?>

YENİ EĞİTİM DÖNEMİ VE YENİ MÜDÜR

Ahmet Hasdemir

1 yıl önce

Geçen hafta  İl Milli Eğitim Müdürlüğü basın danışmanı Ersin kardeşim aradı, yeni müdürümüz basınla tanışma programı düzenleyecek sizi de bekleriz dedi. İşin içinde eğitim olunca mutlaka gitmeliyim dedim ve cuma günü yapılan programa katıldım. Tam zamanında herkes yerinde idi, program da zamanında başladı. Kısa bir sunumdan sonra yeni il müdürü Necati Yener  bir selamlama konuşması yaptı. Bulunduğu yere konulan logolu mikrofonlar ve kayıt yapmaya başlayan kameralar müdür beyin insicamını bozdu. Kürsüye çıkarsam mikrofon ve kameralardan kurtulurum düşüncesiyle kürsüye çıktı ama kürsüde de kayıt devam edince özel ricada bulundu.  Dost meclisi sayın burasını, basın toplantısı olarak düşünmeyin, meramını anlatacağım size, lütfen kayıt yapmazsanız çok memnun olurum diyerek bu sefer sınıf ortamında öğrencilerine anlatır gibi yaklaşık bir saat milli eğitimle ilgili düşüncelerini ve uygulama esnasında basından destek talebini dile getirdi. Ben şahsen keyifle dinledim, kayıt altına alınsa ve yayınlansa daha da iyi olacağı kanaatimi kendisine söyledim. Sivas’ın kadim bir şehir olduğunu, eğitime düşkün olduğunu, özellikle geleceğimiz olan çocuklara emek veren hocalarımıza daha da saygılı olduğunu söyleyerek, kendisine hoş geldiniz dedim. Necati hocamız gördüğüm kadarıyla eğitim dertlisi, mevki ve makamların geçici olduğunu, asıl önemlisi geleceğimiz olan çocuklarımızın iyi yetiştirilmesi olduğunu üstüne basa basa anlattı.  “Eğitim ömür boyu süren bir süreçtir” diyen Necati hoca, kendisini hala öğrenen bir birey olarak gördüğünü de söyledi. Hepimiz böyle olsak keşke, bu konuşma yapılırken bir hadis geldi aklıma “Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen, ya da ilmi seven ol. Bunların dışında kalıp helak olma”. Sanki bunu anlatıyor gibiydi. Eğitimcilerin yorgunluktan ve meşakkatten dolayı köşede bir çocuğu ihmal ederse kirli bir elin ulaşması durumunda bunun vebalinin büyük olduğunu ve üzerlerinde olduğunu söyleyen hocamız   “Geleceğimize dönük herhangi bir çalışmanın lütuf olmadığının bir mecburiyet olduğunun farkındayız. Bu bilinçle hareket ediyoruz. Bu bilinci daha da zenginleştirmek adına çaba ve gayretlerimizi ortaya koymak zorundayız” dedi.                 “Fiziki anlamda sıkıntımız yok, öğretmen eksiğimiz yok, sınıflarımız yoğun değil, donanım anlamında sıkıntımız yok” diyen Necati hoca “derdimiz ne?”  diye sorduğu soruyu yine kendisi cevapladı “Bu kadar avantaja rağmen akademik başarısızlığı kabul etmemiz mümkün değildir. Disiplinli bir şekilde çalışacağız, bunu da öğretmenlerimizle, idarecilerimizle birlikte yapacağız. Bu ülkenin geleceğinin zengin olması da fakir olması da, refah ve huzur içerisinde olması da olmaması da bizim elimizde. Bu ülkenin geleceğine yön veren, kalkınmasına ve gelişmesine katkı sağlayan insanlarda da olduğu gibi sokaktaki yankesicide de bizim emeğimiz var. Herhangi bir yoğunluk, yorgunluk ya da meşakkatten dolayı köşede kalmış, arka sırada kalmış, ötekileştirilmiş bir çocuğumuza biz dokunamaz isek, bizden önce kirli bir el, zihniyet, mühürlenmiş kalpli birisi ona dokunur, onu oradan alıp başka bir yere götürür ise hayıflanmanın hiçbir kıymeti yok. En nihayetinde ülkemizin gencecik çocuklarını böyle kandırdılar. O nedenle sorumluluğumuz çok büyük. Çocuklarımızın gönlüne dokunmalı, önce kalbine ve gönlüne girmeliyiz. Ülkemizin geleceği için çocuklarımızı en iyi şekilde yetiştirmeli, bilgili, kültürlü, milli ve manevi değerlerine bağlı bir nesil inşa etmeliyiz.".                                   Yeni bir müdürle yeni eğitim öğretim dönemimiz bugün başlıyor. Farklı bir müdür profiliyle dinlediğim Necati Yener hocamın işi kolay değil. İdeal öğretmenlerimizin sayısı oldukça az, çoğu sendikacılık (bana göre siyaset) yaparak, daha rahat ortamda yaşamak için daha çok özlük haklarıyla ilgileniyor. İlgilenmesinler diyemeyiz tabii ki, ilgilensinler ama sizin dert edindiğiniz konular onların derdi değil, idealleri yok, günübirlik yaşıyorlar. Sizlere emanet edilen çocuklarımız yozlaşma tehdidi altında, tehlikenin farkında mıyız bilmiyorum ama yolunuz bir liseye düştüyse ne demek istediğimi anlarsınız. Saçı omuzlarda, keçisakallı, düşük bel dar pantolonlu, küpeli erkek öğrencilerle, göbeği açık, tayt giyinmiş dağınık saçlı kız öğrenciler, sarmaş dolaş baygın baygın dolaşanlar, edepsizce bağıranlar, çığırından çıkmış gönül eğlendirmeler ve daha neler, neler… Kusura bakmasınlar sendikal hak diye sırf kravat takmamak için kılık kıyafet serbestliğini ısrarla bizimkiler istedi, yolu açtılar, şimdi çıplak gelene bile karışmıyor/karışamıyorlar. Buna rağmen eğitimcilik gibi kutsal bir mesleği ifsat eden onca olumsuzluklara rağmen mesleğini, dünyalık hiçbir maddi getiri, insan yetiştirmenin verdiği manevi hazzın yerini tutamaz diyerek bıkmadan usanmadan sağlığını, enerjisini ve gençliğini öğrencileri için feda ederek, seve seve yapan hocalarımızı her zaman minnetle anıyorum. Onlar başımızın tacı, sayıları artsın diye dua ediyorum.  Bir milletin milli, ahlaki ve kültürel yönden güçlü olması ve diğer kalkınmış ülkeler seviyesine ulaşması öğretmenlerin özverili çalışmaları sayesinde olacağına yürekten inanıyorum. Ham olarak ellerine teslim edildiğimiz öğretmenlerimiz, büyük bir sabırla bizleri işleyerek duygularımıza, fikirlerimize, ruhumuza ve hayata bakışımıza en güzel biçimi vererek, bizlere doğruyu, güzeli, iyiyi, mertliği ve daha birçok güzel hasletleri öğrettiler. Saydığım bu hasletleri üzerinde taşıdığına inandığım ilimizin Başöğretmeni Necati Yener hocama yeni görevinde başarılar diliyorum. Çok müdür gelip geçti denildiğinde “biz geçtiğimiz yerde iz bırakmayı severiz, bırakmadığımız yerde de varlığımızı sorgularız.” diyerek sonlandırdığınız konuşmanızda samimi temennim iz bırakanlardan olmanızdır. Yeni eğitim öğretim dönemi milletimiz için hayırlara vesile olsun.  
YAZARIN DİĞER YAZILARI