ROPÖRTAJ AHMET TIRPAN
Neden Barış harekatı düzenlendi?
Kıbrıs´taki Türklere baya bir baskı ve işkence vardı. Bu baskıların ve işkencelerin bitmesi için biz adaya çıktık. Ama amacımız savaş değil barıştı. Dönemin hükümeti Kıbrıs Barış Harekâtı için karar çıkardı. O dönemde Türkler Kıbrıs´ta çok sıkıntılar yaşıyordu.
"TATBİKAT DEDİLER AMA
SONUNDA HAREKAT ÇIKTI"
İlk hareketlilik ne zaman başladı?
Hükümet harekât kararı verdiği zaman ben Kırıkkale´deydim. Bu karar çıkmadan önce hareketlilik başlamıştı. Biç üç gün mevzilerde kaldık, hazır kıta beklettiler. Yalnız Kıbrıs Barış Harekatı olduğundan haberimiz yok. Bize tatbikat olarak yansıttılar. Üç gün birlikten dışarda kaldık, arazide. Barış Harekatı başlayınca bizim Tabur Komutanı bütün askerlere toplantı yaptı. Komutanımız daha önce orada görev yaptığından araziyi biliyordu. Komutan dedi ki; "Arkadaşlar biz Barış Harekatı için Kıbrıs´a gideceğiz ya da gitmeyeceğiz. Ama gidersek şayet orada evlerden yemek yemeyeceksiniz, su içmeyeceksiniz, çevrenize dikkat edeceksiniz" dedi. Komutanımız alacağımız tedbirleri ayrıntılı anlattı. Daha sonra Kıbrıs´a hareket başladı. Kırıkkale´den çıktık, Ankara 28. Tümen´e oradan da Konya üzeri yol alıyoruz. Yalnız Konya´da halk bizi çok güzel karşıladı. Daha sonra Mersin Taşucu´na gittik. Oradan da sabah 4:30´da Kıbrıs´a hareket ettik.
"LİMANDA RUM ASKERLERİNİN
ATEŞİYLE KARŞILANDIK"
Adaya yaklaştığınızda nelerle karşılaştınız?
Limana yaklaştığımızda Rumların ciddi baskısıyla, ateşiyle karşılaştık. Yani bizim limana girmemizi engellemeye çalışıyorlardı. Devamlı ateş geldiği için gemi yaklaşamadı. İpten merdiven yaptılar. İple suya girdik ordan karaya çıktık ama o arada hava karanlık hafif bir ışıma var, nereye girdiğimizi bilmiyoruz. Karaya kendimizi attık ateş hala devam ediyordu. Gemi karaya yaklaşamadı, silahlar da geminin içerisinde biz de çok müdahale edemiyoruz. Birkaç saat sonra ateş durdu, gemi karaya yaklaştı. Araçları indirdik. O arada bize; "Makarios Girne´deymiş ama biz gelince adadan kaçmış" dediler.
"ÜÇ GÜNDE RUMLARI PÜSKÜRTTÜK"
Rum askerleriyle ilk çatışmanız nerede oldu?
Bizim bölüm komutanı mevzilenmemizi istedi. Benim kullandığım silah da 106´lık havandı. Mevzide yerimizi aldık, artık ikili çatışma için hazırız. Öğlen vakti saat 14:00 gibi tekrar Rumlar tarafından ateş açılmaya başlandı. O arada bizde karşılık vermeye başladık. Bizim bir arkadaşımızın ayağına da şarapnel parçası geldi o revire gitti. Biz üç gün içerisinde Rumları bastırdık ve harekatı üç günde tamamladık.
"SUSUZLUKTAN DUDAKLARIMIZ YARILDI"
Harekat boyunca sizi zorlayan ne oldu?
Harekât boyunca aç ve susuz kaldık. Susuzluktan dudaklarımız yarıldı. Bizi en çok etkileyen şey sıcak hava oldu. Ben yanımdaki arkadaşımı üç gün sonra tanıyamadım. Her taraf alev gibi yanıyor. Sürekli çatışma halindesin, yiyecek yemek yok. Zaten yemek olsa da yiyemiyorsun ki. Bir matara su ile üç gün kaldık. Alıp ağzımızı ıslatıp matarayı geri çekiyorduk. Su kuyuları var ama suları zehirleme ihtimalli üzerine hiç kullanamadık. Köylere girip bakıyoruz yiyecek içecek var, bırakıp kaçmışlar ama onları kesinlikle yiyemiyoruz.
Birinci harekatın ardından neler yaptınız?
Birinci harekât bittikten sonra 10 gün dinlenme molası verildi, ikinci harekâtın olacağı söyleniyordu. Biz bu sürede Beşparmak Dağları´nın altına inip mevzilendik. O süreçte biraz daha rahattık, çünkü nereden baskın gelebileceğini biliyorduk, araziyi öğrendik. İlk günkü gibi bir karışıklık yoktu, 10 gün boyunca dinlenmeye çalıştık. Adaya çıktığımızdan beri uyku filan yok.
"RUMLAR ATEŞ YAĞMURUNA TUTTU"
İkinci harekatta neler yaşadınız?
İkinci Harekat başladı. Harekatın başlamasıyla birlikte 6 tane uçak geldi. Ercan Havaalanının etrafını bombaladı. Lefkoşa´nın yarısını vurdu. Biz konvoy olarak hareket ediyoruz. Uçaklar bombaladı gitti. Daha sonra üzerimizde bir helikopter sesi geliyordu. Kırıkkale 61´nci Piyade Alayı komple yürüyoruz. O helikopter Rum uçağıymış, bizi hedef gösteriyormuş. Kendisi çok net görünmüyordu, çok yüksekten uçuyordu. Biz ona bakarken bir anda bizi bir ateşe tuttular, biz araçlardan yerlere atladık. Üzerimize mermi yağdı diyebilirim. Gelen mermiler ya 500 metre ileriye ya da 500 metre yanımıza düştü. Allah´ın hikmeti ilahisiyle biz oradan kurtulduk. Ateşin Lefkoşa tarafından geldiğini fark ettik. Sonra Helikoptere ateş açınca o gitti. Havanları hemen tuttuk, yükleme yaptık. Biz Türkiye´de havan tablasını 4 kişi zor kaldırıyorduk ama orada harekat esnasında iki kişi kaldırıp indiriyorduk. O aşk devam ettiği sürece Türklerin gücü bitmez. Karşılık verince ateş kesildi. Bu kez kaçmaya başladılar.
"PELİTLİ VE GAZİ KÖYÜNÜ
RUMLARDAN TEMİZLEDİK"
İkinci harekatta nerelerde görev aldınız?
Ercan Havaalanına vardık. Bizim 28´nci Tümen Akıncılarda kaldı. Biz 61´nci Piyade Alayı olarak Pelitli köyüne karargah kurduk. Biz uçaksavarlarla birlikte havanları daha ileriye mevzilendik. Gaziler köyü vardı önümüzde orayı almak için çatışmaya başladık. Gazi köyünde bulunan Rumlar çok direnç gösterdi. Hatta öyle ki biz bu direnişe çok şaşırdık. Direnişe rağmen Gazi Köyü´nü kısa sürede aldık, bölgeyi temizledik. 14 Ağustos´ta başlayan ikince harekât 18 Ağustos´ta bitti. Kıbrıs Barış Harekatı tamamlandı. Orada Amerikan ve İngiliz üstleri vardı, onlar olmasaydı biz Kıbrıs´ın tamamını alabilirdik. Akşam saat 17:00´da ateşkes kararı verildi. Eğer o karar verilmeseydi biz o gece Kıbrıs´ı tamamen temizlerdik. Türk Askeri Kıbrıs´ta ciddi bir kucaklama yaptı.
"EVLER DİDİK DİDİK ARANDI"
Ev aramalarında nelerle karşılaştınız?
Harekat tamamlandıktan sonra evlere temizliğe girdik. Gaziler, Akıncılar köylerinde evlerde aramalar yaptık. Ellerimiz tetikte arama yaptık. Gazi köyünde bir eve girdik, yaşlı bir vatandaş kapının arkasına saklanmış. Herkes kaçmış ama yaşlı adamı bırakmışlar. Biz ses gelince rüzgârdan sandık ama sonra dikkatli bakınca yaşlı bir adam olduğunu fark ettik. Dilinden anlamıyorduk ama bölüğe götürdük sonra esir kampına teslim ettik.
"TÜRK KÖYLERİNİ BASAN
RUMLARLA MÜCADELE ETTİK"
Türklerle görüşmeler yaptınız mı?
Pelitli Köyündeyken Rumlar Kırıkkale´nin bir köyünü basmış. Köylüler koşarak bize geliyor, biz de Rumlar sandık. Yanımızdaki mücahitler; "Onlar Rum değil, Kırıkkale köyünde yaşayan Türkler" dedi. Sonra sorduk ki Rumlar sıkıştırmış, köyü basmışlar. Bu kez biz hedefi değiştirdik, köye çevirdik. Kısa sürede o köyü de temizledik, Rumlar o köyden kaçtı. O Türklerin Rumlarla mücadele edecek hiçbir şeyi yok. Türkler Rumlardan çok çekmişler, çok zulüm görmüşler.
"VARLIKLI RUMLARI
ÖLDÜRÜYORLAR"
Girdiğiniz köylerde yaşam biçimi nasıldı?
Rum köylerine gittiğimizde evlere bakıyorduk, kırık dökük bir haldeydi. Ama Türk köylerine gittiğimizde evlerin lüks içinde olduğunu gördük. Sorduk; "Sizin paranız mı imkanınız mı yok. Siz neden güzel evler yapıyorsunuz." Onlar da bize; "Bize yaptırmıyorlar. Güzel bir tane ev yapınca, bu zengin imkânları iyi. Önümüzdeki dönemlerde daha iyi olursa bu adam devletin başına bela olur düşüncesiyle bize ev yaptırmadılar" diyorlardı.
"KOMUTANIMIZ TANKLA
DAĞLARDA GEZERDİ"
Unutamadığınız bir Komutanınız var mı?
Bizim bir Üsteğmenimiz vardı, tankçıydı. Tankla dağlarda gezinirdi. O kadar cesaretli ve maharetli bir komutandı. Harekât bitti, Urfa´lı bir arkadaşımız amansız ve ani bir hastalığa yakalandı orada vefat etti. O kadar mermi ve ateş içerisinde kaldı ama hastalıktan vefat etti. Ona çok üzüldük. Onu gören askerlerin moral ve motivasyonu çok düştü.
"BUYDAY MEYDANINA KURULAN
RADYODAN KIBRIS ANLATILIRDI"
Ailenizle görüşme imkanı buldunuz mu?
Kıbrıs Barış Harekatına gittiğimi aileme bildiremedim. Tabi şimdiki gibi televizyon yoktur. Radyo var o da her evde yok. Babam; "Buğday meydanına bir tane radyo koydular. Radyo´da şehit ve yaralıları sayıyorlardı. Ben korkumdan gidip radyoyu takip edemiyordum" demişti. O zaman böyle evlerde radyo, televizyon, gazete filan yoktu. Buğday meydanına konulan radyoda sadece Kıbrıs´taki harekatın gidişatıyla ilgili haberler veriliyormuş.
"RUMLAR ÇOCUKLARI KATLETMİŞ,
İNSANLARI ACIMASIZCA ÖLDÜRMÜŞ"
Rumlar Türklere ne gibi zararlar verirdi?
Orada Türklere çok baskılar olmuş. Rumlar, Türk Doktoru çocuklarının gözünde öldürmüşler, sonra da çocukları katletmişler. Süngüyle hamile bir bayanın karnını deşmişler. Çocukları katletmişler. Şu anda o evlerde resimler sergileniyor. Kıbrıs´ta o acılı günleri unutturmamak için o günlerde yaşananlar sürekli sergileniyor. Bizim beşparmak dağlarının tepesinde tankımız var. Oraya çıkan hiçbir yol yok ama Türk Askeri o tankı o zirveye çıkarmış. O tank halen sergileniyor. Sanki Helikopterle alıp götürüp tepeye koymuşsun gibi duruyor ama onu Çavuş çıkarıp oraya konumlandırıyor. Çavuşa tekrar yapabilir misin? diye sorduklarında "O an gelecek ki tekrar çıkarabileyim" yanıtını veriyor.
"40 YILDA ALAMAZ
DEDİLER 4 SAATTE ALDIK"
Mücahitlerle neler konuşurdunuz?
Bazen mücahitlerle konuşuyorduk. Mücahitlere baskı ve işkence yaptıkları zaman, "Gelsin de Türkler sizi kurtarsın bakalım. Gelip 40 yıl çatışsalar bizi bu mevzilerden çıkaramazlar" diyorlarmış. Gittiğimizde biz de gördük ki inanılmaz mevzileri var. Biz 40 yılda değil 4 saatte aldık o mevzileri. Bizim Mehmetçik´in Türk´ün gücü bu kadar. Biz Allah Allah sesleri ile orada harekâta katıldık. Biz Allah nidalarıyla Beşparmak Dağları´nı tırmandık.
"KIBRIS SADE BİR TOPRAK
PARÇASI DEĞİLDİR"
Kıbrıs için düşünce-
leriniz neler?
Bazen vatandaşlar karşılıklı konuşup, "Kıbrıs´ta ne var ki, geri verilsin. Türkiye´nin başına yük" diyorlar. Oraya gitseler baksalar görseler, oradaki mücadeleyi bilseler kesinlikle böyle konuşmazlar. Kıbrıs´ta verilen şehitleri görseler derler ki; "Kıbrıs için bu kadar mücadele etmeye değermiş" derler.
Editor : Haberpanelim