USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

Generallikten Tercümanlığa?

Generallikten Tercümanlığa?

Generallikten Tercümanlığa?
30-11-2016 16:55
Google News


HAYRULLAH AĞKAŞ / ÖZEL HABER

Irak’ta Saddam Hüseyin ile birlikte 17 yıl boyunca general olarak görev yapan Kerkük doğumlu General Khudhur Ahmed Raoof Weli, geçmişte yaşadığı o zor günleri gazetemize anlattı. Saddam Hüseyin’in son dönemlerinde ona en yakın isimlerden birisi olduğunu belirten Khudhur Ahmed, Saddam hükümetinin düşürülmesinden sonra yaşadığı işkenceleri anlatırken, gözyaşlarına hâkim olamadı.

Saddam’ın en yakın adamlarından olan 8 yıldızlı General Khudhur Ahmed, yaşadığı acılarla dolu hayatının ardından Türkiye’ye sığındığını ve 9 aydır da Sivas’ta yaşamını sürdürdüğünü ifade etti. Türkiye’de kaldığı müddetçe mevcut Irak hükümeti tarafından 5 kez göreve çağırıldığını belirten Khudhur Ahmed, 15 aşiretin kendisine düşman olması nedeniyle Irak’a dönemediğini ve bundan sonra Sivas’ta yaşamak istediğini söyledi.

1986 YILINDA

PİLOT OLDU

Hayat hikâyesini gazetemize anlatan 8 yıldızlı General Khudhur Ahmed Raoof Weli, ‘Ben 24.04.1966 tarihinde Irak’ın Kerkük ilinde doğdum. İlkokul ve lise yıllarının ardından 1986’da bir yıldız kazandım ve teğmen olarak pilot oldum. Ben o dönemin Başbakanı Saddam Hüseyin’in çok yakınıydım, hatta sağ koluydum diyebilirim. Ben o dönemlerde pilot olarak Saddam ile birlikte birçok savaşa katıldım. 2003 yılında Saddam yönetimi düştü. Saddam’ın idam edilmesinin ardından ben ve diğer pilot arkadaşlarım Amerikalıların bizi öldürmesinden korktuk ve hatta evden dışarı bile çıkamadık. Sonrasında ben ve arkadaşlarımla ilgili önemli bilgilerin Amerikalıların ellerine geçtiğini öğrendik. Bizim adreslerimizi falan hepsini öğrendiler. Bir gün benim evime geldiler. Dediler ki; ‘Sen Saddam’ın sağ koluydun. Birlikte görev yaptınız. Ama siz korkunuzdan Saddam’ın yanında yer alıyordunuz. Şimdi özgür iradenizle karar verin. Bizimle beraber çalışmaya devam eder misiniz? Yoksa sizi cezaevine mi atalım?’ Ben orada cezaevinden korktum. Çünkü oradaki cezaevlerinde tecavüzcüler var. Arkamda bıraktığımız eşim ve çocuklarım vardı. O yüzden ben cezaevine düşmekten korktum ve çaresiz olarak Amerikalılarla çalışmak zorunda kaldım. Benim aklımdaki bir süre sonra ailemi de alıp kaçmaktı. Ama Amerikalılar beni pilotluktan aldılar. Beni Kerkük’te bir karakola müdür olarak görevlendirdiler. Sonra bana güvendikten sonra tekrar beni pilot yaptılar’ dedi.

İŞKENCE YILLARI

Kendisi ve arkadaşlarının Amerikalıların emrinde çalışmaya başladıktan sonra arkadaşıyla birlikte Irak halkının eline esir düştüğünü belirten Khudhur Ahmed, arkadaşının gözleri önünde şehit edildiğini, kendisinin ise yaralı olarak kurtulduğunu belirtti. İşkencede iki elinden birer parmağı kestiklerini kaydeden Khudhur Ahmed, kızgın demiri vücuduna sapladıklarını ve bağırsaklarının parçalandığını belirtti.

İşkencelerin ardından başına iki kurşun sıktıklarını ifade eden Khudhur Ahmed, birisinin isabet etmediğini diğerinin ise isabet ettiğini söyledi. ‘Öldürmeyen Allah öldürmüyor’ dilen Khudhur Ahmed, Allah’ın takdiriyle hayatta kaldığını ve uzun bir tedavi süreci geçirdiğini ifade etti.

Iraklı General Khudhur Ahmed unutamadığı işkence günlerini şöyle anlattı:

‘Bir gün karakoldan çıktım evime giderken, bize ateş açtılar. O saldırıda benim 4 askerim şehit oldu, beni de esir aldılar. Ben elhamdülillah Müslüman’ım, Hanefiyim. Beni kaçıranlar da Iraklılar, onlar da Hanefi. Benim gözümü bağladılar, ellerimi arkadan bağlayıp bir arabanın bagajına koydular. Yaklaşık bir saat yolculuk yaptıktan sonra bir yere götürdüler beni. Çamurdan yapılmış bir eve geldik. Benimle beraber bir arkadaşım daha vardı yanımda. Bize ‘Siz birbirinizin hâkimi olun, sizi nasıl öldürelim’ dediler. Arkadaşımı ve beni orada çok dövdüler, işkencelere maruz kaldık. Bizi esir alanlar rütbesiz askerdi. Bunlar namaz kıldılar ve sonrasında bize siyah bir paket getirdiler. Askerlerin hepsi siyah üniforma giyinmişlerdi. Maske takmışlardı ve sadece gözleri görünüyordu. Ama askerlerden bir tanesi kolunu sıvamıştı. Ben onun kolundaki kalp dövmesini gördüm. Üzerinde ‘Amel Hayati’ yazıyordu. Sonra ellerindeki paketi arkadaşıma getirdiler ve ‘Sen kendi kendinin hâkimi olacaksın. Bir kâğıt seç, seni nasıl öldürelim’ dediler. Mekânı cennet olsun, arkadaşım oradan bir kâğıt çekti. Kâğıtta ‘Benim sağ ayağımı 5 yerinden kırın’ yazıyordu. Sonra 3 tane kerpiç getirdiler, ayağını kerpiçlerin üzerine koydular ve demirle vurdular. Sonra arkadaşım acının etkisiyle bayıldı. Sonra arkadaşımın boynunu bir asker bıçağıyla kestiler. Arkadaşımın kafası askerlerin elinde kaldı, arkadaşımın kanlar içindeki vücudu üzerime düştü. Sonra benim önümde arkadaşımın kafasıyla futbol oynadılar. Sonra bana gelip ‘Sıra sende, şimdi sen de bir kâğıt seç’ dediler. Ben de onlara, ‘yavrularım ayaklarınızı öpeyim. Tamam, siz haklısınız biz Saddam düştükten sonra Amerikalılarla çalıştık. Ama biz korktuğumuz için mecbur kaldık. Beni isterseniz kurşuna dizin, ben ölümden korkmam. Bizim tek korkumuz cezaevindeki tecavüzcüler oldu’ dedim. Sonra askerin birisi silaha bana vurdu ve omuzum kırıldı. Omuzum kırıldıktan sonra bende paketten bir kâğıt çektim. Benim kâğıdımda ise ‘Sağ elimin orta parmağını penseyle kesin, sol elimin işaret parmağını da penseyle kesin’ yazıyordu. O askerlerde ellerine aldıkları penseyle benim parmaklarımı kestiler. Sonra yine çektiğim kâğıtta, ‘Sıcak kırmızılaşmış bir demiri böbreğine sokun’ yazıyordu. Onlar ellerine aldığı demiri iyice ısıttılar ve sonra da sağ böbreğimin olduğu taraftan demiri soktular ve demir sol tarafımdan dışarı çıktı.

‘ÖLDÜRMEYEN ALLAH,

ÖLDÜRMÜYOR’

Bu yaşadığı işkencelere rağmen hayatta kaldığını ifade eden Khudhur Ahmed, ‘Öldürmeyen Allah, öldürmüyor’ dedi. Kendisini kaçıran askerlere para karşılığında kendisini serbest bırakmalarını teklif ettiğini ifade eden Khudhur Ahmed, babasının askerlere iki buçuk deste para vermesine rağmen kendisini öldürmek istediklerini ifade etti.

Khudhur Ahmed, yaşadıklarını şöyle anlattı:

‘Allah insanı öldürmeyince o insan ölmüyor. Bana ‘Sen şanslısın, nasıl bir kâğıt çektin ki hala gebermedin. Sen bir kâğıt daha çekeceksin’ dediler. Ben acılar içinde kıvranıyordum. Allah aşkına ben size ne yaptım. Beni artık ya öldürün, ya da parayla satın dedim. Benim babam zengin, babam size para versin beni bırakın dedim. Onlarda tamam zaten bizim istediğimiz de bu. O parayla biz de bomba alırız’ dediler. Sonra ben babamla konuştum, bana sen sakın korkma ben seni kurtaracağım dedi. Babamdan iki buçuk deste para aldılar. Beni köyden çıkardılar, başka bir yere götürdüler. Babam bana 100 metre kadar uzaktaymış. Benim ellerim ve gözlerim bağlı bir vaziyette yere çökmüştüm. Sonra bu askerler babamdan parayı aldıktan sonra benim başıma iki kez kurşun sıktılar. Kurşunun biri başıma isabet etti, diğer etmedi. Ben yere düştükten sonra Şahadet getirdim. Sonra bu askerlerin hepsi arabalara binerek uzaklaştılar, ben yerde yatarken, hepsinin seslerini duydum. O halde yerde ne kadar kaldığımı hatırlamıyorum. Bir süre sonra kendime geldim ve başımı yere sürterek, gözümdeki bandı çıkardım. Sonra oradaki caddeye çıktım, arabaların birçoğu beni görüp durmadılar. Sonra tam hatırlamıyorum ama bir tır şoförüydü galiba. Beni gördü ve kaza yaptığımı zannedip durdu. Sonra beni hastaneye götürdü. Bu arada babam benim öldüğümü sanmış. Bütün aşirete haber verip benim öldüğümü söylemiş. Sonra da benim cenazemi almaya gitmişler. Sonra bakmışlar ki yerde kan var ama Hıdır yok. Ben o esnada hastanedeydim. Sonra babam beni kurtların yediğini zannetmiş. Babam sonra benim askeri elbisemi bir tabuta koymuş, resmimi koymuşlar ve beni defnetmişler. Ben hastanede yatarken, oradaki temizlik görevlisi beni görünce ‘Ben bu Hıdır’ın cenazesine gittim, bu adam burada ne yapıyor’ demiş. Bu adam bizim komşumuzmuş, ama ben pek tanımıyordum, sonra gidip babama haber vermiş.’

‘BİLDİĞİM 8 DİLİ UNUTTUM’

Geçmişte 8 dil bildiğini belirten Khudhur Ahmed, gördüğü işkencelerin ardından bütün bildiklerini unuttuğunu ve hatta konuşamaz duruma geldiğini söyledi. Amerikalı bir doktorun sayesinde konuşma yetisini tekrar kazandığını ifade eden Khudhur Ahmed, şöyle devam etti:

‘Ben bu işkencelerden önce 8 dil biliyordum. İşkenceler ve sonrasındaki tedavi sürecimin ardından ben bütün bildiğim dilleri unuttum. Bütün aşiret hep hastaneye geldiler, hepsini görüyordum ama konuşamıyordum. Sonra Amerikalılar benim için bir doktor getirdiler. Onun sayesinde ben tekrar konuşmaya başladım.’

‘BANA İŞKENCE YAPAN ASKERİ

KOLUNDAKİ DÖVMEDEN TANIDIM’

Esir düştüğü dönemde kendisine işkence yapan askeri kolundaki dövmeden tanıdığını belirten Khudhur Ahmed, şunları kaydetti:

‘Tedavi sürecinden sonra Amerikalılar bana olayların nasıl olduğunu sordu. Ben de hepsini anlattım. Sonra babamın telefonunu bir cihaza bağladılar ve ne zaman kiminle konuştuğunu bu kişilerin yerlerini falan hepsini öğrendiler. Sonra Amerikalılar bu olayı araştırmaya başladılar. Bu ekibin başında da ben vardım. Helikopterle o bölgeye gittik. O köyde ne kadar delikanlı varsa topladık. Ben tekerlekli sandalyedeydim. Bu gençlerle konuştum. Onlara ‘Yavrularım beni kaçırıp işkenceler ettiniz. Benim suçum günahım neydi? Bana bunu söyleyin. Biriniz çıkıp da senin şu hatan var derseniz ben o kişiyi affedeceğim’ dedim. Hiç kimse konuşmadı. Sonra kimse çıkmayınca herkes üzerindeki gömleği çıkarsın dedim. Çünkü askerlerden bir tanesinin kolundaki dövmeyi gömüştüm. Hepsi çıkardı. İçlerinde o adamı buldum. Ben onu yanıma çağırınca bana yalvarmaya başladı. Ben çok iyi insanım, ben namazlı abdestli biriyim, ben kimseye bir şey yapmam dedi. Ama adamın kolundaki dövmeden tanımıştım. Sonra yanımdaki askerlerden birisi buna bir kez vurdu. Sonra bu adam da dayak yiyeceğini anlayınca o gün beni kaçıranların hepsini ortaya çıkardı. Bu 15 kişi her şeyi itiraf etti.  Sonra bana ‘Biz seni öldürdük, senin kafan patlamıştı, sen nasıl ölmedin’ dediler. O an yaralıydım, parmaklarım hep sarılıydı o yüzden bunlara hiçbir şey yapamadım. Bunlar bir süre dayak yediler ve sonrasında Bağdat’taki cezaevine konuldular.

‘EŞİM, KOLLARIMDA

HAYATINI KAYBETTİ’

Kendisine işkence yapan 15 kişinin hapishaneye atıldıklarını belirten Khudhur Ahmed, 2013 yılının 11. ayına kadar mahkûm olduklarını ve sonrasında cezaevinin duvarının kırılmasıyla bütün mahkûmların kaçtığını belirtti. Bu düşmanlarının hapisten kaçtıktan sonra evine saldırı düzenlediklerini anlatan Khudhur Ahmed, bu saldırıda eşinin de hayatını kaybettiğini söyledi.

Anlatırken gözyaşlarına hakim olamayan Khudhur Ahmed, ‘Ben bir gün uçuş yapıyordum, bana haber geldi. Evime saldırı yapıldığını söylediler. Ben hemen iniş yaparak, evime gittim. Bu saldırıda yine benim evimin etrafındaki 4 askerim şehit oldu. Evime gittiğimde benim karım ağır yaralıydı ve sonra kollarımda şehit oldu. Karım bana ‘Khudhur ben öleceğim, benim elimi tut’ dedi. Önce ‘yok tutmam’ dedim. Sonra elini tuttuğum anda eşim kollarımda hayatını kaybetti. Eşim hayatını kaybettikten sonra taziye çadırları kuruldu. Ben burada 10’arlı gruplar halinde toplamda 40 askerimi burada görevlendirdim ve onlara ‘Ben bile çadırdan çıkıp evime gitsem, sonra tekrar çadıra gelsem beni bile arayacaksınız’ talimatını verdim. Biz taziyedeyken, o parmağımı kesen adam canlı bomba yeleği giymiş. Bu adam önce benim evime gelmiş, ‘ben pilotu tanıyorum, o çok iyi bir insandı, onu görmeye geldim’ demiş. Benim askerlerim de tamam biz haber verelim gelsin, görüşün demişler. Bu esnada yukarıdan ateş açmışlar, bir sürü insan orada hayatını kaybetti. Bu canlı bomba da taziye çadırına doğru koşup bombayı patlatmış. Bu patlamada benim ensemde oldu. Ben yara almadım ama benim yüzümden çok insan öldü’ dedi.

‘2014’DE TÜRKİYE’YE SIĞINMA

TABELİNDE BULUNDUM’

Yaşanan olayların ardından bir ay daha Irak’ta kaldığını ve sonrasında Türkiye’ye gelmeye karar verdiğini belirten Khudhur Ahmed, 2 yıllık İstanbul hayatının ardından Sivas’a yerleştiğini kaydetti.

Khudhur Ahmed şöyle devam etti:

‘Bu olayın ardından Irak’ta 1 ay daha kaldım ve sonrasında Türkiye’ye gelip sığınma talebinde bulundum. 2014 yılının başlarında Ankara’da Birleşmiş Milletlere gittim, benimle ilgili dosyaları yetkililere vererek, uluslararası koruma başvurusunda bulundum. Benimle ilgili tahkikatın yapılmasının ardından 04.06.2014 tarihinde koruma başvurum kabul edildi.’

‘ÇOK SAYIDA

DİZİDE ROL ALDIM’

2 yıl boyunca İstanbul’da kaldığını belirten Khudhur Ahmed, Kurtlar Vadisi Pusu başta olmak üzere birçok dizide rol aldığını söyledi. Khudhur Ahmed, ‘Ben burada tercümanlık yaptım. İstanbul adliyesindeki birçok hâkim ve savcı beni tanır, bilirler. Buradaki tercümanlığın yanı sıra Kurtlar Vadisi başta olmak üzere birçok dizide oyunculuk yaptım. Buradaki iki senenin sonunda bana mültecilerin İstanbul’da kalma süresinin 6 ay olmasına rağmen 2 sene kaldığımı ve Sivas’a gitmem gerektiğini söylediler. Çok muhalefet ettim Sivas’a gelmek için ama olmadı’ ifadelerini kullandı.

‘SİVAS’A İLK GELDİĞİMDE AĞLADIM’

2 yıllık İstanbul hayatının ardından Sivas’a geldiğini belirten Khudhur Ahmed, İstanbul’u gördükten sonra Sivas’ın kendisine köy gibi geldiğini söyledi. Sivas’ta ki ilk günlerden itibaren Sivaslıları tanımaya başladığını belirten Khudhur Ahmed, kısa sürede Sivas’ın küçük, ama insanların çok büyük ve gönlü geniş olduğunu anladığını belirtti.

Khudhur Ahmed, ‘Ben ilk Sivas’a geldiğimde ağladım. İstanbul’dan sonra Sivas bana köy gibi geldi. Burada kalmak istemedim. Başta Sivas’ı hiç sevmemiştim. Sonra burada birilerine adres soruyorum, beni gören işini gücünü bırakıp bana yol tarif etti. Kimi çay ikram etti, kimisi yemek ikramında bulundu. Sonra anladım ki siz, Doğu’nun efendisisiniz. Sonra anladım ki sizin gibi insanların İstanbul’da, oradakilerin de Sivas’ta yaşamazı lazım. Buradaki muhabbet ve samimiyet, İstanbul’da yok. Şimdi bana İstanbul’a geri gel deseler gitmem.

Ben İstanbul’da kaldığım sürede bir bayanla tanıştım. Sonra nişanlandık ve evlenmeye karar verdik. Önümüzdeki günlerde resmi nikâhımız olacak. Nişanlım da benimle birlikte Sivas’ta yaşamaya razı oldu. Irak’tan benim evraklarım geldiği zamanda burada evleneceğiz.’

‘TERCÜMANLIK YAPIYORUM’

9 aydır Sivas’ta yaşadığını ve tercümanlığın yanı sıra bir perdeci fabrikasında çalıştığını belirten Khudhur Ahmed, ‘Kendime bir ev tuttum. Şuanda 4 Eylül Sanayi sitesinde faaliyet gösteren bir perde firmasında çalışıyorum. Ayrıca şuan kalbimden rahatsızım. Bugün tedavi olmak için İstanbul’a gideceğim. Burada kaldığım süre içerisinde Sivas Belediyesi’nin bana yardımları oldu. Kış öncesinde kömür yardımında bulundular. Belediye’deki tüm yetkililerimizde teşekkür ediyorum, Allah hepsinden razı olsun’ dedi.

‘SAĞLIK SORUNLARIM VAR’

Yaşadığı sağlık problemlerini anlatan Khudhur Ahmed, bu konuda yetkililerden destek istedi. Khudhur Ahmed, ‘Burnumda da bir sağlık problemim var. Irak’ta bana işkence yaptıkları sırada burnumu kırmışlardı. Sonrasında tedavi oldum ama burnumda hala eğiklik var. Burada tedavi olmak için Numune Hastanesi’ne gittim onlar beni Üniversite’ye gönderdiler. 4 gün boyunca Üniversite’ye gittim geldim. Sonunda benden tedavi masrafı olarak 3 bin TL para istediler. Benim de bunu verecek gücüm olmadığı için ameliyat olamadım. Bu konuda yetkililerden bir yardım talep ediyorum. Bunun haricinde hastalandığımda hastanelerde kimse benden ücret talep etmiyor, herkes gibi gidip tedavimi olabiliyorum. Ancak sadece burun ameliyatı için ücret istediler. Bu rahatsızlığım nedeniyle bazı zamanlarda nefes almakta çok güçlük çekiyorum.’


Editor : Haberpanelim
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET
Sosyal medyaya mı internet medyasına mı güveniyorsunuz?
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE
21.11.2024
PUAN DURUMU
GÜNÜN KARİKATÜRÜ
CİLALI TAŞ!