USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

?Dilimiz İçin Dünyayı Takip Etmemiz Gerekiyor?

?Dilimiz İçin Dünyayı Takip Etmemiz Gerekiyor?

?Dilimiz İçin Dünyayı Takip Etmemiz Gerekiyor?
30-10-2014 17:29
Google News


Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sinan Kaçalin’in açılış konuşmasıyla başlayan programa öğrenciler ve vatandaşlar yoğun katılım gösterdi. Programda Türkçenin eğitimi alanının kuruluşu, gelişimi ve günümüzde ki sorunlarına değinildi

SERCAN ÇETİNEL

Ana dili olarak Türkçenin eğitimi ve öğretimi çalışma toplantısı Cumhuriyet Üniversitesi Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Sinan Kaçalin’in de katılımıyla gerçekleştirilen toplantıya, Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Faruk Kocacık, Türk Dil Kurumu Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şeref Boyraz, Prof. Dr. Abdurrahman Güzel ve çok sayıda öğrenci katıldı.

Çalışma toplantısının açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin sözlerine Türkçenin eğitimi hususunda faaliyet alanı Milli Eğitim Bakanlığını ilgilendiriyor. Ama inceleme çalışmaları bizi ilgilendiriyor diyerek şunları kaydetti.

Kaçalin, ‘Türkçenin eğitimi hususunda faaliyet alanı Milli Eğitim Bakanlığını ilgilendiriyor. Ama inceleme çalışmaları bizi ilgilendiriyor. Asıl çalışan hocalarımız üniversitelerdedir.  Çeşitli vesilelerle ihtiyaç duyan kurumlar bu hocalarımızı çağırmaktadırlar. Bunu Yunus Emre Enstitümüz ister çünkü yabancılara Türkçe öğreten kurum olduğu meslek hocalarımız buralarda çalışma imkânı buluyorlar. Bunun çalışılacak ilmi ayağı hocaları üniversitelerde eğitim fakültelerinde. Fakat bu kitapların yayınlanamaması algı bakımından bu Türk Dil Kurumundadır. Türk Dil Kurumu bunun neresindedir soruların cevabı bizde düğümleniyor. Bu toplantıyı bu bakımdan yaptık. Birçok hocalarımızı tanıyoruz. Peki, biz niye böyle bir toplantı yaptık. Bizde bir şeyler yapıyoruz diye değil. Toplantıyı iki yolu vardı bir bütün hocalarımızı çağırmak hepsini tek tek görmek, iki azar azar hocaları çağırmak. Ben birinci yolu tercih ettim. Bütün hocalar ulaşılsın dedim. İkinci az az hocaları çağırmak hepsinden bilgi almak. Böyle toplantılarda çağrıların haricince bazı hocalarımız ben niye çağrılmadım dememeli. Bu mantıktan dolayı o düşüncelere girilmemeli.’ Dedi

Kaçalin, ‘Bir dahaki toplantıda şöyle bilgiler isteyeceğim; ispanyada dil eğitimini hocalar nasıl yapmışlar, nasıl kitaplar yazmışlar. Benim konum Türkçe, ben yalnız Türkçe bilirim bundan sıyrılmamız lazım. Biz dünyayı takip etmek durumundayız. Dünya nasıl ilerliyor, eğitimler nasıldır. Bu hocalarımızdan bunları bekleyeceğim. Bunlar yoksa böyle bir toplantı artık yapılmayacak demektir. Ders kitaplarında Türk dillerinden birini takip ediyorum. Bizim eksiğimiz nedir, bizler nelere ihtiyaç duyuyoruz, biz de neler eksik bunları konularını incelemek lazım. Bu program hayırlı olsun. İnşallah iyi sonuçlar elde ederiz.’ifadelerini kullandı.

Kaçalin’den sonra söz alan Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Faruk Kocacık,  ana dilimizi öğrenme sorunlarını değerlendirdi.

Kocacık, ‘Böyle bir etkinliğe ev sahibi olmaktan mutluluğumu ifade etmek istiyorum. Ana dilimizi öğrenme konusu, çok önemli sorunlarımız başında geliyor ama maalesef gerekli önemi göstermiyoruz. İlköğretimden yükseköğretime kadar devamlı Türkçeyi öğretiyoruz. Ama dönüp bakıyoruz, televizyonlarda, gazetelerde, günlük konuşmalarda tonlama yanlışı var, vurgu yanlışı var, telaffuz yanlışı var, yabancı kelime kullanma hastalığı var. Bu sorumluluğu alarak da bu programa başkan ile birlikte ev sahipliği yapmaktan gerçekten mutluluk duydum. Konfüçyüs yine bir sözü var ‘hangi dili kullanırsanız o dilde düşünürsünüz.’ Doğru düşünmek için dili çok iyi öğrenmek lazım. Kültürle ilgili çok önemli üç tane süreç vardır. Eğeri dili doğru kullanırsanız en az düzeyde sorun yaşarsınız. Biraz önce bahsettiğim gibi bu üç süreci gerektiği gibi yerine getirmek lazım. Temel hedefimiz olarak dili doğru kullanabilmeyi, doğru kullanırken de, birbirimize doğru aktarabilmeyi ve gelecek kuşaklara da kültürel mirasımızı iyi bir şekilde koruyarak aktarabilmeliyiz. Ben bugün ki toplantının büyük ölçüde hizmet edeceğinden ve bu toplantının düzenlenmesinde başta çok kıymetli Türk Dil Kurumu Başkanı Mustafa Sinan Kaçalin olmak üzere ve bütün kıymetli arkadaşlarıma buraya katılarak bize katkı sağlayacak kıymetli davetlilere ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Toplantını amacına ulaşması dileğiyle herkesi selamlıyorum’ dedi.

Rektör Kocacık’tan sonra söz alan Cumhuriyet Üniversitesi edebiyat fakültesi öğretim üyesi ve Türk Dil Bilim Kurumu Üyesi Prof. Dr. Şeref BOYRAZ ilk olarak Ermenek’te yaşanan maden kazasına değindi.

Boyraz, ‘Öncelikle Ermenek’te yaşanan maden kazası dolayısıyla oluşan acılı beklentinin biran önce sevinçle umutla olan beklentimi arz etmek istiyorum. Ardından yakın zamanda canlarını bu ülkenin geleceği için feda eden şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun. Yüce Mevla bir daha bize böyle bir acılar yaşatmasın. İnsanı diğer canlılardan ayıran özelliklerin başında gelişmiş bir iletişim hislerine sahip olması gerekir. Kimi hepimizin bildiği üzere bu iletişim sisteminin adı dildir. Başka bir deyişle dil, bize insan hakkı olmamızı kazandıran en önemli araçlardan birisidir. Çünkü onun sayesinde bir araya gelir millet olma bilincine erişiriz. Onunla kültürümüzü oluşturur ve iletişimimizi kurarız. Konfüçyüs’ün dile aks ettiği önemde bellidir. Konfüçyüs’e sormuşlar, bir ülkeyi idare etmeye davet edilseydiniz yapacağınız ilk iş ne olurdu? Konfüçyüs büyük filozof şöyle cevap vermiş; ‘önce dili gözden geçirmekle başlardım işe. Çünkü dil kültürün olursa kelimeleri düşünceleri anlatamazsın. Düşünceler iyi anlatılmazsa yapılması gereken işler doğru yapılmaz. Görevler doğru yapılmazsa töre ve düzen bozulur. Töre ve düzen bozulursa adalet yoldan çıkar. Adalet yoldan çıkarsa, yoldan saparsa şaşkınlık içerisine düşen halk ne yapacağını nereye gideceğini bilemez. O nedenle öncelikle işe dilden başlardım’ demiş. Aynı filozof bu düşüncelerini tersten de ifade etmeye çalışarak şunu söylemiştir; ‘ bir ülkeyi yıkmak istiyorsanız dilini tahrip edin. Çünkü dilin tahribi kültürdeki zenginliği kesintiye uğratacak kuşaklar arası çatışmaya sebep olacaktır. Bu da milletin ilmini, bildiğini kaybetmesine neden olacaktır.’ Dedi.

Boyraz, Türkçenin şuurla işlenmesinin bir boyutunu da onun gelecek kuşaklara aktarılması oluşturmasına vurgu yaparak şunları kaydetti:

 ‘Dilin önemine vakıf olan ulu önder, dilin şuurla işlenmesi için bildiğiniz gibi Türk Dili Tetkik Cemiyetini kurar. Bu cemiyet çatısı altında Türkçe tarihi süreçte dikkate alınarak çok yönlü bir şekilde incelenmeye çalışılır. Anca Türkçenin eğitimi ve öğretimi ile ilgili bu çatı altında kayda değer bir çalışma yapılmaz. Ya da en azından yapılan çalışmadan doğrudan bu alan odaklanmamıştır. Her ne kadar yapılan panel, konferans, sempozyum gibi kısmet hizmet ediyorsa da bu yeterli değildir, hem de alanında uzmanların da tescil edeceği aynı şey değildir. Kısa bir deyişle Türkçenin şuurla işlenmesinin bir boyutunu da onun gelecek kuşaklara aktarılması oluşturmaktadır. Eğer bu yapılamaz ise konunun çok önemli bir tarafı eksik bırakılmış olacaktır. Diğer taraftan zaman değiştir. Türkiye artık büyüdü, güçlü bir ülke haline geldi. Bu da en yakın çevremizden başlamak üzere Dünya’da Türkçe öğrenmek isteyenlerin sayısında bir artış meydana getirdi. Hem talebi karşılamak hem de talebi yaratmak adına dünyanın farklı bölgelerinde Türk kültür merkezleri açıldı ve buralarda Türkçe eğitimi verilmeye başlatıldı. Gerek içeride gerekse dışarıda Türkçe eğitimi verilirken konunun ne kadar ciddiye alınması ve bilimsel ışığı altında yürütülmesi gerektiği tartışma gerektirmez bir gerçektir. 2003 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yurt dışında üniversite öğrencilerine Türkçe öğretmek amacıyla görevlendirildiğim de hangi materyali kullanabilirim, hangi kaynakları edinebilirim diye düşündüğümde ilk aklıma gelen yer hiç kuşkusuz Türk Dil Kurumuydu. Bu amaçla Türk Dil Kurumu’na gittiğimde maalesef benim bu amacıma hizmet edecek herhangi bir yayınla ve materyallerle karşılaşmadığımı gördüm. Neden bu konuda ilk aklımıza gelen yer Türk Dil Kurumu idi derseniz adında belli olduğu gibi Türk dilinin gelişmesi için uğraşan inceliklerini anlatan ve anlatması gereken bir kurumdu. Ve bu kurumun dil öğretimiyle Türkçe öğretimiyle ilgili mutlaka yayınlar, materyalleri olmalıydı bana göre. O bakımdan ilk aklıma gelen yer bu kurumdu. Ve bu kuruma gittiğimde maalesef istediğimiz bulamamıştık. İşte bu gerçek karşısında Türk Dil Kurumunun yeni oluşturulan bilim kurulu heyeti Türk dilinde ki incelikleri bu çatının altında incelendiğine göre Türk diliyle ilgili eğitimi ve öğretimi hususların ele alınacağı adreste burada olmasıdır. Bu konuyla ilgili her türlü etkinlik ve yayın faaliyetlerinin kurum çatısı altında yapılmasını sağlayacaktır. Adı geçen kol bugün burada Cumhuriyet Bayramının ertesinde Cumhuriyetin Temellerinin atıldığı bu şehirde ve adını taşıdığı cumhuriyet üniversitesinde ilk etkinliğini gerçekleştiriyor. Burada Türkiye’nin örgün öğretiminde ki durumu öğretim yöntemleri ve sorunları bulunarak Türkçenin daha iyi bir biçimde öğretilmesini sağlamak adına çeşitli reçeteler sunulacaktır. Bu amaçla etkinliğimize 16 farklı üniversiteden dalının uzmanı 25 değerli bilim insanı katılmıştır. Bu da Türkçe eğitimi alanında çalışanların önemli bir kısmına tekabül etmektedir. Kendilerini tekrardan hoş geldiniz diyor ve bir kez daha teşekkürlerimi arz ediyorum. Bu etkinliğin düzenlenmesini sağlayan ve bu vesileyle bizleri bir araya getiren iki kurum başkanına, sayın rektörümüz Prof. Dr. Faruk Kocacık’a ve Türk Dil Kurumu saygı değer başkanı Prof. Dr. Mustafa Sinan Kaçalin’e çok teşekkür ediyorum. Çünkü onlar irade buyurmasalardı bu etkinlik gerçekleşmeyecekti. Sağ olsunlar bizim hiçbir isteğimizi karşılıksız bırakmadılar. Bu tarz etkinliklerini artmasını diliyorum’ dedi.


Editor : Haberpanelim
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET
Sosyal medyaya mı internet medyasına mı güveniyorsunuz?
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE
25.11.2024
PUAN DURUMU
GÜNÜN KARİKATÜRÜ
CİLALI TAŞ!