AHMET TIRPAN
Kıbrıs Barış Harekâtına yolculuk nasıl başladı?
53/2 olarak Samsun´a askere gittim. Orada üç ay kaldıktan sonra Ankara 28´nci Tümene dağıtım oldum. Orada bir gün çarşı iznine çıkmıştım. Geldim ki alarm vurmuştu. Hemen acele bir şekilde içtimaya gittim. Bizi o akşam Hüseyin Gazi tepelerine çıkardılar. Bize herhangi bir şey söylenmedi. Tabi radyo filan da olmadığı için hiçbir şeyden haber alamadık. Daha sonra bize 28´nci Tümen olarak konvoy halinde Silifke´ye gideceğimiz söylendi. "Orada büyük bir tatbikat yapılacak. Orada kalacağımız süre belli değil" diyerek bizlere kısa bir bilgilendirme yaptıktan sonra hareket etmeye başladık.
"AİLENİZ MEKTUP GÖNDERMESİN"
Bu süreçte Komutanlarınız herhangi bir uyarıda bulundu mu?
Tabi öncesinde komutan beni yanına çağırdı, iki deste kâğıt iki deste de zarf getirmemi emretti. "Mektup kâğıdı al arkadaşlarına dağıt, ikinci bir adrese kadar kimse mektup yazmayacak. Ailelerden de mektup gelmesin" emri verdi.
"HALK BİZİ KAHRAMANLAR
GİBİ UĞURLADI"
Yolculuk boyunca karşılaştığınız halk sizi nasıl karşıladı?
Daha sonra yemek molası verdik. Kumanyaları yedikten sonra biz tekrar yol aldık fakat Konya halkı bize çok büyük sevgi gösterisinde bulundu. Araçlarımıza kartonla sigara ve yiyecek atanlar oldu. Halk bizi Kıbrıs´a kahramanlar gibi yolcu etti.
"TATBİKAT DEDİLER, HAREKAT ÇIKTI"
Onca hareketliliğe rağmen hala nereye gittiğinizi bilmiyor muydunuz?
Biz nereye gittiğimizi bilmiyoruz, sadece Silifke´de tatbikat yapacağımızı biliyoruz. Silifke´de iki gün kaldık, daha sonra orada bizim Bölük Komutanımız 5´nci Tank Komutanlığına düştü. Dışardan daha rütbeli komutanlar geldi. O esnada tepeden helikopterler gidiyor, biz hala ne olduğunu bilmiyoruz. Sonradan öğrendik ki Kıbrıs çıkarması oluyormuş.
"KIBRIS İÇİN GÖNÜLLÜ OLDUK"
Kıbrıs´a yolculuk emri ne zaman geldi?
Orada komutanlara kim Kıbrıs´a gitmek istiyor diye sorunca bizim Bölüm Komutanımız hemen bir adım attı. Sonra geldi bize dedi ki; "Biz bölük olarak Kıbrıs´a gidiyoruz. Kıbrıs çıkarması yapılıyor. Biz de dahil olacağız. Arkadaşlarınızla helalleşin. Belki görüşürsünüz. Belki de görüşemezsiniz" dedi. Biz orada arkadaşlarımızla vedalaşıp yola çıktık, Taşucu´na geldik. Burada biz bir süre gemiyi bekledik. Orada inanılmaz bir kalabalık vardı, her bölükten kısım kısım askerler vardı.
"AİLELER ÇOCUĞUNU GÖRMEK
İÇİN MERSİN´DE TOPLANMIŞTI"
Yolculuğunuz nasıl geçti?
Gemiye bindik akşam saatlerinde Mersin´e geldik. Biz Mersin olduğunu da bilmiyorduk da, Bölük Komutanımız; "Hüseyin, şu karşıda bakkaldan bana bir sigara al gel" dedi. Gemiden aşağı indim ki inanılmaz bir kalabalık var. Bütün sivil halk harekatı duymuş, oraya gelmiş. Bende gidemedim dedim ki; "Komutanım dışarısı çok kalabalık, gidemedim" dedim. Ben Mersin olduğunu aşağı inince anladım. Tabi çıkarmaya giden askerlerin aileleri, belki çocuğumu görürüm düşüncesiyle orada toplanmışlar.
"ÇARPIŞMANIN ORTASINA DÜŞTÜK"
Kıbrıs´a ilk adım attığınızda nelerle karşılaştınız?
Gemi Mersin´den gündüz vakitlerinde Kıbrıs´a hareket etti. Biz Kıbrıs´a yaklaştığımızda iki tane hücum bot geldi, bizim güvenliğimizi sağladı ve birinci harekatın ikinci gününde Girne´ye ilk adımı attık. Biz gittiğimizde Girne´den çıkarma yapılıyordu. Çarpışmanın ortasına düştük. Bize Girne´ye ayak basar basmaz, hemen mevzilenmemiz emri verildi. Bizim oradaki görevimiz mevzilenip komutanlar tarafından belirlenen köylerin ve bölgelerin güvenliğini sağlamaktı. Girne´nin arka kısımlarında Türk köyleri vardı. Belirli bir bölgede mevzilenip, sabah erken saatlerde Girne boğazına hareket etmemiz emredildi.
"RUMLAR GEMİLERİ
ATEŞ YAĞMURUNA TUTTU"
Gördükleriniz karşısında neler düşündünüz?
Beşparmak dağlarından gemilere ateş ediliyor. Her taraf top mermilerinden yanıyor. Böyle bir yere adım atıyorsunuz. Biz iki ateşin ortasında sabahladık. Gün ışıyınca mıntıkayı gezdik. Ben baktım ki yerde bir kep var. Elime alıp baktım ki içerisinde; "Gel 39 gel?" yazıyordu. Onu görünce moralim bozuldu. Baktım iki tane Rum askeri vurulmuş. Sıcak havanın da etkisiyle cesetler çok kötü kokmuştu. Karşılaştığımız manzara inanılmazdı, onları görünce çok şaşırdım.
"TOP MERMİLERİ
TEPEMİZDE UÇUŞUYORDU"
Kıbrıs´ta nerelerde görev yaptınız?
Girne boğazına doğru hareket etmeye başladık. Orada gördüm ki top mermileri aşırtmaca top atıyorlar. Biz Girne boğazını geçince orada; "Hoş geldiniz Türk kesimine" yazıyordu. Yazıyı okuduktan sonra bir anda mücahitler karşımızda belirdi. Nerede ve hangi tarafta mevzileneceğimizi söylediler. Biz o tarafa gittik. Ercan Havaalanının karşısında, beş parmak dağlarının dibinde askerler vardı. Rum askeri mi Türk askerimi belli değil. Yeni gitmişiz tabi bilmiyoruz. Biz oraya iner inmez bizim M1 tüfeklerimizi aldılar, G3 silahı veriler. Daha sonra biz mevzilenmeye başladık.
"KOMUTANLARIMIZ ŞEHİT OLDU"
Rum köylerinde nelerle karşılaştınız?
Yanlış hatırlamıyorsam Rumların bir köyü vardı, ismi Angastina´ydı. Orada iki gün kaldıktan sonra, bir emir daha geldi. O emirde Ercan Havaalanının Lapta tarafına gitmemiz söylendi. Orada bizim Bölük Komutanımız ve Bölük Başçavuşumuz keşif için araçla yola çıktılar. Daha sonra arabayla mayına bastılar, komutanlarımız orada şehit oldu. Komutanlarımızın o acı haberini görünce çok üzüldük. Komutanlarımızın ikisi de çok değerliydi. Bizim komutanlarımızın cenazelerini komandolar iki günde zor çıkardı. Komutanlarımızın ikisi de beşparmak dağlarına çok hakimdi ve neredeyse her bölgesini karış karış biliyorlardı.
"ÇOCUK VE YETİŞKİNLER
ACIMASIZCA KATLEDİLMİŞ"
Rumlar Türklere ne gibi baskılar yapıyordu?
Daha sonra bize Serdallı Köyü´nün savunulması görevi verildi. Bu köyde Rumlar sivilleri ve çocukları katletmişti. Gittiğimizde inanılmaz acılarla karşılaştık. Rumlar orada sivilleri ve çocukları acımasızca katletmiş. Evlere girip dayanılmaz eziyetler etmişler. Hatta minarenin yarısını top mermisiyle düşürmüşler. Gidip orada mevzilenip oranın güvenliğini sağladık. Bazı aramalara çıkıyorduk. Serdallı Köyü´nün yarısı Rum yarısı da Türklerindi. Türkleri beşparmak dağlarının dibine sıkıştırmışlar. En güzel yerlerinde Rumlar oturuyor. Türklerin evleri çok kötüydü, görünce çok üzüldüm. Biz girip oraları çok şükür güvenli hale getirdik. Daha sonra o insanlar bizlere çok dua ettiler. Orada mevzilenip orada bir süre kaldık. Bu dönemler birinci harekâtın son günleriydi.
"İMKANI OLAN RUMLAR
KAÇIYORDU"
Rum esirlere ne yapılıyordu?
Serdallı köyünde esir alınan Rumları esir kamplarına teslim edip, giriş çıkışları kontrol altına aldık. Evlerde kalan Rumlar sivil yaşlı insanlardı. Evlere girmeden önce içerde olabilir düşüncesiyle havaya bir ateş ediyorduk. Silahın sesini duyan siviller kendisi çıkıp teslim oluyordu. Zaten asker yok, sivil halk, yaşlı, çoluk çocuk kalmıştı. Dizi tutan gitmiş zaten. Biz gidene kadar köyde kaçabilen gidiyordu. Biz de yakalayabildiklerimizi esir kamplarına teslim ediyorduk. Hatta esir kampında görevli askerler devriye geziyor, yakalananları hemen arabaya alıp götürüyorlardı. Köy çok büyüktü, kaza gibiydi. Birinci harekâttan sonra on günlük dinlenme molası verildi. İşte anlaşma olacak mı? olmayacak mı? söylentiler var onların netleşmesini bekliyoruz. Biz o on günlük süreçte istirahat etme fırsatı bulduk.
"TÜRK ADINI DUYAN
RUMLAR KAÇIYORDU"
Köylerde neler yaptınız?
İkinci harekatta Değirmenli, Paşaköy ve Magosa´ya kadar hareket ettik. İkinci harekât boyunca da çevre güvenliğini aldık. O harekât da üç ya da dört gün sürmüştü. Biz bu süreçte de bize verilen köylerin güvenliğini sağladık. Özellikle beşparmak dağlarında çok güzel mevziler vardı. Hatta orada Rumlar Türklere; "Türk Askeri gelse 40 yılda sizi kurtaramaz" diyormuş ama "Türk Askeri geliyor" dedikodusu yayılınca kaçıyorlardı.
"GÜNLERDİR AÇ KALDIK"
Unutamadığınız anılarınız var mı?
Magosa´da ilk defa seyyar yemek masası kurduk. Tam yemek yiyecektik alarm vurdu. "Yunan uçakları gelmiş, herkes mevziye" dediler. Orada yemek filan kalmadı, toz toprağa karıştı. Hemen mevzilendik, yemeği de yiyemedik. Bizim Türk uçakları geldi, Rum uçağını esir aldı.
"TÜRK ASKERİ KORKMAZ"
Harekâtın ardından evinize döndüğünüzde ne düşündünüz?
Bu memleket savaş görmesin. Orada anne, baba, kardeş ya da aile akla gelmiyor. Savaşta her şeyi bir kenara bırakıp vatan için mücadele ediyorsunuz. İnsanla öyle bir cesaret oluyor ki hey Yarabbi, Türk askeri mayından tüfekten korkmaz. Allah memleketimize huzur ve sağlık versin.
Editor : Haberpanelim