Özpay, ‘Mide ve bağırsak problemi yaşayan kişilerin özellikle dinlendirilmemiş, taze kesilmiş eti tüketmeleri sağlık açsından problemli. Yine özellikle 24 saat dinlendirilmiş eti tükettiğinizde hem sindirimindeki, hem de etin pişmesindeki kolaylığı sağlamış olacağız’ dedi.
ERSAN ARSLAN / ÖZEL HABER
Zengin yemek sofraları ve ikramların sunulduğu Kurban Bayramı’nda, aşırı et ve tatlı tüketimi insan sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Kurban Bayramı’ndaki en yaygın hatalı beslenme türünün başında ise kesilen kurbanlığın etinin hemen tüketilmesi geliyor.
Sivas Numune Hastanesi Diyetisyeni Esra Özpay, Kurban Bayramı öncesinde vatandaşlara beslenme konusunda altın değerinde tavsiyelerde bulundu. Kurban Bayramı’nda et tüketiminin ciddi oranda arttığını belirten Özpay, vatandaşların et başta olmak üzere sağlığı tehdit eden hamur tatlıları ve şeker gibi besinleri belirli ölçülerde tüketmesinin doğru olacağını söyledi.
Kurban etinin mutlaka dinlendirilmesi gerektiğini belirten Özpay, ‘Kurban Bayramı’nın gelmesi ile birlikte kırmızı et tüketiminde önemli miktarda artış gözleniyor. Fakat kırmızı et kaliteli protein içermesi, bazı vitamin ve mineralleri içermesi açısından zengin bir besin olmakla birlikte tüketimin aşırılığında sağlık problemlerine neden olabiliyor. Bu noktada dikkat edilmesi gereken şeyler özellikle kurban etinin dinlendirilmesi kısmı. Mide ve bağırsak problemi yaşayan kişilerin özellikle dinlendirilmemiş, taze kesilmiş eti tüketmeleri sağlık açsından problemli. Yine özellikle 24 saat dinlendirilmiş eti tükettiğinizde hem sindirimindeki, hem de etin pişmesindeki kolaylığı sağlamış olacağız. Kurban etinde etin saklama koşulları da önemli. Eti büyük miktarlar halinde değil de yemeklik parçalara bölerek saklamak. Buzlukta -2 derecede 1 hafta kadar, dondurucuda saklayacaksak da 3 aya kadar saklayabilmek mümkün.’
‘PİŞİRME ŞEKLİ ÇOK ÖNEMLİ’
Etin tüketimi kadar pişirme şeklinin de çok önemli olduğunu belirten Özpay, özellikle risk gurubu olarak nitelendirilen çeşitli hastalıklara sahip olan kişilerin daha dikkatli olması gerektiğini söyledi.
Günlük tüketilen et miktarının 120 gram civarında olması gerektiğini de belirten Özpay, şu ifadeleri kullandı:
‘Tüketilen kurban etinin vücuda en üst seviyede yararlılığını sağlamak adına pişirme yöntemine de dikkat etmemizde fayda var. Yine toplumumuzda yaygın olan mangal kültürü var. Mangalı hiç tüketmeyelim demiyoruz ama mangal pişirirken dikkat etmemiz gereken hususlar önemli. Özellikle kor ateşle ve direkt ateşle temas ettirerek ette kömürleştirme yapmamakta fayda var. Ateşten en az 15 cm yükseklikte eti pişirmek daha uygun sağlık açısından. Yine en güzel pişirme ızgara, haşlama ve fırınlama yöntemi olabilir.
Kavurmalardan ve kızartma türü etlerden yine uzak durmalıyız. Eti pişirirken özellikle kendi yağı ile pişirmek yeterli olacaktır. Yine kavurma yöntemi kurban etinde çok yaygın. En azından kavurma yapılacaksa bile ete ekstra katı yağlar, kuyruk, iç yağı eklemememiz önemli. Özellikle kalp damar hastalığı riski olanlar, bu hastalığı taşıyanlar, şeker (diyabet) hastaları, tansiyon ve kronik böbrek yetmezliği olan kişilerin et tüketiminde tavsiye edilen miktarların üzerine çıkmamaları ve özellikle, kavurma kızartma yöntemlerinden uzak durmaları önemli.
Kurbanda özellikle artan et miktarını sınırlı tutmakta fayda var. Gün içinde tüketilen et miktarı 3-4 köfte büyüklüğünü geçmemeli. Yaklaşık 100-120 gram civarında düşünebiliriz biz bu miktarı. Onun dışında, etin yanı sıra bayramla birlikte tüketilen tatlı miktarında, öğün düzeninin bozulması gibi konularda sıkıntı yaşıyoruz.’
‘SÜTLÜ TATLILARI
TERCİH ETMELİYİZ’
Bayramlarda sağlığı tehdit eden diğer bir önemli hususun ise tatlı tüketimi olduğunu belirten Diyetisyen Özpay, tatlı tüketiminin de ette olduğu gibi sınırlı olması ve daha çok sütlü tatlıların tercih edilmesi gerektiğini söyledi.
Özpay; ‘Tatlı olarak özellikle ağır hamur tatlıları, şerbetli tatlılar değil de, sütlü ve meyveli tatlılar olarak tüketmemiz daha iyi olacaktır. Yine öğün düzenimizde aksamalar olacağı için az ve sık öğünler halinde, küçük miktarlar şeklinde tüketmekte fayda var öğünlerimizi. Bir davete gitmeden önce, en azından evde yenecek olan bir çorba. Tüketilecek olan az miktarda tam buğday ekmeği, kepekli ürünlerle ufak bir öğün yaptıktan sonra davetlere gidecek olarsak en azından gelen ikramlara, ağır tatlılara ‘hayır’ deme şansımız olacaktır.
Yine sıvı tüketimi önemli... Özellikle artacak olan besin miktarındaki tüketim, vücuttaki sıvı ihtiyacını daha da üst düzeye çıkaracaktır. Sıvı olarak su, en ideal tüketim maddesi. Bunun yanı sıra bitki çayları, evde yapılmış az şekerli veya şekersiz komposto, limonata türlerini tercih edebiliriz. Gazlı içecekler, meşrubatlar gibi sağlığa zararlı olan asitli içeceklerden uzak durmak gerekiyor yine bu süreçte her zaman olduğu gibi.’
‘ŞEKERDEN UZAK DURALIM’
Bayramlarda en çok tüketilen besinlerden bir diğerinin ise şeker olduğunu belirten Özpay, şeker tüketiminden mümkün olduğunca uzak durulması gerektiğini söyledi.
Şekerin, sağlığa olan zararları hakkında bilgi veren Özpay, sözlerini şu ifadelerle noktaladı:
‘Bayramın vazgeçilmezlerinden birisi de bayram şekerleri. Tüketim miktarları yine şekerde de önemli. Özellikle bayram şekerlerinin, tüm şekerlerin kan şekerini çabuk yükseltip hiperglisemi dediğimiz bir etkisi var vücudumuzda. Basit şeker gurubuna girdiği için bunlar, bir 30-40 dakika sonra da tekrar şekerde düşüş, hipogilisemi dediğimiz durum söz konusu oluyor ve yeniden açlık hissi, yeniden bir şeyler yeme hissi doğuyor vücutta. Bunları engellemek adına şekeri mümkün olduğu müddetçe minimum düzeyde tüketmekte fayda var. Özellikle çocuklar için aynı şikâyetler söz konusu olacağı gibi sağlık açısından ve büyüme gelişmeleri, boş tokluk hissi oluşturmamaları açısından ve diş çürüklerinin önlenmesi açısından da şekerin tüketimini sınırlı düzeyde tutmakta fayda var.’
Editor : Haberpanelim
