USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Politika

Erdoğan, Harikalar Diyarında

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada deprem bölgesi için bir yılda 320 bin konut yapma sözünü veren Cuhmurbaşkanı Erdoğan’a yönelik “harikalar diyarında” ifadelerini kullandı. Karasu, “Deprem bölgesinde bir yılda 320 bin konutu inşa edeceğiniz bir  gerçeklik yok” dedi.

06-04-2023 14:16
SİVAS
Google News

 

Hayrullah AĞKAŞ 

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda, Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremin ardından yayınlanan Olağanüstü Hal Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin görüşmeleri gerçekleştirildi.

Deprem bölgesi için yapılan düzenlemeler hakkında konuşan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)  Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, kararnamenin deprem bölgesindeki sorunları çözmekten uzak olduğunu söylerken, depremzedelere hayal satıldığını vurguladı.

Karasu, “110 bin kilometre kare alanı etkileyen 2 büyük depremin ardından bölgeyi yeniden inşa etmek, altyapı ve konut ihtiyacını karşılamak ve bu yönde çalışmalar yapmak hepimizin görevi. Ancak bunu yaparken bilimin temel kurallarını yerine getirmezsek yeniden aynı felaketlerle karşılaşmak durumunda kalırız. Bugün görüştüğümüz kararname, bilimin temel kurallarını hiçe sayan bir belge olarak tarihteki yerini almıştır. Bu kararnamedeki ‘deprem bölgesinde, iskân alanlarında ve kentsel alanlarda Bakanlıkça onaylanacak plan ve imar planlarının beklenmeksizin harekete geçirileceği’ ibaresi bizlere açıkça şehir planlamasının tamamen yok sayıldığını göstermektedir. Büyük afetlere uğrayan kentlerde afetin hemen ardından yeniden inşaat süreçlerine başlanır; bu, doğru ancak bu yapılırken şehir planlaması esas alınır, 11 ilde bunun yok sayıldığını görüyoruz. Yine, kararnameyle yapım işlerinde arsa temin edilmeden, mülkiyet kamulaştırma ve gerekli hâllerde imar işlemleri tamamlanmadan ve uygulama projeleri yapılmadan ihaleye çıkılmasının önü açılmıştır. Kararnamedeki en kritik noktalardan biri burasıdır. Tüm bu gerekliliklerden ihale sürecini ayırırsanız bir konutun ortalama maliyetini doğru tahmin edemezsiniz. Plan, proje, kamulaştırma, zemin etüdü gibi inşaatın temel kurallarını yok sayarak bir toplu konut yaptığınızda yapının maliyetini sadece ihaleyi alan taraf belirlemiş olur. Bölgedeki tüm ihaleleri 21/b'ye göre yaptığınızı da bildiğimizden burada bize çıkan sonuç: İktidar, şirketlerin kestiği faturaya amasız, fakatsız ‘Evet’ demektedir. Kararnamenin sadece bahsettiğim bu ayrıntısı dahi devleti milyarlarca zarara uğratmak için yeterlidir. Depremin hemen ardından yapılan ilk ihalelerdeki fiyatlar bize çok şey anlatıyor. Sadece, Gaziantep'te ihaleye çıkan 400 köy evi için 925 milyon bedel biçilmiş yani tek bir köy evi için 2 milyon 300 bin liralık maliyet söz konusu. İşte, burada, maliyet hesapları doğru yapılmadığı için hem devletin kasasına hem de depremzedelere büyük bir yük binmiş oluyor. Bu kararnamedeki bir başka problem ise, bu bölgelerde imar işlemlerinin tamamlanamaması, mülkiyet ve kamulaştırmanın es geçilmesi bölgedeki imar planı askı sürecini tamamen yok etmekte ve böylelikle bölge halkının talep ve itirazları da yok sayılmaktadır. Yıllardır o bölgelerde yaşayan, üzerine bir de büyük bir felakete şahitlik etmiş vatandaşların taleplerini ve itirazlarını yok sayarak uzun, verimli yerleşim planı kuramazsınız” dedi.

“Deprem bölgesinde yapılan çalışma sadece konuttan ibaret değildir, deprem bölgesinde aslında yeniden bir yaşam alanı inşası yapılması gerekmektedir” diyen Karasu; “Ancak iktidar, üzerindeki deprem baskısını kırmak için bir an evvel temel atmanın peşindedir yani deprem bölgesinin imar ve inşası Sayın Cumhurbaşkanı için bir reklam kaynağı olmasaydı kendisi her programda bir yılda yapılacak konut sayısında açık artırmaya gitmezdi. Maşallah, kendisi bir gün çıkıyor ‘200 bin konut yapacağız’ diyor, başka bir yayına çıktığında ‘250 bin’ diyor, en sonunda çıkıp 320 bin konut yapacağını ifade ediyor. Ben, Sayın Erdoğan'ın ne tedarik zinciri sorunundan ne iş gücü sorunundan ne de yapı malzemesi sorunundan haberdar olduğunu sanıyorum, Sayın Erdoğan giderayak harikalar diyarında. Kendisi, bir kararnameyle tüm bu işlerin çözüleceğine inanıyor olabilir, etrafındaki arkadaşlar da bu sorunları kendisine iletmiyor olabilir ama ben söyleyeyim: Deprem bölgesinde bir yılda 320 bin konutu inşa edeceğiniz bir gerçeklik bulunmamaktadır. Tüm inşaat sektörünü bitirdiniz, kala kala sizin üç beş tane yandaşınız kaldı. İş gücü yok, tedarik zinciri yok, kalifiye eleman yok, plan yok, proje yok; sadece ve sadece elinizde bir tane kararname var, bununla da depremzedeye hiçbir şey veremezsiniz. Bugün deprem bölgesinde hâlâ geçici barınmalarda dahi ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Depremin üzerinden iki ay geçti ama iktidar hâlâ konteyner kent kurmaktan acizken, geçici barınma alanlarını ve geçici yaşam alanlarını hayata geçirememişken kısa vadeli planlarını tutturamadan orta ve uzun vadeli plana geçerseniz milyonlarca depremzedeye hayal satmış olursunuz. Ne yazık ki iktidar bugün tam da bunu, üstelik, mühendisliği, mimarlığı, şehir planlamacılığını yok sayan bir kararnameyle yapıyor. Deprem bölgesinde yaşanan yıkımı daha net görebilmek için rakamlara bakmamız gerekiyor. Bölgede toplamda yıkılması gereken bağımsız bölüm sayısı yaklaşık 800 bin. Partimizin hazırladığı rapora göre bina kayıp ve hasarı 44,2 milyar dolar; altyapı, tarım, sanayi ve hizmet sektörleri kaynaklı fiziki hasar 24,3 milyar dolar; üretim faaliyetlerinin azalması sonucu oluşacak katma değer kaybı 13,3 milyar dolar; yıkım, hafriyat, konteyner, iaşe ve idame harcamaları 18,9 milyar dolar; Türkiye'nin beşeri sermaye kaybı ise 17,6 milyar dolar; eşya ve otomobil kaybı ise 8 milyar dolar; toplamda faturası 126,3 milyar dolar yani bugünkü güncel kurla ele aldığımızda 2,5 trilyon TL. Bu rakamın üzerine bir de ihalelerdeki fahiş bedelleri ve TOKİ'nin, Bakanlığın fiyat farkı yetkisini eklediğimizde 3,5 trilyonluk bir fatura karşımıza çıkıyor. 2023 yılı bütçe gelirinin yüzde 65'i kadar bir zarar mevcut. Bu zararı, buradaki maliyeti doğru yönetemezseniz ne bölgeyi yeniden ayağa kaldırabilir ne de depremzedeleri yeniden hayatın akışına katabilirsiniz” açıklamasında bulundu.

KREDİLERİN ANAPARA VE FAİZLERİNİ SİLECEĞİZ

Deprem bölgesinin ayağa kalkması için 13 madde ortaya koyduklarını dile getiren Karasu, “13 milyon depremzedenin sorunu Erdoğan'ın şapkadan çıkan kararnamesiyle değil, ayakları yere sağlam basan, akıldan, bilimden yana olan önerilerle çözülür; bunu biliyoruz. 14 Mayıs'tan sonra Millet İttifakı olarak, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun liderliğinde; deprem bölgesinde evi veya iş yeri yıkılan veya yıkılacak olan tüm hak sahiplerinin bankalardan ve esnaf kefalet kooperatiflerinden aldıkları kredilerin anapara ve faizlerini sileceğiz. Sosyal devlet ilkesi çerçevesinde, depremzedelere yapılacak yeni konut ve iş yerleri için herhangi bir ödeme almayacağız. Depremzede iş insanları ve esnafın vergi borçlarını, sigorta prim borçlarını faizsiz ve uygun koşullarda taksitlendireceğiz. Deprem bölgesindeki çiftçilerimizin kredi, anapara ve faiz borçlarını sileceğiz. Çiftçinin ürününe, besicinin hayvanına maliyet artı makul kâr üzerinden fiyat garantisi vereceğiz. Deprem yönetmeliklerine uygun olarak güçlendirilmesi gereken tüm yapılar için hak sahiplerine uygun koşullu ve uzun vadeli finansman sağlayacağız. Oluşturulacak hasar tespit komisyonlarında çalışanların hem güvencesi hem de sorumluluğu olacak. Konutları ve iş yerleri yıkılan ya da yıkılacak tüm ailelerin internet hizmeti en az üç yıl süreyle devlet tarafından karşılanacak. Depremde otomobil, kamyon, kamyonet, tır, otobüs, motosiklet, traktör, biçerdöver gibi ulaşım ve hizmet araçlarını kaybeden depremzedelere yeni araç alımlarında faizsiz, uzun vadeli kredi sağlayacağız. Ayrıca, motorlu taşıtlar vergisi ve ÖTV'ye tabi araçlardan bir sefere mahsus vergi almayacağız. Deprem bölgesindeki işçi ücretlerinden bir yıl boyunca vergi almayacağız, SGK primlerini bir yıl boyunca devlet olarak biz ödeyeceğiz; bu sayede emekçilerin deprem bölgesine dönüp üretim sürecine daha uygun koşullarda katılmasını sağlayacağız. Vakıf üniversitelerinde okuyanlar da dâhil, depremzede öğrencilerin öğrenci harçlarını ve yurt ücretlerini devlet olarak biz karşılayacağız. Deprem bölgesinde yıkılan veya kullanılmaz hâle gelen altyapının yeniden ayağa kaldırılmasından sorumlu merkezî yönetim olacak. Özellikle kırsal bölgelerdeki kamu personellerinin lojman ihtiyacını güvenli ve süratli bir şekilde karşılayacağız. Deprem bölgesinin yeniden yapılanmasında, kamudan ihale alan firmalara bölgede yürüteceği işlerde çalıştıracağı personelin en az yüzde 25'inin bölge halkından olması zorunluluğu getireceğiz. Deprem bölgesindeki vatandaşlarımıza sesleniyorum: Size söz, afetin yaralarını hep birlikte saracağız. inşa sürecinin en önemli paydaşlarından biri de benim mensubu olduğum inşaat mühendisleri. Yıllarca verilen büyük emekleriyle, KPSS'den aldıkları yüksek puanla analarının ak sütü gibi helal atama hakkını kazanan kamudaki inşaat mühendislerinin özlük hakları emsallerinin çok gerisinde. Kamuda çalışma barışını yok eden bu uygulamaya derhâl son vereceğiz, özlük haklarındaki bu adaletsizliği kaldıracağız. Proje üreten, altyapı, üstyapı inşasında faal rol alan 150 bin kamu mühendisinin insanca, hakça maaş ve özlük taleplerini karşılamak boynumuzun borcudur” dedi.


Editor : Elif Elmalı
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET
Sosyal medyaya mı internet medyasına mı güveniyorsunuz?
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE
21.11.2024
PUAN DURUMU
GÜNÜN KARİKATÜRÜ
CİLALI TAŞ!