AK Parti Sivas Milletvekili Aday Adayı Av. Muharrem Eliş, ‘Biz belirli kesimlerin, belirli insanların vekil adayı değiliz. Seçilirsek de vekil değil, Sivas milletvekili olacağız. Sivas’taki herkesin, her kesimin milletvekili olmak lazım… Ben, bunu taahhüt ediyorum. Benim hayatım zaten bunun taahhüdü. Biz zaten STK’larla, sendika, vakıf ve derneklerle iç içeyiz. Her gün toplantılarımız var, benzeri faaliyetlerimiz var. Bundan sonra da ben bunun kesilmeden artarak devam edeceğini biliyorum, taahhüt ediyorum.’ Dedi.
ERSAN ARSLAN
AK Parti Sivas Milletvekili Aday Adayı Av. Muharrem Eliş, ‘Sivas ile irtibatı kendi dar çerçevesi ile kuran bir yapı bana göre sıhhatli bir yapı değil. Sivas’ın her zeminine ulaşabilecek bir yapının sıhhatli olduğunu düşünüyorum. Sivas’ta ne tür denge var ise buradaki her dengenin temsil edilmesi lazım.’ Dedi.
Eliş, Sivas Belediyesi Selçuklu Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen sabah kahvaltısında kentteki basın yayın kuruluşlarının temsilcileri ile bir araya geldi. Basın mensupları ile bir süre sohbet eden Eliş, seçim çalışmaları ve hedefleri hakkında bilgi verdi. Kentin sorunları ile ilgili fikir alışverişinde bulunan Eliş, 7 Haziran’da gerçekleştirilecek olan seçimlerin Sivas’a, ülkeye ve tün insanlığa hayırlar getirmesini diledi.
‘SİVAS’A HİZMET ETMEK İSTİYORUZ’
Sivas’a hizmet etmek için bu yola çıktığının altını çizen Eliş, ‘İnşallah bu gayret neticesinde de biz hedefimize ve Sivas’a hizmet etme şerefine ulaşırız diye ümit ediyorum’ dedi.
Ortak paydanın Sivas olduğunu belirten Eliş; ‘Kazasız, belasız bir seçim sürecini inşallah hep beraber atlatırız. Salı günü AK Parti Milletvekili Aday Adaylığı için müracaat etmiştim. O gün de bizleri yalnız bırakmadınız. Bu yüzden tekrar teşekkürlerimizi arz ediyorum. 7 Haziran seçimlerinin Sivas’ımıza, şahsımıza, ülkemize ve tüm insanlık âlemine hayırlar getirmesini diliyorum. Gönlümüzden geçen, Sivas için en hayırlısı ne ise onun olması. Biz Sivas’a hizmet etmek istiyoruz, gayretimiz o istikamette. İnşallah bu gayret neticesinde de biz hedefimize ve Sivas’a hizmet etme şerefine ulaşırız diye ümit ediyorum. Çabamız, gayretimiz o istikamette. Sivas hepimizin ortak paydası… Sivas ile ilgili duygu ve düşünceler mutlaka değişik platformlarda paylaşılmalı. Sizlerin de bu süreçte birikimlerinin çok fazla olduğunu biliyorum. Zaman zaman bir araya gelerek sizlerle de istişareler yaparak Sivas ile ilgili problemlerin çözüm yollarını da birlikte tartışmanın doğru olduğu kanaatindeyim. Bu yüzden bugün bu kısa programı icra ettik. Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ediyorum.’ İfadelerini kullandı.
‘KANADIMIZ KIRIK OLUR UÇAMAYIZ’
Çocukluk yıllarından itibaren sivil toplum örgütlerinin içerisinde yer aldığını belirten Eliş, yine birçok STK’da aktif olarak görev aldığını, bu yapılarla iç içe bir yaşam sürdüğünü söyledi. İnsanlarda, bu yapının devam edip etmeyeceği yönünde bir endişe bulunduğunu belirten Eliş, ‘Nasip olur da vekillik olursa biz zaten buradaki STK’larla, temel dinamiklerle irtibatsız olursak bir kanadımız kırık olur, uçamayız. Sivas ile irtibatı kendi dar çerçevesi ile kuran bir yapı bana göre sıhhatli bir yapı değil.’ İfadelerini kullandı.
Eliş, şu şekilde konuştu:
‘Ben hali hazırda 37 tane STK temsilciliğinin içerisinde bulunduğu bir yapının temsilcisiyim. Aylık kahvaltılarımızı sürdürüyoruz onlarla. Bununla beraber yine Sivas’ta Ticaret ve Sanayi Odası sekretaryasında kurulan Başkanlar Kurulu yapımız var. Baro başkanı olarak en son Başbakanımızın Sivas’a teşriflerinden evvel toplantılarına katıldık.
Ben STK’ları çok önemsiyorum. Sivas’taki her türlü dengeyi gözetmek lazım, Sivas’ın ihtiyaçlarını öğrenmek, bilmek için STK’larla mutlaka irtibatta olmak lazım. Sırf onlarla dar zaman dilimlerinde değil de hayatımızın olağan akışında zaten biz onlarla beraberiz. Bundan sonra da beraber olacağız. Bizim hissettiğimiz en büyük endişe; iletişim. ‘Acaba belirli bir noktadan sonra iletişim kesilecek mi?’ bu korku var. ‘Bir süreç var şuanda böyle ama bundan sonra umduğunuz şeye nail olursanız iletişim kopacak mı?’ bu maalesef karşılaştığımız en büyük endişe.
Ben şunu taahhüt ediyorum. Ben aşağı yukarı 7 yaşından beri bu işlerin içerisindeyim. Ortaokulla beraber de ben o zaman ki Milli Gençlik Vakfı bünyesinde bir takım cemiyet faaliyetlerine başlamıştım. Yaşımız 41 bugün hala onlarca dernekte, vakıfta, STK’da yönetim kurulu üyeliğimiz var, danışmanlığımız var. Ben bu yapıyı zaten gündelik hayatımda yaşıyorum. 8 Nisan’da aday adaylığı süreci bitip de adaylık süreci başlar ise bizim yapımız yine devam edecek. Nasip olur da vekillik olursa biz zaten buradaki STK’larla, temel dinamiklerle irtibatsız olursak zaten bizim bir kanadımız kırık olur, uçamayız.’
‘SİVAS’TAKİ HERKESİN
MİLLETVEKİLİ OLACAĞIM’
Belirli kesimlerin, belirli insanların vekil adayı olmadığının altını çizen Eliş, nasip olur ise Sivas’taki herkesin, her kesimin milletvekili olacağının altını çizdi.
Eliş; ‘Sivas ile irtibatı kendi dar çerçevesi ile kuran bir yapı bana göre sıhhatli bir yapı değil. Sivas’ın her zeminine ulaşabilecek bir yapının sıhhatli olduğunu düşünüyorum. Sivas’ta ne tür denge var ise buradaki her dengenin temsil edilmesi lazım. Dar kalıplarla, belirli insanlarla, yapılarla oturup kalkmak bizi maalesef kadük hale getirir. Biz belirli kesimlerin, belirli insanların vekil adayı değiliz. Seçilirsek de vekil değil, Sivas milletvekili olacağız. Sivas’taki herkesin, her kesimin milletvekili olmak lazım… Ben bunu taahhüt ediyorum. Benim hayatım zaten bunun taahhüdü. Biz zaten STK’larla, sendika, vakıf, derneklerle iç içeyiz. Her gün, toplantılarımız var, benzeri faaliyetlerimiz var. Bundan sonra da ben bunun kesilmeden artarak devam edeceğini biliyorum, taahhüt ediyorum.’ Dedi.
ARABULUCULUK
EĞİTİMİ ÇOK ÖNEMLİ
Yeni anayasa, hukuk sistemi, arabuluculuk kültürü ve eğitimi ile ilgili çalışmalara da değinen Eliş, Sivas’ta arabuluculuk sisteminin hayata geçirilmesini çok önemsediğini söyledi.
Eliş, sözlerini şu ifadelerle noktaladı:
‘Sivas’ın sosyal ve kültürel yapısı ile ilgili gerçekten ciddi bir donanıma sahip olduğuma inanıyorum. Hukuki altyapı ile ilgili Sivas’ta ekonomik ve sosyal meseleler ağırlıklı. Bunun da adliyeye yansıyan kısmı var. Ben bunun eğitimle ve kültürel yozlaşmanın önüne geçmekle mümkün olacağını düşünüyorum. Sivas kadim bir şehir, Anadolu şehri, sultan şehir diyoruz. Biz milli ve manevi değerlerimizden uzaklaşırsak ve eğitim değerlerimiz de beklenen çıtanın altında olur ise bugünlerde yaşanan, tüm ülkeyi yasa boğan hadiseler var. Bunları yaşamış oluruz.
Bizim hukuk sistemimizde bazı hadiseler bizim istediğimiz standartlarda değil. Bununla ilgili mücadeleler yapılabilir. Kanunlar stabil olamaz, ihtiyaca göre değişebilir. Bu yüzden Sivas’ta bir arabuluculuk eğitimi başlatıyoruz. Arabuluculukla ilgili bir tanıtım çalışması yaptık. Muhtemelen önümüzdeki hafta baro başkanlığımız arabuluculukla ilgili bir eğitim başlatacak. Bu şunun için önemli; biz mahkemeleri en son çözüm yolu olarak görmek istiyoruz. Bizim kültürümüzün içerisinde var. Osmanlı’da var, ahilik sisteminde var, bizim kendi mahallemizde çevremizde var bu tür büyüklerimiz, ağabeylerimiz. Biz bu kültürlerin de öne çıkmasını istiyoruz. Sadece adliye koridorlarında hak aramak değil. Mahkeme salonundan çıkan iki taraf da memnun değil. Yani davacı da davalı da memnun değil. O zaman buna alternatif çözüm yolları üretilmesi lazım. Bütün dünya bunu uyguluyor. Biz bütün dünyanın bu konuda gerisindeyiz. Aslında bize ait olan bir kültürü hala batıdan tedarik etmeye çalışıyoruz. Arabuluculuk eğitimi çok önemli, tahkim, hakemlik çok önemli… Biz yakın zamanda Sivas Barosu’nun ve Sivas’ın gündemine arabuluculuğu ve tahkimi yerleştirdik. Sadece ifade ve ibare olarak değil kültür olarak da bunun yerleşmesi lazım. Bu kültürün yerleşmesi için hepimizin gayreti lazım.
Önümüzdeki süreçte bir anayasa gündeme gelecek. Bu tür hazırlıklarımız da var. Daha önce Anayasa ve başkanlık sistemi ile alakalı bir takım çalışmalar yapmıştık. Muhtemelen önümüzdeki günlerde yine Sivas’ta buna benzer çalışmalar yapılacak. Bizim kendimizi şartlara göre yenilememiz lazım. Hukukun gereği de bu aslında. Sadece kalın kitapların arasına mahkûm olmuş bir sistem değil hukuk. Bizim kendimizi değiştirip, geliştirip tüm dünyaya adapte edebilmemiz lazım. Mevcut sistemle ilgili birçok eleştirim var. Hak ara hürriyete anayasal bir hürriyet ama bunun ekonomiye bağlanması, ekonominin ciddi bir yoğunluk teşkil etmesi problem. Kişi dava açacak ama dava açma harcını sağlayamıyorsa dava açamıyor. Bu kişinin hak arama hürriyetinin kısıtlanması manasına gelir bana göre. Buna benzer düzenlemelerin mutlaka gözden geçirilmesi lazım. Bu ve benzeri konularda yaklaşık 10 yıldır Türkiye Barolar Birliği, Adalet Bakanlığı bünyesinde sayısız çalışma ve toplantılara iştirak ettim. İnşallah bu birimlerimizi de uygun zaman ve zeminde milletimizin hizmetine, istifadesine sunarız diye ümit ediyorum.’
Editor : Haberpanelim