USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

?Hayırlı, Uğurlu Olsun?

?Hayırlı, Uğurlu Olsun?

?Hayırlı, Uğurlu Olsun?
19-10-2015 16:42
Google News


Yeni Numune Hastanesi’nin Sivas’a hayırlı ve uğurlu olmasını dileyen Yılmaz, açılış kurdelesini kestikten sonra protokol üyeleri ile hastaneyi gezdi.

ERSAN ARSLAN

Sivas’ta kısa süre önce hizmete giren Yeşilyurt Mahallesi’ndeki yeni Numune Hastanesi Binası için resmi açılış töreni düzenlendi. Açılış törenine Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı İsmet Yılmaz, Sivas Valisi Âlim Barut, AK Parti Sivas Milletvekilleri Hilmi Bilgin ve Selim Dursun, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, hastane ve sağlık kurumlarının yöneticileri ile il protokolü ve sağlık personeli katıldı. Hastaneye ait konferans salonunda gerçekleştirilen programda ilk olarak Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Uzm. Dr. Yavuz Orak Sivas Numune Hastanesi’nin tarihi ve yeni hastaneye ilişkin bir sunum yaptı. Daha sonra Sivas Valisi Âlim Barut, AK Parti Sivas Milletvekilleri Hilmi Bilgin ve Selim Dursun, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Eyüp Gümüş ve Sivas Belediye Başkanı Sami Aydın kısa birer selamlama konuşması gerçekleştirdi.

‘ESKİ TÜRKİYEYİ ÖZLÜYOR’

Açılış programında konuşan TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, 2002 yılı öncesi ile 2002 yılı sonrasındaki durumu özetleyerek, özellikle sağlık alanında yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Bazılarının eski Türkiye’ye özlem duyduğunu bunu anlayabilmenin mümkün olmadığını belirten Yılmaz, eski Türkiye’deki sağlık hizmetlerine kendi yaşadığı bazı olaylardan da örnekler verdi.

Yılmaz şu ifadeleri kullandı:

‘Eski Türkiye’yi bazıları özlüyor. Bölünmüş yolların bir tanesini bir hafta kapatın işte size eski Türkiye… Ama onu bile yapmak doğru değil çünkü trafik kazalarında riski artırırsınız. O risk nice canlara mal olur. Bazıları niçin eski Türkiye’ye hayran olur veya onu isterler akıl alır gibi değil. Yine sağlıkta eski Türkiye’yi isteyenler var. Olacak şey mi? Kendi başımdan geçen olayı anlatayım. Samatya SSK Hastanesi’ne gittim sabah 04.00’te… Daha sabah namazı olmamış, doktor yok. Peki, niye gidiyorsunuz? Her doktorun belirli bir hastaya bakma sayısı var. 25, 30, 40’tır. Siz o numarayı alırsanız o gün o doktora tedavi olursunuz. Eğer kazara 04.00’te gittiniz o numara bitmişse demek ki sizden daha uyanıkları var. 04.00’te değil de 03.00’te gitmiş. Siz de o zaman ertesi gün 03.00’te gideceksiniz ki o numarayı alasınız. Doktor gelmiştir 10.00-11.00’de muayene olmuşuzdur ve bir reçete yazmıştır. İlacı da her yerden alamazdınız. Eczaneye gittiğinizde bazı ilaçları verirdi bazıları yok ama eşdeğerini vereyim derdi. Bazıları da yok daha sonra gel derdi ama herkes dışarıdan almak zorunda kalırdı. Herhalde bu özleniyor. Böyle bir sağlık sistemi özlenir mi?

Allah göstermesin insanın hastası vefat edince eğer masraflarını ödemezseniz cenazesini size teslim etmezlerdi. Biz bu durumdan geldik. Bizzat kendim hastamı yatırmadan önce boş senedin altına imza attığımı bilirim. Eğer boş senedin altına imza atmazsanız hastanızı içeri almazlardı. Eski Türkiye işte bu… Bir hocamız çok güzel bir şey söylemiş; dünü çok çabuk unutuyoruz. Dolayısıyla bu Türkiye’de bir dün dersi verilmesi lazım… Sağlıkta dün nasıldı, eğitim de dün nasıldı, ulaşımda, toplu konutta, çevre de dün nasıldı… Zira Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. Dolayısıyla bunu unutmamak lazım…

Her işin başı sağlık… Biz bakanlar olarak toplantı yaptığımızda Sağlık Bakanımız kendi bakanlığının diğer bakanlıklardan daha önemli olduğunu, bundan dolayı da bütçeden daha fazla pay alması gerektiğini ifade etmek için ilk söze ‘her işin başı sağlık’ diye başlardı. Biz de inanıyoruz. Kanuni diyor ki, ‘halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi’ Tabi, devlet önemli. Allah devletimizi daim eylesin. Zira devlet olmaz ise, Suriye’ye bakın; insanın ne malının ne mülkünün, ne evlatlarının hiçbirinin değerinin olmadığı gözüküyor. Dolayısıyla bu devletin değerleri için de can veren şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Sağlığınız olmaz ise malınızı, mülkünüzü, evladınızı, ailenizi hatta vatanınızı dahi göremeyecek duruma geliyorsunuz. Sağlık olmadan hiçbir şey olmaz. Allah dert verip derman aratmasın derler. Yine, derdi veren dermanını da verir derler. İşte şifa Allah’tan aracısını doktorlar ve hastanelerdir diyoruz. Hastalık geldiğinde doğru yer ve zamanda tedavisinin yapılması gerekir. Bu anlayışla geçen dönemde sağlıkta değişim ve dönüşüm gerçekleştirildi. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Açılışını yaptığımız bu tesis de o sağlıktaki değişim ve dönüşümün bir parçası, Sivas bölümüne düşenidir. Katkısı olan herkese teşekkür ediyorum. Sağlık eski bakanımız Recep Akdağ, Sağlık Bakanımız Mehmet Müezzinoğlu ve çalışma arkadaşlarına, Sağlık Müsteşarımız Eyüp Gümüş olmak üzere bütün ekibine teşekkür ediyorum. Allah yüzlerini ak eylesin.’

SAĞLIKTA DERS VERECEK

DURUMA GELDİK…

Türkiye’nin sağlık alanında geldiği noktanın dünyada dikkat çektiğini ve Türkiye’nin bu konuda ders verecek duruma geldiğini belirten TBMM Başkanı Yılmaz, ‘Bugün Türkiye’nin en iyi sağlık sistemlerinden birine sahibiz. Obama, bir sağlık reformu yasası çıkardı. İnanın Türkiye’deki sağlık reformundan daha geridir. Sağlık Bakanımız Recep Akdağ’ı Harvard Üniversitesine çağırdılar uzun süre kaldı ve Türkiye’de sağlık reformunu nasıl gerçekleştirdiğimiz konusunda ders verdi. Başka ülkelere ders verebilecek durumdayız. Bugün Avrupa’dan Türkiye’ye ameliyat için, sağlık için gelenler var. Dolayısıyla sağlık turizmi diye turizmde yeni bir dal açıldı. Dışarıdan gelen 70 bine yakın bir hasta var ve bunu da artırmayı amaçlıyoruz.’ Dedi.

Sağlık alanında gerçekleştirilen reformlar, artan ve genişleyen hizmet kapsamı hakkında çeşitli rakamsal verileri de paylaşarak, geçmişle bugünü kıyaslayan TBMM Başkanı Yılmaz, 2002’de 13.6 milyar olan kamu sağlık harcamalarının SGK’nın yapacağı harcamalar da dâhil olmak üzere toplam 2015 yılında 85 milyar liraya ulaştığını söyledi. Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

‘Herkesin sağlık hizmetlerinden aynı standartta yararlandığı, yoksulların primlerinin devlet tarafından karşılandığı, 18 yaş altındaki bireylerin tamamının sağlık güvencesi altında olduğu genel sağlık sigortası sistemine geçildi. Yeşil kart sahiplerinin ayakta tedavi kapsamında gördükleri sağlık hizmetleri ile ilaç giderlerinin devlet tarafından karşılanması sistemine geçildi. Aile hekimliği başlatıldı, tüm ülkeye yaygınlaştırıldı. Aile hekimi sayısı 2014 yılında 21 bin 384’e ulaştı ve 2015 bütçesinde buna 4.8 milyar TL kaynak ayırdık. Koruyucu sağlık hizmetleri bütçesi 9 kat artırıldı. Tüm vatandaşların birinci basamak sağlık kuruluşlarından ücretsiz yararlanması sağlandı. Hastaneler tek çatı altında toplandı ve vatandaşın sağlık hizmetlerine kolay ve ayrımsız bir şekilde ulaşması sağlandı. SSK hastanelerini Sağlık Bakanlığı’na devrettik. SSK eczanelerini kapatarak SSK hastalarının özel eczanelerden ilaç alabilmesini de sağladık. Eskiden sosyal sigortalıysanız sigorta hastanesine gidebilirdiniz, emekli sandığına tabiyseniz ona tabi hastanelere giderdiniz. Üniversite hastanelerine gidebilmeniz mümkün değildi. Şimdi böyle bir ayrım kalmadı. Devredilen emekli sandığı sigortalıları gibi devredilen SSK ve Bağ-Kur sigortalılarının da Sosyal Güvenlik Kurumu ile sözleşmeli üniversite hastanelerine ve sözleşmeli özel sağlık tesislerine doğrudan müracaat edebilmesi imkânı sağlandı. Özel hastaneler sisteme entegre edildi. Tam gün yasası çıkarıldı ve sağlık hizmetlerinin daha etkin bir şekilde sunulması sağlandı. Yine eskiden rüyamızda görsek inanmazdık, merkezi hastane randevu sistemi uygulaması başlatıldı ve tüm yurda yaygınlaştırıldı. Eğer bugün internete girerseniz hangi hastaneden, hangi doktordan randevu istiyorsanız onu alıp orada tedavi olabilmek mümkün.

Belki rakamlar eksik olabilir; kamu da çalışan sağlık personeli 299 binden 612 bine ulaştı. Eski Türkiye’yi hayal edenlere sormak lazım. 299 bin sağlık personeli mi Türk halkına daha iyi hizmet eder, yoksa 612 bini aşan mı daha iyi hizmet eder diye. Yani hasta başına düşen sağlık personeli ile kıyaslamak lazım. Ben 737 birinci basamak sağlık kuruluşu, 760’tan fazla hastane ve ek bina olmak üzere yeni sağlık tesisi yapıldı. Nitelikli yatak oranı yüzde 11’den yüzde 48 düzeyine çıkarıldı. Hedefimiz önümüzdeki dönemde bunu yüzde 90’a çıkarmak. Acil servis hizmetlerinde daha iyi duruma ulaştık. Kara ambulanslarıyla, ambulans helikopterlerle önceden yoktu, ambulans uçaklarla önceden yoktu, deniz ambulanslarıyla halkımıza hizmet verilmeye başlandı. 2010 yılında başlattığımız evde sağlık hizmetleriyle yatağa bağımlı hatalarımıza evlerinde kaliteli, etkin, ulaşılabilir ve güvenli sağlık hizmeti sunmaya başladık. Yeşil kartlıların sağlık harcamalarını genel sağlık sigortası kapsamında SGK’ya devrettik. Pirim ödeme gücü olmadığı tespit edilenlerin sağlık primlerinin devlet tarafından ödenmesini sağladık. 2014 yılında 9 milyon 400 bin vatandaşımızın 6 milyar 130 milyon TL’lik genel sağlık sigortası primini devlet karşıladı. SGK sağlık harcamalarının GYSYH’ye oranı 2002 yılında yüzde 2 iken, 2014 yılında yüzde 3,1’e yükselttik. Her vatandaşın istediği hastaneye gitmesinin önünü açtı, vatandaşları ilaç kuyruğundan kurtardık, evde sağlık hizmeti imkânını getirdik, trafik kazalarına bağlı tedaviler SGK tarafından karşılanmaya başlandı, gazilerimize sağlıkta ayrıcalıklar tanıdık. 2002 yılında yüzde 70 olan doğum öncesi bakım hizmetlerini 2014 yılında yüzde 97’ye yüzde 69 olan hastanede doğum oranını yüzde 98’e, yüzde 77 olan aşılama oranını yüzde 97’ye çıkardık. Bu gelişmelere bağlı olarak 2002 yılında bin canlı doğumda 31.5 olan bebek ölüm oranı 2014 yılında 7,8’e, bin canlı doğumda 40 olan 5 yaş altı olan ölüm oranı 10.3’e, yüz bin canlı doğumda 64 olan anne ölüm oranı 15.9’a düşürüldü. Doğumda beklenen yaşam süresi ise 71.8’den 80’e ulaştı. Allah’a hamdolsun bu dönemde insanımızın ömrü uzadı. Eğer insanımıza hak ettiği hizmeti verirseniz Allah’ta ona göre insanımızın ömrünü uzatıyor. 2002 yılında 100 bin kişiye düşen toplam hekim sayısı 138 iken bu gün bu sayı 178’e yükseldi. Artmış olabilir ama bendeki rakama göre 133 bin 775’e ve hemşire sayısı da 139 bin 544’ü ulaştı. Şartlı sağlık yardımını başlattık. Yılda ortalama 1 milyon çocuğumuzun düzenli sağlık kontrollerinin yapılması şartıyla ailelerine 1.4 milyar TL kaynak aktardık. Yine sağlığa erişimi kolaylaştırdık. Bunun en güzel göstergesi 1 yıl içinde bir kişi için hekime müracaat sayısı 2002 yılında 3.2 iken, tüm vatandaşlarımızın genel sağlık sigortası kapsamına alınması ve istenilen hastaneye başvuru imkanının getirilmesiyle 2013 yılında bu sayı 8.3’e yükseldi. Eskiden 3 sefer doktora giderken şimdi 8 sefer gidiyor. Bütün bunlar nasıl başarıldı diye soruluyor. Vergi oranları da indirilmiş olmasına rağmen. Eskiden vergi oranları kurumlar vergisi yüzde 30-33 arasında KDV’liydi, bunu yüzde 20’ye indirdik. Samimiyetle çalışıldı, halkın öncelikleri dikkate alındı, faiz bütçesinden hizmet bütçesine geçildi. 2002 yılında her toplanan 100 liralık verginin yaklaşık 86 lirası faize gidiyordu. Geriye 14 lira kalıyor. 14 lirayla memurun, işçinin aylığını mı vereceksin, tarımı mı destekleyeceksin, sağlığa mı pay ayıracaksın? Şimdi ise 100 liralık vergi gelirinin sadece 14 lirası. Aradaki fark, elde edilen mali kaynak; sosyal güvenlik sisteminin dönüştürülmesine, eğitim ve sağlık gibi insanımıza doğrudan etkide bulunan alanlarda sosyal nitelikli harcamaların finansmanında kullanıldı. 2002’de 13.6 milyar olan kamu sağlık harcamalarını SGK’nın yapacağı harcamalar da dâhil olmak üzere toplam kamu sağlık harcamalarında 2015 yılında 85 milyar liraya ulaşıldı. Sormak lazım, 2002’deki 13 milyar lirayla mı halka daha iyi hizmet verirsin, yoksa 81 milyar lirayla mı? Bütün bunların sonucu olarak 2003 yılında sağlıkta memnuniyet oranı yüzde 39.5 iken bugün sağlıkta memnuniyet oranı yüzde 70’i geçiyor. Buradan da anlıyoruz ki daha yapmamız gereken birçok şey var. Nitelikli yatak oranını yüzde 90’ın üzerine çıkarmamız lazım, her aile hekimine düşen nüfus sayısını 3 bine indirmemiz lazım. Koruyucu hekimliği yaygınlaştırmamız lazım. Evde sağlık hizmetlerini Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve belediyelerle entegre olarak daha iyi yapmamız lazım. Kendi aşımızı üretmemiz lazım. Kamu-özel ortaklığı modeliyle inşa edilen şehir hastanelerini yaygınlaştırmamız lazım. Güç kaynağımız insanımız ve coğrafyamız. Birlikte aşamayacağımız engel yok. Birlikten güç doğar.’

TBMM Başkanı İsmet Yılmaz’ın ardından yeni hizmete giren 700 yataklı Numune Hastanesi’nin açılışı gerçekleştirildi. Açılış kurdelesini TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, Vali Âlim Barut, AK Parti Sivas Milletvekilleri Hilmi Bilgin ve Selim Dursun, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Nihat Gümüş, Sivas Belediye Başkanı Sami Aydın, KHB Genel Sekreteri Yavuz Orak ve hastane Yöneticisi Prof. Dr. Hayati Öztürk birlikte kesti. TBMM Başkanı Yılmaz, burada kısa bir konuşma yaparak yeni Numune Hastanesi’nin hayırlı uğurlu olmasını diledi.

TBMM Başkanı Yılmaz, açılışın ardından beraberindeki protokol üyeleri ile birlikte hastaneyi gezdi ve bazı vatandaşları ziyaret ederek sohbet etti.


Editor : Haberpanelim
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET
Sosyal medyaya mı internet medyasına mı güveniyorsunuz?
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE
21.11.2024
PUAN DURUMU
GÜNÜN KARİKATÜRÜ
CİLALI TAŞ!