbik etme sıralamasından uzaklaşmasıdır. Ya da var gibi gözüken bu hususların sanat anlayışından çok, modern zamanların revaçta olan eğilimlerine kurban gitmesidir. Bu eğilimlerin yıprattığı en mühim başlıklar ise, maarif ve kültürdür. Medeniyetin en mühim yapı taşlarından biri olan maarif ve kültür, toplumun umran ve irfan yolculuğunun ab-ı hayatıdır. Çünkü medeniyetin can damarı, maarif ve kültürdür. Bu sebeple, Batı uygarlığı, barış nutukları çerçevesinde, gücünü kullanarak eski düzendeki gibi istila ve savaş anlayışını lağvetmiş, bunun yerine sömürü ve kültür emperyalizmin taktiklerini uygulamaya koymuştur. İşte bugün yaptıkları tam da, budur. Batı, gerek iktisadi, gerek ictimâî ve gerekse manevi kalkınmanın en önemli iki temel taşının eğitim ve kültür olduğunu bildiğinden dolayı, planlarının ağırlığını bunlar üzerine yüklemiştir. Tabi her şeyi batının üzerine yıkıp kenara çekilmek kolaycılık olur. Bu nedenle batının tuzaklarını dillendirirken bizim miskinliğimizi, hazırcılığımızı ve nefsi yanlarımızı da ifade etmek icap eder. </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:12pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Basın ve yayın âlemi, toplumların kalitesini yansıtan en belirgin, en bariz ve en somut örneklerdir. Kitapların ufku ve derinliği, dergilerin/mecmuaların araştırmacı yelpazesi ve gazetelerin söz ve haber seviyesine bakınca, toplum adına birçok konuda kanaate varılabilir. Gazetelerin içeriği dedikoduya dayalı, hakaretamiz ifade ve infial uyandıracak haberler ihtiva ediyor, dergiler yuvarlak cümleler ile bilinen mefhumlar etrafında dolaşıyor, farklı bakış açılarını tetikleyecek müsamahakârlık içermiyor ve araştırma heyecanını neşet ettirecek bir kardelen inkişafını ortaya koyamıyorsa, kitaplar konu edindiği mevzuyu enine-boyuna ele almıyor, keyfiyetten çok sloganik ibareler ile günün revaçta olan anlayışı çerçevesinde ilerliyor ve cancanlı bir tasarımla satış politikasını ön plana çıkarıyorsa, orada hakiki manada okuyan, düşünen, neşreden ve uygulama azmi ve cehdinde olanların işi oldukça zordur. Bu kişiler, <em>“aklı yeten, ama gücü yetmeyen”</em> zümresine dâhil olur. İşte bu kişiler, hırçınlaşmış ve aklını yitirmiş dünyanın, talihsiz yolcularıdır. <em>“Söylese kar etmeyen, sussa gönlün razı olmadığı”</em> o büyük bahtsızlık deryasının önemsiz bir katresi gibidir. </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:12pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Bir memleketteki kitap basım ve satım sayısıyla doğru bir kanaate varılamaz. Ancak bunun önemsiz olduğu da anlaşılmamalıdır. Sadece sayılar üzerinden bir encama ulaşmanın doğru olmayacağı bilinmelidir. Basım sayısından ve raflarda ne kadar tükendiğinden daha anlamlı sorular yoksa, sorunlarında anlamı kalmamış demektir. Değerli kitaplar da, peygamberler gibidir. Kavmi tarafından pek sahiplenmezler. Fakat bizim tedirginliğimiz, naşirlerin müktesebat yetersizliğidir. Asumana bakmadan yağmur yağacağının haber verilmesidir. Gökyüzünün dayanılmaz maviliğe rağmen birilerinin, hem de çokça birilerinin yağmurun yağacağına inanmasıdır. Yağmurun yağmamasına rağmen, bu gaflet uykusuna devam edilmesidir. Soytarıların hezimete uğramış nağmeleriyle, kitapların ırzının kirletilmesidir. Cemiyetin bu hazin manzarası karşısında teessür oluşumuza, birilerinin bîgâne kalması ve hatta tahfif etmesidir. Aslında haklılar, hep aptalca görülmüştür haklılığın peşinden gitmek…</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:12pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Bir meselenin kâmilen anlaşılması için, onu husule getiren mevzuların cümlesine değinmek gerekir. Bu bakımdan birde bası(m)n ve yayın kuruluşlarına göz atmak icap eder. Bu mecrada, kültür hizmetinden çok, para kazanmaya odaklanmış, muhteva yerine, Pazar yelpazesinin ön planda tutulduğu, popülaritenin gözetildiği ve moda eğilimlere göre öncelik sağlandığı bir ortam varsa, işler sarpa sarmış demektir. İşte bu durumlarda ve zamanlarda, eşekle küheylanın, çakalla aslanın ve yarasayla kartalın karıştırılma ihtimali hayli yüksektir. Bilginin kıymeti, kimliğin bilinci ve mananın cevherinin hercümerç olduğu yerde, uyduruk ifadelerle dolu kitaplar, çok satanlar listesine demirlerken, her bir cümlesi ilme kapı aralayan eserler ise, basılmaya dahi imtina edilir. Şunu da belirtelim ki, bir şeyin fazlaca ya da asgari oranda rağbet görmesi, onun değerini belirlemez. Anlatmak istediğimiz maksat, <em>“marifet iltifata tabiyse”</em> bu çarpık şerait, hangi marifetin iltifatıdır. Beni ırgalayan husus, bazı kitapların fazlaca rağbet görmesinden ziyade, insanımızın ve özellikle genç dimağların şümullü çalışmalardan mahrum kalması, hileli yöntemler marifetiyle sanal, sathi ve sığ düşüncelerden müteşekkil kitaplarla zaman harcaması ve bunun nihayetinde, kitapla ve kültürle hemhal olduğunu zannetmesidir. </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:12pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Modern zamanların pek itibarlı eylemlerinden biri olan kitap okuma görüntüsü, birilerinin ünlenme hevesine, birilerinin para kazanma hırsına ve birilerinin de saygınlık kazanma tezgâhına hizmet etmektedir. Özensizce hazırlanan ve hemen her cümlesiyle ahengin tırtıklandığı nice kitaplar, hangi altyapının, hangi mütehassıslığın, hangi dirsek çürütmenin ve hangi zamanlarda çekilen derdin meyvesidir? Yayınevlerinin çok satma yarışına heba edilen ve cicili bicili kapak ve tasarımıyla piyasaya sürülen böylesi çalışmalar, maalesef kâğıt israfından başka bir şey ifade etmiyor. Kapış kapış edilen kitap çöplüğü, sözlerin uyuştuğu bir ayrılışa sürükleniyor. Bilmem ki, bu yazarlar (!) hangi vakit okuyor, hangi vakit düşünüyor ve hangi vakit yazmanın sırrına eriyor… Yazmak kalplere iz bırakan gül bahçesidir. Güller ise, muğlak mevsimlerde açmaz… Fakat her yanımız naylon çiçeklerle kuşatılmış durumdadır.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:12pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Okumak, bir kimliğin geleneğine bakmadan, yaşamadan ve yaşamayı göze almadan icra edilecek bir evcilik oyunu değildir. Yazmak ise, her yerde aranır ve görünür olmakla ruh kazanmaz. Batakhanelerin ve soytarıların alkışlandığı yerde, fahişeleşmiş düzenin sayısal verileriyle irfan yoluna revan olunmaz. Çünkü kirli damarlar ayrılıklara teşne olunca, ahlakın gözleri çapaklaşır. Gözler, ancak ahlakın ustabaşı olduğu atölyelerde parıldar. Parlaklık ise, iffetin sadeliğinde şavkını saçar. İşte okumak ve yazmak, sakin bir iffetin hırçın köşelerde kendine sefer düzenlemesidir. Bilemez bazı nâsiyeler, bu hafif ve hoş iddiayı… Çünkü bazı nâsiyeler, secdenin sükûnetini her gün tekrarlayamaz… </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"> </p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:12pt"><span style="font-family:"Times New Roman","serif"">Vahşi düzenin kitapları satılıyorken, satılıyor kitaplar…</span></span></p>
YAZARIN DİĞER YAZILARI
-
Yüz Yıllık Sabitemiz: Metodsuzluk
07-03-2022
-
Kim Bulacak Bu Sırrı
28-02-2022
-
Kendimize Benzemeyen Kendimiz
21-02-2022
-
Yapay Doğallık
14-02-2022
-
Bizim Zamanın Yanılgıları
22-01-2022
-
Türkçenin Veçheleri 2
14-01-2022
-
Türkçenin Veçheleri 1
16-12-2021
-
Vahşi Düzenin Kitapları
09-12-2021
-
Şiir ve Zaman
02-12-2021
-
Gerçekleri Konuşmayın
12-11-2021
-
Şartlı Eğitim
04-11-2021
-
Demeyeyim Demeyeyim Diyorum Ama…
20-10-2021
-
Vazgeçilmez Kötümüz
15-10-2021
-
Çöplerin Kaptanları
08-10-2021
-
Yıkılan Şehirler (Kültür ve Medeniyet Notları)
23-09-2021
-
Bir Koltukta İki Karpuz
08-09-2021
-
Vakt-i Cesaret
25-08-2021
-
Komşuda Pişmiyor, Bize De Düşmüyor
29-07-2021
-
Enderun’dan Gaybûbete
10-07-2021
-
CAN ÇEKİŞEN MAÂRİF
03-07-2021
-
Köstebekgiller
17-06-2021
-
Ruhu Çırpılmış Şehirler
10-06-2021
-
İlmin Meydanında Yoksul Müslüman
02-06-2021
-
Aşkın Civarındayız
26-05-2021
-
Timsalin Tılsımı
19-05-2021
-
Tenâkuz Boşluğundaki Ölüm
17-05-2021
-
İçime Seyahat: Karmaşa
07-05-2021
-
Numarasız Gözlük
28-04-2021
-
Döneğe Kapılmak
21-04-2021
-
Ağustos Böceği
15-04-2021
-
Yeni Bir Gün Seçeneği
08-04-2021
-
Bu Memleketten Çok Şey Olur
31-03-2021
-
Hayatımız Mesela
24-03-2021
-
Kaosun İstikrarı
20-03-2021
-
Görünen Köy Kılavuz İster
10-03-2021
-
Demokratik Savaş Tohumları
03-03-2021
-
Fikri Cemre
25-02-2021
-
Ağlamanın Biçimi
15-02-2021
-
İçimizdekilerin Anatomisi
09-02-2021
-
Tamahın Zindanı
01-02-2021
-
Terk Eden Kurtulur Ya Da Boğulur
25-01-2021
-
Hissi Cemre
13-01-2021
-
El Ne Der
07-01-2021
-
Güçlüler ve Haklılar
31-12-2020
-
Mihenk Taşı
23-12-2020
-
Bilimsel Satılıklar
09-12-2020
-
Kalıplara İsyan
05-11-2020
-
Kavgacı Türkler
21-10-2020
-
Tezat Yumağı
15-10-2020
-
Sinemizdeki İltihap
08-10-2020
-
Misket
30-09-2020
-
Milli Muhalefet
24-08-2020
-
Fırsatçı Soytarılar
04-06-2020
-
Türkün Ruh Kökü
29-05-2020
-
Nasipsizler
15-05-2020
-
Kuşlar Yuvada, Atlar Ahırda, İnsanlık Nerde
06-05-2020
-
Üçüncü Haçlı Seferleri: Cumhuriyet Öncesi
27-04-2020
-
Gayrı Milli Muhalefet
06-04-2020
-
Delilerin İtibarı
26-03-2020
-
İslamın Müslümanları
18-03-2020
-
Tarih Dersleri
11-03-2020
-
İspatlı Yalan
28-02-2020
-
Teşekkür Borcu
19-02-2020
-
İnan Dost
13-02-2020
-
Neler Oluyor Burada
06-02-2020
-
Devlet
30-01-2020
-
Beyaz Enteller
23-01-2020
-
Sözün İstikameti
15-01-2020
-
Gafletli Şuur
01-01-2020
-
Yakın Gözlüğü
30-12-2019
-
Bir İkiden Büyüktür
14-12-2019
-
Allah, İnsan, Hata Ve Af
29-11-2019
-
Turan Ülküsünün Girizgâhı
20-11-2019
-
Tedbir ve Korkaklık
02-11-2019
-
Dikenler ve Güller
19-10-2019
-
Banane Amerikadan
11-10-2019
-
Endamsız Salgın
04-10-2019
-
Pasta Yoksa Birbirimizi Yiyelim
27-09-2019
-
Ahh Ah!..
13-09-2019
-
Sadece Seyrediyoruz -2-
07-09-2019
-
Sadece Seyrediyoruz
06-09-2019
-
Kurumsal Dedikodu
30-08-2019
-
Şaplakçılar
08-08-2019
-
YOBAZ BAYKUŞLAR
18-07-2019
-
HAYALLERİMİZ ÇÜRÜYOR
12-07-2019
-
Yetişkinler Nereye Gidiyor
04-07-2019
-
Neden Böyle Oldu Furyası
27-06-2019
-
Müslüman Saati -2-
20-06-2019
-
Müslüman Saati
19-06-2019
-
Olmayan Ülkenin Pastacıları -2-
13-06-2019
-
Olmayan Ülkenin Pastacıları
12-06-2019
-
Ömerler Hıdır Oldu
30-05-2019
-
Dünya Vatandaşlığı -2-
25-05-2019
-
Dünya Vatandaşlığı
24-05-2019
-
Estetiğin Köy Hali
17-05-2019
-
Kutuplaşacağız
10-05-2019
-
Sağım Solum
02-05-2019
-
Köhne Aydınlar
25-04-2019
-
Zaman, Mekân ve İnsan
17-04-2019
-
Safları Sık Tutalım
03-04-2019
-
Kilisenin Masum (!) Çocukları (2)
29-03-2019
-
Kilisenin Masum (!) Çocukları
28-03-2019
-
Yok Oluşun Başlangıcı
22-03-2019
-
Akıl Düzeni
15-03-2019
-
Millet Şahsiyeti
28-02-2019
-
Değerlerimiz
20-02-2019
-
Adi-L-Tablolar
15-02-2019
-
Vazife Bozgunu
07-02-2019
-
Muhalefet Ahlakı
30-01-2019
-
Şiir ve Zaman
23-01-2019
-
Milli Beka: Suriyeli Göçmenler -2-
18-01-2019
-
Milli Beka: Suriyeli Göçmenler -1-
17-01-2019
-
Milli Beka: Suriye´de ABD, PKK ve İsrail Üçgeni
09-01-2019
-
Huzursuz Beyinler
03-01-2019
-
Kitapsız Okurlar
26-12-2018
-
Sanat
19-12-2018
-
Kucağa Oturup Sakal Yolanlar
12-12-2018
-
Sükût ve Esrarı Tüm Devirler?
05-12-2018
-
Dostluk Üzerine
28-11-2018
-
Şucular ve Bucular
21-11-2018
-
Varlığın Yok Hali
14-11-2018
-
Kadın Mühim, Aile Ehemdir
07-11-2018
-
İctimai Sulhun Ehemmiyeti
31-10-2018
-
Türklük, Irk Mı Millet Mi?
24-10-2018
-
Taner Abi Yazdıkların Doğrudur
17-10-2018
-
Işıldayan Dönekler
10-10-2018
-
Tıyniyet ve Mücadele
03-10-2018
-
Gençler Biraz Daha Gayret
26-09-2018
-
Menfaatin Yolu Düzdür
19-09-2018
-
Yönetemeyenler
12-09-2018
-
Moda: Teşhircilik ve Yokoluş
05-09-2018
-
Kendinden Büyük Tek Ülke: Türkiye
25-08-2018
-
Sadakat Mi Sefil Kölelik Mi?
15-08-2018
-
Acillerin Dünyası
01-08-2018
-
Haritanın Ufku
25-07-2018
-
Çirkinler ve Artistler
18-07-2018
-
SES GETİREN ÖLÜMLER 1
11-07-2018
-
ZAMANA KARŞI 1
04-07-2018
-
TEK İNANIŞ
27-06-2018
-
KİFAYETSİZLER VE MUSALLA
20-06-2018
-
DAVA ERLERİ
13-06-2018
-
MAHSUN VATAN DOĞU TÜRKİSTAN
06-06-2018
-
ENDÜLÜS
30-05-2018
-
ZÜBÜK KARDEŞLİĞİ
23-05-2018
-
YEDİ NEFES, BİR AYASOFYA
16-05-2018
-
DANSÖZLER VE OYNAŞLARI
09-05-2018
-
VARSAYIM KÖLELERİ
02-05-2018
-
KİTAPLAR VE MABEDLERİ
25-04-2018
-
HATT-I MÜDAFAA YOKTUR, SATH-I KARDEŞLİK VARDIR?
17-04-2018
-
EMEKSİZLERİN GENÇLİĞİ
11-04-2018
-
EĞRİLER ÜLKESİNİN MÜTEŞABİH DOĞRULARI
04-04-2018
-
NAZARLAR VE KURUMLAR (ÜNİVERSİTE)
28-03-2018
-
BEDELSİZ HASLET EDEB
27-03-2018