?>
Vazife Bozgunu
Memurluk, devletimizin en kutsal vazifelerinden biridir. Ben de bunu öyle görüyor ve öyle davranıyorum. Devlet emanet olarak, işlerini memurları eliyle yürütür ve aynı zamanda kendini temsil etme görevini verir. İnsanlar hangi tavırdaki bir memurla karşılaşırsa, kafasındaki devlet algısı da o meyanda şekillenir. Onun için her kademedeki memurlar devletin bizzat temsilcisi sayılır.
Devletin memuru olmak mühimdir. Zira beytülmal ona teslim edilmiştir. Tüyü bitmemiş yetim hakkını korumak ve kollamak gibi ulvi bir vebali vardır. Aklını, vicdanını ve devletin ahkâmını kullandığı müddetçe iki cihanda aziz ve kıymetli olması kuvvetli bir hakikattir. Bizim devlet geleneğimizde de memurluğunun bir karizması, halk tarafından saygınlığı ve uzun bir süredir tercih edilen bir tarafı vardır. Vezir Nizamülmülk´ten tutunda nice Osmanlı sadrazamlarına, paşalarına ve devletimizin mümtaz görevlilerine kadar birçok şahsiyet alicenaplığı, hak ve hakikate olan sadakati ile daima bulundukları görevlerden şan ve şöhret almak bir kenara dursun, makamlarına şeref katmışlardır. Bununla birlikte görevini kötüye kullanan kişilerde var olmuş, ancak hiçbiri hayırla yâd edilmemiştir.
Süreçler devam ederken Osmanlı´nın yıkılışı ve yeni Türkiye´nin kuruluşu ile yavaş yavaş başlayan ve hızla devam eden toplumsal değişim ve dönüşümler dolayısıyla, milli ve muhafazakâr olarak kendilerini tanımlayan ve mütedeyyin bir hayat süren kişiler, bu yeni sistemde bırak görev almayı, bazen hizmet bile alamamışlardır. Yeni sistem, belli kalıpları yücelten ve yükselten bir anlayışın yanında; bazı hususları da tarihi ve kutsi tarafına ve mazisine bakmadan tenkit eden bir fikriyat içerisinde ilerlemekteydi. Buna karşı çıkmak yahut farklı fikir zikretmek ise tehlikeli sayılmakta, belki de zindanlarda sonuçlanmaktaydı. Ara ara nefes alınan vakitler olsa da umumi manzara hep aynıydı. Tek parti rejiminden sonra darbelerin arasında zaman zaman muhafazakâr zihniyet siyaset yapmaya çalışsa da, rejim zihniyetinin değirmeninde un ufak olmaktan kurtulamadı. Özellikle yetmişli ve seksenli yıllarda muhafazakâr insanların siyasetle birlikte dernek ve vakıflar marifetiyle milliyetçi ve muhafazakâr bir gençlik yetişmesiyle, ibre de hareketlenmeler başlanmış ve doksanlı yıllarda bu nesil birçok engelleme ve ötekileştirmeye rağmen devletin bazı konumlarında kendilerinde yer bulmayı başarmışlardır.
Özellikle doksanlı yılların sonlarına doğru bu nesil ayakları yere basan fikir ve projeleri konuşmaya başlayınca, irtica safsatası ile hem birçok memur görevinden alındı, hem birçoğunun geleceğinin önündeki set çekildi, hem de yeni gençliğin üniversite hayallerinin kolu ve kanadı kesildi. Üniversitede okuyanları da istibdat ve zorlama ile tıpkı tek parti rejimi zamanında olduğu gibi ya şu şekilde yaşayacaksın, ya da kamu alanının dışına çıkacaksın denilmeye başlandı. Seksenli ve doksanlı yılların yetişmiş nesli iki binli yıllarda iktidara gelince, onlarca yıllık hasret, engelleme ve adaletsizlik şükürler olsun azalmaya başladı. Bu dönem içerisinde de ehliyetsiz ve liyakatsiz birçok kişi mühim yerlerde vazife aldığı gerçeği ile birlikte yazımıza konu olan insanlar da yavaş yavaş muhtelif görevlere gelmeye başladı. On yedi yıldır iktidarda olan fikrin siyasi faaliyetler ve icraatları bizim konumuzun ve genel bakış açımızın dışındaki işlerdir. Lakin memurluk müessesesi açısından bu dönemi ayrıntılarıyla değerlendirmemiz icap eder. Çünkü kendisini hak ve adalet dairesinde iyi yetiştirmiş birçok insan, bu dönemde almış olduğu vazifeleri kat be kat üstüne koymak yerine bozulmaya, değişmeye ve dönüşmeye başladı. Birçok kişi, devlet dairesinde meramını anlatamazken bugün yüksek mevkilerde devleti temsil eder hale geldiler. Giydiği elbiseleri, oturduğu evleri, bindiği arabaları ve takındıkları tavırları birçoğunun normalin üzerinde değişmeye başladı. Elbette ki insanlar kazandıkları paralarına göre ve bulundukları ortam ve konumlarına göre meşru dairede değişimlerim içerisinde olmaları doğaldır. Ancak dün babasının ayağı çarıklı diye hırpalanırken bugün maalesef kendisi bir üst çarkıfelekte dönmek için karakterini hırpalamaya başladı. Dün meydanlarda hakkı haykıran gençlikten bugün konumunu muhafaza etmek için yalakalık yarışına giren yetişkinler türedi. Dün davası için malını ve canını feda etmekten çekinmeyenler, bugün dava adı altında malına mal katar bir düzen kurma telaşına girdiler. Dün görev istenmez verilir diyenler, bugün yeni bir vazife için onlarca kişiye dil dökmekten, kuyruk sallamaktan ve kapı kapı gezmekten geri durmaz hale geldiler.
Peki, bu insanları bu denli değiştiren neydi. Aynı kişiler dün bahadır tavırlarla ulvi hedefler için mücadele ederken, bugün düştükleri bu durumun izahı nasıl açıklanabilir. Şu an inanın özellikle orta ve yüksek mevkilerde bulunan bürokratların birçoğu, kendilerine verilen nimete şükretmek yerine daha iyisi neden olmadı diye devlete karşı homurdanmaktadır. İşin daha vahim tarafı, onlarca maskeyi de yüzlerinde aynı anda taşıyabilmektedirler. Bu durum sadece insanların değişimi ile izah edilemez. Çünkü toplum ve yönetim anlayışı ile de doğrudan alakalıdır diye düşünüyorum. Yoksa yürüyen bir evliyadan rüşvet pazarlığı yaptıktan sonra kahvesini besmele ile içen bir bürokrat tiplemesi hangi değişimin ve tekâmülün izahı olabilir. Bu gidişatı iyi analiz edip sebepleri acilen kurutulmalıdır. İnsanların bu nedenlerden dolayı sözleri ve söylemleri artık güveni oldukça azalmaya başladı. Yoksa imkânsızlık içindeki samimiyet, yokluğun çaresizliği miydi diye inanın insanın aklına sorular gelmiyor değil. Bunun böyle olduğunu düşünmek ve hakikat ise bu hakikati kabullenmek oldukça acımasız olsa gerek. Onca zorluk, sıkıntı ve zulümden sonra bu nimetleri hakkıyla yerine getirmek boynumuzun borcudur diye düşünüp hareket edilmesi gerekirken farklı mecralara kaymak, bunun çilesini çekenlere büyük bir ihanettir. Devletin vazifelisi olmak avanta kapmak değil hizmet üretmek ve insanımıza faydalı işler yapmak için kutsaldır.
Son on altı, on yedi yıl içerisinde göreve gelen yöneticiler içerisinde hakkıyla çalışan gayret eden büyüklerimiz olsa da, genelin içerisinde sayıca az olmaları dolayısıyla maalesef mevcut düzenle baş edemez hale gelmişlerdir. Hatta mevcut düzen bu kişileri silik ve heyecansız göstermek suretiyle çarkın dışına itmiştir. Devleti idare edenler bunu acilen görmeli ve sürekli herkesin dilinde olan liyakat ve ehliyet sahibi kişilere vazife tevdi edilmelidir. Devletimizin de milletimizin de istikbali ancak bu mühim adımla mümkündür.
İkbal kaygısına kapılmadan hakkıyla vazifesini ifa edenlere selam olsun?
YAZARIN DİĞER YAZILARI
-
Yüz Yıllık Sabitemiz: Metodsuzluk
07-03-2022
-
Kim Bulacak Bu Sırrı
28-02-2022
-
Kendimize Benzemeyen Kendimiz
21-02-2022
-
Yapay Doğallık
14-02-2022
-
Bizim Zamanın Yanılgıları
22-01-2022
-
Türkçenin Veçheleri 2
14-01-2022
-
Türkçenin Veçheleri 1
16-12-2021
-
Vahşi Düzenin Kitapları
09-12-2021
-
Şiir ve Zaman
02-12-2021
-
Gerçekleri Konuşmayın
12-11-2021
-
Şartlı Eğitim
04-11-2021
-
Demeyeyim Demeyeyim Diyorum Ama…
20-10-2021
-
Vazgeçilmez Kötümüz
15-10-2021
-
Çöplerin Kaptanları
08-10-2021
-
Yıkılan Şehirler (Kültür ve Medeniyet Notları)
23-09-2021
-
Bir Koltukta İki Karpuz
08-09-2021
-
Vakt-i Cesaret
25-08-2021
-
Komşuda Pişmiyor, Bize De Düşmüyor
29-07-2021
-
Enderun’dan Gaybûbete
10-07-2021
-
CAN ÇEKİŞEN MAÂRİF
03-07-2021
-
Köstebekgiller
17-06-2021
-
Ruhu Çırpılmış Şehirler
10-06-2021
-
İlmin Meydanında Yoksul Müslüman
02-06-2021
-
Aşkın Civarındayız
26-05-2021
-
Timsalin Tılsımı
19-05-2021
-
Tenâkuz Boşluğundaki Ölüm
17-05-2021
-
İçime Seyahat: Karmaşa
07-05-2021
-
Numarasız Gözlük
28-04-2021
-
Döneğe Kapılmak
21-04-2021
-
Ağustos Böceği
15-04-2021
-
Yeni Bir Gün Seçeneği
08-04-2021
-
Bu Memleketten Çok Şey Olur
31-03-2021
-
Hayatımız Mesela
24-03-2021
-
Kaosun İstikrarı
20-03-2021
-
Görünen Köy Kılavuz İster
10-03-2021
-
Demokratik Savaş Tohumları
03-03-2021
-
Fikri Cemre
25-02-2021
-
Ağlamanın Biçimi
15-02-2021
-
İçimizdekilerin Anatomisi
09-02-2021
-
Tamahın Zindanı
01-02-2021
-
Terk Eden Kurtulur Ya Da Boğulur
25-01-2021
-
Hissi Cemre
13-01-2021
-
El Ne Der
07-01-2021
-
Güçlüler ve Haklılar
31-12-2020
-
Mihenk Taşı
23-12-2020
-
Bilimsel Satılıklar
09-12-2020
-
Kalıplara İsyan
05-11-2020
-
Kavgacı Türkler
21-10-2020
-
Tezat Yumağı
15-10-2020
-
Sinemizdeki İltihap
08-10-2020
-
Misket
30-09-2020
-
Milli Muhalefet
24-08-2020
-
Fırsatçı Soytarılar
04-06-2020
-
Türkün Ruh Kökü
29-05-2020
-
Nasipsizler
15-05-2020
-
Kuşlar Yuvada, Atlar Ahırda, İnsanlık Nerde
06-05-2020
-
Üçüncü Haçlı Seferleri: Cumhuriyet Öncesi
27-04-2020
-
Gayrı Milli Muhalefet
06-04-2020
-
Delilerin İtibarı
26-03-2020
-
İslamın Müslümanları
18-03-2020
-
Tarih Dersleri
11-03-2020
-
İspatlı Yalan
28-02-2020
-
Teşekkür Borcu
19-02-2020
-
İnan Dost
13-02-2020
-
Neler Oluyor Burada
06-02-2020
-
Devlet
30-01-2020
-
Beyaz Enteller
23-01-2020
-
Sözün İstikameti
15-01-2020
-
Gafletli Şuur
01-01-2020
-
Yakın Gözlüğü
30-12-2019
-
Bir İkiden Büyüktür
14-12-2019
-
Allah, İnsan, Hata Ve Af
29-11-2019
-
Turan Ülküsünün Girizgâhı
20-11-2019
-
Tedbir ve Korkaklık
02-11-2019
-
Dikenler ve Güller
19-10-2019
-
Banane Amerikadan
11-10-2019
-
Endamsız Salgın
04-10-2019
-
Pasta Yoksa Birbirimizi Yiyelim
27-09-2019
-
Ahh Ah!..
13-09-2019
-
Sadece Seyrediyoruz -2-
07-09-2019
-
Sadece Seyrediyoruz
06-09-2019
-
Kurumsal Dedikodu
30-08-2019
-
Şaplakçılar
08-08-2019
-
YOBAZ BAYKUŞLAR
18-07-2019
-
HAYALLERİMİZ ÇÜRÜYOR
12-07-2019
-
Yetişkinler Nereye Gidiyor
04-07-2019
-
Neden Böyle Oldu Furyası
27-06-2019
-
Müslüman Saati -2-
20-06-2019
-
Müslüman Saati
19-06-2019
-
Olmayan Ülkenin Pastacıları -2-
13-06-2019
-
Olmayan Ülkenin Pastacıları
12-06-2019
-
Ömerler Hıdır Oldu
30-05-2019
-
Dünya Vatandaşlığı -2-
25-05-2019
-
Dünya Vatandaşlığı
24-05-2019
-
Estetiğin Köy Hali
17-05-2019
-
Kutuplaşacağız
10-05-2019
-
Sağım Solum
02-05-2019
-
Köhne Aydınlar
25-04-2019
-
Zaman, Mekân ve İnsan
17-04-2019
-
Safları Sık Tutalım
03-04-2019
-
Kilisenin Masum (!) Çocukları (2)
29-03-2019
-
Kilisenin Masum (!) Çocukları
28-03-2019
-
Yok Oluşun Başlangıcı
22-03-2019
-
Akıl Düzeni
15-03-2019
-
Millet Şahsiyeti
28-02-2019
-
Değerlerimiz
20-02-2019
-
Adi-L-Tablolar
15-02-2019
-
Vazife Bozgunu
07-02-2019
-
Muhalefet Ahlakı
30-01-2019
-
Şiir ve Zaman
23-01-2019
-
Milli Beka: Suriyeli Göçmenler -2-
18-01-2019
-
Milli Beka: Suriyeli Göçmenler -1-
17-01-2019
-
Milli Beka: Suriye´de ABD, PKK ve İsrail Üçgeni
09-01-2019
-
Huzursuz Beyinler
03-01-2019
-
Kitapsız Okurlar
26-12-2018
-
Sanat
19-12-2018
-
Kucağa Oturup Sakal Yolanlar
12-12-2018
-
Sükût ve Esrarı Tüm Devirler?
05-12-2018
-
Dostluk Üzerine
28-11-2018
-
Şucular ve Bucular
21-11-2018
-
Varlığın Yok Hali
14-11-2018
-
Kadın Mühim, Aile Ehemdir
07-11-2018
-
İctimai Sulhun Ehemmiyeti
31-10-2018
-
Türklük, Irk Mı Millet Mi?
24-10-2018
-
Taner Abi Yazdıkların Doğrudur
17-10-2018
-
Işıldayan Dönekler
10-10-2018
-
Tıyniyet ve Mücadele
03-10-2018
-
Gençler Biraz Daha Gayret
26-09-2018
-
Menfaatin Yolu Düzdür
19-09-2018
-
Yönetemeyenler
12-09-2018
-
Moda: Teşhircilik ve Yokoluş
05-09-2018
-
Kendinden Büyük Tek Ülke: Türkiye
25-08-2018
-
Sadakat Mi Sefil Kölelik Mi?
15-08-2018
-
Acillerin Dünyası
01-08-2018
-
Haritanın Ufku
25-07-2018
-
Çirkinler ve Artistler
18-07-2018
-
SES GETİREN ÖLÜMLER 1
11-07-2018
-
ZAMANA KARŞI 1
04-07-2018
-
TEK İNANIŞ
27-06-2018
-
KİFAYETSİZLER VE MUSALLA
20-06-2018
-
DAVA ERLERİ
13-06-2018
-
MAHSUN VATAN DOĞU TÜRKİSTAN
06-06-2018
-
ENDÜLÜS
30-05-2018
-
ZÜBÜK KARDEŞLİĞİ
23-05-2018
-
YEDİ NEFES, BİR AYASOFYA
16-05-2018
-
DANSÖZLER VE OYNAŞLARI
09-05-2018
-
VARSAYIM KÖLELERİ
02-05-2018
-
KİTAPLAR VE MABEDLERİ
25-04-2018
-
HATT-I MÜDAFAA YOKTUR, SATH-I KARDEŞLİK VARDIR?
17-04-2018
-
EMEKSİZLERİN GENÇLİĞİ
11-04-2018
-
EĞRİLER ÜLKESİNİN MÜTEŞABİH DOĞRULARI
04-04-2018
-
NAZARLAR VE KURUMLAR (ÜNİVERSİTE)
28-03-2018
-
BEDELSİZ HASLET EDEB
27-03-2018