?>

YEDİ NEFES, BİR AYASOFYA

Alper Duran

7 yıl önce

Gün gelir göklerden bir ses yükselir, Özgürleşen o yol yüreklenir, Bilinen sözlere mana yüklenir, İnan dost Alemi kurtaracak gücüne inan, Galip gelecek kavgana inan, Kardelen çiçekleri her yanda açmış, Özgürlük zülümleri yenecek inan...   Ayasofyayı taştan yapılmış bir inşaat olarak görenler, kalbinin katılaşmış balçığı içinde tutkusuz ve duygusuz olarak bu dünyadan buharlaşıp gidecek olanlardır. ... Hz. Bila?l, bir gece ru?yasında Hz. Peygamber (s.a.s.)´i go?rdu?. Resulullah ona, s?o?yle demis?ti: "Beni ziyaret etmeyecek misin? " Hz. Bila?l, uyanır uyanmaz, hazırlıg?ını tamamlayıp Medine yolunu tuttu. Medine´ye gece ulas?tı. Oraya varınca Ravza-ı Mutahhara´ya yüzünü? sürerek, burada Resul-u Ekrem´le birlikte gec?irdiği gu?nlerin hatırasını du?s?u?nerek ag?ladı. Bu sırada Hz. Hasan ile Hz. Hu?seyin Bila?l´i go?rmu?s?, fecir vaktinde ondan ezan okumasını rica etmis?lerdi. Bila?l (r.a.) onların arzusunu yerine getirerek, Peygamber Mescid´inde ezan okumus?tu. Bila?l´in sesini duyan Medineliler, İsrafil suruyla uyandırılmış? gibi yerlerinden fırlamıs? ve ezanı dinlemeye bas?lamıs?lardı. Birinci şehadetten sonra Resulullah´ın risa?letini ikrar eden şehadet tekrar okunurken, Hz. Peygamber´in kabrinden kalktıg?ını tasavvur ederek evlerinden dıs?arı fırlamıs?lardı. O sabah, bütün Medine´ye, risalet devrini bu?tu?n canlılıg?ı ile yas?atan, herkesin hislerini cos?turan, bu?tu?n mu?slu?manların Resul-u Ekrem´e kars?ı duydukları sevgiyi canlandıran Bila?l´in sesi idi.   Ayasofya´nın minarelerinden ezan sesi susturuldug?u gu?n, bizim Bilal´imiz de beldelerimizden gitti. Su?leymaniye´den gelen, Ulu camilerden yu?kselen, Selimiye´den yankılanan ezan-ı muhammediyeler, ne bizim go?nlu?mu?zu?n buruklug?una, ne de Sultanahmet´in kardes?inin suskunlug?una merhem oldu.   Ayasofya suskun kaldıkça çocuklar yetim, n kadınlar dul ve tüm yig?itler cesaretsizdir. Allah´ın aslanını kendine şiar edinenler, Ayasofya´da gök kubbeyi titreten sadayı duymadıkc?a; bilsinler ki s?anları lekelidir. Zira orası du?nyanın yedi nefesinden biri olan İstanbul´un can damarıdır...  Nitekim bu?yu?klerimiz derler ki ?dik durus? du?s?manı yıpratır, su?nepelik ise du?s?mana cesaret katar?. Ayasofya´nın suskunlug?u batıl du?nyasının zalimce, sinsice, alc?akc?a emellerinin gerc?ekles?mesinde onlara cesaret vermektedir. Dâhilimizde de bilerek veya bilmeden bu kahpelere us?aklık eden dalkavuklar ise kalemizin ve hanemizin tüm sırlarını ifs?a etmektedir. O?te yandan bunlara mukabeleyi istikrar safsatası u?zerinden yu?ru?tu?p, zahmeti ve mücadeleyi unutan bir nesil olus?turup, tahtlarına devam etmek isteyen biz kılıg?ına girmis? s?ahsiyetsizler de büyük bir gayret ve garabet içerisindedir.   İşte şu miskinler topluluğuna yüksek bir haykırış... Yok mudur bu koca du?nyada Ayasofya´da samimiyetle secde edecek dervis?... Yok mudur bir kanunname kaleme alacak bir devlet bu?yu?g?u?... Yok mudur mihrabını s?enlendirecek kalbi, yu?zu? ve sarıg?ı bembeyaz bir imam... Yok mudur durun, silkinin ve Ayasofya´ya yu?ru?yu?n diyecek asil bir lider... Yok mudur kimsesizlikten yıpranan minaresinde ?Allahu Ekber? diyecek uzun boylu yig?it ve bahadır bir mu?ezzin...   Ey peygamber müezzini Bilal (ra) gel artık... Do?k bizi meydanlara... Kırılsın kolu kanadı yasakların... Küffar dize gelsin... Roma´da surlar yıkılsın, Londra´da nehirler tas?sın, Amerika sallansın dursun kasırgaların kucag?ında... Yok mudur Bilal (ra) edebinde bir müezzin ki, elif gibi dimdik durarak Kabe´ye dog?ru gu?lu?mseyip gu?nes?leri getirsin u?stu?mu?ze... Allah desin ve minareler yeniden hayat bulsun sesinde... Allah desin Kudu?s ve Mescid-i Aksa ayag?a kalkıp selam go?ndersin bu masum kardes?ine... Allah desin ve I?stanbul putları yere serilsin... Allah desin, ahrazlar bu?lbu?l kesilsin... Allah desin, ag?maların go?zleri gu?nes?leri aydınlatıversin...   U?zu?lme c?og?umuz unuttu seni belki, lakin senden vazgec?meyeceklerde var. Kefenimiz yolunda, tabutumuz yolunda ve canımız yolundadır. Gelecek o gu?n mutlaka. Bir Selçuklu kartalı gibi doğunun ve batının hâkimi olan nesil gelecek. Hangi dili konus?ursa konus?sun, derisi ve rengi ne olursa olsun mazlumların hamisi ve hakkın hizmetka?rları gelecek. Bugu?n bu davada ayakta kalan bir avuc? olsa da yu?reklerinde fatihin emanetinin as?kı, Kudu?s´u?n kardes?i ve Ka?be´nin ahbabı olmaktan geri durmayan mücahitler, yarın hakkın sesini duyurmaya muvaffak olacaklardır.   Yok mudur suallerine birer birer cevaplar bulunacaktır. Dervis?ler gu?ruh gu?ruh, mu?ezzinler boy boy, nizamnameler sayfa sayfa gelecek ve o kutlu lider s?ahadet parmag?ını kaldırıp diyecek ki: Atamız fatihin emaneti Ayasofya artık hu?rdu?r. O hu?r oldukc?a I?stanbul hu?rdu?r, Semerkant hu?rdu?r, Bag?dat hu?rdu?r, Tebriz hürdür, Kahire hu?rdu?r, Tu?rkistan hu?rdu?r, Trablusgarp hu?rdu?r, Endu?lu?s hu?rdu?r, Kosova hu?rdu?r, Bosna hürdür, Kırım hu?rdu?r, Kudu?s hu?rdu?r ki; s?ayet Kudu?s hu?rriyetle bulus?mus?sa arz-ı a?leme saadet gelmiş? demektir.   Bizim Ayasofya´ya bağlılığımız ve tutkunluğumuz sadece tarihin hal diliyle anlatılabilir. Ayasofya´nın yu?zu? gu?ldu?g?u?nde kalpler ferah, c?ocuklar ebeveynli, kadınlar erli ve yig?itler s?anlıdır.   Ayasofya c?ok bekledin, artık az bekle...   Bugün olmazsa yarın... Birgün mutlaka?      
YAZARIN DİĞER YAZILARI