Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Demirtaş açıklaması!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Demirtaş açıklaması!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğuna ilişkin “Bu ülke yargı ülkesidir, yargı ne derse ona uyarız” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.

Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, grup toplantısının ülke, millet ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını diledi.

Meclis'in 28'inci Dönem 4'üncü Yasama Yılı'na oldukça yoğun bir gündemle başladıklarını ifade eden Erdoğan, Irak ve Suriye'ye asker gönderme yetkisinin süresini 3 yıl uzatan tezkerenin ana muhalefetin itirazlarına rağmen büyük bir ittifakla kabul edildiğini anımsattı.

"Tüm dost ülkelerin egemenlik haklarına saygılıyız"

Türkiye'nin güvenliğini garantiye alma yanında, komşuların güvenlik ve huzuruna katkı yapan bu önemli tezkereye kabul oyu veren tüm siyasi partilere ve milletvekillerine teşekkür eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu hususun altını bir kere daha çizmek istiyorum. Bizim bir başka ülkenin toprağında, egemenliğinde, yer altı ve yer üstü kaynaklarında asla gözümüz yoktur. Komşularımız başta olmak üzere tüm dost ülkelerin egemenlik haklarına saygılıyız. Mehmetçiğimiz, uluslararası hukuk çerçevesinde varlık gösterdiği her bölgede huzurun, barışın, güvenin ve istikrarın teminatı olmuştur. İnşallah bundan sonra da Türk Silahlı Kuvvetlerimiz bulunduğu her yerde barışı, dayanışmayı ve kardeşliği savunmaya devam edecektir. Türk bayrağı, dalgalandığı bütün coğrafyalarda, tarih boyunca olduğu gibi, daha nice seneler dostlarına güven vermeyi sürdürecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu tarihi gerçeği Türkmen, Arap, Kürt, Sünni, Şii fark etmeksizin tüm kardeşlerimiz zaten çok iyi biliyorlar. Bırakın Mehmetçik'in kendi topraklarında konuşlanmasına itiraz etmeyi, bilakis bundan memnuniyet duyuyorlar."

"Eskiden beri CHP’nin tutarsızlıklarına zaten alışığız"

Erdoğan, "Cumhuriyeti kuran parti olduğunu iddia eden CHP'nin" tezkereye karşı çıktığını gördüklerini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Türkiye Büyük Millet Meclisi, ülkenin ve milletin güvenliğini çok yakından ilgilendiren bir oylama yapıyor ama bakıyorsunuz, ülkenin ana muhalefet partisi saçma sapan argümanlarla, kendilerinin bile inanmadığı bir sürü bahanenin arkasına saklanarak buna karşı çıkıyor. Bunu anlamak ve kabul etmek mümkün değil. Önceki gün kabine sonrası basın toplantımızda söyledim. Sayın Özel, CHP'nin yanlışlarını düzeltme noktasında iyi bir sınav veremiyor. Daha önce yaptığı açıklamalar hilafına, ülkenin güvenliğine ve dış politikaya dair hususlarda, ne yazık ki, yerli ve milli duruş sergileyemiyor. Meydanlarda atıp tutmayı çok iyi biliyor fakat iş sözlerinin arkasında durmaya gelince, nedense aniden çark ediyor, hemen geri vitese takıyor. Biz, eskiden beri CHP’nin tutarsızlıklarına zaten alışığız. Dolayısıyla tezkereye 'hayır' demelerine şaşırmadık. Milletimiz de CHP'de iplerin kimin elinde olduğunu biliyor. Ancak siyaset otobanında bu kadar sık şerit ve fikir değiştirmek, CHP'ye iyi gelmeyebilir. Sayın Özel, böyle siyaset yapmaya devam ederse endişem o dur ki CHP ya hararet yapacak ya dingil kıracak ya da şanzımanı dağıtacaktır. Bunun sinyallerini şimdiden alıyoruz."

"Belki 10 sene sonra deprem bölgemize yaptıklarımızın farkına varırlar"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özel'in yaptığı gaflar ve kırdığı potlarla kendini giderek daha fazla komik duruma düşürdüğünü, dün de partisinin grup toplantısında ileri geri konuştuğunu söyledi.

Özel'in deprem bölgesiyle ilgili hezeyanlarına hem Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un hem de bölge milletvekillerinin gereken cevabı vereceğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Önceden turist gibi de olsa bölgeye yollarını düşürüyorlardı, şimdi artık onu bile yapamıyorlar. Ne yürütülen altyapı, üst yapı çalışmalarından ne tamamlanan konutlardan ne de deprem bölgemizin nereden nereye geldiğinden haberleri var. Ne diyelm, nasıl 16 yıldır hizmette olan hızlı trenle daha yeni tanışıyorlarsa belki 10 sene sonra bizim deprem bölgemize yaptıklarımızın da farkına varırlar. Burada şunun da bilinmesini istiyorum. Biz elbette ülkemizin, milletimizin ve bölgemizin güvenliğini, CHP'nin itimat telkin etmeyen politikalarına bağlayamayız. Çünkü bizim için asıl olan Türkiye'dir, Türkiye’nin selametidir, 86 milyonun her akşam huzur içinde başını yastığa koymasıdır. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak kırmızı çizgimiz, bu ülkenin bekasının her şart altında muhafaza ve müdafaasıdır. Bunun yolu ise hem hudutlarımız içinde hem de sınır ötesinde, güvenlik bakımından en küçük bir boşluk bırakılmamasından geçiyor."

"Terörsüz Türkiye menziline doğru emin adımlarla yürüyoruz"

Erdoğan, tezkerelerin, "Terörsüz Türkiye" çalışmalarını zorlaştıran değil, tam tersine süreci kolaylaştıran, destekleyen bir adım olarak görülmesinin daha doğru bir yaklaşım olacağını belirtti.

Her şeyin kendi mecrasında ilerlediğini vurgulayan Erdoğan, "Tahriklere aldırmadan, süreci kundaklamaya dönük gizli, açık girişimlere prim vermeden çalışmalarımızı devam ettiriyoruz." diye konuştu.

Emniyet ve savunma noktasında işi çok sıkı tuttuklarının altını çizen Erdoğan, Türkiye'yi yaklaşık yarım asırdır canını yakan büyük sıkıntıdan, büyük kamburdan kurtaracak adımları cesaretle attıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Devletin başı olarak şahsımızın kararlı ve dirayetli tutumu, Cumhur İttifakı ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin cesur ve ufuk açıcı katkıları, partimizin toplumun her kesimini kucaklayan yoğun çalışmaları, devletimizin ilgili bütün kurumlarının olağanüstü gayretleri neticesinde, hamdolsun, Terörsüz Türkiye menziline doğru emin adımlarla yürüyoruz." ifadelerini kullandı.

Son iki haftada önemli gelişmeler yaşandığını aktaran Erdoğan, geçen hafta Meclis Başkanvekili ve DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ile DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Mithat Sancar'ı kabul ettiğini, çok yapıcı bir görüşme gerçekleştirdiklerini söyledi.

Erdoğan, görüşmede, sürecin büyük bir hassasiyetle ilerletilmesi noktasında benzer kaygıları paylaştıklarını bir kez daha teyit ve müşahede ettiklerini belirterek, "Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge hedefine giden yolda yeni bir kavşağa ulaştığımız görülüyor. Bu konuda herkesin elini taşın altına koyması, sürece destek vermesi, olabilecek en fazla katkıyı sunmaya odaklanması gerekiyor." değerlendirmelerinde bulundu.

Erdoğan, Cumhur İttifak olarak üzerlerine düşeni yaptıklarını, bundan sonra da yapmaya devam edeceklerini ifade etti.

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 5 Ağustos'tan bugüne kadar yaptığı toplantılarla kuruluş misyonunu başarıyla yerine getirdiği vurgulayan Erdoğan, Komisyon çatısı altında sürece dair tüm konuların tartışılmasını, kimsenin dışarıda bırakılmadan ilgili bütün tarafların dinlenmesini, aykırı da olsa farklı fikirlerin dile getirilmesini çok kıymetli bulduklarını kaydetti.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un riyasetinde yürütülen çalışmalarla Komisyonun önemli bir boşluğu doldurduğunu, karar alıcılara rehberlik edecek güçlü bir birikim oluşturduğunu dile getiren Erdoğan, Komisyonun yazacağı kapsamlı raporu ve önümüzdeki döneme dair belirleyeceği hukuki yol haritasını önemsediklerini söyledi.

"Önce Terörsüz Türkiye, ardından da Terörsüz Bölge hedefimize ulaşacağız"

Biraz daha cesaretle, gayretle, özgüvenle, Allah'ın izniyle süreci başarıyla sonuçlandıracaklarını söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Cumhur İttifakı olarak tam bir dayanışma içerisinde hareket ederek önce Terörsüz Türkiye, ardından da Terörsüz Bölge hedefimize ulaşacağız. Bu vesileyle, dünkü grup toplantısında yaptığı tarihi değerlendirmelerle, başta FETÖ'cü alçaklar olmak üzere, müfsit ve müflis zihniyetin bütün oyunlarını deşifre eden, bununla kalmayıp kirli heveslerini kursaklarında bırakan Sayın Devlet Bahçeli'ye canı gönülden teşekkür ediyorum. Sayın Bahçeli'nin de isabetle dikkat çektiği üzere, Terörsüz Türkiye, ayağındaki paslı zincirleri kıran muktedir Türkiye'dir. Terörsüz Türkiye, huzur ve barış içinde yaşayan mutlu Türkiye'dir. Terörsüz Türkiye, muazzam bir kardeşlik ve kucaklaşma sahnesi olacak muvaffak, muzaffer ve muteber Türkiye'nin nişanesidir. Komisyonumuzun ve aziz milletimizin de desteğiyle, inşallah, bu Türkiye'yi hep beraber inşa edeceğiz."

Aralarında Filistinli Mültecilere Yardım Ajansının (UNRWA) Ankara'da ofis açmasının da yer aldığı birçok anlaşmanın Genel Kurulda görüşülerek uygun bulunduğunu anımsatan Erdoğan, Türkiye'nin Filistin davasına ve Filistinlilere hak, adalet ve özgürlük mücadelesine verdiği önemin yeni bir nişanesi olan bu kararın hayırlı ve uğurlu olmasını diledi.

Erdoğan, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin TBMM'nin takdirine sunulduğunu hatırlatarak, bütçenin, AK Parti hükümetlerinin hazırladığı 24'üncü, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi döneminin ise 8'inci bütçesi olarak siyasi istikrarın ve kurumsal sürekliliğin güçlü bir göstergesi olduğunu belirtti.

"Sosyal konut projelerini desteklemek amacıyla 100 milyar lira kaynak ayırdık"

Bütçe teklifinde, her bir vatandaşın kalkınma ve büyümenin getirdiği fırsatlardan adil biçimde yararlanmasını temel ilke olarak belirlediklerini anlatan Erdoğan, fiziki altyapının güçlendirilmesi, beşeri sermayenin geliştirilmesi ve üretim kapasitesinin artırılmasının bu bütçenin temel sütunlarını teşkil ettiklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bütçemizle, makroekonomik ve finansal istikrar programımızla uyumlu şekilde deprem hariç, harcamaları kontrol altına almayı, kamu açığını düşürmeyi ve dezenflasyon sürecini desteklemeyi planlıyoruz. 2026 yılı bütçesinde, burası önemli, giderlerin 18 trilyon 929 milyar lira, gelirlerin ise 16 trilyon 216 milyar lira olacağını hesaplıyoruz. Deprem nedeniyle yaşanan arızi artış sonrasında, bütçe açığını yeniden hükümetlerimiz dönemindeki ortalama seviyeye yaklaştırıyoruz. Sosyal yardım bütçesini, 2026 yılında 917 milyar liraya çıkarıyoruz ki bu tutar, bütçemizin yüzde 4,8'ine denk geliyor. Sosyal konut projelerini desteklemek amacıyla 100 milyar lira kaynak ayırdık. Halihazırda faturalarda mesken aboneleri için doğal gazda yüzde 43, elektrikte düşük kademede yüzde 57 oranında devletimiz destek veriyor. Vatandaşlarımızın elektrik ve doğal gazı daha ucuza kullanabilmeleri için 2026 yılı bütçesinde 373 milyar lira kaynak öngörüyoruz."

Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Programı'na önceki yıla göre yüzde 30'un üzerinde, Çocukların Korunması ve Gelişiminin Sağlanması Programı'na yüzde 34, Kadının Güçlenmesi Programı'na yüzde 35 artışla kaynak ayırdıklarını anlatan Erdoğan, 2026'da tarım sektörü yatırım ödeneğini 190 milyar liraya çıkaracaklarını, bunun 122 milyar lirasını tarımsal sulama yatırımları için tahsis edeceklerini bildirdi.

Tarımsal destek programları için ayrılan kaynağın 168 milyar lira olduğunu, reel kesimi 493 milyar liralık ödenekle destekleyeceklerini belirten Erdoğan, 2002 yılından itibaren eğitimi en öncelikli mesele olarak gördüklerini ve eğitim bütçesini 2026'da 2 trilyon 896 milyar liraya yükselttiklerini ifade etti.

"Kaynaklarımızı faize değil, kamu hizmetlerine yönlendirdik"

Erdoğan, 2002'de bütçeden yüzde 9,4 seviyesinde pay alan eğitime 2026 yılında yüzde 15,3 ile en büyük payı ayırdıklarını vurguladı.

Vatandaşların sağlık hizmetlerinden en iyi şekilde yararlanmaları için 1 trilyon 594 milyar lira kaynak tahsis ettiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, mahalli idareler için ayrılan kaynağı bu sene daha da artırdıklarını dile getirdi.

Büyükşehir ve diğer belediyeler ile il özel idarelerine ayrılan toplam kaynağı 1 trilyon 657 milyar liraya çıkardıklarını aktaran Erdoğan, 2002'de bu kaynağın bütçe içerisindeki payı yüzde 4 iken bu oranı 2026 yılında yüzde 8,8'e yükselteceklerini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şurası da önemlidir, son 23 yılda kaynaklarımızı faize değil, kamu hizmetlerine yönlendirdik. Bu sayede önemli altyapı projeleri hayata geçirildi, kamu borç stoku makul seviyelere çekilerek Avrupa Birliği ortalamasının da altına indirildi. 2002 yılında bütçe giderleri içinde faiz harcamalarının payı yüzde 43,2 iken, 2026 yılı bütçesinde bu oran yüzde 14,5 seviyesinde kalıyor. Faiz harcamalarının özellikle Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranı 2002'de yüzde 14,3 iken 2026'da yüzde 3,5 düzeyine gerileyecektir. Vergi gelirleri açısından da benzer bir iyileşme söz konusudur. 2002 yılında toplanan her 100 liralık verginin 85,7 lirası faiz ödemelerine giderken, 2026'da bu tutarın 19,9 liraya düşmesini bekliyoruz."

2026 bütçesinin 29 milyar lira faiz dışı fazla vermesini öngördüklerini belirten Erdoğan, 2026 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi'nin, milletvekillerinin de gayretleriyle komisyon ve genel kurul safahatını geçerek kabul edileceğine inandığını söyledi.

Yasama tarafındaki çalışmalarda ne kadar etkili olunursa, yürütme tarafında da verimli çalışma imkanına sahip olunacağının altını çizen Erdoğan, burada yaşanacak en küçük bir sıkıntının, aksaklığın ve koordinasyon eksikliğinin yükünü de aynı şekilde yine en fazla kendilerinin çekeceğini dile getirdi.

Süreçte milletvekillerinden azami gayret beklediğini vurgulayan Erdoğan, AK Parti Grubu'ndaki her bir milletvekilinin, milletin emanetine sahip çıkma ve mesuliyetlerini ifa noktasında, her türlü birikime, kapasiteye, dirayete, yeteneğe sahip olduğundan hiçbir şüphe duymadığını sözlerine ekledi.

"23 yıldır kesintisiz biçimde ülkeye hizmet etme vazifesini ifa ediyoruz"

Cumhurbaşkan Erdoğan, 23 yıl önce 3 Kasım 2002'de milletin sandık başına gittiğini ve AK Parti'yi tek başına iktidara taşıdığını anımsattı.

AK Parti'nin kuruluşundan sadece 15 ay sonra, girdiği ilk seçimde millet tarafından teveccühle karşılandığını ve muhabbetle kucaklandığını söyleyen Erdoğan, "3 Kasım'da elde ettiğimiz başarı sonrasında birileri, bunun tepki oyu olduğunu, gelip geçici olduğunu söyledi ama biz 23 yıldır kesintisiz biçimde ülkeye hizmet etme vazifesini ifa ediyoruz. 3 Kasım sonrası girdiğimiz her seçimde oylarımızı artırdık, milletimizin teveccühüne daha fazla mazhar olduk. Bizim iktidara geldiğimiz günlerde doğanlar şimdi 23 yaşındalar, 2002'de 10 yaşında olan çocuklar bugün 33 yaşındalar." diye konuştu.

"Kendi başarısızlıklarını ve beceriksizliklerini örtmek için kullanılan iftiralardır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'nin 3 Kasım 2002 seçimleri sonrası girdiği seçimler "şeffaflık, güvenilirlik ve katılım noktasında, bakın iddiayla söylüyorum, dünyanın açık ara en temiz seçimleri olmuştur" diye konuştu.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Girdiğimiz her seçimde millet iradesi sandığa tam olarak yansımış, millet tercihini her seçimde kendi hür iradesiyle AK Parti'den yana kullanmıştır, Hani diyorlar ya, yok 'tek adam rejimiymiş', yok 'diktatörmüş', yok 'otoriterlikmiş' bunların hepsi safsata. Bu asılsız ithamlar, muhaliflerimiz ve muarızlarımız tarafından, kendi başarısızlıklarını ve beceriksizliklerini örtmek için kullanılan iftiralardır. Girdiğimiz her seçimde ne dedik, 'hodri meydan'. Girdiğimiz her seçimde yaptıklarımızla, ama daha çok yapacaklarımızla konuştuk. Ortaya bir ufuk koyduk, hedef koyduk, vizyon koyduk. Girdiğimiz her seçimde, hür iradesiyle milletimiz bizi tercih etti, hamdolsun, tercih etmeye de devam ediyor."

Çok partili hayata geçilen 1950'de kurulan Adnan Menderes'in Hükümetinin 19'uncu Hükümet, kendilerinin 18 Kasım 2002'de kurdukları ilk hükümetin ise 58'inci hükümet olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Arada 52 yıl var. 52 yılda, Türkiye'de 39 hükümet kurulmuş. Bu ne demek biliyor musunuz, bu, 52 yılda Türkiye'de ortalama her 16 ayda bir hükümet değişmiş demektir. Bir Başbakan, kabinesiyle, ekibiyle göreve geliyor, ortalama 16 ay sonra görevi devrediyor. Ülkede istikrar yok. 16 ayda bir hükümet, daha ne olduğunu anlamadan yerini başkasına devrediyor. 1950-2002 arasındaki o 52 yıl içinde Türkiye çok ağır badireler atlattı, çok ağır bedeller ödedi. Böyle istikrarsız bir ortamda yatırım yapamazsınız. Böyle bir ortamda ülkenin sorunlarına çözüm üretemezsiniz. Ekonomiyi yönetemezsiniz. Dış politikada aktif olamazsınız. Huzuru, güvenliği, asayişi sağlayamazsınız. Hükümetlerin ömrünün ortalama 16 ay olduğu bir ortamda, yol yapamazsınız, okul açamazsınız, hastane inşa edemezsiniz, konut üretemezsiniz, tankın, topun, füzenin, uçağın, milli savaş gemisinin hayalini bile kuramazsınız."

"Acaba şu ülkede dikili bir taşları var mı?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çok partili hayatın başladığı tarihten kendilerinin ilk iktidara geldiği tarihe kadar geçen 52 yılda Türkiye'nin 4 kez darbeye maruz kaldığını belirterek, şöyle devam etti:

"1945 yılında her yanı enkaz olan Almanya toparlanırken, 2 atom bombası atılmış Japonya ayağa kalkarken, Fransa, İtalya savaşın yaralarını sararken, Türkiye 52 yıl boyunca maalesef yerinde saydı. Şimdi bize diyorlar ki, 'tabii ki yapacaksınız, bu sizin göreviniz' diyorlar. Elbette görevimiz. Elbette yapacağız. Elbette bu millet için çalışacağız. Ama siz de lütfen bir sorgulayın. Merhum Menderes, Merhum Özal dönemleri dışında, bu ülkede yapılması gerekenler, acaba daha önce neden yapılmadı? Türkiye'nin ihtiyacı olan yolları neden yapmadılar, okulları neden açmadılar, hastaneleri neden inşa etmediler? Köprüler, havalimanları, konutlar, üniversiteler, daha niceleri, neden yetersiz kaldı? 26 havalimanı vardı biz geldiğimizde onu 56 havalimanına biz çıkardık biz. Nerden nereye. Bu millet neden yıllarca hak ettiği hizmeti, eseri ve yatırımı göremedi? 102 yaşındaki Cumhuriyet Halk Partisi, kimi zaman seçimsiz, kimi zaman darbeyle, kimi zaman koalisyon ortağı olarak hükümetteydi. Kendisi iktidarda olmadığında fikirleri iktidardaydı. Acaba şu ülkede dikili bir taşları var mı? Var mı? Sevgili gençler, büyüklerinize sorun, belgeselleri izleyin, açın arşivden o dönemin gazetelerini okuyun. Anarşi, terör, huzursuzluk, belirsizlik, karamsarlık, umutsuzluk dışında hiçbir şey göremeyeceksiniz. Benim İstanbul'da, ortaokulda okuduğum sınıfta 80 öğrenci vardı. Üniversite yurtlarında 18-20 öğrenci aynı koğuşta kalıyordu. Hastane çilesi, devlet dairesi çilesi, okul çilesi, yol çilesi. Hep bunları yaşadık. Çocuklar çile içine doğuyor, çile içinde büyüyor, çileyle ölüyorlardı. AK Parti'nin, daha 15 ay önce kurulmuş olmasına rağmen, 3 Kasım seçimlerinde yüzde 36 oy oranına ulaşabilmesi, esasen, bir isyanın, bir itirazın, bir çığlığın, büyük bir değişim talebinin tezahürüdür. AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesi, açıkçası bir halk devrimi olmuştur. 23 yıl boyunca biz 3 Kasım devrimine sadakatle bağlı kaldık. 23 yıldır her seçimde kazanıyorsak, işte bu, 3 Kasım seçim sonuçlarına olan sadakatimizin bir neticesidir. Yeterli mi, elbette değil. Daha yapacak çok işimiz var."

23 yıl boyunca, bir yandan ülke için hizmet ve eser üretmeye çalışırken, bir yandan da içerden ve dışardan saldırılara göğüs gerdiklerini anlatan Erdoğan, "Bu bir mazeret değil. Biz, tabiri caizse hem şeytanı taşladık hem de tavafımızı yaptık. Darbe senaryoları yazdılar, terörle üzerimize geldiler, sabotajlar, tahrikler, sokak eylemleri, kışkırtmalar, darbe girişimleri… Allah'a hamdolsun bunların hepsini püskürttük. Çok daha fazlasını da yapabilirdik, yapacağız da." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.