Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen genel kurul ile güven tazeleyen Meraküm ve Dumanlı Çayı Yöresi Belde ve Köyleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MERDER) Başkanı Faruk Poyraz, Gazetemiz Genel Yayın Koordinatörü Taner Karabal’a özel açıklamalarda bulundu.
İlk dönemde yaptıkları çalışmalardan seçim sürecinde yaşanan gelişmelere kadar birçok konuda değerlendirmede bulunan Poyraz, MERDER’den ayrılan bazı isimlerin kısa adı ÖZ MERSOY olan Öz Merder ve Soyderliler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'ni kurmalarına ilişkin de çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
İLK İCRAATIMIZ DERNEK BİNASI KAZANDIRMAK OLDU
Poyraz, “Derneğimizde bizleri ziyaret ettiğiniz için sizlere teşekkür ediyoruz. İrade Gazetesi olarak bizlerin sesi olduğunuzdan ötürü teşekkür ediyorum. Bilindiği üzere MERDER 2003 yılında yöre insanının ihtiyaç duyduğu birlikteliği gönül köprüleriyle bir araya getirmek için bir avuç insanın, bir topluluğun ortaya getirdiği bir oluşum. O günden bugüne 22 yılı geride bırakmış bir dernek olarak birçok faaliyetlere imza attık. 2022 yılı Şubat ayı içerisinde ben görevi devraldım. 3 yıllık görevi devraldığım süre içerisinde hemşehrilerimizin büyük teveccühüyle karşılaştık. Bu süre zarfı içerisinde hem gönüllere dokunmak, hem insanlarımızın ihtiyaçlarını görmek adına çalıştık. Dernekçilik tabelasında yazan sosyal yardımlaşma statüsüne erişen, bu anlamı içeren bir dernek olması hasebiyle farklı çalışmalar üretmeye gayret ettik. Bu çalışmalarımızın ilk başında dernek binası geldi. Büyük bir coğrafyaya sahip olan, büyük bir nüfusa sahip olan MERDER yöremize ilk icraatımız bir dernek binası kazandırmak oldu. Bunu kazandırdıktan sonra insanlarımızın teveccühü, insanlarımızın derneğimize olan ilgisi, insanlarımızın birlik ve beraberlik fitilinin ateşlenmesi daha da bir anlam kazandı. Bunun üzerine 3 yıllık serüveni kıymetli yönetim kurulu üyelerimizle birlikte usanmadan, yorulmadan tüm sosyal faaliyetlerin içerisinde bulunarak gayretle götürmeye çalıştık” dedi.
TEVECCÜHLE KARŞILADILAR
9 Şubat’ta yaptıkları genel kurula değinen Poyraz, “Bu yıl da bilindiği üzere bir kongre gerçekleştirdik. Genelde tüm başkanlarımız iki dönem olmak üzere 3’erden 6 yıl görev yapmışlar. Ben 3 yıl görev yapmam üzerine biraz aktif hareket ettiğimiz için hem işlerimizin yoğunluğu hem de aktivasyonumuz gereği 3 yılda MERDER ismini daha iyi lanse edecek yerlere getirdiğimize inandık. Bizden sonra çıtayı daha yükseklere taşıyacak bir arkadaşımız olursa biz bu bayrağı seve seve devredeceğimizi ilan ettik. Burada insanlarımızla bir araya gelerek ilk yönetim kurulu toplantısını yaptık. Bildiğiniz gibi bir yerde bir sistem bir oluşum varsa bir de resmiyet olmalı. Bu resmiyetin içerisinde bizim ilk karar organımız yönetim kurulu üyelerimizdi. Yönetim kurulumuzu topladık. Yönetim kurulunda tüm yönetim kurulu arkadaşlarımızın kararı benim devam etmem yönünde oldu. Onların hepsi ısrarla ve güzel dileklerle devam etmemi söyleyince ‘Ben kendimce düşünmüyordum ama sizlerle biz yol arkadaşlığı yaptık. Demek ki hizmet etme gayemiz, gayretimizin bitmediğine inanıyorsunuz. Tabii ki size saygı duyarız’ dedim. Lakin bir de istişare kurulumuz, muhtarlarımız ve yönetim kurulumuzdan oluşan kurulu buraya bir davet ederek bir de onlarla istişare edelim diye bir karar aldık. 19 Ocak'ta yaptığımız istişare toplantımıza 90 kişilik bir katılım olmuştu. Orada da teveccühle karşıladılar. Yaptığımız hizmetlerden MERDER’in ismine yakışır faaliyetlerimizden onlar da teveccühle bahsetti ve konu benim devam etmemle sonuçlandı” dedi.
MERDER’DE NELER YAŞANDI?
Poyraz, Karabal’ın “Bölünme nasıl başladı? Size karşı olanlar ‘Niye biz yeni bir dernek kuruyoruz?’ aşamasına geldiler” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Daha önceden ben istişare kurulunda şu sözü söyledim. Bana herhangi bir arkadaşımızın adaylık süreciyle ilgili gelmediğini beyan ettim ki gerçekten öyle de oldu. Burada tek başımıza bir söylemde bulunursak yanlış olur. Tüm yönetim kurulu üyelerimizin bilgisi dahilindedir. Onlara da ulaşabilirsiniz. Burada istişare kurulunda ‘Aday oluyorum’ diyen ve bölmek için fitili ateşleyip orada illa biz böleceğiz diyen isim de belirteceğim tabii ki toplumun, halkımızın ve vatandaşlarımızın özellikle MERDER’li hemşehrilerimizin bu konuda bilgisi olmalı diye düşünüyoruz. Burada istişare kurulu yaptığımızda bize karşı aday olan abimiz Recep Beydir. Recep Bey o gün adayım diye beyan etti. Biz de saygıyla karşıladığımızı söyledik üstelik ben övgülerle kendisine teşekkür ettim. Bu ‘Demokratik bir yarış’ dedim. MERDER’in tek hatta aday bulunamayan bir süreçten adaylı süreçlere gelmesinin bizi de ziyadesiyle mutlu ettiğini söyledim. Ben bizatihi şu anki bölünen sistemde başkan olan ağabeyimize beyan etmiştim. Orada sadece ben adayım dediğinde bir iki kelam etti istişare kurulumuza. Tabii insanların tepkileriyle karşılaşan birkaç sözleri oldu. Bu sözü cevaben ben vermedim. O günkü istişare kuruluna gelen ağabeylerimiz karşılık verdiler. Biz seçime şeffaf bir şekilde gidebileceğimizi, herkesin aday olabileceğini beyan ettik. 2022, ben görevi devraldığım süreden önce Necati muhtarın sözleriyle ifade ediyorum: Aşağı, karşı diye bölmeye amaçlayan ifadeler kullandı. Aşağı, yukarı diye bir tabir kullandı. Aşağı havaalanında olan köylerimizi MERDER’in oluşumuna dahil etmişler. Önceki oluşumumuz sağ taraftan aldığımızda Porsuk'la beraber Ozmuş, bu taraflarla beraber Hıdırnalı, Gazi Köyü, Alahacı, Ovacık, Çeltek, Kurtlapa, Adıs, Asarcık, Yakupoğlan, Yıldız, Kuzören gibi MERDER köylerimiz vardı. Diğer taraftan Karamehmetoğlu, aşağı taraftan Aydoğmuş, Şaban köyü gibi köylere de sonradan dahil etmişler. Bu dahil olan oluşumun içerisinde şu anda mevcutta İl Genel Meclisinde Birlik Encümenliği görevi yapan Necati Ateş var. Karamehmetoğlu Muhtarımız. Bu vatandaş buraya üyedir. Ben görevi devraldıktan 1 yıl önce buraya dahil olmuş, üye olmuşlar. Ben görevi devraldıktan sonra birçok faaliyetler, köy programları, hayır işleri, sosyal aktiviteler yani derneği amaçlayan bütün programları yaptık. Sadece seçim zamanları veya da kendileriyle alakalı şahsi işleriyle alakalı bir oluşum olursa gelmişler, onun dışında hiçbir zaman bu derneğin içerisinde maddi ve manevi hiçbir zaman bulunmadılar. Bugüne kadar derneğe hiçbir zaman destek vermediler. Destekten kastımız maddiyat değildir. İnsanlarımızın hepsi maddi destek olacak diye bir şey söz konusu kesinlikle olamaz. Maneviyat bizim için maddiyattan önemli. Biz manevi destekleriyle de karşılaşmadık. Ben görevi devraldıktan sonra 6 aylık bir sürede MERDER birlik festivali diye bir festival gerçekleştirdik. O festivali gerçekleştirdiğimizde zaten bu ayağın ilki orada başlamıştı. Biz tüm muhtarlarımız, yöre halkımız, istişaremiz toplandığımızda festivale organize olmuşken ağabeyi şairmiş. Erzurum'da aşıklarla bir araya gelen bir beyefendi. Ağabeyinin şair olduğunu, yapılan o günkü gelen posterlerde sanatçıların fotoğraflarının arasında neden ağabeyinin olmadığını o zaman da beyan etmişti. Ağabeyinin fotoğrafı olmadığı halde sonradan dahil olan köylerle birlikte imza topladık. Biz yine MERDER’den ayrılacağız diye o zaman da parçalanmak, bölmek için ilk adım mı denir, halk tabiriyle fitne uygulamak mı denir orasına tabii insanlarımız karar versin. Biz yine de bir ikilik çıkmasın, ayıp olmasın diye yöremizde o kadar şair olmasına, aşık olmasına rağmen ‘Ağabeyiniz de olsun’ dedik. Fotoğrafını o zaman bastık. O festivalde ‘Afişte neden ağabeyimin resmi yok’ diye de o zaman aynı şey olmuştu. Zaten bir o zaman geldi. Sonra bir seçim süreci vardı. Bir odayla alakalı... O süreçte biz topyekun MERDER olarak yanlarında olmamıza rağmen orada da gerekli desteği karşılığını göremedik. Akabinde bu seçim sürecimiz geldi. Seçim süreci gelene kadar 3 yıllık süre içerisinde hiçbir zaman bölmek, parçalamak yönünün dışında hiçbir aktivasyonda bulunmamıştır.”
TOPLAM 400 DELEGEMİZ VAR, BUNUN 10’U BENİM AKRABAMDIR
Poyraz; Karabal’ın “Karşı tarafın şöyle bir iddiası var: Onlar ‘MERDER Derneği'nin delegeleri, Faruk başkanın akrabası. Dolayısıyla kim olursa olsun ikinci bir listenin kazanması mümkün değil’ diyorlar. Bu konuda ne dersiniz?” sorusuna ise “O tamamen kendilerince kazanamayacaklarını bildikleri için uydurdukları bir düzenektir derim. Sebebi şudur: Bizim yöremiz insanıyla çalışmalarıyla, misafirperverliğiyle birbirine bağlı hemhal olan bir yöre. Ben de toplum nezdinde bugün dernek başkanlığı özelinde değil, çocukluğumdan bu tarafa, esnaf olduğumuz için bütün köylerimizin cenazelerine, düğünlerine katılırım. Bütün faaliyetlerinde bulunan bir insanım. Bana karşı bir teveccüh olmasa zaten ‘Ben düşünmüyorum’ derken insanların kesinlikle ‘Devam edeceksin’ denilen bir ortamla karşılaşmazdım. Bu iddiayı çürütmek adına şunu söyleyebilirim: Ben kendisine istişare kurulunda cevap verdiğimde ‘Aday olabilirsiniz. Hatta aşağı, yukarı diye ayrıştırmak gibi bir şey düşünmeyin’ dedim. Bu sözü ağzımıza almaktan biz ar ederiz. Burada bir MERDER ismi varsa tek çatı altında hizmet edilmelidir. Şu an mevcutta geçici başkan ismiyle adlandırdıkları Recep Eryılmaz ağabeyin bu konuda bence bir dahili de yoktur. Ben kendisini kesinlikle suçlamıyorum da. O tamamen Necati Ateş muhtarın insanları bölmeye, parçalamaya, toplumları kin ve nefrete sürükleyecek hareketlerine karşılık insanları örgütlemeyle yaptıkları bir davranışın sonucunda ortaya çıktı. Öyle olmamış olsa bugün bizim 60 küsur tane Gümüşlere dediğimiz köyümüzün delegesi var. 70’in üzerinde Kurtlapa köyünden delege var. Benim akrabam 10’un üzerine çıkmaz. Toplam 400 delegemiz var, bunun 10’u benim akrabamdır. Diğer türlü her sülaleden ben buraya ait olmak istiyorum, dahil olmak istiyorum, aidat verip buraya kendimi dahil ettiğimde buradaki programlara katılmak istiyorum diyen kim olursa olsun bizim delegemiz, üyemiz olabilir. Hiçbir kimse bu kapıya gelip ben delege olmak istiyorum dediğinde geriye dönmemiştir. Necati Bey Karamehmetoğlu köyünden. Kendi köyünde sadece kendisi delege bir de yanında azası isim de vererek söylüyorum Bünyamin Kama. İkisinin dışında bir delege yok. Bugüne kadar herhangi bir delege getirmiş, biz almamış mıyız ya da köyünün hangisini buraya dahil etmeye çalışmış? Burada bir program olduğunda karşı taraf dediği ya da yukarı diye adlandırdığı köyden tüm insanlar buraya akın akın dolup boşalıyorlar. Böyle bir süreçle karşı karşıyayken, böyle ithamlarda bulunmak bence ziyadesiyle insanlara üzüntü verici bir durum. Hatta bunun altını çürütmek için şöyle bir şey söyleyebilirim. Necati Bey kendi fitne vermemiş olsa, bölmeye, parçalamaya yönelik olmamış olsa ben tüm köylere bırakın delegeliği, bırakın MERDER başkanlığını şöyle bir cevap vermiştim. Tüm köylerimize sandık dahi koyarak seçim yapabiliriz demiştim. Bizim ön seçimle alakalı da burada ön seçim yaptık. Çünkü istişare kurulu demek aklına danışılacak üst kurul demek burada bölgenin ileri gelenleri demek. Buraya yapılanları yok saymak, hadsizlik demektir. O hadsizliği yaptılar. ‘Neden böyle bir düşünce içerisine girdiler?’ derseniz ben konuşmalarımda şöyle bir söz kullanırım. İnsanlar iki çeşittir. Nasibe inananlar ve hesaba inananlar diye. Aslında sevgiyle kazanmak yerine bir şeyler yaparken hep hesap peşinde koşan insanlar. Ziraat Odası seçimi diye yakında seçim atlattık. Burada biz bölge adına biri aday oldu diye Necati Ateş'in ağabeyi Recep Ateş o arada aday oldu. Biz SOYDER köylerimizi, MERDER’in köylerindeki delegeleri Susamışlar Konağı'nda bir araya getirerek ‘Arkadaşlar bizim topyekun destekleyeceğimiz adayımız bu. Hep birlikte doğrusuyla yanlışıyla kabul edeceğiz. Biz bu arkadaşımızın yanında duracağız’ dedik. Hatta o zaman da bir örgütlenme yaptık. Bunun üzerine mevcut Ziraat Odası Başkanı Hacı Çetindağ 107 oy aldı yanlış hatırlamıyorsam; Recep Bey de 69 oy aldı. Bu tarihte MERDER’in yöresel olarak bir aday çıkıp da bu kadar oy almışlığı tarihte yok. 20-25’lerin üzerine çıkmamış. Daha önce de bir birliktelik oluşturmaya çalışmışlar. Bu seçimi kazanamayınca bizim yanımızda durmadı. ‘MERDER bizi desteklemedi’ gibi söylemlerle ortada dolaşmışlar” yanıtını verdi.
SİVAS'I BÜTÜN OLARAK GÖREN BİR DERNEK BAŞKANIYIM
Mikro milliyetçiliğe karşı olduğunu dile getiren Poyraz, “Ben bu bölgeciliğin karlı olduğunu düşünmüyorum. Zaten bütün açıklamalarımda da bu vardır. Ben Sivas'ı bütün olarak gören bir dernek başkanıyım. Bizim derneğimizde duvarlarımıza astığımız bütün resimler, fotoğraflar şehri ifade eden, şehri gösteren görsellerdir. Biz bölgeciliği şu anlamda sadece yapıyoruz: Allah rızası için yetişilmeyen bir hizmet varsa, geride kalan bir şey varsa bunları ön plana çıkarıp hizmet noktasında kimle köprü oluruz, alanla vereni bir araya getirmek, eksik olan hizmeti yetiştirme anlamında insanlara nasıl fayda sağlayabiliriz gayretinde oluyoruz. Benim 3 yıllık sürecimde hem bölge köylerimiz hem şehirdeki hemşehrilerimiz ziyadesiyle hissetmiş olacak ki bizlere karşı büyük bir teveccüh var. Çünkü MERDER tarihinde okulların altında plastik sandalyelerde, 20-30 kişilerle yapılan kongrelerden bugün bir siyasi partilerin dahi salonları dolduramadığı dönemde biz sosyal yardımlaşma derneği olarak salonlara sığmayan bir kongre gerçekleştirdik. Bu gönüllülük esasına dayanan bir şey. İnsanları orada zorla tutma gibi bir imkanımız olamaz. İnsanların heyecanla gelmesi lazım. Biz yöremizde görevi devraldığımız günden bugüne devlet hizmetlerinde bütün birçok noktada öncülük ettik. Bizim yöremiz hizmette geri kalmış. Nüfusu yoğun. İnsanımız şehirde olan, Sivas'ta yaşayan, çok gurbetçisi olmayan, yurt dışında çalışanı olmayan bir yöre. Nüfusumuz yoğun. Şehirde her konuda her şeye destek veriyoruz ama hizmet olarak biraz daha hizmet alımında geride kalmış bir yöreydik. Bunun da sebepleri şu: İnsan yaradılış babında birbirinden eksik ya da yukarıda değildir. Haşa bunu o anlamda lanse etmek bizim haddimize değil. Kırsalda kalıp böyle tarım ve hayvancılıkla uğraşan bir yöre olduğumuz için biraz daha eğitim anlamında gerilerdeydik. Son zamanlarda yükseldi. Eskisine baktığımızda eğitim anlamında biraz daha eksikliğini hissettiğimiz bir yöreydi. Bu anlamda biz geldikten sonra tüm bağlantı yolları olsun ara geçiş yollarımız olsun, Yıldızdağ Kayak Merkezimizin oradaki daha artı üst düzey kazandırılacak hizmetler olsun bölgede yapılan birkaç tane gölet olsun, şu anda baraj projemiz var. Onun üzerine baskı kuruyoruz. Tarım anlamında her zaman Tarım İl Müdürlüğümüzle kontakta olduk, eksiklerin halledilmesi anlamında her zaman baskıcı bir tutum uyguladık. Bir tarafa eksik hizmet götürülsün anlamında değil ama bizim insanlarımızın da unutulmaması anlamında çalışıyoruz. Çünkü sesi çıkmayan bir yerde hiçbir zaman bir oluşumun olması söz konusu olmuyor. Bizim geldiğimiz noktada bir hareketlilik başladı. Ortaya bir dernekçilik çıktı, insanlara karşı bir hizmet yarışı çıktı. Bu da insanların bazılarını rahatsız etti doğal olarak. Biz derneği devraldıktan sonra, yerimizi kazandırdıktan sonra her yıl Ramazan yardımlarımızı dağıttık. MERDER’li olsun ya da olmasın. Bu kapıya gelen vatandaşımız Kangallı da olabilir, Zaralı da olabilir, Elbeyli de olabilir. Yardım talebinde bulunduğunda biz bu kapıda hiç kimseye yok demiyoruz. Elimizden geldiğince gücümüz nispetinde, gayretle onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Merkeze bağlı ama bir ilçeden uzak köylerimiz var. Burada okuyan öğrencilerimiz merkeze bağlı olmasına rağmen yurtlarda yemek, yatak imkanlarından faydalanamazken biz bunları gerekli mercilere taşıyıp sorunu çözdük. Çözüldüğü gibi bunların kalıcı olarak çözülmesi için aracı olmaya gayret ettik. Çünkü bugün bir yerde bir vatandaşın bir sıkıntısı varsa bunu duymayan, dinlemeyen anlamayan insanlar olursa karşı tarafın çözmek için gayret sarf edeceği bir durum ortaya çıkmaz. Nihayetinde ileten insanlar olacak ki problemler de çözülsün. Sosyal alanlarda, eğitim alanında, kültür alanında her anlamda MERDER’in varlığını hissettirdik. MERDER güreşlerini yine biz başlattık. Festivaller bir dönem başlamış, sonra kapanmış. Bizim dönemimizde yeniden başladı. Bugün söylemekten ar ederiz ama bir 6 Şubat depremi yaşadık. Rabb'im ülkemize böyle bir afet bir daha yaşatmasın. MERDER olarak topyekun köylerimiz, şehirdeki fırınlarımız, şehirdeki hemşehrilerimiz bir araya geldik. Aynı günlerde 10 binleri geçen ekmekleri aynı günde çıkarttık. Orada ihtiyaç hasıl olup haber gelince devletimizle kontak halinde olduk. Anladık ki eller çoğalınca işler hafifliyor. Biz de ellerimizi çoğalttık ve işlerimiz hafiflesin istedik. ‘Her alanda var olalım’ dedik. Biz yöremizin öncülüğünü yapalım istiyoruz. Şehri ayıralım değil biz kesinlikle bunu kabul etmiyoruz. Edenlere de buradan çağrımız şudur: Şehir bir bütündür. Sivas doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle her yerde bulunan yöresiyle bir bütündür. Yani biz Sivaslıyız. Biz Sivaslıyız kesinlikle. MERDER’li dediğimiz söz sadece kendi hemşehrilerimizin hizmetinde eksik olan yeri tamamlamak. Köprü olma vazifesi. Ama şehri düşünecek olursak şöyle bir örnek verebilirim: Siyaseten konuşalım. Bir milletvekili olsun. Donanımlı değilse, şehre karşılık veremeyecekse burada o kapasiteyi o kapsamı o donanımı içinde yaşamayan bir insan olsun da MERDER’den olsun, kesinlikle hayır. Şehre faydası olsun. Şehri geliştirsin de bu şehrin neresinden olursa olsun bizler her zaman topyekun yanında olacağız. Çünkü biz Sivaslıyız. Şehrin MERDER’i, Elbey'i, Kangal'ı, Zara'sı kesinlikle olmaz. Şehir anlamında. Yine söylüyorum, biz hizmet anlamında yöreyi ön plana çıkartmaya gayret ediyoruz” dedi.
Poyraz, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:
“Biz Allah rızası için çalışmaya gayret edeceğiz. Bizim düşüncemiz, niyetimiz, yolumuz, yürüyeceğimiz yol kesinlikle ve kesinlikle Allah rızası için hizmet etmek. Oranın burada olması, buranın şurada olması bizim için hiçbir zaman önem arz etmiyor. Söyleyeceklerimizi toparlayacak olursak Rabbim bizleri doğrudan, birlikten, iyilikten, güzellikten geriye bırakmasın. Bölmek, parçalamak, acizleştirmek, küçük düşürmek, inançsızlaştırmak bunlar basit insanların işi. Biz her zaman Allah rızası için çalışmaya etmeye devam edeceğiz. Şehrimizi bir bütün olarak göreceğiz. Şehre kim fayda sağlayacaksa biz onların yanında yer almaya devam edeceğiz. Sizlere de ziyaretinizden dolayı teşekkür ediyorum.”
Karabal ise Poyraz’ı tebrik ederek çalışmalarında başarılar diledi.
Editor : Hayrullah Ağkaş
Azam 4 saat önce