İlerleyen diş çürüğü sistemik hastalıkları tetikleyebilir
"Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası" kapsamında AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi uzmanları, ağız sağlığının genel sağlıkla doğrudan bağlantılı olduğuna dikkati çekti.
Doç. Dr. Kahramanoğlu, diş temizliğinde fırçalamanın önemine işaret ederek, kullanım alanına göre farklı fırça seçenekleri olduğunu, herhangi bir sorun yaşamayanların orta sertlikte bir fırça kullanabileceklerini anlattı.
Yine kullanılan elektrikli fırçaların ise dişe ve diş etine zarar vermemek için çok bastırılmaması gerektiğini dile getiren Kahramanoğlu, "Ancak bu fırçalar diş fırçalamayı eğlenceli hale getirdiği, süresini ayarladığı için hastalarımız bununla fırçalamayı tercih edebilir. Çocuklar elektronik fırçaları velilerinin gözetiminde olmak şartıyla kullanabilirler." dedi.
Kahramanoğlu, diş tedavisinde asıl amacın hastanın şikayetini ortadan kaldırmak olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Tedavinin amacı konuşmayı, yeme ve içmeyi sağlamak. Bazı hastalarda ciddi estetik problemler olabiliyor. Bazen çene, bazen diş gelişiminde problemler olabiliyor. Zamanla renklenmeler, çapraşıklıklar meydana gelebiliyor. Bu da hastanın psikolojisini, sosyalleşmesini, çalışmasını kötü etkiliyor. Bu tür durumlarda asıl amaç hastanın memnuniyetini artırarak toplumdaki yerini kazandırmak. Bu tür durumlarda estetik ön plana çıkıyor, onun dışında hasta estetiği bizim için daha geri planda kalır. Estetik gerekli değilse yapılmasını önermiyoruz. Yapılacaksa da mutlaka diş hekimiyle birlikte karar verilmeli."
"Minimum 6 ay ile 1 sene arasında diş hekimine kontrol için gidilmeli"
Kahramanoğlu, kişinin tüm sağlık sistemini etkileyen ağız sağlığının kanser, kalp rahatsızlıkları gibi diğer sorunlarla da ilgili olduğuna dikkati çekerek, "Başlangıç safhasında önlenmeyen diş çürüğü ilerlediğinde ağız içinde belli enfeksiyonlara yol açabilir, diş etine zararları olabilir. Bu enfeksiyon ilerlediğinde, ağız içindeki bakterilerin diğer organlara zarar vermesi veya diğer sistemik rahatsızlıkları tetiklemesi beklenebilir. Rutin kontrollerle bu tür istenmeyen durumların ortadan kaldırılması sağlanabilir. Minimum 6 ay ile 1 sene arasında diş hekimine kontrol için gidilmeli. O aşamada çürükleri, diş etiyle ilgili rahatsızlıkları ve ağızla ilgili problemleri erken safhada yakalama şansımız var." bilgisini verdi.
Gerekli tedavilerin uygulanmasıyla hastanın daha komplike bir durumla karşılaşmadan iyileştiğini belirten Kahramanoğlu, düzenli kontrollerde ağızda belirti veren bazı hastalıkların da erken fark edilerek hastanın ilgili uzmana yönlendirildiğini kaydetti.
"İyi bir ağız hijyeniyle diğer hastalıkların başlamasını engellemiş oluyoruz"
Kahramanoğlu, ağız içindeki bakterilerin kalp kapakçığına dahi yerleşebildiğini aktararak, şöyle konuştu:
"Endokardit riskiyle sonuçlanabiliyor. Dolayısıyla mümkün olduğunca ağız hijyeninin çok iyi sağlanması lazım. Organ naklinde bile önce diş sağlığının tamamlanması ve daha sonra organ naklinin yapılması gerekiyor. Hamilelikten önce diş sağlığının iyi olması gerekiyor. Kalp sağlığında da durum aynı. Sağlık ağızda başlar. İyi bir ağız hijyeniyle diğer hastalıkların başlamasını, tetiklenmesini veya ilerlemesini engellemiş oluyoruz."
Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Dilek Türkaydın ise ağız ve diş sağlığının, dişlerin, diş etlerinin ve ağız içindeki tüm dokuların sağlığını içerdiğini dile getirdi.
Sağlıklı dişlerin ve ağız sağlığının beslenme, konuşma ve estetik gibi temel fonksiyonları da kapsadığını anlatan Türkaydın, şunları söyledi:
"Ağız ve dişlerin korunmasıyla kişilerin genel vücut sağlığının önemli bir unsuru da korunmuş olur. Kötü bir ağız sağlığı birçok sistemik hastalığa yol açabileceği gibi estetik olarak ciddi kaygılar oluşturmaktadır. Çürümüş, çapraşık dişleri olan kötü bir ağız yapısı başta beslenme olmak üzere konuşma ve estetik gibi kaygılara yol açar. Ağız kokusu, kötü ağız hijyeni gibi durumlar da kişilerin sosyal hayatını ciddi anlamda etkileyen bir sorun olarak karşımıza çıkıyor."
Dişleri koruma bebeklikte başlıyor
Türkaydın, ağız ve diş sağlığında koruyucu yöntemlere dikkati çekerek, bunun için günde iki kere dişlerin fırçalanması ve florürlü macunların kullanılması gerektiğini, fırçanın ulaşamadığı yerlerde ise etkin temizlik için diş iplerinin kullanılmasını önerdi.
Bebeklerde dişlerin görünmesiyle diş temizliğine başlanmasının önemini vurgulayan Türkaydın, şunları kaydetti:
"Çocukların 2 yaşından itibaren diş macunu kullanmasının özendirilmesi gerekir. 7-8 yaşına kadar ebeveyn kontrolünde diş temizliği yapılması gerekiyor. Çocukların yetiştirilmesinde nasıl aile ve okul beraberliği önemliyse ağız sağlığının korunmasında da bu beraberliğin olması gerekiyor. Aile içinde bu bilincin oluşturulması ve okuldaki eğitimlerle de bunun devamlılığının sağlanması gerekiyor."
Dijital diş hekimliği dönemi
Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Gühan Dergin de ağız ve diş sağlığını korumada teknolojiden faydalandıklarına değindi.
Diş hekimliğinde son 10 yılda dijital devrim yaşandığına dikkati çeken Dergin, daha önce implant tedavileri ile çene ve yüz deformitelerinde iki boyutlu röntgenlere göre hareket edildiğini, artık üç boyutlu tomografiler üzerinde yapay zekayla desteklenmiş analizler yapan programlarla çalıştıklarını dile getirdi.
Dergin, ameliyatları daha öngörülebilir, planlı ve konforlu yapabildiklerini, teknolojinin hastaya zarar vermeden cerrahi planlamaya destek olduğunu anlattı.
Kaynak:Anadolu Ajansı

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.