USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

?Yeniden Büyük Türkiye?

?Yeniden Büyük Türkiye?

?Yeniden Büyük Türkiye?
19-12-2016 17:40
Google News


HAYRULLAH AĞKAŞ

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı hemşerimiz Temel Karamollaoğlu Genel Başkan seçilmesinin ardından ilk kez ilimize gelerek bir dizi etkinliğe katıldı. Karamollaoğlu, Saadet Partisi İl Başkanlığı tarafından düzenlenen birçok programa katılarak, çeşitli temaslarda bulundu.

‘Türkiye'nin meseleleri ve çözüm yolları’ adlı programa katılan SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, yaşanan terör olayları başta olmak üzere, ülke ekonomisi, Amerika ve Rusya’nın oyunları,  Siyonist İsrail’in arzı mevut planları, Yıllardır devlet kurumlarına sızarak paralel bir yapı oluşturan Fetullah Gülen yapılanması ve hayatı boyunca bu mazarrat yapılarla mücadele eden Rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın hedefleri ve ideallerinin anlatıldığı önemli bir sunum gerçekleştirdi.

Kentte faaliyet gösteren bir restoranda düzenlenen programa Genel Başkan Karamollaoğlu’nun yanı sıra Genel Başkan Yardımcısı Tacettin Çetinkaya, SP İl Başkanı Osman Gönay, SP Genel İdare Kurulu üyeleri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, işadamları ve çok sayıda partili katıldı.

Programda konuşan Genel Başkan Temel Karamollaoğlu ilk olarak son zamanlarda yaşanan terör olaylarını değerlendirdi. Karamollaoğlu, ‘Bu akşam düzenlediğimiz toplantının amacı gerek ülkemizde, gerek içinde bulunduğumuz bölgede ve gerekse dünyada meydana gelen hadiseleri birlikte mütalaa edip, bu hadiseler nasıl meydana geliyor. Bir yerde meydana gelen hadise sadece orasıyla mı ilgili yoksa onun bir arka planı var mı? Bunları mütalaa edeceğiz’ dedi.

‘TERÖR ÖRGÜTLERİNİN ARKA

PLANINI GÖRMEMİZ LAZIM’

Karamollaoğlu, ‘Geçtiğimiz gün Kayseri’de 14 kardeşimizi kaybettik. Yine haince bir saldırı oldu. Hem çıkan bir takım ordu mensubumuz, hem de sivil gençler hayatlarını kaybettiler. 6’sı ağır olmak üzere 56 kişi de yaralandı. Cenabı Hak’tan vefat edenlere rahmet diliyoruz. Yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. Aramızdan ayrılan her insan bizim bağrımızı yakıyor. Yaşanan olaylar ayrı bir endişe doğurmasına vesile oldu. Bu yaşanan olaylar bizi endişelendiriyor’ dedi.

Terör olaylarının arka planının iyi analiz edilmesi gerektiğini belirten SP Genel Başkanı Karamollaoğlu, bu yaşanan olayların tamamının dış güçler tarafından desteklendiğini ifade etti. Karamollaoğlu şunları kaydetti:

‘Özellikle terör olaylarına baktığımız zaman bugün sadece PKK terörü ile 32 yıldır mücadele ediyoruz. 1984 yılında bu başladı. Ondan önce de ASALA terör örgütü vardı. O da yaklaşık 8 yıl devam etti. Bizim dışişleri mensuplarımızı katlettiler. Sonra sanki görev devri yapıyorlarmış gibi onlar ayrıldı ve siyasi olarak mücadelelerine devam ediyorlar. Kendileri ise Türkiye'deki emellerini gerçekleştirebilmek için yeni bir dönem başlattılar. Son zamanlarda bu çok yoğunlaştı. Sadece memleketimiz değil, Orta doğu ve İslam âlemi adeta bütünüyle yanıyor. Eğer biz bunların arka planını iyi bir şekilde araştırıp anlamazsak, sadece şu meydana gelen terör hadiselerini önlemek için yapacağımız çalışmalar öyle zannediyorum ki bir fayda vermez, vermiyor da zaten.32 yıldır bu çatışmalar var. İlk başladığında bu çatışmalar dağda yaşanıyordu. Yol kesiyorlardı, köy basıyorlardı, sonra şehre indiler. Şehirlerimiz tahrip oldu. Eğer biz bunun arka planını araştırıp anlamazsak sadece şu meydana gelen terör olaylarını önlemek için, yapacağımız çalışmalar ve gayretler bir fayda vermez.’

TÜRK – KÜRT SAVAŞI

Terörörgütlerinin hepsinin dış destekli olduğunu belirten Karamollaoğlu, bunların ortak amacının Türkiye’yi bölmek ve İslam’ı bitirmek olduğunu söyledi.

Karamollaoğlu şöyle devam etti:

‘Lozan Antlaşması sırasında bizim Kürt kardeşlerimize toprak teklif ettikleri zaman oradaki insanlar diyor ki; Ne toprağı, biz Türklerle aynı milletteniz. Hani Biz Milli Görüş diyoruz ya; Milli görüş ırkçılık manasında denilmiyor. ‘ Milleti İbrahim’ anlamında kullanıyoruz...

Birileri geliyor, mezhep farklılıkları nedeniyle milleti birbirine kışkırtıyor, bizleri birbirimize kırdırıyorlar. Ama sadece o istifade ediyor. Amaçları İslam coğrafyasını yeniden tanzim etmek. İslam dinini de kendilerine bir tehdit gördüklerinden dolayı şimdi ise İslam’ı değiştirmek istiyorlar. Bir kısmı yenilikçi, gelenekçi diyorlar. Bir kısmı dinler arası diyalog diyor. Bir kısmı medeniyetler arası diyalog diyor.’

AMERİKA, RUSYA VE

İSRAİL’İN HEDEFLERİ

Dünya üzerinde Amerika ve Avrupa’nın içerisinde bulunduğu kapitalistlerin, Asya’da Rusya ve Çin olmak üzere komünistlerin ve Yahudilerin uyguladığı politikalarla ilgili konuşan Karamollaoğlu şunları kaydetti:

‘Bugün sizlere dünyanın nasıl bir evreden geçtiğini, neler yaşadığımızı arz etmeye çalışacağım. Şu haritayı her zaman gözümüzün önünde tutmamız gerekiyor. Özellikle Kapitalist ve Komünist ülkeler teknolojide öyle bir noktaya geldiler ki, artık birbirlerini tehdit ediyorlar. Ellerindeki silahlar eğer bir kullanılırsa bütün dünya yok olacak noktada. Ancak kullanılmadan önce de stratejik bölgeleri kuşatmak ve hepsi bir tespit almak durumunda. Nedir bu tedbir? Burada dikkat edeceğimiz nokta şu; birincisi stratejik noktaları işgal ediyorlar. Amerika gitti Afganistan’ı işgal etti. Bahaneleri ise El Kaide örgütü idi. Afganistan’a girmeleri için bir bahane lazımdı. Burada yaptıkları ne? Amerika Afganistan’ın içerisinde 6 tane üs kurdu. Rusya’yı güneyden tehdit ediyor. Çin’i de batıdan kuşatıyor. İkincisi bugün dünyadaki en önemli madde petrol ve doğalgaz. Enerji buna dayanıyor. Bunun için de özellikle Orta Asya hep petrol yatağı. Amerika buradaki petrol yataklarına hakim olmak istiyor. Çin’de buna karşılık olarak Güney Amerika’da ve Asya’nın bazı bölgelerine giriyor. Ama en stratejik bölge Orta Asya’dır. Bu bölge Rusya için de çok önemli. Çünkü Rusya’nın dünya üzerinde girebileceği başka bir yer yok. Rusya’da geldi Suriye’de 5-6 tane üs kurdu ve artık bu bölgede bende varım diyor. Bu ülkeler en başta stratejik yerlere sahip olmak istiyorlar. Bununla birlikte petrol ve doğalgaza da hâkim olmak istiyorlar. Tüm bunların yanı sıra İsrail de bu bölgede vaat edilen topraklara hâkim olmak için çaba sarf ediyor. Yahudiler bu ideallerini yıllar öncesinden ilan ettiler. Yahudiler uzun bir aranın ardından İsrail devletini kurmayı başardılar. Peki, küçücük İsrail, ne yapabilir ki? Ateş olsa nereyi yakar ki diyemeyiz. Çünkü İsrail, sadece İsrail’den ibaret değil. İsrail devleti dünyadaki paranın tamamına hâkim olan bir ülke. Amerika’da merkez bankası.8 tane eyaletin bankalarından meydana gelmiş. Patronu İsrail, yani Yahudiler. Avrupa yine aynı şekilde. Rusya bile kurulduğunda içlerinde bur tane Rus vardı, geriye kalanların tamamı Yahudi asıllıydı. Biz Yahudilere düşman değiliz. Ama Siyonist zihniyetli Yahudiler Dünyayı perişan etmek için tedbirli olmak mecburiyetindeyiz.’

‘EKONOMİMİZ LAHANA

GİBİ BÜYÜYOR’

Türkiye ekonomisinin adeta bir lahana gibi büyüdüğüne vurgu yapan SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, şuan ki Türkiye ekonomisinin adeta obezite haline geldiğini ancak içinin boş olduğunu söyledi. Ülke ekonomisine lahana örneğini veren Karamollaoğlu, obezite olan bir ekonominin güçlü bir ekonomi olmadığına dikkat çekti.

Karamollaoğlu, ‘Biz lahana gibi büyüyen bir ekonomi istemiyoruz. Bize tarımda, sanayide, madencilikte, teknolojide ileri seviyeye gelmiş, dış ticarette açık veren değil, fazla veren bir ülke olmak zorundayız. Güçlenmek istiyorsak, bağımsız kalmak istiyorsak, ezilmek, sömürülmek istemiyorsak, bunun başka bir çaresi yok’ ifadelerini kullandı.

ALTI İBADET, ORTASI

TİCARET, TEPESİ İHANET…

Fetullah Gülen Terör örgütüyle ilgili konuşan Karamollaoğlu, bu yapının ne mal olduğunu tek anlayan siyasetçinin Erbakan Hoca olduğunu vurgulayarak, Fetullah Gülen yapılanmasının da bir tek milli görüş hareketine sızamadıklarını söyledi.

Karamollaoğlu, ‘Bana geçmişte soruyorlardı. Burada geçmişte Fetullah Gülen harekâtına destek verenler, çocuklarını onların okullarına gönderenler vardı. Ben bunlara bir şey demiyorum. Çünkü burada onlara destek veren insanların tamamına yakını sadece orada İslami bir işaret var zannıyla gittiler. Birisi bunları güzel tarif etmiş. Altı ibadet, ortası ticaret, tepesi ihanet… Çok doğru söylemiş. Ben aslında ihanet gibi sert kelimeleri kullanmaktan pek hoşlanmam. Ama geçmişte biz bunlarla neden hiç barışamıyoruz diye düşündüğüm zaman bakıyorum ki; temelde farklılıklarımız varmış. Onlarda bizlerden çekiniyorlar. Biz o tepedekilerin nasıl bir itikatta olduklarını bilmiyorduk. Sonradan öğrendik. Ne diyor; Cebrail (as) gelse dese ki; ‘Ben bir parti kuracağım. Ben sana oy vermem’ dedi. Bu nasıl bir sapıklıktır. Cebrail’i kim gönderir, Allah. Kime gönderir? Peygamberlere gönderir. Bir defa sen kimsin ki sana Cebrail insin. Şimdi anlıyoruz ki; Vay canına… Hakikaten biz bir araya gelemezmişiz. Bir tek biz varız. Herkes istisnasız diyor ki; ya helal olsun bunların ne olduğunu anlayan sadece Rahmetli Erbakan Hoca oldu. Allah rahmet eylesin’ dedi.

‘DİNLER ARASI

DİYALOG OLMAZ’

Karamollaoğlu şunları kaydetti:

‘Bütün dinler eşittir diyorlar. Bu dinlerin indiği zaman olsa, anlarız. Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya inen din de bizim inandığımız dindir. Peki, İslam neden sonradan geldi. Çünkü bu dinler tahrif edildi. Böyle olunca ne kitabı, ne inancı ortada kalmadı. Onun üzerine Allah bundan sonra indirdiği kitabı kendi teminatına aldı. Bu bozulmayacak dedi. Dünyada milyarlarca Kur’an-ı Kerim nüshası var. İstediğiniz yere gidin Kur’an’a bakın, hepsi aynısıdır. Böyle bir durumda nasıl olur da bütün dinler aynı olur. Böyle bir inanç olur mu?

Bunlarla birlikte İslam dini Avrupa’da ve tüm dünyada artmaya başladığı zaman da İslam korkusu diye bir şey çıkardılar, adına da İslamofobi dediler. Yani İslam Korkusu. Şimdi öyle olaylar yaşanıyor ki Allahu Ekber diyip birisinin kafasını kesiyor ve bunu da İslam adına yaptığını söylüyor. Sonrada öbür tarafa gidip bakın işte İslam bu diyorlar. İslam bu değil… Bunu yapanların başında da Siyonist zihniyetler var. O yüzden bizlerin uyanık olması gerekiyor.’

ERBAKAN HOCA’NIN HEDEFLERİ

Rahmetli Erbakan Hocamız neyi hedeflemişti? Hiçbir siyasetçi Erbakan Hocamızın gösterdiği hedefleri idrak bile edemedi. Sadece siyaseten iktidara gelmek istiyor zannettiler. Hayır. Allah’ın rızasını kazanabilmek için, sadece memleketimizde değil, bütün dünyada adaletin hâkim olabilmesini istiyordu. Hocamız onun için yola çıkarken, önce yeni bir dünya kurmak hedefini bizlere göstermiştir. Dedi ki; Biz adalete dayalı bir dünya kuracağız. Ama onun öncesinde ilk hedef olarak ilk önce Türkiye’yi yaşanabilir bir ülke haline getirmek için çaba sarf etti. Onun da iki temeli var. Manevi kalkınma… Biz ahlaki ve manevi değerlerimizi yani inancımızı kâmil manada yetiştirdiğimiz gençlere aşılamazsak, geleceğimiz emniyetli olmaz.

GÜÇLÜ OLMAK ZORUNDAYIZ

Biz, bu ülkeyi maddeten kalkınmış bir ülke haline getirmek zorundayız. Bu ne demek? Tarımda, sanayide, madencilikte, teknolojide, neye ihtiyacımız varsa her şeyi kendimiz memleketimizde imal edecek tarzda bir hedefe doğru yürüyeceğiz. Zor mu? Evet, çok zor. İmkânsız mı? Kesinlikle imkânsız değil. İnandığımız zaman fedakârlık yaptığımız zaman bir bu hedefleri gerçekleştirebiliriz.

Üçüncü en büyük hedef, şahsiyetli bir dış politikadır. Amerika’ya Avrupa’ya, Rusya’ya Çin’e bağlı olarak bir dış politika oluşturamayız. Biz şahsiyetsi, adaleti gözeterek, İslam ülkelerinin arasında adaletli bir dış politika belirleyeceğiz. Biz bunu yaparsak işte o zaman yeniden büyük Türkiye doğar. Böyle olunca da yeni bir dünya kurulur. Şahsiyetli bir dış politikanın ilk adımı da İslam Birliğidir. Bunun adı D8’di. Şimdilerde D8 ölüme terk edildi. Var mı yok mu belli değil.

SANAYİ VE ÜRETİM

OLMADAN OLMAZ!

Biz şimdi sanayileşelim diyoruz. Böyle diyince herkes zannediyor ki sanayileşme sadece devlet eliyle olabilir ya da bu sermayedarlar vasıtasıyla olabilir. Hayır, iki taraf eliyle de olabilir. Ama siz bir işi özel sektör yapmıyor diye devlet olarak ben buna karışmam derseniz, o zaman o tesis kurulmaz. O zaman da Türkiye dışa bağımlı hale gelir. Onun için biz meseleye farklı bakıyoruz. Hızlı kalkınmanın, zenginleşmenin bir özelliği de şu olmalıdır.Ülke kalkındı, zenginleşti.Peki, gelir nasıl dağılacak. İşte o gelirde de adaletin olması gerekiyor. Milli Gelirin dağılımı adil olacak. Erbakan Hocamızın hükümetini hatırlayanlar bilirler. Göreve gelir gelmez memura yüzde 130, asgari ücrete yüzde 110, çiftçiye durumuna göre yüzde 110 ile 150 arası zam yapmıştır. Hoca bunun altından kalkamaz zannettiler. Sonra bir havut sistemi kuruldu. Borçlanma azaldı. Denk bütçe yapıldı.Sonra da biz bu adanın önünü kesmez isek, bu adam iki gün sonra bizim de karşımıza çıkar, biz bunu indirelim dediler.

ASGARİ ÜCRET EN AZ

4 BİN 500 OLMALI!

Asgari ücret içler acısı. Adaletsiz gelir dağılımı çok büyük bir sorun. Bugün geldiğimiz noktada asgari ücret açlık sınırına yükseldi diye bütün işçilerimiz bayram ediyorlar. Bende diyorum ki bu üzülecek bir şey. Ülkemizde açlık sınırı bin 300 TL. Bir de bu ülkede 4 bin 500 TL diye yoksulluk sınırı var.Bu insanlar karnını doyurmanın ötesinde çocuğunu okula gönderecek, elbisesini alacak, çantasını alacak, faturaları ödeyecek. Bunları nasıl karşılayacak? Onu ben bilmem diyor. Bize göre asgari ücretin en az yoksulluk sınırı olan 4 bin 500 TL olması lazım. Şimdi böyle diyince işverenlerimiz ayaklanacaklar, biz o kadar parayı nasıl ödeyelim diye. Bu işveren de ürettiği ürünü 10 liraya değil de 15 liraya satacak. Dolayısıyla sen işçine bu ücreti verirsen, işçi pazara gidip her ihtiyacını alacak.Pazarda bu kadar ürün satan adam da dönüp senden tekrar mal alacaktır.Böylelikle de her daldaki ticaret hacmi artacaktır. Ama sen işçine hak ettiği ücreti vermezsen, o adam da gidip alış verişini yapamaz, o ticaret yapan firmalarda gelip senden mal alamaz.’

YAZIKTIR! GÜNAHTIR! İSRAFTIR!

Sivas’a gelirken Yıldızeli ilçesinde dev bir bina gördüğünü söyleyen SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, bu binanın ne olduğunu sorduğunu belirtti. Yeni hastane binası olduğunu öğrendiğini belirten Karamollaoğlu, il merkezine 40 km uzaklıktaki bir ilçeye böyle devasa bir yatırım yapılmasının israf olduğunu söyledi.

Karamollaoğlu, bu hastanenin yapımının sadece siyasi olduğunu belirtirken, içerisinde en fazla 20 kişinin yataklı tedavi gördüğünü, doktor sayısının ise en fazla 5 olduğunu kaydetti. İçine doktor koyamayacağın bir hastaneyi ne kadar büyük yaparsan yap hiçbir manasının olmayacağını kaydeden Karamollaoğlu, her ne yapılırsa yapılsın öncelikle yapılacak şeyin planının olması gerektiğini söyledi. Plansız yapılan yatırımların hem millete hem de devlete yük getireceğini ifade etti.

SİVAS’TA İLK İŞİMİZ

DEMİR ÇELİK FABRİKASINI

YENİDEN AYAĞA KALDIRMAK

İktidar olmaları halinde ilk işlerinin Sivas Demir Çelik Fabrikası olduğunu belirten Karamollaoğlu, dev bir yatırımın Sivas’ta çürümeye terk edildiğini ifade etti. Bu fabrikada zamanında 6 bin 500 işçinin çalıştığını ve maden şehri Sivas’ta önemli bir ekonomik katkısı olduğunu belirten Karamollaoğlu, bu yatırımın küçültülerek bugünlere getirildiğini söyledi.


Editor : Haberpanelim
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET
Sosyal medyaya mı internet medyasına mı güveniyorsunuz?
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE
21.11.2024
PUAN DURUMU
GÜNÜN KARİKATÜRÜ
CİLALI TAŞ!