USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

?TÜP BEBEK MERKEZİ İÇİN CANLA BAŞLA ÇALIŞIYORUZ?

?TÜP BEBEK MERKEZİ İÇİN CANLA BAŞLA ÇALIŞIYORUZ?

?TÜP BEBEK MERKEZİ İÇİN CANLA BAŞLA ÇALIŞIYORUZ?
13-05-2013 16:36
Google News


Yenicesu; ‘Öncelikle hastanemiz binası içinde Tüp Bebek Merkezinin açılması planlanıyor. Daha sonrasında Üniversite hastane binasının hemen yakınında Kadın hastalıkları ve Çocuk hastanesi olarak ayrı bir binada hem çocuk bölümü, hem doğumhane, hem tüp bebek merkezi hem de ayaktan tedavi polikliniklerinin yer alacağı bir proje hazırlanmaktadır.’

ERSAN ARSLAN
Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı, infertiliteden jinekolojik kanserlere kadar birçok önemli sağlık sorununun tanı ve tedavisinde önemli hizmetler veriyor. Bebek sahibi olamayan çiftlerin, tanı ve tedavisinde başarılı sonuçların elde edildiği bölümde, önemli kadın hastalıkları ve bebek sağlığı ile ilgili tedaviler de uygulanıyor. Başarılı tanı ve tedavilerle çok sayıda çiftin çocuk hayalinin gerçeğe dönüştüğü bölümde Tüp Bebek Merkezi kurulması yönündeki çalışmalar da tüm hızıyla devam ediyor.
CÜ Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Gonca İmir Yenicesu, CÜ Araştırma ve Uygulama Hastanesi'nde ayaktan ve yatarak tedavi gerektiren birçok hastalıkla ilgili hizmet verdiklerini söyledi.
Yumurtalık, rahim ağzı, vajen ve vulva kanserlerinin tanı ve tedavisinin de Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi'nde yapılabildiğini belirten Yenicesu, hastaların bu konuda başka şehirlere gitmelerine gerek olmadığını söyledi.
Yenicesu; 'Cumhuriyet Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı’nda ayaktan ve yatarak olmak üzere iki çeşit tedavi yapılmaktadır. Ayaktan tedavi de jinekoloji, yani kadın hastalıkları polikliniğimiz, gebe polikliniğimiz olmak üzere iki kategoride polikliniğimiz mevcuttur. Jinekoloji polikliniğimiz içerisinde ayrıca Jinekolojik Onkoloji yani jinekolojik kanserlerin tanı ve tedavilerinin verildiği polikliniğimiz mevcuttur. O bölümle Prof. Dr. Ali Yanık ilgilenmektedir. Ayrıca Jinekoloji polikliniği adı altında menopoz hastalarına, ürojinekoloji dediğimiz idrar kaçırma ve mesane düzensizlikleri ile ilgili hastalıklara bakılmaktadır.
Jinekolojik hastalıklardan en sık görülenlerden miyomlar, kistler, dış gebelikler, mol gebelikler (üzüm gebeliği) ve diğer iyi ve kötü huylu hastalıkların takip ve tedavisini rahatlıkla yapabiliyoruz.
Gebe polikliniğimizde ise riskli ve risksiz gebelikler takip edilmektedir. Her başvuran gebe burada takip edilebilir. Üçüncü basamak sağlık kuruluşu olduğumuz için riskli gebelik kategorisinde yani gebelikle birlikte annede, bebekte veya gebelikle ilgili hastalıkların olduğu riskli gebelikler takip edilmektedir. Bize dış merkezlerden, ilimizden, ilçelerden, diğer illerden sevk edilen riskli gebeliklerin takibi yapılmaktadır' ifadelerini kullandı.
'KANSER TANI VE TEDAVİLERİ RAHATLIKLA YAPILABİLİYOR'
Özellikle Jinekolojik kanserlerin tanı ve tedavisinin CÜ Hastanesi'nde rahatlıkla yapılabildiğini belirten Doç. Dr. Ayşe Gonca İmir Yenicesu, hastaların tedavi sonrası takibinin de düzenli bir şekilde gerçekleştirildiğini söyledi.
Yenicesu, şu şekilde konuştu:
'Jinekoloji Polikliniğimizde kadın hastalıklarının ayaktan teşhis ve tedavileri yapılmaktadır. Bu polikliniğimizde, ultrasonografimiz, kriyoterapi koterizasyon dediğimiz kanser öncesi hastalıkları veya iyi huylu hastalıklarının tedavilerinin yapıldığı dondurma ve yakma tedavileri yapılmaktadır. Rahim ağzı veya vulva’nın gerektiğinde iyi ve kötü huylu erken dönem hastalıklarında kriyoterapisi veya koterizasyonu yapılmaktadır.
Yine kanser öncesi hastalıklarda veya lezyonlarda kolposkopi dediğimiz bir hizmet verilmektedir ki bu hizmet, kanser olmadan önce özellikle vulva, vajen ve serviks dediğimiz rahim ağzı ve rahim yolunda kanser öncesi hastalıkları önceden yakalayarak bu hastaların kanser olmasını engellemek için yapılan erken teşhis yöntemidir. Çok rahat bir şekilde kolposkopi ve gerektiğinde bundan sonraki tedaviler de yapılabilmektedir.
Jinekoloji ile ilgili bütün kanser hastalıklarının tedavisi şu anda Sivas’ta Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi’nde yapılabilmektedir. Ameliyat sonrası takibinde de gerektiğinde ek tedaviler denilen kemoterapi ve radyoterapi hizmetleri verilebilmektedir. Bu hastaların çok düzenli takip edilmeleri gerekiyor.
İnfertilite ve endokrinoloji hastalarına bunlar arasında hormon düzensizliği, adet düzensizliği, tüylenme gibi, aşırı vajinal kanamaları olan hastalar, erken menopoz hastalarının tanısı ve tedavileri yapılabilmektedir.'
'TÜP BEBEK MERKEZİNİ KURMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ'
Bebek sahibi olamayan çiftlerin tanı ve tedavileri ile ilgili gereken tüm çalışmaların yapıldığını belirten Yenicesu, Rektörlük, Başhekimlik ve bölüm olarak Kadın Hastalıkları ve Doğum AD olarak CÜ Hastanesi'nde Tüp Bebek Merkezi'nin kurulması için canla başla çalıştıklarını söyledi.
Yenicesu, 'hem ilimizden, hem ilçe ve çevre illerden bize başvuran infertilite yani kısırlık ile başvuran hastalarımızın hem tanısı, çiftlerin değerlendirilmesi hem de tedavisi büyük oranda yapılabilmektedir. İlk başvuruda çiftlerle tanışma, tanıyı koymak için testlerimizi gerçekleştiriyoruz.  Bütün hormon testlerimiz, histerosalpingografi dediğimiz rahim ve tüplerin iç yüzünü gösteren rahim filmi, onun dışında servikal kültür alınması yapılabilmekte ve tanı konulduktan sonra bu çiftlere Ovülasyon indüksiyonu dediğimiz yumurtlamayı artırıcı, hem tablet hem enjektabl-iğne olarak ve gerekirse inseminasyon, halk dilinde ‘aşılama’ dediğimiz tedaviler verilmektedir. İnfertil hastalarda yine hormon testleri ve rahim filmi dışında, infertilitede tanı koymak açısından son basamak olarak değerlendirilen laparaskopi dediğimiz yöntemi uyguluyoruz. Göbekten 1-2 cm genişliğindeki bir delikten kamera ile girerek rahim dışındaki, aynı seansta histeroskopi ile de rahim içindeki, gebeliği engelleyebilecek durumların tanısını koyabiliyoruz. Bu işlem sırasında aynı zamanda gerekli tedaviyi yaparak çiftlerin bebek sahibi olmalarını sağlayabiliyoruz.
Bununla birlikte henüz bu aşamada, gebe kalmamış çiftlerimizin en son basamağı olan tüp bebek hizmeti henüz üniversitemizde ve şehrimizde yapılamamaktadır. Rektörlüğümüz, başhekimliğimiz ve bölüm olarak hepimiz bu merkezin kurulması için canla başla çalışmaktayız. En kısa zamanda hastanemizde Tüp Bebek tedavisi verilen merkezi kurmak için çalışmalar yapılmaktadır. Öncelikle hastanemiz binası içinde Tüp Bebek Merkezinin açılması planlanıyor. Daha sonrasında Üniversite hastane binasının hemen yakınında Kadın hastalıkları ve Çocuk hastanesi olarak ayrı bir binada hem çocuk bölümü, hem doğumhane, hem tüp bebek merkezi hem de ayaktan tedavi polikliniklerinin yer alacağı bir proje hazırlanmaktadır' dedi.
‘RİSKLİ GEBELİKLERİ TAKİP EDİYORUZ’
Bölüm olarak gebe takibi konusunda da önemli hizmetler verdiklerini belirten CÜ Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Gonca İmir Yenicesu, bazı durumlarda gebelerin doğuma kadar 1-2 ay yatarak takip edilebildiğini söyledi.
Yenicesu; 'Halkımızın da bildiği gibi şu anda risksiz gebeliklerin yani herhangi bir sorun olmayan gebeliklerin takibi çok rahat yapılabilmekle birlikte üniversite dışında riskli gebeliklerin takibi büyük oranda yapılamamaktadır. Üniversite hastanesi üçüncü basamak olmanın verdiği avantajlarla çeşitli olanaklara sahiptir. Riskli gebelikler dediğimiz gebelikler hangileridir? Diyabetik gebelikler, yani şeker hastalığı olan gebelikler, hipertansiyon, ödem ve idrarda protein kaybı ile seyreden, sara nöbetleri ile beraber olabilen preeklampsi-eklampsi denilen halk dilinde ‘gebelik zehirlenmesi’ dediğimiz durum gibi. Tansiyonun aniden yükselebildiği ve sonucunda koma veya ölüme varabilen durumlar oluşabilmektedir.
Ayaktan tedavide tanı koyup ameliyat gerektiren veya yatarak takibinin yapılması gereken hastaları kontrol altında tutuyoruz. Mesela bir diyabet ve gebelik hastasını uzun süre şeker kontrolü yapmak ve fetusun iyilik halini kontrol altında tutmak için yatırabiliyoruz. Çünkü bunlarda gebelik sırasında bebeği aniden kaybedebilme ihtimali vardır’ şeklinde konuştu.
BEBEK DOĞMADAN SAĞLIK KONTROLÜ...
CÜ Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü'nde gebelik sırasında bebeğin sağlık durumu ile ilgili bir takım değerlendirmeler yapıldığını belirten Yenicesu, bu şekilde bebeğin dünyaya gelmeden önce sağlık durumunun tespit edildiğini ve bu konuda çiftlere bilgi verildiğini söyledi.
Yenicesu; 'Şu anda Türkiye'de ve dünyada gündemde olan gebelik sırasında bebekteki sakatlıkların yani fetal anomalilerin en erken dönemde saptanmasına yönelik çalışmalarımız var. Dana önce doğum öncesinde saptanabilen bazı durumların tanısına erken tanı deniliyordu ama şu anda ilk üç ayda saptanması çalışmaları vardır. Onu yapmaya gayret ediyoruz. Bebek doğmadan önce, fetal anomali olduğunu saptayıp bunların ailenin bilgisine sunulması için büyük oranda çalışmalar yapılabilmektedir. Obstetri Konseyi dediğimiz bir konsey topluyoruz. Bu konseyde kadın hastalıkları ve doğum uzmanı, yenidoğan uzmanı, radyoloji, gerektiğinde enfeksiyon hastalıkları, nöröloji, nöroşirurji, psikiyatri uzmanları gibi anomali ile ilgili diğer bölümlerdeki uzmanlardan da fikir alınarak bu anamoliler saptanıyor ve ailenin onayına sunuluyor. Aileye, 'bebeğinizde yaşamla bağdaşmayacak bir hastalık saptadık veya yaşamla bağdaşan ama önemli sağlık sorunları ile seyreden veya önlem alınması, ilaç kullanılması gereken durumları saptadık’ diye rapor edebiliyoruz. Bundan sonra gebeliğin devamına siz karar vereceksiniz. Bebekte sorunlar olmasına rağmen 'Ben bebeğimi istiyorum' diyorsanız gebeliğinize devam edebilirsiniz. Ama sizin bebeğinizde böyle bir sorun vardır diye biz çiftlere bilgi verebiliyoruz.
Bunları yapmak için antenatal tarama dediğimiz testleri yapıyoruz. İlk üç ayda ikili tarama testi, ikinci üç ayda üçlü tarama testi. Bunlarla şüpheli bir gebelik saptarsak rahim içerisindeki bebeğin çevresindeki amnios sıvısından örnek alınan test olan amniosentez denilen ve hastalığı büyük oranda doğru saptadığımız testi yaparak fetal anomaliyi saptamaya gayret ediyoruz. Ayrıca rutin olarak yaptığımız ikinci düzey ultrasonografi ile radyolojiden de destek alarak bu bebeklerde tepeden tırnağa bütün organları, el ayak parmakları, kafa içi yapılar, yüz yapıları, göğüs içi, karın içi yapılar vs. bütün organlar tek tek incelenerek bebeğin sağlıklı olup olmadığını kontrol ediyoruz. Bu şekilde erken dönemde bazı problemleri yakalayabiliyoruz. Bazı durumlarda ise erken dönemde müdahale ederek bebeğin daha sağlıklı doğmasını sağlayabiliyoruz. Gerektiğinde doppler ultrasonografi ile son üç ayda bebeğin iyilik halini değerlendiriyoruz. Bazı durumlarda plasental yetmezlik dediğimiz, damarsal bozukluk veya oksijenizasyon bozukluğu nedeniyle bebek sıkıntıya girebilir ve doğum esnasında bunu tolere edemediği için doğum öncesinde bebek ölebilir. Bunların tanısını koyabilmek için NST, CST testleri ve doppler ultrasonografi ile bebeğin doğum öncesindeki dönende ne durumda olduğunu anlayabiliyoruz. Üçüncü basamak bir merkez olduğumuz için çevredeki en donanımlı hizmeti verebilecek bir merkez olmanın avantajı ile çevre illerden birçok hasta tedavi edilmek üzere bize gönderilmektedir' şeklinde konuştu.

Yenicesu; ‘Öncelikle hastanemiz binası içinde Tüp Bebek Merkezinin açılması planlanıyor. Daha sonrasında Üniversite hastane binasının hemen yakınında Kadın hastalıkları ve Çocuk hastanesi olarak ayrı bir binada hem çocuk bölümü, hem doğumhane, hem tüp bebek merkezi hem de ayaktan tedavi polikliniklerinin yer alacağı bir proje hazırlanmaktadır.’

ERSAN ARSLAN
Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı, infertiliteden jinekolojik kanserlere kadar birçok önemli sağlık sorununun tanı ve tedavisinde önemli hizmetler veriyor. Bebek sahibi olamayan çiftlerin, tanı ve tedavisinde başarılı sonuçların elde edildiği bölümde, önemli kadın hastalıkları ve bebek sağlığı ile ilgili tedaviler de uygulanıyor. Başarılı tanı ve tedavilerle çok sayıda çiftin çocuk hayalinin gerçeğe dönüştüğü bölümde Tüp Bebek Merkezi kurulması yönündeki çalışmalar da tüm hızıyla devam ediyor.
CÜ Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Gonca İmir Yenicesu, CÜ Araştırma ve Uygulama Hastanesi'nde ayaktan ve yatarak tedavi gerektiren birçok hastalıkla ilgili hizmet verdiklerini söyledi.
Yumurtalık, rahim ağzı, vajen ve vulva kanserlerinin tanı ve tedavisinin de Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi'nde yapılabildiğini belirten Yenicesu, hastaların bu konuda başka şehirlere gitmelerine gerek olmadığını söyledi.
Yenicesu; 'Cumhuriyet Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı’nda ayaktan ve yatarak olmak üzere iki çeşit tedavi yapılmaktadır. Ayaktan tedavi de jinekoloji, yani kadın hastalıkları polikliniğimiz, gebe polikliniğimiz olmak üzere iki kategoride polikliniğimiz mevcuttur. Jinekoloji polikliniğimiz içerisinde ayrıca Jinekolojik Onkoloji yani jinekolojik kanserlerin tanı ve tedavilerinin verildiği polikliniğimiz mevcuttur. O bölümle Prof. Dr. Ali Yanık ilgilenmektedir. Ayrıca Jinekoloji polikliniği adı altında menopoz hastalarına, ürojinekoloji dediğimiz idrar kaçırma ve mesane düzensizlikleri ile ilgili hastalıklara bakılmaktadır.
Jinekolojik hastalıklardan en sık görülenlerden miyomlar, kistler, dış gebelikler, mol gebelikler (üzüm gebeliği) ve diğer iyi ve kötü huylu hastalıkların takip ve tedavisini rahatlıkla yapabiliyoruz.
Gebe polikliniğimizde ise riskli ve risksiz gebelikler takip edilmektedir. Her başvuran gebe burada takip edilebilir. Üçüncü basamak sağlık kuruluşu olduğumuz için riskli gebelik kategorisinde yani gebelikle birlikte annede, bebekte veya gebelikle ilgili hastalıkların olduğu riskli gebelikler takip edilmektedir. Bize dış merkezlerden, ilimizden, ilçelerden, diğer illerden sevk edilen riskli gebeliklerin takibi yapılmaktadır' ifadelerini kullandı.
'KANSER TANI VE TEDAVİLERİ RAHATLIKLA YAPILABİLİYOR'
Özellikle Jinekolojik kanserlerin tanı ve tedavisinin CÜ Hastanesi'nde rahatlıkla yapılabildiğini belirten Doç. Dr. Ayşe Gonca İmir Yenicesu, hastaların tedavi sonrası takibinin de düzenli bir şekilde gerçekleştirildiğini söyledi.
Yenicesu, şu şekilde konuştu:
'Jinekoloji Polikliniğimizde kadın hastalıklarının ayaktan teşhis ve tedavileri yapılmaktadır. Bu polikliniğimizde, ultrasonografimiz, kriyoterapi koterizasyon dediğimiz kanser öncesi hastalıkları veya iyi huylu hastalıklarının tedavilerinin yapıldığı dondurma ve yakma tedavileri yapılmaktadır. Rahim ağzı veya vulva’nın gerektiğinde iyi ve kötü huylu erken dönem hastalıklarında kriyoterapisi veya koterizasyonu yapılmaktadır.
Yine kanser öncesi hastalıklarda veya lezyonlarda kolposkopi dediğimiz bir hizmet verilmektedir ki bu hizmet, kanser olmadan önce özellikle vulva, vajen ve serviks dediğimiz rahim ağzı ve rahim yolunda kanser öncesi hastalıkları önceden yakalayarak bu hastaların kanser olmasını engellemek için yapılan erken teşhis yöntemidir. Çok rahat bir şekilde kolposkopi ve gerektiğinde bundan sonraki tedaviler de yapılabilmektedir.
Jinekoloji ile ilgili bütün kanser hastalıklarının tedavisi şu anda Sivas’ta Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi’nde yapılabilmektedir. Ameliyat sonrası takibinde de gerektiğinde ek tedaviler denilen kemoterapi ve radyoterapi hizmetleri verilebilmektedir. Bu hastaların çok düzenli takip edilmeleri gerekiyor.
İnfertilite ve endokrinoloji hastalarına bunlar arasında hormon düzensizliği, adet düzensizliği, tüylenme gibi, aşırı vajinal kanamaları olan hastalar, erken menopoz hastalarının tanısı ve tedavileri yapılabilmektedir.'
'TÜP BEBEK MERKEZİNİ KURMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ'
Bebek sahibi olamayan çiftlerin tanı ve tedavileri ile ilgili gereken tüm çalışmaların yapıldığını belirten Yenicesu, Rektörlük, Başhekimlik ve bölüm olarak Kadın Hastalıkları ve Doğum AD olarak CÜ Hastanesi'nde Tüp Bebek Merkezi'nin kurulması için canla başla çalıştıklarını söyledi.
Yenicesu, 'hem ilimizden, hem ilçe ve çevre illerden bize başvuran infertilite yani kısırlık ile başvuran hastalarımızın hem tanısı, çiftlerin değerlendirilmesi hem de tedavisi büyük oranda yapılabilmektedir. İlk başvuruda çiftlerle tanışma, tanıyı koymak için testlerimizi gerçekleştiriyoruz.  Bütün hormon testlerimiz, histerosalpingografi dediğimiz rahim ve tüplerin iç yüzünü gösteren rahim filmi, onun dışında servikal kültür alınması yapılabilmekte ve tanı konulduktan sonra bu çiftlere Ovülasyon indüksiyonu dediğimiz yumurtlamayı artırıcı, hem tablet hem enjektabl-iğne olarak ve gerekirse inseminasyon, halk dilinde ‘aşılama’ dediğimiz tedaviler verilmektedir. İnfertil hastalarda yine hormon testleri ve rahim filmi dışında, infertilitede tanı koymak açısından son basamak olarak değerlendirilen laparaskopi dediğimiz yöntemi uyguluyoruz. Göbekten 1-2 cm genişliğindeki bir delikten kamera ile girerek rahim dışındaki, aynı seansta histeroskopi ile de rahim içindeki, gebeliği engelleyebilecek durumların tanısını koyabiliyoruz. Bu işlem sırasında aynı zamanda gerekli tedaviyi yaparak çiftlerin bebek sahibi olmalarını sağlayabiliyoruz.
Bununla birlikte henüz bu aşamada, gebe kalmamış çiftlerimizin en son basamağı olan tüp bebek hizmeti henüz üniversitemizde ve şehrimizde yapılamamaktadır. Rektörlüğümüz, başhekimliğimiz ve bölüm olarak hepimiz bu merkezin kurulması için canla başla çalışmaktayız. En kısa zamanda hastanemizde Tüp Bebek tedavisi verilen merkezi kurmak için çalışmalar yapılmaktadır. Öncelikle hastanemiz binası içinde Tüp Bebek Merkezinin açılması planlanıyor. Daha sonrasında Üniversite hastane binasının hemen yakınında Kadın hastalıkları ve Çocuk hastanesi olarak ayrı bir binada hem çocuk bölümü, hem doğumhane, hem tüp bebek merkezi hem de ayaktan tedavi polikliniklerinin yer alacağı bir proje hazırlanmaktadır' dedi.
‘RİSKLİ GEBELİKLERİ TAKİP EDİYORUZ’
Bölüm olarak gebe takibi konusunda da önemli hizmetler verdiklerini belirten CÜ Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Gonca İmir Yenicesu, bazı durumlarda gebelerin doğuma kadar 1-2 ay yatarak takip edilebildiğini söyledi.
Yenicesu; 'Halkımızın da bildiği gibi şu anda risksiz gebeliklerin yani herhangi bir sorun olmayan gebeliklerin takibi çok rahat yapılabilmekle birlikte üniversite dışında riskli gebeliklerin takibi büyük oranda yapılamamaktadır. Üniversite hastanesi üçüncü basamak olmanın verdiği avantajlarla çeşitli olanaklara sahiptir. Riskli gebelikler dediğimiz gebelikler hangileridir? Diyabetik gebelikler, yani şeker hastalığı olan gebelikler, hipertansiyon, ödem ve idrarda protein kaybı ile seyreden, sara nöbetleri ile beraber olabilen preeklampsi-eklampsi denilen halk dilinde ‘gebelik zehirlenmesi’ dediğimiz durum gibi. Tansiyonun aniden yükselebildiği ve sonucunda koma veya ölüme varabilen durumlar oluşabilmektedir.
Ayaktan tedavide tanı koyup ameliyat gerektiren veya yatarak takibinin yapılması gereken hastaları kontrol altında tutuyoruz. Mesela bir diyabet ve gebelik hastasını uzun süre şeker kontrolü yapmak ve fetusun iyilik halini kontrol altında tutmak için yatırabiliyoruz. Çünkü bunlarda gebelik sırasında bebeği aniden kaybedebilme ihtimali vardır’ şeklinde konuştu.
BEBEK DOĞMADAN SAĞLIK KONTROLÜ...
CÜ Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü'nde gebelik sırasında bebeğin sağlık durumu ile ilgili bir takım değerlendirmeler yapıldığını belirten Yenicesu, bu şekilde bebeğin dünyaya gelmeden önce sağlık durumunun tespit edildiğini ve bu konuda çiftlere bilgi verildiğini söyledi.
Yenicesu; 'Şu anda Türkiye'de ve dünyada gündemde olan gebelik sırasında bebekteki sakatlıkların yani fetal anomalilerin en erken dönemde saptanmasına yönelik çalışmalarımız var. Dana önce doğum öncesinde saptanabilen bazı durumların tanısına erken tanı deniliyordu ama şu anda ilk üç ayda saptanması çalışmaları vardır. Onu yapmaya gayret ediyoruz. Bebek doğmadan önce, fetal anomali olduğunu saptayıp bunların ailenin bilgisine sunulması için büyük oranda çalışmalar yapılabilmektedir. Obstetri Konseyi dediğimiz bir konsey topluyoruz. Bu konseyde kadın hastalıkları ve doğum uzmanı, yenidoğan uzmanı, radyoloji, gerektiğinde enfeksiyon hastalıkları, nöröloji, nöroşirurji, psikiyatri uzmanları gibi anomali ile ilgili diğer bölümlerdeki uzmanlardan da fikir alınarak bu anamoliler saptanıyor ve ailenin onayına sunuluyor. Aileye, 'bebeğinizde yaşamla bağdaşmayacak bir hastalık saptadık veya yaşamla bağdaşan ama önemli sağlık sorunları ile seyreden veya önlem alınması, ilaç kullanılması gereken durumları saptadık’ diye rapor edebiliyoruz. Bundan sonra gebeliğin devamına siz karar vereceksiniz. Bebekte sorunlar olmasına rağmen 'Ben bebeğimi istiyorum' diyorsanız gebeliğinize devam edebilirsiniz. Ama sizin bebeğinizde böyle bir sorun vardır diye biz çiftlere bilgi verebiliyoruz.
Bunları yapmak için antenatal tarama dediğimiz testleri yapıyoruz. İlk üç ayda ikili tarama testi, ikinci üç ayda üçlü tarama testi. Bunlarla şüpheli bir gebelik saptarsak rahim içerisindeki bebeğin çevresindeki amnios sıvısından örnek alınan test olan amniosentez denilen ve hastalığı büyük oranda doğru saptadığımız testi yaparak fetal anomaliyi saptamaya gayret ediyoruz. Ayrıca rutin olarak yaptığımız ikinci düzey ultrasonografi ile radyolojiden de destek alarak bu bebeklerde tepeden tırnağa bütün organları, el ayak parmakları, kafa içi yapılar, yüz yapıları, göğüs içi, karın içi yapılar vs. bütün organlar tek tek incelenerek bebeğin sağlıklı olup olmadığını kontrol ediyoruz. Bu şekilde erken dönemde bazı problemleri yakalayabiliyoruz. Bazı durumlarda ise erken dönemde müdahale ederek bebeğin daha sağlıklı doğmasını sağlayabiliyoruz. Gerektiğinde doppler ultrasonografi ile son üç ayda bebeğin iyilik halini değerlendiriyoruz. Bazı durumlarda plasental yetmezlik dediğimiz, damarsal bozukluk veya oksijenizasyon bozukluğu nedeniyle bebek sıkıntıya girebilir ve doğum esnasında bunu tolere edemediği için doğum öncesinde bebek ölebilir. Bunların tanısını koyabilmek için NST, CST testleri ve doppler ultrasonografi ile bebeğin doğum öncesindeki dönende ne durumda olduğunu anlayabiliyoruz. Üçüncü basamak bir merkez olduğumuz için çevredeki en donanımlı hizmeti verebilecek bir merkez olmanın avantajı ile çevre illerden birçok hasta tedavi edilmek üzere bize gönderilmektedir' şeklinde konuştu.

 


Editor : Haberpanelim
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET
Sosyal medyaya mı internet medyasına mı güveniyorsunuz?
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE
21.11.2024
PUAN DURUMU
GÜNÜN KARİKATÜRÜ
CİLALI TAŞ!