Yıllardır Sivas’ta bağlama ustalığı yapan İsa Demirkoparan, yeni icat etmiş olduğu bağlama ile adından bir hayli söz ettirecek gibi. ‘Gsaz’ adını verdiği bağlama çeşidi ile gitar ve bağlamayı bir araya getirerek, klasik bağlama sesini alma başarısını gösteren Demirkoparan, sahnede bağlama çalan kişilerin artık oturmasına gerek kalmayacağını ifade etti. Ayrıca bağlama kültürünün de Sivas’ta bitmeye yakın olduğu, yetkililerin biran önce bu kültüre sahip çıkması gerektiğini söyledi.
Sivas’ta bağlama ustası denildiği zaman ilk akla gelen isimlerden olan İsa Demirkoparan, Sivas’ta mesleğinin neredeyse son ustalarından. 45 yaşında evli ve 2 erkek çocuk babası olan Demirkoparan, çocukluktan bu yana mesleği icabı ağaç tozu yutmuş olup baba mesleğini devam ettirmektedir.
Yıllardan bu yana yapılan klasik bağlamalara, kendi ustalığı ile her gün yeni bir figür geliştirmiş olan Demirkoparan, bugünlerde icat etmiş olduğu bağlama çeşidi ile Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdi. ‘Gsaz’ adını vermiş olduğu bu icadında, gövdesini gitar tarzında, sapını ise bağlama şeklinde yaparak, klasik bağlama sesini birebir almayı başarmıştır.
Yıllardır Sivas’a özgü özel bağlamalar üreten Demirkoparan mesleği ile ilgili gazetemize çok özel açıklamalarda bulunarak şunları kaydetti:
‘Çocukluktan bu yana babamın yanında yetiştim. Ağacın tozuyla olsun, ufak yaştan itibaren babamın çıkarttığı ufak parçalardan arabalar yapmalar, kılıçlar falan yapayım derken saz’a yöneldim ve küçük yaştan beri sürdürüyorum. Rahmetlik babam, ben askere gidene kadar sazların zımparasını falan ben yapardım. Çünkü büyüğümüz olduğu için zımparaya, toza kendisini sokmazdım. Ondan sonra askere gittim geldim ve bu işe tam anlamıyla başladım. O gün bugündür halen çalışmaya devam ediyorum. İlk yaptığım malzemeler bugün elime geldiğinde acaba bunu ben mi yaptım diyebiliyorum. Tabi onlar kalfalık dönemindeydim. Yine o yaşlara rağmen yani hemen hemen 20 yaşlarıma rağmen yinede iyi yaptığımı düşünüyorum. Ve şuanda da 45 yaşındayım, bu işi elimden geldiği kadar en iyisi ile yapmaktayım.
Bu bağlamaları yapıyorum ama tabi ki meslek açısından ağaçları tanıya tanıya, ağaçları büyüteçlerle inceleye inceleye, ağaçların damarlarını yapısını bilerek hareket ediyorum. Ağaçların içinde neler gizli neler. Şuan itibariyle yaklaşık 3-5 senedir ben bu olaya tamamen kendimi verdim. Hani derler ya tahtası eksik diye, hakikaten insan bazen tahtayı kırıyor. Ben memnunum. Şuan zaten dükkânımı ve atölyemi büyüttüm. Ağaçları alıyorum depomda kurumasını bekliyorum. 3-5 sene geçiyor kuruduğu an işlemeye başlıyorum. Şuanda bende 5-6 senelik tekneler var. Onları yapmaya yeni başladım. Bu işte en önemli şey ağacın kuru olması. Ağacın elyafları çok önemli çok dikkat etmek lazım.’
Bağlama ustasının artık yetişmediğini çırak kalfa gibi bir durumun olmadığını ifade eden Demirkoparan, ‘Bu meslekte durum gittikçe kötüye gidiyor. Çünkü çırak sayısı veya da kalfa sayısı denecek hiçbir şey yok. Çünkü yeni nesilde bu işe merak yok. El becerisine merak yok. Anca yeni nesilde benim gördüğüm kadarıyla internettir, telefondur bunun gibi bütün nesil bunlara yöneliyor. Bundan 10 sene sonra bir usta zor bulunacak diye düşünüyorum. Şuan Sivas’ta bu mesleği yapan sayısı da çok azaldı. Şuan ilimizde 2 ya da 3 kişi kaldık. Önceden daha çoktu. Büyük ustanın yanında çırak yetiştiği zaman 2 gün sonra kalfada kendisine dükkân açıyordu ve diyordu ki ben falanca ustanın çırağıyım diye. Bende elimden geldiği kadar 2 çocuğum var ve onlara öğretmeye çalışıyorum bu işi’ diyerek üzüntüsünü dile getirdi.
Sazlara olan rağbetin eskiye nazaran daha fazla olduğunu ifade eden Demirkoparan, ‘İşini temiz yaparsan fazla. Önceden sazı sadece istiyorlardı iyiyi kötüyü anlayan çok yoktu. Bağlama mı bağlama denilip alan kesim çoktu. Ama şuanda bilinçli tüketici sayısı çok fazla. Yani bir kişi bağlama alacağı zaman sadece görüntüsüne bakmıyor, ağacın kalitesini soruyor ve bağlamanın tınına bakabiliyor. Mesela şöyle bir tını istiyorum, şu akorda çeken bir bağlama istiyorum diyebiliyor. Direk olarak kişinin isteği üzerine bağlama yapılıyor. Ama dediğim gibi eskiden böyle bir şey çok yoktu.
Şuan bağlamalar 200 lira ile 2500 liradan bağlamalar alıcılarını bekliyor. Dışarıdan getirilen sazlar var. Daha uygun fiyatlardan satıyorlar. Ama bunlar bilinçsiz olan vatandaşlar çok alıyor. Ama sazı bilen kişi direk zaten bizlere geliyor. Ama bilmeyen vatandaşlar direk onlara yöneliyor. Ben o kişilere çok acıyorum. Dışarıdan gelen bağlama İzmir’den geliyordur genelde. İzmir de nemli bir memleket olduğu için göğüz kapağında çökme ve sapında atma oluyor. Ondan sonra yeni başlayan bir kişi bağlama çalacaksa bile soğuyor. Aslında dışarıdan gelen bağlamaların önünü kesmek lazım’ dedi.
Bağlama yapılan ağaçlara da değinen Demirkoparan, ‘Eskiden bağlama ağaçları olarak gürgen, kestane ve tut vardı. Gürgen teneke, kestane gümüş, dut altın olarak adlandırıyorduk biz. Şuanda gürgen kalktı. Ama şuan ithal dediğimiz ağaçlar çıktı. Ardıç, maun gibi çok çeşit ağaçlar var. Belki 50 taneyi geçkin ağaçlar var ama bu ağaçların içinde dut ağacını geçen olmadı. Çünkü duy ağacının elyafları çok güzel. Dut ağacına yakından baktığınız zaman milyonlarca odacık vardır içinde. O odacıklarda bağlamayı çaldıkça tınıyı daha da güzelleştiriyor. İşte bağlamalarda çaldıkça güzel söz veren tek ağaç dut ağacıdır’ dedi.
Bağlamada yeni bir icatta bulunan Demirkoparan, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiğini ve büyük bir etki yaratacağına inandığını ifade ederek şöyle devam etti.
‘Yeni bir çığır olarak imal ettiğim bu bağlamaların amacını şöyle açıklayabilirim. Bağlama çalan her insan oturarak çalmaya alışkın. Oturmaktan dolayı da insanlarda rahatsızlık meydana geliyor. Sahnede çaldığı zaman o sahnede ayakta çalmasını sağlayacak. Askı kayışını kullansın sahnede bağlama çalarken. Bir vatandaş ‘gsaz’ diye adlandırdığım bu bağlamayı çaldığı zaman bu bağlama çalmıyor değişik bir alet çalıyor ama bundan bağlama sesi çıkıyor diye şaşkınlık yaratıyor. Gsaz dediğim bu bağlama çeşitleri gitar kasasına benziyor ama sağı bağlama sapıdır. Bu Türkiye’de bir ilk bağlama çeşidi. Tamamen bana ait bir uygulama. Patentini alamadım biraz pahalı olduğu için. Şehir dışından bunlara talep var ama Sivas’ın içinde pek olmuyor. Ayrıca arkasını kesik yaptığım bağlama çeşitlerimde var. Ön taraftan bakıldığı zaman normal aynı bağlama ama arkası yok. Bunda da yine normal bağlama tınının aynısını veriyor.
Son olarak istek ve beklentilerini dile getiren Demirkoparan şunları kaydetti:
‘Benim halktan bir ricam olacak. Bağlama alacakları zaman iyi araştırsın. Bu giysi almak gibi bir şey değil. Bu bağlama gönül işidir.
Benim isteğim bu işin Sivas’ta daha çoğalması ve belediyemiz olsun, bakanlarımız olsun bu işe bir el atıp bizlerin ayakta durmamıza yardımcı olsunlar. Bir Aşık Veysel’e nasıl sahip çıkılıyorsa, saz ustalarına da sahip çıkılması gerekiyor diye düşünüyorum. Bu ilimizin bir kültürüdür. Geleceği olan mirasıdır. Bağlama denildiği zaman Sivas akla gelir. Dediğim gibi Aşık Veysel akla gelir. Ama bu bağlamayı yaşatacak usta sayısı artık bitiyor. Bu konu ile ilgili yeni projeler üretilmesi lazım.’
Editor : Haberpanelim