Anlattıkları ile öğrencilerin ruhuna hitap eden Aydın, geleceğin yöneticilerine adeta hayat dersi verdi.
ERSAN ARSLAN
Sivas Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Aydın, İl Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğü’nce düzenlenen ‘Zirvedekilerle Buruciye Buluşmaları’ programı kapsamında Atatürk Anadolu Lisesi öğrencileriyle bir araya geldi.
Güvenli Gelecek İçin Çocuk ve Gençler Sosyal Koruma ve Destek Programı (ÇOGEP) kapsamında Buruciye Medresesi’nde gerçekleştirilen programa, Başsavcı Aydın’ın yanı sıra İl Emniyet Müdürü Turgay Çalışkan ve Milli Eğitim Şube Müdürü Savaş Korkmaz da katıldı.
Bir süre öğrencilerle sohbet eden ve kendisini tanıtan Başsavcı Aydın daha sonra öğrencilere değim yerinde ise hayat dersi verdi. Öğrencilerden, kendilerine hedef belirlemelerini ve bu hedefe ulaşmak için var güçleri ile çalışmalarını isteyen Aydın, gençlere manevi anlamda da önemli mesajlar verdi.
İl Emniyet Müdürlüğü’nün gerçekleştirdiği bu faaliyetin çok önemli olduğunu ve mutlaka devam etmesi gerektiğini belirten Aydın, ‘Bu tür şeyler maliyeti olmayan ama getirisi fevkalade olan çalışmalar. Bizler sizlerle bir arada olmaktan çok mutlu oluyoruz. Bir zaman kaybı olarak asla görmüyoruz. Yeter ki siz bizi davet edin, dinleyin’ dedi.
‘NE İSTİYORSANIZ
ALLAH’TAN İSTEYİN’
Öğrencilere kendisi hakkında bilgi veren Başsavcı Aydın, mesleki hayatında edindiği tecrübeleri de paylaştı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olduğunu belirten Başsavcı Aydın, stajını memleketinde yaptıktan sonra ilk görev yerinin Erzurum Merkez Adliyesi olduğunu söyledi. 3 yıl burada görev yaptığını belirten Aydın, ardından Kahramanmaraş Çağlayancerit ilçesine Cumhuriyet Savcısı olarak atandığını ve 2,5 yıl süreyle görev yaptığını söyledi. Burada çok güzel günlerinin geçtiğini ve güzel dostluklar kurduğunu belirten Başsavcı Aydın buradan memleketine yakın olan Aydın Sultanhisar’a görevlendirildiğini söyledi. Sultanhisar’a gidiş öyküsünü anlatan Aydın, başından geçenleri anlatarak öğrencilere önemli mesajlar verdi.
Aydın; ‘Bizim hâkim ve Cumhuriyet Savcılarının tayinlerini Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu yapıyor. Bu kurul yine bizim meslek büyüklerimizden oluşuyor. 2001 yılında o kurula gittim, hemşerim olan bir kurul üyesi vardı. Ona dedim ki, ben artık çok uzak kaldım memleketimden. Biraz memleketime yakın bir yere tayin olmak istiyorum dedim. ‘nereyi istiyorsun’ dedi. O zaman biraz araştırmıştım, çünkü bir yer uygun olmalı ki isteyebilesin. ‘Şurayı istiyorum’ dedim ve oraya tayin oldum. Ama hani kurmalı saatler olur ya sanki öyle kurulmuş bir saat misali başladık çalışmaya, çok yoğun bir iş yükü, yalnız da kaldım. 2,5 yıl orada çalıştım ama sağımdan soluma dönemedim. Yani o kadar yoğun ve sıkıntılı bir şekilde çalıştım. Bunu şunun için anlattım. Hakkınızda her neyi isterseniz, her neyin duasını yaparsanız onu sadece yaratıcıdan isteyin, kullarından değil. Onlar sadece sebep olurlar çünkü. Ben sonra fark ettim ki, o kurul üyesi A şahsından ben istemişim ‘falan yere tayin olmak istiyorum’ demişim. Ama hiç dememişim ki içimden ‘hayırlısı ise orayı istiyorum.’ Gittik ama dedim ya hiçbir şey anlamadık oradan. Koştura koştura bir 2,5 yıl geçti ömürden. Sonrasında Hakkâri Başsavcılığına atandım. 2,5 yıl da orada görev yaptım. Hakkâri benim için çok özel bir yer. Zira çok şükür şimdilerde terörü az anar olduk. Şehit cenazeleri karşılamıyoruz. Yakın zamanda acı ızdırap yaşamadık hissetmedik ama o yıllarda çok sıkıntılıydı. Bu zaman diminde orada çalışırken benim zihnimde o bölgeye dair çok şeyler değişti. Bir konunun değerlendirmesini sadece medyadan, gazete haberlerinden manşetlerinden okuduğunuzla, baktığınızla sınırlı düşünürseniz eğer çok yanılıyorsunuz’ ifadelerini kullandı.
Orada yaşadığı bir hadiseyi anlatan Aydın, Adliye çay ocağını işleten aynı zamanda civarda esnaflık yapan 5 kardeşin esnaflığından bahsetti. Hakkâri’ye ilk gittiğinde nereden alışveriş yapabiliriz diye sorduğunu ve kendisine bu kardeşleri gösterdiklerini belirten Aydın, telefon edip sipariş veriyorum, bakkal manav ihtiyacı. Bir poşetin içine koyuyor, küçücükte bir sipariş fişi var. Ayın sonu geldi, hesap makinesini aldım ve bu fişleri topladım. Örneğin, 98 lira 12 kuruş etti. Bakkalı işleten kardeşlerden Selim’i aradım dedim ki, hesabı gönder. Ödeyelim borcumuzu, ne kadar borcum; ‘Efendim hesaplamıştık, 98 lira 12 kuruş.’ Bakın, kuruşuna kadar… Birinci ayda böyle, ikinci ayda böyle, üçüncü ayda böyle, kuruş sapma yok. Dürüst temiz, güzel esnaf… Güven telkin etti.
Aradan zaman geçti, bakın bu beni çok duygulandırır. Ramazan içerisinde 3. gün falan, tam ezan okunuyor, o dakika getiriyor ekmeği sıcacık, bu kardeşlerden Murat ya da Yunus… Dedim ki, Yunus, canım kardeşim, bunu 5 dakika önce getir. Tam hoca ‘Allahu Ekber’ dediği zaman getirmek zorunda değilsin, sende oruç tutuyorsun, sen de git sofrana otur. Ne dedi biliyor musunuz, ‘Bizim Ramazan gelmiş, oruç tutan, iftar için ekmek bekleyen bir başsavcımız var. Biz daha ne isteyelim’ dedi. Bana göre çok şey anlatıyor bu söz. Orada çok güzel insanlar tanıdım. O gün gördüğüm bu tablo karşısında şehit olma pahasına burada kamu görevlisi olmak kolay, burada vatandaş olmak, Hakkârili olarak yaşamak zor demiştim. Bu hissiyatımın doğru olduğunu, bugün yaşadığımız süreçte görüyoruz. Çünkü sokaklar, çünkü o bölgedeki insanlar barış süreci dediğimiz sürece sahip çıktılar. Bu güzel bir şey… Bizim topyekûn milletimiz de çok büyük, çok ulvi çünkü 30 yıla yakın süren bu dönemde her zaman sabır ve büyüklük gösterdi. Sizler de o güzel insanların evlatlarısınız.
Oradan tayinin ayrıldık, Akhisar’a gittik ve 2011 yılında da Sivas’a geldim. Hatırlıyor musunuz, Çağlayancerit’ten Sultanhisar’a gelirken, ben kurul üyesinden tayin istemişim, Allah’tan hayırlısını istememişim, dilememişim demiştim. Buraya gelirken de sadece onu diledim. 3 yıldır burada görev yapıyorum, hiç üzülmedim, sıkılmadım, daralmadım. Burada görev yapmaktan çok mutluyum.
Kişi bazlı düşündüğünüzde öyle bir sirkülasyon var ki. Hatırlarsınız, şimdiki valimizden önceki valimiz rahmetli oldu. Şuan ben 3. Sivas valisi, 2. Üniversite rektörü, 3. İl emniyet müdürü, 3. Garnizon komutanı ile çalışıyorum. Dolayısıyla kişiler gelip geçiyor. Önemli olan insanın iç huzuru. Bunun için de kendisinin içini dingin tutması, temiz tutması, dedikodudan, hasetten uzak tutması lazım.’ Şeklinde konuştu.
SORUMLULUKLARINIZI
YERİNE GETİRİN
Öğrencilere, bugün de yarın da sorumluluklarını mutlaka yerine getirmeleri tavsiyesinde bulunan Başsavcı Aydın, kendi çalışma koşullarını örnek gösterdi. Gece yarılarına kadar çalıştığı dönemler olduğunu, ailesine bu nedenle fazla zaman ayıramadığını belirten Aydın, bu nedenle ‘acaba doğru mu yapıyorum’ diye çok düşündüğünü söyledi. Aydın; ‘Yarın çok değişik makamlarda esnaf olanınız da, vali olanınız da çıkacak. Her makamda her aşamada görevleriniz vazifeleriniz olacak ve dolayısıyla kendinize göre sorumluluklarımız olacak. Bu sorumlulukları layıkıyla yerine getirdiğiniz de, yerine getirdiğim de emin olun, evde bıraktığınız, ihmal ettiğinizi düşündüğünüz çocuklarınızı bir koruyan bir gözeten oluyor’ dedi.
Başsavcı Aydın, şu ifadeleri kullandı:
‘Çok yoğun çalıştığım zamanlar oldu. Yaptığımız iş itibariyle günlük bir performans göstermeliyiz. Yarın duruşmalar var ve 10-15 dosyaya karar verilecek. Her dosyanın tarafları da yarını dört gözle bekliyorlar, ‘bizim dosyamıza karar verilecek’ diye heyecanla geliyorlar. Böyle bir sorumluluğumuz var. Ben hep şu ikilemi yaşadım yıllarca; işim mi, eşim ailem mi? Çünkü saat 5 oluyor, mesai bitiyor ama işimiz bitmiyor… Peki, ne yapacağız? Ben iki tip meslektaş gördüm. Birinci grup saat 5 olduğunda ‘mesai bitti kardeşim. Ben gevezelik yapmadım, çalıştım. Şu dakikadan artık bu saatler benim çocuklarıma eşime ait. Eşime, çocuklarıma vakit ayırmalıyım’ diyen anlayış. Kötü bir şey mi değil? İnsanın ailesine vakit ayırması güzel bir şey ama işimiz bitmedi. Yarın vatandaş gelecek, hizmet bekliyor, karar bekliyor. Bugün git, yarın gel… Nereye kadar.
İkinci gurup ise, işimiz bitene kadar. 5’te bitmedi mi 6’ya, 7’ye kadar gerekiyorsa gece yarılarına kadar. Okuduk çünkü. Gece yarılarına kadar dosya okuduğumu bilirim. Sabah 2 saat uyku uyursun ama hazırlıklı, sorumluluklarını yerine getirmiş bir şekilde görevini yapmanın huzurunu yaşarsın. Ben istesem de istemesem de bunu yaptım. Çünkü aksini yaptım, saat 5 olunca evime gittim ama suratım bir karıştı. Eşim, çocuklar dediler ki, ‘böyle olacaksan hiç gelme, sen fiziken buradasın ama aklın burada değil. Git çalış, işini bitir de öyle gel, biz seni böyle istemiyoruz’ dediler bana ve ben hep işimi öne aldım. İşimi bitirdim ondan sonra evime gittim. Fakat hep bu ikilemi yaşadım. Acaba doğrumu yapıyorum, ailemi ihmal mi ediyorum’ diye. Çünkü iki tane evladım var ve onları yetiştirmek de benim sorumluluğumda. Fakat yakın zamanda içime böyle bir ilham gibi bir duygu geldi. İşte benim aradığım cevap buydu dedim. Bu kesin doğrumudur bilemem ama bana göre doğru bu. Nedir o? Yarının buralarda oturacak kişileri sizlersiniz. Yarın çok değişik makamlarda esnaf olanınız da, vali olanınız da çıkacak. Her makamda her aşamada görevleriniz vazifeleriniz olacak ve dolayısıyla kendinize göre sorumluluklarımız olacak. Bu sorumlulukları layıkıyla yerine getirdiğiniz de, yerine getirdiğim de emin olun, evde bıraktığınız, ihmal ettiğinizi düşündüğünüz çocuklarınızı bir koruyan bir gözeten oluyor. Ama eğer, çocuklarınıza, eşinize ailenize ayıracağınız vakti, gevezelikle, lüzumsuz arkadaşlarla, hele de hiç tasvip edilmedik şartlarda harcarsanız emin olun çocuklarınızı hangi dehlizlerden toparlarsınız bilinmez. O açıdan, sorumluluklarınızı yerine getirin. Bugün sorumluluğunuz ne ise onu da yerine getirin, yarın büyüdüğünüz de sorumluluğunuz ne ise onu da yerine getirin.’
‘ANNE-BABALARINIZA
İSYANKÂR DAVRANMAYIN’
Öğrencilere, anne ve babalarına karşı saygılı ve hoşgörülü olmaları uyarısında bulunan Başsavcı Aydın, ‘Anne ve babalarınıza isyankâr olmayın’ dedi.
Aydın; şu ifadeleri kullandı:
‘Annem, 86 yaşında. Belki fizik olarak değil ama ruhen çocuksu. Çok uzağa gittim diye üzülüyor. Zaman zaman beni çağırıyor. Ben de hiç ikiletmeden buradan otobüse biniyorum, 14 saat yol gidiyorum, elini öpüyorum, bir tam gün kalıyorum yanında. Ertesi gün tekrar otobüse biniyorum, tekrar görevime geliyorum. Bunu özellikle söyledim ki, anne ve babalarımız sizler için mutlaka çok kıymetlidir. Ancak, şimdi gençliğinizin üzerinesiniz, delikanlılık, ergenlik dedikleri dönemdesiniz. Ne olur onlara isyankâr davranmayın. Anne ve babalar, yaratıcı nasıl hani bizlere karşı olağanüstü Müşvik, bütün isyanımıza rağmen hiçbir şeyimizi esirgemiyor… Dünyada o kadar güzel nimetler var ki… Her gün sabah doğuyor, biz ona bir adım yaklaştığımızda içimizde hissediyoruz. Çünkü biz ona ne kadar yakınsak o da bize o kadar yakın. Anne babalar da böyle. Yani bir kırgınlık anının ardından, bir özür dilemeniz hiç şüphesiz kabul görüyor değil mi? Çünkü hazır, anne ve babalar, affetmeye vermeye hazırlar. Bunu afakî de söylemiyorum. Çünkü bu sene 8. Sınıfta olan benim de bir oğlum var. Bu sene Ankara Hukuk Fakültesi 1. Sınıfta olan benim yine büyük bir oğlum var. Dolayısıyla tecrübeliyim, yaşayarak söylüyorum.’
Daha sonra öğrencilere, iyi arkadaşlar edinmelerini ve gelecekleri için iyi çalışmalarını tavsiye eden Başsavcı Aydın, öğrencilerden gelen soruları da yanıtladı. Öğrenciler, sohbetin ardından Aydın’a çiçek takdim etti. Başsavcı Aydın, daha sonra İl Emniyet Müdürü Turgay Çalışkan, okul yöneticileri ve öğrencilerle toplu fotoğraf çektirdi.
Editor : Haberpanelim