Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz özel bir kanalda yayınlanan siyaset programında FETÖ ve PKK ile bağlantısı olan öğretmenlerle ilgili yürütülen çalışmalara ilişkin yaptığı açıklamada, ‘MEB olarak 28 bin 163 kişiyi Kanun Hükmünde Kararnamenin (KHK) ekine koyarak Bakanlığımızla ilişiğini kestik. Neden dolayı? Bu terör örgütü, paralel yapıyla bağlantısı olduğu değerlendirildiği için. Şu anda ihraç edilenlerin 156´sı gözaltında, 2 bin 635´i tutuklanmış. Yani bizim dışımızda Cumhuriyet Savcısı, bu kişi hakkında terör örgütüne üyelik olduğunu, bağlantısı olduğunu, yeterli delil olduğunu değerlendirerek tutukluluk kararı vermiş. 2 bin 237 kişi de adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış. Bizim ihraç ettiklerimizden 313 kişi de aranıyor, yani firari. Bizim yaptığımız işler de kesinlikle doğru bir işlem. Yaklaşık 2 bin 300 civarında okul, yurt ve diğer kurumları kapattık’ dedi
HABER MERKEZİ
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Kanal 7´de yayınlanan 'Başkent Kulisi' programında Gazeteci-Yazar Mehmet Acet’in sorularını yanıtladı. Gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Yılmaz, hem eğitim konularında hem de FETÖ ve diğer terör örgütü bağlantılı öğretmenlerle ilgili yürütülen sürece ilişkin bilgiler paylaştı.
ÖĞRETMEN, EĞİTİMİN TEMEL UNSURUDUR
Eğitimin kalitesinin öğretmenin niteliğine bağlı olduğunu vurgulayan Bakan Yılmaz, 'Öğretmen eğitimin temel unsurudur. Bir eğitimi yapabilmek için bir altyapının olması lazım; yani derslik olacak, tahta, kitap olacak, müfredat olacak, daha sonra da öğrenci olacak. Derslikte müfredata uygun şekilde öğrenciye birinin dersi, bilgiyi aktarması lazım. Bu unsurlar içerisinde en önemlisi öğretmen, eğer öğretmeniniz nitelikliyse müfredatı en iyi şekilde öğrenciye aktarır ve o zaman da sizin geleceğinizi inşa eder. Eğitimdeki sayı diyelim ki 18 milyon, üniversite öğrencileri de 25 milyon civarında. Bu yaklaşık nüfusun yüzde 25’in üstünde, dolayısıyla bu, ülkenin geleceğini inşa eder, öğretmen eğitimin kilit taşıdır. Ne yapmak lazım o halde? Öğretmenin niteliğini artırmak lazım. Nereden başlayacak bu? Eğitim fakültelerine öğrenci alımından başlayarak, eğitim fakültelerine öğretmene verilecek eğitimin niteliğini artırmak gerekir' diye konuştu.
Öğretmen atamalarının daha önce Kamu Personeli Seçme Sınavına bağlı olarak yapıldığını anımsatan Bakan Yılmaz şunları söyledi: 'Diyelim ki kimya öğretmenine 50 tane ihtiyacınız var ise, KPSS´den en yüksek puan alanlar arasından 50 kişi otomatik olarak alınıyordu. Peki, bu doğru bir atama usulü müdür? Acaba biz de eğitimin kalitesini artırmak için 21.yüzyıla Türkiye’yi hazırlamak için, geleceğimizi teslim ettiğimiz öğretmenlerimiz için bu uygun bir atama şekli midir? Biz bunun doğru olmadığını düşünüyoruz. Milli Eğitim Temel Kanunu´nun 43. maddesi der ki, öğretmenlik mesleğine önce orada aday öğretmenleri alacaksınız, en az 1 yıl fiilen çalışacak, performans değerlendirmesine göre başarılı olacak ondan sonra direkt sınıfa atamıyorsunuz, sözlü sınava girmeye hak kazanırlar, sözlü sınava hak kazanabilmek için performansının başarılı olması lazım. Peki, sözlü sınavda neyi ölçeceksin? Diyor ki, bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade kabiliyeti ve muhakeme gücü var mı? Dolayısıyla eğer muhakeme gücü varsa anlayabilirsiniz. Anladığınız test de önünüze geldi A-B-C-D var pekâlâ işaretleyebilirsiniz bu mümkündür, fakat anladığını çocuğuna anlatabiliyor mu bu farklı beceri getirir. Yine kanunu okuyorum, iletişim becerileri, özgüveni ve ikna kabiliyeti var mı? Derse girecek öğretmen konusuna hakim mi diye... Milli Eğitim Temel Kanunu başka ne ister? Sözlü sınavda aday öğretmenlere ne soracaksın diyor, bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı var mı diyor. Bunu nasıl öğreneceksin? İşte gelen öğretmene soracaksın FATİH Projesi nedir, yani biliyor mu bilmiyor mu? Veya bir öğretmen olduğunda bu çağdaş eğitim imkânlardan hangisini eğitime ne oranda kullanabilirsin diye.'
28 BİN 163 KİŞİNİN İLİŞİĞİ KESİLDİ
Bakan Yılmaz, 'FETÖ ve PKK ile iltisaklı öğretmenlerden uzaklaştırma, ihraç etme açığa alma işlemleri kapsamında kaç öğretmen atıldı?' sorusuna, 'MEB olarak 28 bin 163 kişiyi Kanun Hükmünde Kararnamenin (KHK) ekine koyarak Bakanlığımızla ilişiğini kestik. Neden dolayı? Bu terör örgütü, paralel yapıyla bağlantısı olduğu değerlendirildiği için' diye konuştu.
Bakan Yılmaz, ihraç edilen personele ilişkin şu bilgileri verdi:
'Şu anda ihraç edilenlerin 156´sı gözaltında, 2 bin 635´i tutuklanmış. Yani bizim dışımızda Cumhuriyet Savcısı, bu kişi hakkında terör örgütüne üyelik olduğunu, bağlantısı olduğunu, yeterli delil olduğunu değerlendirerek tutukluluk kararı vermiş. 2 bin 237 kişi de adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış. Bizim ihraç ettiklerimizden 313 kişi de aranıyor, yani firari. Bizim yaptığımız işler de kesinlikle doğru bir işlem. Yaklaşık 2 bin 300 civarında okul, yurt ve diğer kurumları kapattık. Okul olanlarını hemen hemen kapattık. İstisna bir tanedir, o da Elazığ´da bombalı saldırı yapılmıştı il emniyet müdürlüğü binamıza. Onların acil bir bina ihtiyacı oldu. Bu yapıdan bize intikal eden bir okulumuzu emniyet müdürlüğüne tahsis ettik. Bizim yaptığımız işlerde çok büyük bir doğruluk payı vardır.'
'NORM FAZLASI ÖĞRETMEN VAR'
Tam gün eğitime 2019´da geçileceğinin hatırlatılması üzerine Yılmaz, temel eğitimdeki ikili eğitimde 4 milyon 600 bin, ortaöğretimdeki ikili eğitimde 435 bin öğrenci bulunduğunu kaydetti. Bakan Yılmaz, geçmiş yıllarda arka arkaya üç yıl 28 bin derslik, sadece geçen yıl 20 bin derslik kazandırıldığını, bu başarının devam etmesi halinde tam gün eğitime geçileceğini bildirdi. Norm fazlası öğretmen bulunduğunu aktaran Bakan Yılmaz, iyi bir planlamayla norm fazlası öğretmenlerin de sisteme katılması halinde öğretmen ihtiyacının kalmayacağını ifade etti. Bakan Yılmaz, 'Tam gün olan okullarda öğrencilere öğle yemeği verilebilir mi?' sorusuna, 'Taşımalı eğitimle taşıdığımız çocukların hemen tamamına yakınına öğle yemeği veriyoruz. Tekli eğitimde olabilir mi? Ülkemizin ekonomik ihtiyaçlarıyla vatandaşlarımızın talepleri optimum bir noktada buluştuğunda bu dahi yapılabilir' yanıtını verdi.
'BİZİM SORU HAVUZUMUZDA BU SORULAR YOK'
Sözleşmeli öğretmen alımlarında yapılan mülakatlarda sorulan sorulara ilişkin ise Yılmaz, 'Basında sorulardan örnekler veriyorlar. ´Bize böyle soru sordular.´ diyorlar. ´Son yüzyıla yön veren lider kimdir? Başkomutan kimdir? Yılbaşı kutlaması yapar mısınız? Gezi olayları sırasında ne hissettiniz? Hangi yurtta kaldınız? İnsan kopyası iyi midir? Maç izler misiniz? Ne tür yemekler yapıyorsunuz? Terör örgütlerini sayınız? Tarık Akan hakkında ne düşünüyorsun? Reis deyince aklına ne geliyor?´ Bizim soru havuzumuzda bu sorular yok' ifadelerini kullandı.
Mülakatların 18 ilde üç yüz komisyon, bine yakın görevli tarafından gerçekleştirildiğini aktaran Yılmaz, 28 Eylül´de sonuçları açıkladıklarını, 28-30 Eylül arasında itirazları aldıklarını, 53 bin kişi arasında sadece 3 bin 300 kişinin itiraz ettiğini bildirdi.
'PSİKOTEKNİKLE ÖĞRETMEN YAPILMASI ÇOK DOĞRU'
Bakan Yılmaz, Milli Eğitim Komisyonu’nda bir kanun tasarısı olduğunu hatırlatarak, 'Sözleşmeli öğretmen yapılırken, Anamuhalefet Partisi milletvekili dedi ki ´Psikoteknikle yapılması gerekir.´ Kesinlikle çok doğru dedim ki kesinlikle yapılması lazım. Ama lütfen siz teklif verin biz destekleyelim dedik' diye konuştu.
Psitoteknik yöntemine değinen Yılmaz, 'Yolcu taşıyan otobüslerin şoförleri ve tır şoförlerine bir de psikoteknik yapılıyor. Yani ruhsal durumu uygun mu? Trafiğe çıkacak, trafik canavarı mı olacak, normal mi olacak diye. Kesinlikle bazı ülkelerde öğretmenlere bu da yapılıyor. Kızdırdığında çocuğa nasıl tepki veriyor? Çocuğa şamar mı vuruyor? Ben bu sorulara cevap vermiyorum, dersi terk ediyorum, ders bitmiştir çocuklar mı diyor. Yoksa, çocuklar gelin bu konuyu araştıralım ilginç bir konuydu müfredatta yoktu ama mı diyor’ dedi.
'YABANCI DİL EĞİTİMİ SAATLERİ DİL ÖĞRENMEDE YETERLİ DEĞİL'
Bakan Yılmaz, gelecek yıl 5´inci sınıflara yoğun olarak verilmesi planlanan yabancı dil eğitimine ilişkin bir soru yanıtlarken, yabancı dil eğitimiyle ilgili sıkıntılar yaşandığını, Türkiye’nin her alanda iyi noktaya gelebilmesi için mutlaka evrensel bir dilin öğrenilmesinin gerektiğini vurguladı. Yabancı dilden kastın sadece İngilizce olmadığına işaret eden Yılmaz, 'Öğretilecek yabancı diller içerisinde Arapça da Fransızca da Rusça da olacak. Biz istiyoruz ki yetkilerimizi yerele devredelim, hatta öğretmen atamalarını bile. Kaymakamlıklar, ilçe müdürlükleri ve okul aile birlikleriyle karar verme mekanizması oluşturulsun. Onlar kendi evlatlarına kötü eğitim verecek bir öğretmeni barındırırlar mı?' şeklinde konuştu.
Yılmaz, yabancı dil eğitiminin 2012-2013 eğitim öğretim yılından bu yana, ilkokul ikilerden itibaren verildiğini, ilkokul 2´inci, 3´üncü ve 4´üncü sınıflarda haftada 2´şer saat, ortaokul 5´inci ve 6´ncı sınıflarda haftada 3´er saat, 7´inci ve 8´inci sınıflarda da haftada 4´er saat İngilizce okutulduğunu anlattı. Tüm yabancı dil eğitimi saatlerinin dil öğrenmede yeterli olmadığına dikkat çeken Bakan Yılmaz, 'Önümüzdeki yıldan itibaren pilot illerden başlamak kaydıyla, İngilizce´yi 20 saatin üzerinde, 6 saatin üzerinde Türkçe, 3 saatte bir Matematik ufku açar, zihni açar, İngilizceyi anlamayı kolaylaştırır. Birde ya müzik ya resim, çocuğun hangisine yeteneği varsa seçmeli ders olarak 5´inci sınıflara 4 ders olabilecek şekilde paydaşlarımızla görüşeceğiz, pilot illerimizi seçeceğiz' dedi.
'ÖNCELİĞİMİZİ MESLEK LİSELERİNE VERECEĞİZ'
Bakan İsmet Yılmaz, öğrencilerin zorla imam hatip okullarına yönlendirildiğine dair iddialara ilişkin, kişinin kendisi talep etmeden hiçbir şey yapılamayacağına dikkati çekerek, 'İmam hatip liselerinin toplam lise içindeki oranı yüzde 12. Meslek liselerinin oranı yüzde 44. Meslek lisesi memleket meselesi. Önümüzdeki dönem bütün ağırlığımızı, önceliğimizi meslek liselerine, teknik eğitime vereceğiz. Dolayısıyla yüzde 12´yi görüp de yüzde 88´i görmüyorsan o zaman burada rakamlara bakarak konuşulmadığını görüyoruz' ifadelerini kullandı.
Proje okullar kapsamında yapılan öğretmen değişikliğine ilişkin bir başka soruya karşılık Bakan Yılmaz, proje okulların yeni bir olay olmadığını bu konuyla ilgili 2014 yılında alınan bir karar bulunduğunu anlattı. Yılmaz, Türkiye genelinde kalitesini kanıtlamış okulların niteliklerini daha ileriye taşıyabilmeleri için 2014 yılında doğrudan Bakanlığa bağlandığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
'155´in üstünde proje okul var. Yurt dışına proje üretiyorlar, bu projelerin başarılı olabilmesi için bu okulların özellikle desteklenmesi lazım. Yönetmeliğimizde ´8 yıldan fazla görev yapılamaz.´ diyor. Bir öğretmen ´21 yıllık öğretmenim, 16 yıldır aynı okulda çalışıyorum, beni sürgün ettiler.´ diyor. Aynı ilçenin içerisinde başka bir yere gönderiyoruz. Bu söylem çok doğru değil. Çok yeteneklidir, emeğine saygı duyuyoruz ama bu tecrübeni başka okula da aşılama yap. İzmir Fen Lisesi´nde 16 yüksek lisans yapan öğretmen var. Bizim bu atamalardan sonra 18 yüksek lisans yapan öğretmen oldu. Bornova´da 3 yüksek lisans yapan öğretmen varken şimdi 6 tane oldu. İstiyoruz ki eğitimin kalitesini, daha da niteliğini yükseltelim.'
Editor : Haberpanelim