USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

EN BÜYÜK İHANET

EN BÜYÜK İHANET

EN BÜYÜK İHANET
27-11-2017 05:00
Google News


1967 Konya Ereğli doğumluyum, 1991 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldum. Evli ve 5 çocuk sahibiyim. 1997´den itibaren başsavcı olarak görev yapmaktayım. Yozgat ve Konya´da görev yaptıktan sonra son 3,5 yıldır Sivas Cumhuriyet Başsavcısı olarak görevime devam etmekteyim.

Huzur ve Güven Şehri Sivas

Sivas´ta soğuk iklim koşullarının egemen olması nedeniyle dışarıdan yoğun göç almaması, yörenin kozmopolit bir yapıya bürünmesine engel olmuştur. Yaklaşık 2500, 3000 kadar Suriyeli Muhacir kardeşimizi misafir eden Sivas´ta bu sayının diğer illere göre daha az olmasında da iklim koşullarının etkisinin olduğunu düşünüyorum. İlçeleri ile birlikte ortalama 650 bin nüfusa hükmeden Sivas´ta işlenen suç oranları, nüfus yoğunluğu bakımından aynı ölçekte olan ve daha büyük şehirlerden oldukça düşüktür, metropol şehirler ile bu oran mukayese bile edilemez. Bu yönüyle Sivas; hem bir kamu görevlisi hem de bir aile babası olarak söylüyorum ki, tam bir huzur ve güven şehridir.

Şehrin Futbol Takımı Hangi Ligde ise Şehirde Aynı Ligdedir

Sivas; gurur duyulması gereken bir başka özelliğini de halkına Sivasspor ile yaşatmaktadır. Sivassporun süper ligden düştüğü ve bir yıl aradan sonra tekrar çıktığı sezonu Sivas´ta yaşadım. Adana, İzmir gibi büyük şehirlerin futbol takımları uzun yıllar süper ligde kalma başarısını gösteremiyorlar ancak Sivas bunu başarıyla gerçekleştirmektedir. Sivasspor seyir zevki yüksek bir futbol ortaya koymakta ve bunu istikrarlı bir şekilde devam ettirmektedir. Sivasspor gelecek vaat eden bir görüntü çiziyor. Özgüveni yüksek bir futbol takımına sahip olan Sivasımız, sosyal ve kültürel anlamda ki gelişmelerini Sivassporun başarısına da yansıtmaktadır. Sivas´ta bulunmaktan ve burada hizmet etmekten onur duyuyorum. Bu vesileyle hem Sivas´ın hem de Sivassporun başarılarının devam etmesini temenni ediyorum.

En Büyük İhanet

Bu süreç hakkında söylenecek çok şey var aslında ancak son yıllardaki en büyük ihanetle karşı karşıya kaldık. FG tarafından kurulduğu bilinen bu terör örgütü, tamamıyla dış mihrakların kontrolü ve koordinesi ile eylemlerini ve işlemlerini yapmaktalar. Halkımızın bazıları bunu algılayabiliyor maalesef bazıları da hala algılayamıyor. Görünürde bu örgütün kurucusu FG, ancak kesinlikle bu kişi tarafından yönetilmediği kanaatindeyim, bunu edindiğim bilgi ve belgelere dayanarak söylüyorum. Örgütün son derece tehlikeli bir yapı, bu yapıyla uzaktan veya yakından ilgisi olan vatandaşlarımızın biran önce silkinip bu yapıdan kurtulması gerekmektedir.

Soruları çaldılar

Bu Terör Örgütüne mensup olmaktan yargıladığımız bir bayanın babası bana ?kızım için ne kadar ceza vereceğiniz önemsiz buna üzülmüyorum ancak kızımın imanı gitti ebedi hayatını kaybetti ben buna üzülüyorum.? dedi. Bu ve buna benzer durumları çok yaşadık yaşıyoruz. Örgüt, kandırarak kendilerine mensup ettiği insanları kaybetmemek için her türlü münafıklığı göstermekte tereddüt etmiyor örnek olarak bu elebaşı; geçtiğimiz günlerde ?Peygamber Efendimizi rüyamda gördüm ve bunlar benim kardeşlerim dedi? diyor. Hepimiz Müslümanız Allah´a şükür hepimiz dindarız. Allah aşkına, askeri okullar sınavları dâhil olmak üzere bütün sınavlarda soruları çaldıkları, her türlü entrika ve hileye başvurdukları artık kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçekken haşa Peygamber Efendimizin böyle bir yapıyla birlikte olması mümkün mü? Bu yapının Askeri boyutu ile ilişkilendirilmekten yargılanan bir asker ?bize Askeriyede namaz kılmayı yasakladılar? diyor.

Allah ile Harp Ediyorlar

Başka bir örnek; Fetö Terör Örgütü davalarında karşılaştığımız asker eşlerinin (kimsenin kapalılığına ya da açıklığına karışmıyoruz burada yanlış anlaşılmasın) ?biz 15 yıl önce tesettürlü idik daha sonraları bu yapının eşime baskıları sonucu açılmak zorunda kaldık? sözleriyle karşılaşıyoruz. Gerekçe ne olursa olsun Allah´ın Kur-an´da sabit kıldığı emrini nehyetmek ortadan kaldırmaya çalışmak Allah ile harp etmektedir.

Bütün bunları yaşam biçimi haline getiren bir kişinin bizim en kutsal değerlerimizi Peygamber Efendimizi ve O´nun sahabelerini sofrasına getirip Onlara yemekler vererek dinimizi kötü emellerine alet etmesi ihanetin ulaştığı son noktadır. Hala bu yapıda olan varsa onların, 17-25 Aralık ikna etmedi ise 15 Temmuz, 15 Temmuz ikna etmedi ise Diyanet İşleri Başkanlığımıza mensup hocalarımızın uyarıları, artık hangi husus ikna ediyorsa o hususu dikkate alıp çırpınarak bu yapıdan kurtulmaları gerekmektedir. Adli soruşturma geçiren insanlardan ?biz bu yapının kurbanı olduk bizi bu yapıdan kurtaran devletimize Allah zeval vermesin? diyerek bize yardımcı olan insanların sayısı artmalı, Irak´ın parçalanması sırasında Saddam´ın heykelini deviren Irak´lının sonraki pişmanlığından ders çıkarmalıyız. Devletimiz olmazsa ne namus ne şeref hiçbir şeyimizin kalmaz. Bir hukuk devleti olan Ülkemizde görüşler farklı olabilir, bunu dile getirmenin hukuki yolları mevcuttur.

Diyanet İşleri Bizi Uyarmakta Geç Kaldı

İslam Dininin ?Ulu´l Emr´e yıkıcı dua etmeyin? müeyyidesini kavrayabilmemiz için Diyanet İşlerinin hazırlamış olduğu rapor bence çok geç kaldı. Bizi, dinimizin özünden uzaklaştıran bu ve bunun gibi yapılara karşı bilgilendirme ve uyarma noktasında Diyanet İşleri Başkanlığımız çok geç kalmıştır. Adı geçen terör örgütünü kurduğu bilinen FG geçmişte ?Cebrail (AS) parti kursa ona bile oy vermem ve desteklemem? diyordu. Bu söz çok açık bir şekilde şirktir, Allah´ı inkâr etmenin en büyük delillerindendir. Bunu kavrayamamış olan Müslüman kardeşlerimizin de aydınlatılması başta Diyanet İşleri Başkanlığımız olmak üzere bütün Müslümanların en önemli görevlerinden birisidir. Bunun yerine getirilmesinde de geç kalınmıştır. Devletimizin ve milletimizin kendisini korumak için yaptığı bu savunmaları bir mağduriyet olarak gösteriyorlar. Ne yapsaydı devlet? Dünyada isyanların bastırılma şekilleri bilinmektedir, örgütün bundan sonraki hedeflerine ulaşmalarını engellemek için atılan adımlar çok doğru hamlelerdir.

Hali hazırda devam eden davalar hakkında da şimdi konuşmanın doğru olmayacağı kanaatindeyim, davalar sonuçlandıktan sonra devletimiz ve milletimizin refahı açısından kamuoyu bilgilendirilecektir.

Cezaevleri Yetersiz yeni binalar yapılacak

Ülkemizde tutuklu sayılarının zaten fazla olması ve 15 Temmuz darbe girişimi sonucunda bu sayının artması nedeniyle cezaevleri ihtiyaca cevap verememekte, Türkiye´de 50 İl´de cezaevi yapılması kararlaştırıldı. Bu konuda Devletimizi cezaevleri yerine okul, hastane, fabrika gibi yatırımların yapılması gerektiği noktasında eleştirenleri haksız buluyorum. Devletimizin okul, hastane, fabrika gibi yatırımları yapmasının elbette elzem ancak ihtiyaç duyulması halinde cezaevlerinin yapılması da önemli bir husustur. Sivas´ta da bir cezaevi yapımı çalışmalarımız var ancak cezaevinin yapılacağı arazi yeri problemleri nedeniyle bu sorunun giderilmesi için Devletimizin diğer kurumları ile koordineli bir çalışma yürütmekteyiz.

Sivas kadın açık cezaevinin mevcut yerinin değiştirilerek şehre yakın başka biryere taşınması için de kapsamlı bir çalışma içerisindeyiz. Şehre yakın bir yer diyoruz çünkü kadın açık cezaevleri izin ve güvenlik nedeniyle şehre yakın bir yerde olması gerekir.

Son Derece Modern ve Son Teknoloji ile Donatılmış Adliye ve Cezaevlerimiz Var

İletişim ve Bilgisayar çağındayız. Adliyeye getirilmesine gerek duyulmayan mahkumlar ile görüntülü iletişim kurmak için cezaevlerimiz ve adliyemiz son derece modern bilgisayar, kamera gibi iletişim araçlarıyla donatılmıştır. Binaenaleyh adliyeye getirilmesi gereken mahkumlar araçlarla adliyeye getirilmekte, adliyeye getirilmesine ihtiyaç duyulmayan mahkumlarda görüntülü iletişim araçlarıyla bulundukları yerlerden yargılanmaktadırlar. Bu nedenle adliye ve cezaevleri arasında ki mesafenin olumsuz sonuçlarıyla karşılaşmamaktayız. Ancak adliye ve cezaevlerinin birbirlerine yakın mesafede olması da elbette ki daha iyi olacaktır.

İnönü konağını kâr amaçlı değil sosyal proje olarak hayata geçirdik

Cezaevlerindeki mahkumların topluma hazırlanması projesi kapsamında İnönü Konağını faaliyete geçirdik. Burada, açığa alınmış ve iyi hallerine karar verilmiş mahkumların sosyal ve kültürel anlamda kendilerini geliştirmelerine olanak sağladık. Sadece burada değil, cezaevlerinde kantin, çay ocağı, ayakkabı boya işleri, tapu dairesinin temizliği, atölye gibi işlerde çalıştırılarak mahkumların topluma entegre edilmesi hususunda attığımız adımlar halkımız tarafından da olumlu karşılanmıştır.

 /resimler/2017-11/26/2101474228671.jpg


Editor : Haberpanelim
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET
Sosyal medyaya mı internet medyasına mı güveniyorsunuz?
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE
21.11.2024
PUAN DURUMU
GÜNÜN KARİKATÜRÜ
CİLALI TAŞ!