AHMET TIRPAN
"TATBİKAT DENİLDİ, KENDİMİZİ KIBRIS´TA BULDUK"
Askerliğimi Bolu Komando Tugayı 3. Tabur 3. Birlik 2. Tahrip tim komutanı olarak yapıyordum. Bolu´da askerliğimin 16. ayında izin zamanım geldiğinde izinlerin kapandığını söylediler. Daha sonra 16 Temmuz 1974 Salı günü sabahleyin 6.00´da herkesin tam teçhizat içtima alanında toplanmasını emrettiler. Bize tatbikata gideceğimiz söylendi. Hala Kıbrıs´a gideceğimizi söylemediler. Biz o sabah askeriyenin araçlarına binerek yola çıktık. Bir gece Ankara Mamak´ta geceledik.
"KONYA HALKI BİZİ COŞKUYLA KARŞILADI"
Yol güzergahında Konya´nın içinden geçerken Konya halkının sevgi gösterileriyle karşılaştık. Araçların içine manavlardan bakkallardan ne varsa koydular. Bize Kıbrıs fatihleri diye sloganlar attılar, biz o zaman Kıbrıs´a gideceğimizi öğrendik. O gece Konya Ovası´nda sabahladık. 19 Temmuz Cuma günü İskenderun Ovacığa vardık. Gece 21.00´da bölük komutanlarımızı toplantıya çağırıldı. Saat 22.00 sularında da komutanlarımız bize gelerek; "Gazanız mübarek olsun. Yarın Kıbrıs´a çıkarma yapacağız" dedi. Daha sonra işte görev taksimine başlanıldı.
"AİLEM KIBRIS´A GİDECEĞİMİ ÖĞRENİNCE ÇOK ÜZÜLDÜ"
Biz dağcı olduğumuz için helikoptere bineceğimiz söylendi. Ben tim komutanı olduğum için Teçhizatları bana teslim ettiler. O zamana kadar daha bizim ailemizin Kıbrıs´a gideceğimizden haberi bile yoktu. Komutanımız bizden ailelerimiz için mektup yazmamızı istedi. Ben de; "Bunu nasıl göndereceğiz" diye sorduğumda; "Her yedi kişi için bir zarf verilecek. Yedi kişinin mektubu aynı anda ulaştırılacak" demişti. Biz de bu mektupları Ayhan Gümüş isimli arkadaşımızın babasına göndermeye karar verdik. Biz o mektupların ailelerimize ulaşacağını düşünmüyorduk ama eve döndüğümde babamın cüzdanında mektubu gördüm. O arkadaşımdan ve ailesinden Allah razı olsun. Ailem ben giderken ev yapıyordu benim Kıbrıs´a gittiğim haberimi aldıklarında evi yapmayı bırakmışlar ben döndüğümde evi beraber bitirdik.
"HELİKOPTERE BİNİN
EMRİ GELDİ"
Sabahleyin saat 6.00´da 300 tane helikopter geldi. Ben tahripçi olduğum için cephaneleri de yüklendim. Tabi yükümüz çok ağırlaştı. 20 Temmuz 1974 Cumartesi günü sabah 6:05 ya da 6:40 gibi biz Lefkoşa´nın doğusuna indik. İndiğimiz yer dağlıktı sağ tarafımızı da Kayseri´nin Hava İndirme Tugayı askerleri paraşütle atlıyorlardı. Yalnız çok acı ki paraşütçülerin indiği yer hep düzlüktü oralar hep yangın yeriydi düşen paraşütçülerin çoğu yanmıştı. Bizim inişlerimiz daha emniyetliydi.
"LEFKOŞA´DA BİZİ TARADILAR"
İniş sırasında Lefkoşa´nın Ledra Palace otelinden bize ateş açıldı. Acil iniş yapmak zorunda kaldık. Önce harita da yerimizi bulduk sağ tarafımız Rum bölgesi sol tarafımız beşparmak dağları. Rum askerleri bulunduğumuz yeri havan ateşine tuttular. Biz hemen yere yattık ve yoğun ateş yüzünden 5 kilometrelik yolu 4-5 saatte gittik ve boğaz bölgesine varabildik. Sol tarafımız beşparmak dağları sağ tarafımız Bozdağlar biz oradan Girne´ye gitmeye çalıştık. Bizim orada hiçbir limanımız olmadığı için Girne´deki limanı kuşatmaya gittik. Akşama doğru Girne´yi kuşattık ve limanı teslim aldık.
"ÇIKARMA GEMİLERİ LİMANA GELİNCE RAHATLADIK"
Bir ara denizin üstüne bir baktım ki vilayet gibiydi. Akşam 21.00 sularında limana çıkarma gemileri ve toplar geldi biz saatlerce sıcak temas çatıştık ve limana gemiler gelince ancak rahatlayabildik. Papaz Makarius´un bir sözü var. "Türklerin bu dağları aşması için 20 sene uğraşmaları gerekir" demiştir ama biz 2 saatte Girne´yi aldık.
"İLK TEMİZLEDİĞİMİZ NOKTA BEŞ PARMAK DAĞLARI OLDU"
Komando olarak en önde giderek beş parmak dağlarının üstünde operasyon yaparak oraları temizledik daha sonra Teğmenimiz Mustafa Şimşek, beşparmak dağlarında dikili olan Yunan bayrağını indirdi, Türk Bayrağını dalgalandı. Biz orada bize sıkılan mermilere baktık ki bizim NATO´ya gönderdiğimiz mermileri NATO, Yunan askerine vermiş. Ne acıdır ki kendi mermimizi bize karşı sıkmışlar.
"CEPHANE TAŞIYAN
KONVOY İMHA
EDİLDİ"
Savaşta unutamadığım çok anım var. Bir gün Bozdağlarda tarama harekatı yapıyoruz. Bizim pilotlarımız çok başarılıdır. Yunanlar Bozdağlar karayolundan cephane taşırken pilotlarımız alçak uçuş yapıp tüm cephane taşıyan konvoyun sırasını bile bozmadan hepsini imha etmiştir.
"CESET KOKULARINDAN TİKSİNDİK"
"CESETLERİN ÜZERİNE BASARAK YÜRÜMEK ZORUNDA KALDIK"
Oralarda dolaştığım zaman çok cesedin üzerine basıp yürüdüm. Böyle bir zamanda insanın aklı fikri kalmıyor, kime basıyorsun bakamıyorsun. Belki o senin arkadaşın diye düşünmekten kendini alamıyorsun ama yapacak bir şey yok. Neyse ki bizim zayiatımız az Rumların çoktu. Temmuz ayı yılın en sıcak zamanlarıydı, o ceset kokularından dolayı artık insan her şeyden tiksinmeye başlıyor.
"TEK DÜŞÜNCEMİZ ÖLMEMEK İÇİN ÖLDÜRMEK"
Bizim tek düşüncemiz vardı o da ölmemek için öldürmek? Ölürsek bile en az üç beş tane onlardan öldürüp öyle şehit olmak istiyorduk. Ben çok dua ettim Rabbim şunlardan çok sayıda can almadan bana şehit ya da gaziliği nasip etme diye. Rabbim dualarımı kabul etti.
"TİMİN TAMAMI YARALANDI"
Bozdağlardan Timimi geçiriyordum. Yalnız timimin geçtiğini kimsenin görmesi mümkün değil. Önümüze tek arabalık bir karayolu geldi. Buradan geçmek için mecburen tek veya iki kişi olarak geçmemiz gerekiyor. Biz oradan geçerken İngilizlerin Barış Gücü Harekâtı geçti hemen arkasından Rumlar o bölgeyi havan atışlarına başladılar. Biz eğitimli olduğumuz için o atışlardan kendimizi koruduk ama hesap etmediğimiz bir şey vardı güdümlü mermi atacaklardı. Bu arada bir havan mermisi sesi duyduk tam siper alırken tüm timimiz yaralandı.
"HAVAN ATEŞİYLE YARALANDIM"
Havan ateşiyle Oruç Akdeniz isimli arkadaşımın sol küreği parçalandı ama hepimiz kurtulduk. Ben bir hafta devlet hastanesinde yattım üç gün okuldan yapılma hastanede kaldım. Ben 119 gün Kıbrıs´ta kaldım, orada birçok yer aldık. Birinci harekatın ardından ikinci harekatta da sınırlarımızı belirledik.
"EV ARAMALARINDA KİMSEYİ ÖLDÜRMEDİK"
Biz sadece cephane olma ihtimali olan evlere girdik. Bir de evde asker genç falan olduğu zaman bize karşı çıkacak olan evlere girdik. Hiçbir şekilde ganimet almaya girmedik. Bizi vurun öldürün diyenler vardı ama bizim dinimizde mağdurları öldürmek yoktur diyip hiçbir yaşlıyı genci kadını çocuğu öldürmedik.
"KIBRIS TÜRKLERİNE İNANILMAZ İŞKENCELER YAPMIŞLAR"
Sınır bölgesinde Gaziveren ve Doğancı köyü vardı, biz oraya girdiğimizde hiç kimse yoktu. Komutana bu haberi verirken bir anda oradaki Türkler sığınaklardan çıktılar hepsi bir anda bize doğru geldi çoluk çocuk kadın hepsi bize sarılmaya ve öpmeye geldi. Bize 15-16 senedir Rumların baskısındaydık ve sizi bekliyorduk dediler. Ne acıdır ki Rum askerleri bizim 12 yaşlarında çocuklarımıza tecavüz ediyorlarmış. Ben orada çok duygulandım. Bize iki tane erkek büyükbaş hayvan kestiler ve biz beş gün orada kaldık bize çok iyi baktılar. Orada Türklerin Köyleri birbirine çok uzak ve hiçbir iletişim sağlayamıyorlar. Bu sebepten Rumlar oralara toplu katliam yapmış.
Editor : Haberpanelim