AHMET TIRPAN
KIBRIS´A GİTTİĞİMİZİ BİLMİYORDUK
2. Ordu 4. Kolordu hava indirme tugayı 2. Paraşüt taburu Acemi birliğinden usta birliğine dağıtım olduğunda Haziran 1974´tü. Kayseri Hava İndirme Tugaylığında 1,5 ay paraşüt eğitimi gördükten sonra Kıbrıs gündeme gelmişti. Daha doğrusu öncelikle on iki adalar problemi vardı. Ama 19 Haziran akşamı bizi Kayseri havalimanına gittik fakat kime Kıbrıs Barış Harekâtı olacağını bilmiyordu. Orada bize çok güzel bir uğurlama yaptılar. Ama uğurlamandan önce komutanlarımız bize Barış harekâtına gideceğimiz söylendi ama biz hala savaş düşünmüyoruz.
ÜÇ BİN ASKER KIBRIS YOLCUSU
Sabah 5.30 civarı uçaklara bindik. Biz atlayış uçaklarıyla üç bin kişi gittik. Kıbrıs havaalanına yakın bir yere atlayış yaptık. Oradan toplama bölgesine geçtik. Daha sonra bizleri beş parmak dağlarına doğru taarruza kalkıştık. Ben Toptaydım destek mahiyetli biz gidiyorduk.
BİZ İNİŞ YAPARKEN BİZİ TARADILAR
Ben orada çok şey yaşadım ilk indiğimizde bizi havadan taradılar, yakın arkadaşım iki ayağını birden kaybetmiş. Onun dışında kuyulara saklanmış çok esir çıktı. İnsan bunları unutamıyor.
VERİLEN EMİRLERİ
HİÇBİR ZAMAN ÇİĞNEMEDİK
Bizim komutanımız Adnan Doğu idi. Türk Askeri olarak komutanlarımın hiç sözlerini çiğnemedik. Bizim yanımızda iniş sırasında 3 askerimiz şehit oldu. 1. Barış harekâtımız sırasında Makarius´un bir evi vardı. Komutanımız İbrahim Poyraz ve Tugay Komutanızım Ulvi Berberoğlu bize o evi yok etmemizi emretti. Kıbrıs´ın şarabı meşhurdur size Kıbrıs şarabı içireceğim dedi. Biz de silahlarımızı öyle bir yere kurduk ki bir inşaat´ın içinden geçip tam hedefi vuruyordu.
YOĞUN ATEŞ ALTINDA KALDIK
O sırada ben nişancı yardımcısıydım silah için mermi taşıdığım sırada bizi fark ettiler ve biz yoğun ateş altında kaldık. İsmail Abay adlı arkadaşımız bana sen mermileri getir ben mevziiyi değiştireceğim dedi. Ben inşaatın içinden çıkamadım. Dedim ki onların mermisinden ölmektense kendi mermimizle ölmek daha mantıklı dedim. O zaman heybemi bağladım bir yandan da yetiştirmem gereken mermileri düşünüyorum. Patlama durumu olursa en azından kendi mermimizle vurulayım dedim. Daha sonra yuvarlanarak arkadaşımın yanına kadar geldim.
SAVAŞ ANINDA HİÇBİRŞEY
DÜŞÜNEMİYORSUN RUMLARDA
CEPHANE VAR CESARET YOK
Her yerim kıpkırmızıydı ama o an insanın hiçbir şeyi gözü görmüyor. Özellikle Vatan savunması olunca tek düşüncemiz ilerlemek ve başarmak oluyor. Ve yaklaşık 2-3 saat zarfında oraları ele geçirdik. İçeriden belki de 13 kamyon cephane çıkardık. Şayet o cephaneler bizde olsaydı bir asker bile kaybetmezdik. Onlarda cephane var ama cesaret yok.
VATAN AŞKI HERŞEYDEN ÖNCE GELİR
Bizde Vatan aşkı deyince gözümüz başka hiçbir şeyi görmez. Ben Kıbrıs´a geldiğim zaman diğer iki erkek kardeşim de askerdi. Birisi Diyarbakır´da diğer ağabeyimde Edirne´de askerdi. Bir gün annem rahatsızlanıyor ve hastaneye kaldırıyorlar. Doktor anneme ´teyze sen neye bu kadar üzüldün, bu kadar hasta oldun?´ diye sormuş. Annem de cevaben; Oğlum seninde 3 oğlun böyle bir zamanda asker olsaydı işte o zaman anlardın diyor. Doktor annemin sırtını sıvazlıyor ve teyze sana ne mutlu ki Vatanını savunacak evladın var demiş. Annem o zaman çok gururlanmış ve babama ben iyileştim. Doktor bana öyle şeyler söyledi ki bizim evlatlarımız çok güzel yerde demiş. Yani Vatan diyince bizim gözümüz hiçbir şey görmez. Bizim Türk Milleti olarak başarımız bundan kaynaklanıyor.
ERBAKAN´IN ASKERLERİ
UĞURLAMASI BİZİ GURURLANDIRDI
Dönemin Başbakan vekili Necmettin Erbakan ve Milli Selamet Partisi milletvekillerinin Kıbrıs Barış Harekatına giden askerleri uğurladığını duymuştum. O zaman çok gururlanmıştım. Ben o zaman Kıbrıs´taydım ama babam hep ´asker uğurlama alanlarının önü sanki miting alanı gibi kalabalık olurdu herkes askerleri yolcu etmeye akın akın insanlar gelirdi´ derdi.
ŞARKIŞLALI ARKADAŞIM ŞEHİT DÜŞTÜ
Birinci barış harekatı sırasında Şarkışlalı bir arkadaşımızla beraber 6 kişi şehit düşmüştü. Ama ben Sivaslı olduğunu bilmiyordum. Öğrendikten sonra şehitleri topladığımız arabaya ben koydum. O zaman dünya başıma yıkılmıştı. Sivaslı olduğu için mi yoksa çok kalleşçe vurulduğu için mi bilmiyorum ama çok etkilenmiştim.
MAKARİUS´UN EVİNİ YERLE BİR ETTİK
Makarius´un evi Girne´deydi. Evi öyle bir yere kurmuş ki sanki tüm Girne ayaklarının altındaydı. Orada krallıklarını kurmuşlar yaşıyorlardı. Fakat Türklere çok eziyet ediyorlardı. Biz onları esir aldığımızda bile hiçbir kötülük yapmıyorduk. Yeri geldi onlara kendi ekmeğimizden ikram ettik. Ama onlar hem bizden çok korktular hem de bizim orada yaşayan kardeşlerimize çok işkence yaptılar.
ESİRLERE GÖZÜMÜZ GİBİ BAKTIK
Şehirde taarruz yapıldıktan sonra mecburi olarak ev temizlikleri yapılıyor. Fakat hiç kimseye zarar vermemek kaydıyla esirleri alıp toplama yerlerine götürüyorduk. Esirlere dokunmak bile yasaktı. Bazı esirler devlet büyükleri eziyet ediyor cezasını biz çekiyoruz derlerdi. Ama kesinlikle Rumlara bizim tarafımızdan zarar verilmedi.
YUNAN SUBAY BENİ VURUN DİYE AĞLADI
Bir kere Yunan Subayını esir almıştık. Bize beni vurun bari kahramanca öleyim dedi. Neden bunu söylediğini sorduğumuzda bize Türklerle Rumların burada kardeş gibi yaşadığını tüm bu savaşın Makarius ve diğer devlet büyüklerinin başının altından çıktığını söyledi.
Editor : Haberpanelim