HAYRULLAH AĞKAŞ
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği tarafından düzenlenen 2. İstişare Toplantısı Sivas’ta gerçekleştirildi. Sıcak Çermik’teki Sivas Termal Otel’de yapılan toplantıya Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz da katıldı.
Türkiye genelinde 1 ilde şubesi bulunan Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED) 6 ay önceki Afyon kampının ardından 2. İstişare toplantısı için Sivas’ı tercih etti. Sivas Termal Otel’de ağırlanan TDED mensupları kamp programı çerçevesinde 2 gün ilimizde misafir oldular.
İstişare toplantısına Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın yanı sıra Sivas Valisi Davut Gül, TDED Genel Başkanı Ekrem Erdem, AK Parti Sivas Milletvekili Hilmi Bilgin, Sivas Belediye Başkanı Sami Aydın, Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Âlim Yıldız ve TDED Sivas Şube Başkanı Alper Duran ile birlikte çok sayıda davetli katıldı.
İstişare toplantısı TDED Sivas Şube Başkanı Alper Duran’ın açılış konuşmalarıyla başladı. Sonrasında ise katılımcılar derneğin tanıtım sunumunu izledi. Program protokol konuşmaları ve sonrasında yapılan 2. oturumla sona erdi.
İstişare toplantısında konuşan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, yaptığı konuşmada, yaşayan ve halkın benimsediği Türkçenin kullanılmasının önemli olduğunu söyledi.
Bakan Yılmaz, ‘Yaşayan Türkçeyi kabul etmek lazım. Bu yaşayan Türkçe içinde Farsçada olur, Arapçada olur veya batıdan aldığımız bir kelime de olur. Ama zorlamakla değil, gönülden geldiği gibi olması lazım. Zaten birçok şeyi Türkçe olsun diye, bunun yerine bunu kullanın denilmesine rağmen tutmadı. Halkın gözü terazidir diyor ya. Eğer millet bir kelimeyi tuttuysa bilin ki o Türkçedir. Ama eğer millet tutmadıysa ne yaparsanız yapın olmaz. Geçmişte bunun örneği vardır. Hostes’in karşılığına bir şey söylediler, tutmadı. Arama motorlarına bakarsanız, Türk Dil Kurumu’nun hostesin yerine önerdiği kelimeyi görürsünüz. Dolayısıyla da yaşayan Türkçeyi tercih etmemiz lazım. Dil çok önemli… Gönlündekini dışarı aktaracaksın. Gönülde ne varsa dışarı o aktarılır. O yüzden de bazen dil yarası demişler, bazen gönül yarası demişler. Gönlü temiz tutmak lazım ki, dilden de o çıksın’ şeklinde konuştu.
‘TASFİYELERİ YAPMAK
ZORUNDAYDIK’
Türkiye’nin 15 Temmuz’da uçuruma itilmek istendiğini anımsatan Yılmaz, ‘Türk milletinin uçurumun kenarına yeniden gelmemesi, şehit ve gazi olmaması için her kamu görevlisinin ve her aile babasının üzerine düşen görevler var’ dedi.
FETÖ soruşturmaları kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki tasfiyeleri yapmak zorunda olduklarını belirten Yılmaz, ‘Yeniden bu Türk milleti uçurumun kenarına gelmesin diye her kamu görevlisi ve her aile babasının mutlaka üzerine düşen vazifeler vardır. Neden? Yeniden aynı uçurumun kenarına bu milleti getirmemek için. Yeniden bu kadar şehit vermemek için. Yeniden gazilerimizin olmaması için üzerimize düşenler var. Nedir o? Gönlünde bizim değerleri olmayan, tasını bizim çeşmelerden doldurmamış ve bu ülkenin temel değerlerine yabancı ama önündeki maskesi eğitim ve kalkan yaptığı da gençlerimiz. İşte bu eğitim maskesini ve kalkanı olan gençlerimizi ellerinden almak için Milli Eğitim Bakanlığı olarak bir şeyler yapmamız gerekirdi. Gerçekten bir kuyumcu hassasiyetiyle bir çalışma yaptık. Karşımızdakinin kendi evladımız ve kardeşimiz olduğunu bilerek Milli Eğitim'de bir tasfiyeye gittik. Bunu da severek ve gönüllü yapmadık. Ama yapmak zorundaydık. Bu, bizim millete olan borcumuzdu. Bunlar nasıl böyle oldu? Biz fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, gençlik istiyoruz. Başka hiçbir şeye gerek yoktur. Bir Allah’a kul olsun, o zaman geri kalan hepsinin efendisi olur. Ama bir Allah’a kul olmazsa geri kalan herkese kul olmak zorunda kalır. Allah göstermesin ki eğer 15 Temmuz başarıya ulaşsaydı, Türk milletini başkalarını kul yapma projesinin bir diğer adıydı. Sordu birisi, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür gençlik istiyoruz ama peki bu gençler nasıl aramızdan çıktı? Temel değerlerimizi veremedik. Gerçekten veremedik’ diye konuştu.
‘AYNI EĞİTİM SİSTEMİNDE
HEM PKK’LI HEM DE CANINI
HİÇE SAYAN ŞEHİTLER ÇIKIYOR’
Kula kayıtsız şartsız itaat eden insanların olduğunu ifade eden Yılmaz, ‘Yine biz biliyoruz ki millete isyanını olduğu yerde, bir gruba, bir derneğe bağlılık olmaz. Bunu da ihmal ettik. Dolayısıyla bizi değerler hiyerarşisinde olan değerlerimizi, gençlerimize aktaramadık. Eğer bu aktarma görevini sadece Milli Eğitim Bakanlığı’na verirsek eksik kalır. Genelde şöyle bir çalışma var. Bunu Sayın Bahçeli’de sordu. Nasıl oluyor da aynı eğitim sisteminden hem katil çıkıyor, hem PKK’sı, hem DAEŞ’i hem FETÖ’sü çıkıyor. Hem de aynı şekilde tankın önüne çıkıp canını hiçe sayan şehitler çıkıyor. Aynı eğitim sisteminden çıkıyor. Bunun cevabı şu. Değerlerin hepsi okulda verilmiyor. Genelde toplumlarda okullarda verilen yüzde 20 ile sınırlıdır. Geriye kalan aile ve toplumla. Değerlerimizi sadece okulda ve toplumun olduğu her yerde bu değerler aktarılır diyerekten devamlı usanmadan, yılmadan bizim mutlaka bu değerleri aktarmamız lazım’ ifadelerini kullandı.
‘İNGİLİZCE DERS
SAATİ ARTACAK’
Bakan Yılmaz, eğitimde yapılan ve yapılması planlanan çalışmalar hakkında şu bilgileri verdi:
‘Yeni eğitim öğretim yılında ders saatlerimizi gözden geçireceğiz. AK Parti’den daha fazla eğitime önem veren hükümet olmamıştır. AK Parti iktidarları döneminde bütçeden en çok pay eğitime ayrılmıştır. Yaşadığımız coğrafyada ayağımıza çelme takılmaya çalışılıyor. O çelmelere takılmadan bu milleti hak ettiği yere getirmeye çalışıyoruz. Bundan sonra çok daha iyi bir Türkiye’yi, evlatlarımıza bırakacağız. Önümüzdeki dönemde 19 bin derslik, 20 bin öğretmene ihtiyaç var, inşallah yapacağız. Tekli eğitimi sağlayacağız.’
İngilizce ders saatini artıracaklarını, bin 300, bin 400 saat arasında yabancı dil dersi vermeye çalışacaklarını aktaran Yılmaz, ‘Önümüzdeki yıldan itibaren pilot illerden başlatacağız. Çıraklık eğitimini zorunlu eğitim kapsamına alacağız. İş başı eğitim yapana asgari ücretin yüzde 30’u kadar ücret verilecek. Bu ücretin 3’te 2’sini de devlet olarak biz ödeyeceğiz. Staj ve beceri eğitimi döneminde sosyal güvence ve sağlık güvencesini yine devlet karşılayacak’ dedi.
Bakan Yılmaz, yapacak çok şey olduğunu dile getirerek, ‘Türkiye’nin bugünü dünden daha iyi olduğu gibi inşallah yarın bugünden daha iyi olacak. Ama bunun için mutlaka ve mutlaka birliğimizi ve beraberliğimizi artırmamız lazım. Kusurları görmemek lazım. Birliğimizi, beraberliğimizi devam ettirdiğimiz sürece ve kardeşliğimizi pekiştirdikçe inşallah 21. yüzyıl Türkiye’nin yüzyılı olacaktır’ ifadelerini kullandı.
‘ÖZGÜVENİMİZİN YENİDEN
İNŞA EDİLMESİ LAZIM’
Sivas Valisi Davut Gül, ‘Bizim milletimizin öz güveninin yeniden inşa edilmesi lazım. Bu da Türkçeyle başlar. Türkçe güvenlik unsuru olduğu gibi kültürel anlamda, ekonomik anlamda, ihracat anlamında Türkçeye sahip çıkamazsak, 500 Milyar Dolar ihracat yapamayız. Türkçeye sahip çıkamazsak, güvenliğimizi sağlayamayız, kültürümüz yozlaşmaya başlar, milletimiz yozlaşmaya başlar’ dedi.
Vali Gül, ‘Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği gerçekten de bir tabela derneği değil, çalışmalarını ve faaliyetlerini hep birlikte görüyoruz. Her şeyden önemlisi tıpkı bir okul gibi bu kente katkı sunuyorlar. Türkiye’nin güvenliği Türkçe ile başlıyor. Türkçe bizim bayrağımız. Dolayısıyla da Türkçe giderse, Türkiye gider, Türk milleti gider. Bizi tek tipleştirmek istiyorlar. Bu sadece bize ait olan bir şey değil, tüm dünyada olan bir şey. Küreselleşme ile başlayan, tek tip kıyafetler, tek tip yemekler, tek tip yaşam… Bizim buna dur dememiz lazım, direnmemiz lazım. Ben tüm Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği üyelerine şehrimizi tercih ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Sivas Türkçeye ev sahipliği yapabilecek en güzel şehirlerden birisidir’ ifadelerini kullandı.
‘TÜRKÇE’Yİ TEŞVİK EDİYORUZ’
Sivas Belediye Başkanı Sami Aydın ise Belediye olarak Türkçeyi teşvik etmek amacıyla bazı çalışmalar yaptıklarını söyledi. Başkan Aydın, ‘Küçük de olsa Türkçemizi korumak adına bir adım atmıştık. Özellikle tabelalarla ilgili reklam ücretlerinde bir alt limit, bir de üst limit var. Bunların arasında da en az 5 kat fark var. Biz Türkçeyi teşvik etmek adına Sivas’ta olan tabelalara en alt limitten ücret koyduk. Türkçe olamayanlara ise en üst limitten ücret koyduk. Bu bir katkıydı’ dedi.
Başkan Aydın, şöyle devam etti:
‘Bugün bu toplantı vesilesiyle bizler de çok şey öğrendik. Gerçekten de böyle bilgilere ihtiyacımız varmış. Sivas olarak Anadolu’nun çok kadim şehirlerinden bir tanesinde yaşıyoruz. Hem tarihi itibariyle, hem dili itibariyle, gelenekleri, adetleri itibariyle, kültürü itibariyle Sivas çok kadim bir şehir. Biz bunu korumak ve daha da geliştirmek azminde ve kararlılığındayız. Geçmiş dönemlerde Sayın Başkanımızla da paylaşmıştım. Diğer taraftan Belediyemizin işletmiş olduğu tesislerde yabancı olan isimleri değiştirdik. Bu konuda Prof. Dr. Recep Toparlı hocama ve Rektörümüz Prof. Dr. Alim Yıldız hocamıza da teşekkür ediyorum. İlimizde hem kültürümüzü hem de dilimizi korumak adına böyle bir kadromuz var. Onlarında destek ve tavsiyeleriyle birlikte bu çalışmaları yürütüyoruz. Özellikle F Klavye ile ilgili de bugünden itibaren ciddi bir sürece gireceğiz. Gerek kültür merkezimizde çocuklarımıza vermiş olduğumuz 60’ın üzerindeki branş eğitimlerde bundan sonra F klavye üzerinde ciddi şekilde duracağız. Gerekse bu toplantı neticesinde edindiğimiz ve yapmamız gerekenler konusunda hızlı bir şekilde adımlarımızı atacağız.’
‘TÜRKÇE DİLİMİZİN KİMLİĞİDİR’
Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alim Yıldız da konuşmasında Türkçeye vurgu yaptı. Prof. Dr. Yıldız, ‘Genel Başkanımız dilimiz kimliğimizdir dedi. Evet doğru. Dilimiz kültürümüzün taşıyıcısıdır. Kültür dediğimizde de en fazla din akıllara gelir. Anadolu’nun Türkleşmesi ve Müslümanlaşmasında Türkçenin büyük önemi vardır. Biz Türkçenin, dil burcunun bayraktarları olarak Yunus’u görürüz. Yunus der ki; ‘Söz karadan aktan değil, Yazıp okumaktan değil. Bu yürüyen halktan değil, Hâlık avazından gelir.’ İşte Hâlık avazının Anadolu’da şairlerimiz Türkçeyle sağlamışlardır. Öyle ki dilimiz, dinin anlaşılmasında çok önemli görevler üstlenmiştir. Dil ve Edebiyat Derneği şuanda 17 şubesi ve faal olarak 11 şubesiyle Anadolu’nun birçok yerinde görev yapıyor ve bulundukları yerlerde önemli faaliyetler yürütüyor. Bundan sonraki süreçte de yürütmeye devam edecektir’ diye konuştu.
Protokol konuşmalarının ardından TDED üyelerinin protokol ile birlikte hatıra fotoğrafı çektirmesiyle programın ilk oturumu tamamlandı.
Editor : Haberpanelim