CHP Grup Başkanvekili Sadık Güller, işletmeye ihaleyle verilen 850 hektarlık alanla ilgili köylülerin tedirgin olduğunu belirtti. İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Alpaslan Ceyhan ise bu 850 hektarlık alanın korunması amacıyla işletmeye kiralandığını ve işletmenin burada izin almadan inşaat veya kamulaştırma çalışması yapmasının mümkün olmadığını ifade etti.
HAYRULLAH AĞKAŞ
İl Genel Meclisi Aralık ayı toplantılarının 2. Oturumu dün yapıldı. Sedat Özata başkanlığında toplanan mecliste Kasım ayı Meclis Karar Özetleri ve Encümen Kararları okundu.
Karar özetleriyle ilgili söz alan CHP Grup Başkanvekili Sadık Güller, Kasım ayında Yıldızeli ilçesinin kaman köyünde ihalesi yapılarak 850 hektarlık alanın işletmeciye ayrılması konusunu sordu.
Güller, burada 850 hektarlık bir alanın işletmeciye verilmesinin ardından köy halkının tedirgin olduğunu ve konunun basına da Köy satılıyor mu? diye yansıdığını belirterek, köy halkının tapulu arazisinde mineralli su çıkması halinde nasıl bir yol izleneceğini sordu.
Bunun üzerine söz alan AK Parti İl Genel meclis Üyesi Nazif Arar ve İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Alpaslan Ceyhan, konuya açıklık getirerek, 850 hektarlık alanın korunması amacıyla işletmeciye verildiğini burada her hangi bir kamulaştırma veya tesis yapımı için İl Özel İdare’den yetki almaları gerektiğini ifade ettiler.
CHP Grup Başkanvekili Sadık Güller, ‘Geçtiğimiz hafta Yıldızeli ilçesinin Kaman Köyünde mineralli su işletmeciliğiyle ilgili bir ihale yapılmıştı. Yalnız burada ihalenin sınırları konusundaki 850 hektarlık alan köyün kendi içerisini ve köyün tüzel kişiliğine ait alanların ve şahıslara ait alanları da içerisine alıyor. Bu konu basına da yansımıştı ‘Köyümüz satılıyor mu?’ diye. Şimdi ise köy halkının bir tedirginliği var. Bugün sabah Kaman Köyü muhtarıyla da görüştüm. Şimdi bu 850 hektarlık alan nereleri kapsıyor? Bu alanda köydeki vatandaşların kendine ait ev ya da arsaları var mı? Kamulaştırma yapıldı mı? Buradaki köylünün de durumdan haberi yok. Bu konuyla ilgili muallak bir durum var’ dedi.
‘Bu 850 hektarlık alan içerisinde köylünün evi de olabilir. Kendisine ait tapulu tarlası veya bahçesi de olabilir. Bunlardan birisinde mineralli su çıktığı zaman ne olacak?’ diyen Güller, konunun aydınlığa kavuşturulmasını istedi.
Sonrasında söz alan AK Parti İl Genel Meclis üyesi Nazif Arar ise ‘Konuyla ilgili 800 hektarlık bir alana evler de giriyor. Köyün bir takım merası da giriyor. Dağlar da giriyor. Yollar da giriyor. Ancak kimsenin bunların üzerine inşaat yapma şansları yok. Sadece müsait olan yerlerde ruhsat sahibi olan kişilerin mineralli su arama yetkisi veriliyor. Yani burada her hangi bir tahribat yok. Her hangi bir tecavüz yok’ dedi.
Yapılan ihalenin her aşamasının şeffaf olduğunu ifade eden Arar, ‘415 Bin TL’ye de ihale edilmiştir. Kapısı herkese açık bir ihale yapıldı. 4 şirket ihaleye katılmıştı. İhale bir şirkette kaldı. Şimdi buradaki 800 hektarlık alanda sadece ihaleyi alan şirkete mineralli su arama yetkisi verilmiştir. Bu şirketin her hangi bir şekilde inşaat yapması gibi bir durum söz konusu değildir’ ifadelerini kullandı.
Konuyla ilgili detaylı bilgi veren İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Alpaslan Ceyhan ise, ‘Jeotermal kaynakların kiralanmasıyla ilgili konu şu; 800 hektarlık alan Maden Kanunu’na göre kaynak koruma alanı. Şuandaki mevcut kaynak suyunun çıktığı alan ve onunla bağlantılı olarak kaynakların bulunduğu alanı kapsıyor. Bu alanda yeni bir kaynak arama olması durumunda idareden izin alınması gerekiyor. Vatandaştan muvafakat alınması gerekiyor. Bunlar olmadığı takdirde orasının işletmecisi her hangi bir yerde kaynak araması yapamıyor. Ayrıca kamulaştırılması gereken bir yer varsa İl Özel İdaresi’nden izin alması gerekiyor. Oraya vermiş olduğumuz müstecirin her hangi bir yerde kaynak arama yetkisi yoktur’ dedi.
Bu 850 hektarlık alanın daha önce Kızılay Derneği’ne kiralandığını belirten Ceyhan, ‘Bu yüzden bizim bu 850 hektarlık alanı küçültmemiz veya genişletmemiz söz konusu değildi. Biz bu 850 hektarlık alanın işletme ruhsatını ihale ettik. Bu işi yeni alan firma bize yeni bir proje sunabilir. Bu projeyi küçültebilir ama böyle bir durumda yine bizim Encümenimizin yetkilendirilmesi gerekiyor veya büyütmeyi istiyorsa yine Encümenin yetkilendirilmesi gerekiyor. Burada köyün arazisinin kamulaştırılması veya köylünün göçe zorlanması veya bir başka bir işlem yapılması söz konusu değildir. Sadece oradaki kaynak alanının korunmasıyla ilgili bir konu. Sonraki süreçte bu bölgede bir başka firma bende kaynak suyu buldum dilebilir. Bunun önlenmesi ve oradaki çalışma sahasının korunması adına yapılan bir uygulamadır’ şeklinde konuştu.
