ERSAN ARSLAN
Çorum’da 2009 yılında kene ısırması sonucu Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığına yakalanan ve hayatını kaybeden İsa Sevim'in (26) eşi Özlem Sevim’in kazandığı hukuk mücadelesi, KKKA Hastalığından hayatını kaybeden vatandaşların aileleri için umut ışığı oldu. Tarım sigortası bulunan eşinin ölümünün iş kazası sayılıp kendisine ve iki çocuğuna ölüm aylığı bağlanmasını talep eden ancak SGK’nın ret cevabıyla konuyu yargıya taşıyan Sevim, hukuk mücadelesini kazandı. Çorum 1. İş Mahkemesi, İsa Sevim'in ölümünün iş kazası sayılması ve ailesine ölüm geliri bağlanmasına hükmetti. SGK, kararı Yargıtay’a taşıdı ancak Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, oy birliğiyle onadı.
‘BU KARAR BİR MİLATTIR’
Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Teknoloji Fakültesi Dekanı, İş Sağlığı ve Güvenliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Orhan Tatar, İsa Sevim’in ölümünün iş kazası sayılması ve ailesine ölüm aylığı bağlanması yönündeki Yargıtay kararının tarım sektörü için bir milat olduğunu söyledi.
İsa Sevim’in eşi Özlem Sevim’i sürdürdüğü hukuk mücadelesinden dolayı tebrik eden Prof. Dr. Tatar, şu ifadeleri kullandı:
‘Bence çok önemli bir Yargıtay kararı bu. Çünkü Türkiye’de tarım sektörü çok önemli bir sektör. Türkiye’nin nüfusunun ciddi bir bölümü tarım sektöründe çalışıyor. Özellikle iş sağlığı ve güvenliği açısından baktığımız zaman tarım sektörü risk düzeyinin en fazla olduğu sektörlerden bir tanesi. Bildiğiniz üzere Türkiye’de 2012 yılında yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu var. Bu kanun gerçekten bir devrim niteliğinde ülkemiz açısından.
Türkiye’deki iş kazalarına baktığımızda, hemen hemen her sektörde var ama özellikle inşaat sektöründe, metal sektöründe, maden sektöründe çok fazla iş kazalarının olduğunu biliyoruz. Ama göz ardı edilen beklide önemli sektörlerden bir tanesi de tarım sektörü. Tarım sektöründe çalışan işçinin niteliği dikkate alındığında çok da fazla açıkçası akıllara bir sigorta, iş güvenliği kavramı gelmiyor ne yazık ki. Ancak, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun yürürlüğe girmesi ile birlikte bu kanun altında çok fazla sayıda yönetmelikler çıktı. Maden işlerinde çalışanların iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yönetmelikten tutun da çok farklı sektörlere kadar farklı farklı yönetmelikler var. Dolayısıyla bu yönetmeliklerin de artık uygulamaya girmesi ile birlikte bu tür Yargıtay kararlarını daha sık görmeye başlayacağız.’
‘EMSAL TEŞKİL EDER’
Bu konudaki kesinleşen yargı kararının Kararın tarım sektöründeki bu ve benzeri konular için emsal teşkil edeceğini belirten Tatar, kararın tarım sigortasının önemini de ortaya çıkardığını söyledi.
Prof. Dr. Tatar, ‘Yargıtay kararı çok sevindirici çünkü tarım sektörü çok önemli bir sektör. Bu sektördeki bir kazanın iş kazası sayılabilmesi için öncelikle o kişinin sigortalı olması gerekiyor. Çorum’da meydana gelen olayda da aynen bu durum yaşanmış. Hayatını kaybeden vatandaş tarım sigortası sahibi ve aynı zamanda bir işverenin yanında çalışan işçi konumunda. Dolayısıyla kendi işini de yapmıyor. Böyle bir durumda bunu bir iş kazası olarak görmek açıkçası İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun ruhuna çok uygun bir yaklaşım. Bence çok doğru ve yerinde bir karar. Bunun tabi emsal teşkil etmesi gerekir. Özellikle işverenlerin bu tür durumlarda, bu tür alanlarda işçi çalıştırırken, bu tür tehlikeleri dikkate alarak, bu tehlikelerden doğacak riskleri en aza indirgemek için gerekli tedbirleri almaları gerekir.
Kene vakaları ülkemizde son dönemde sık görülüyor. Özellikle bölgemizde, Sivas civarında, Çorum, Yozgat, Tokat gibi illerimizde yaygınca görülüyor. KKKA Hastalığını bulaştıran kene türünden kaynaklı ölümler gerçekleşebiliyor. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun altında çıkan yönetmeliklerde kene ısırması sonucu meydana gelen ölümlere dönük bir yönetmelik yok. Ama aslında İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği adında bir yönetmelik var. Bu yönetmelikte aslında işveren, çalıştırdığı bütün işçilerin güvenliğini dikkate almak zorunda. Bu tehlikeleri görerek güvenliği tehdit edecek bir takım unsurlar, tehlikeler varsa bunları bertaraf ederek sonuçta ortaya çıkabilecek iş kazası risklerini en aza indirgemek veya tümüyle ortadan kaldırmak gibi bir yükümlülüğü var. Tabi bu yükümlülük tek başına kendisine ait değil. Muhakkak bu anlamda bir iş güvenliği uzmanı çalıştırmak zorunda veya hizmet alımı şeklinde bu işi yapmak durumunda.
Bu kene vakaları için eğer bir yasal dayanak aramak gerekiyorsa buna en uygun yönetmeliklerden bir tanesi, ‘biyolojik etkenlere maruziyet risklerinin belirlenmesi’ adı altındaki yönetmeliktir. Bu yönetmelik yeni bir yönetmelik ve özellikle biyolojik etkenlere maruziyet riski altında bulunan işyerlerinde, çalışma alanlarındaki koşulları düzenleyen bir yönetmelik. Dolayısıyla bu vakayı aslında bu bahsettiğim yönetmelik içinde de değerlendirebiliriz. Çorum’da meydana gelen bu vaka, arkasından SGK’nın başlangıçtaki yaklaşımı, sonrasında ailenin bunu iş mahkemesine yansıtması ve oradan alınan kararın Yargıtayca onanması bence Türkiye’de 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun önemli başarılarından bir tanesidir.’
‘BU OLAY İNSANLARI BİLİNÇLENDİRECEK’
Bu olayın, tarım sektöründeki emekçilerin ve işverenlerin bilinçlenmesi açısından da çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Tatar, tarım sektöründe çalışan işçilere ‘Mutlaka sigortanızı yaptırın’ çağrısında bulundu.
Tatar, ‘Tarım sektörü en vasıfsız işçinin çalıştığı sektörlerden bir tanesi ve bu alanda birçok iş kazaları karşımıza çıkıyor. Bu kazaların en aza indirgenmesi veya tümüyle ortadan kaldırılması için böyle bir bilinçlenmeye de yol açacak bu olay. Bundan sonra bunu duyan birçok tarım işçisi işverenden muhakkak gerekli önlemleri almasını talep edecek. Artı, yine 6111 Sayılı Kanun gereğince TARSİM diye adlandırılan tarım sigortasından yararlanmak için SGK’ya veya il ve ilçelerdeki Tarım Müdürlüklerine başvurma hakkına sahipler. Dolayısıyla buradan böyle bir çağrı yapmalarında da fayda var. Tarımda çalışan işçilerimizin muhakkak tarım sigortası yaptırmalarında fayda var. Tarım sigortası yaptırdıkları takdirde kendilerinin ve ailelerinin yaşamlarını güvenceye alıyorlar.’ İfadelerini kullandı.
İÇİ DOLU BİR KANUN VAR
AMA UYGLAMA YOK
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun önemine dikkat çeken Prof. Dr. Tatar, bu kanun ve bağlı yönetmeliklerin doğru şekilde uygulanmadığını söyledi.
Bu konuda Soma örneğini veren Tatar, şu ifadeleri kullandı:
‘Bizim toplumumuzda, ‘bir şey olmaz’ mantığı var. Ama olunca da çok tehlikeli, sıkıntılı sonuçlar karşımıza çıkıyor. Mesela, Soma’daki facia beklide biraz daha dikkatli davranılabilse önlenilebilecek bir olayken ne yazık ki orada yüzlerce işçimizi yitirdik. Türkiye’de bu kadar nitelikli, içi dolu bir İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu varken bunun doğru şekilde uygulanamaması, doğru şekilde algılanamaması bu tür kazaları doğurabiliyor. O yüzden bizim muhakkak çok dikkatli bir şekilde bu kanunun bütün maddelerini özümseyerek, bu risk kavramını yaşamımızın bütün alanına sokmalıyız.
Gerçekten bu 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Türkiye için bir milat. İçinde birçok farklı yönetmelik var. Emziren kadınlardan tutun da gemide çalışan işçilerin iş sağlığı ve güvenliğine kadar farklı farklı alanlarda yönetmelikler var. Tabi esas olan şey, bu kanunu, yönetmelikleri doğru şekilde uygulamak…’
‘UZMANLAR YETİŞTİRECEĞİZ’
Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği konusunda, kanun ve yönetmelikleri bilen, uygulanmasını sağlayan uzmanlara ihtiyaç olduğunu belirten Prof. Dr. Tatar, bu ihtiyacı gördükleri için CÜ Bünyesinde İş Sağlığı ve Güvenliği Anabilim Dalı açıldığına dikkat çekti.
Tatar; ‘kısa süre önce üniversitemizin Fen Bilimleri Enstitüsü bünyesinde bünyesine bir İş Sağlığı ve Güvenliği Anabilim Dalı açıldı. Ana bilim dalına bu öğretim yılından itibaren hem tezli hem tezsiz yüksek lisans programına öğrenci alımına başlayacağız. Ülkemizde kanunların, yönetmeliklerin çıkması yetmiyor. Bunların uygulanması çok daha büyük önem taşıyor. Uygulanması için de çok iyi şekilde bu kanunları bilen, bu riski doğru algılayabilen, tehlikeleri görebilen çok iyi uzmanlara ihtiyaç var. Yeni kurulan İş Sağlığı ve Güvenliği Anabilim Dalı da bu uzmanları yetiştirmek üzere yola çıktı. İnşallah önümüzdeki yıllarda ülkemizin değişik sektörlerinde çok iyi yetişmiş uzmanları çalıştırmaya başlarız.’ Dedi.
Editor : Haberpanelim